Geçtiğimiz pazar günü sona eren 60. Münih Güvenlik Konferansı için yapılan değerlendirmelerin ortak noktası, bu yılki konferansın oldukça ‘sönük’ geçtiği yönünde. Rusya’da Muhalif Lider Navalny’nin cezaevindeki şaibeli ölümüyle ilgili haberler sonrasında eşi Yulia Navalnaya’nın zirvede konuşma yapması da bu konferansın heyecan yaratmasına yetmedi.

Peki, 50 ülkeden devlet ve hükümet başkanları ile 85 ülkeden dışişleri ve savunma bakanlarının katılmasına rağmen zirve neden düzenleyici ve katılımcılarının arzu ettikleri heyecanı yaratamadı?

Çünkü bu yılki konferansta her ne kadar “diyalog yoluyla barış” teması öne çıkarılmaya çalışılsa da Ukrayna ve Gazze savaşları, ABD ve AB emperyalistlerinin söz ve eylemleri arasındaki çelişkileri görünür kıldı. İsrail’in Gazze’deki işgal ve katliamlarına karşı ABD, Avrupa ve dünyanın dört bir tarafından yükselen protestolar aynı zamanda İsrail destekçisi bu emperyalist güçlere karşı tepkinin de ifadesiydi. Dolayısıyla bir yandan kendi çıkarları için Ukrayna’yı büyük bir yıkıma uğratan savaşın devamı için uğraşan ve bu amaçla yeni “yardım paketleri” açıklayan ama öte yandan da İsrail’in Gazze’deki soykırım, işgal ve sürgün planlarına karşı sessiz kalanların “barış”, “diyalog”, dünyanın güvenliği”, “uluslararası hukuk”, “BM sözleşmeleri” gibi konularda söyleyecekleri sözlerin de bir kıymetiharbiyesi kalmıyordu.

Tahmin edilebileceği gibi bu yılki Münih Güvenlik Konferansının da en gözde isimlerinden biri Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’di. Zirve öncesinde ABD’nin Ukrayna’ya 60 milyar dolarlık “yardım paketi” ABD Senatosunda onaylanmış ve AB ülkeleri de 50 milyar avroluk “yardım” konusunda anlaşmıştı. Yine Almanya Başbakanı Sholz ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Zelenskiy ile ‘güvenlik iş birliği anlaşmaları’ imzaladılar.

Yine soralım; Zelenskiy’i böyle el üstünde tutup pohpohlayanların derdi gerçekten Ukrayna’nın bağımsızlığı mı? ABD ve AB’li emperyalistler bu savaşta Rusya’yı yenemeyeceklerini bildikleri halde neden uzlaşma ve barış için çaba harcamak yerine savaşın devamı için yüzlerce milyar dolar ve avroluk kaynak aktarıyorlar?

Çünkü bu emperyalist güçlerin, ülkenin yıkımı ve halkın yaşadığı acılar pahasına ‘yatırım’ yaptıkları şey Ukrayna’nın bağımsızlığı değil, bu savaşın paylaşım mücadelesinde kendilerine yarattığı olanaklardır. İki yılını tamamlayan Ukrayna Savaşı üzerinden ABD ve AB’li emperyalistlerin inşa ettikleri “güvenlik mimarisi”, ‘yakın tehdit’ Rusya’nın ve arka planda ‘yükselen tehdit’ Çin’in ilerleyişine set çekmeyi amaçlıyordu. Yaratılan tehdit algısı ve inşa edilen ‘güvenlik mimarisi’ üzerinden NATO’ya yeni üyeler katıldı, özellikle Doğu Avrupa ve Karadeniz için önemli askeri üsler kuruldu. Yine AB’ye katılım konusunda yeni süreçlerin önü açıldı. Rusya’ya yaptırımlarla enerji ve gıda başta yeni tedarik zincirleri ve rotaları oluşturuldu. Dolayısıyla ABD ve Batılı emperyalistler amiyane tabiriyle söylersek bu egemenlik ve paylaşım mücadelesinde kaz gelecek yerden tavuğu esirgemiyorlar!

Ukrayna’yı işgal ettiği, BM hukukunu çiğnediği için Rusya’ya yaptırım uygulayıp Münih Konferansına davet etmeyenler bu iddialarında tutarlı olsalardı aynı şekilde BM kararlarını tanımayıp Gazze’yi işgal eden İsrail’e karşı da aynı biçimde tutum alırlardı.

İsrail, öncesi bir tarafa 1967’den bu yana Filistin’de işgal ettiği topraklardan çekilmesi yönünde BM tarafından alınan kararları uygulamıyor ve dahası son Gazze Savaşı’nda da açık bir işgal ve soykırım planı uyguluyor. Ama bırakalım yaptırım uygulamayı, kendilerini “siyonist” ilan etmekten “koşulsuz destek” açıklamalarına kadar İsrail’e destek ziyaretleri için sıraya girenlerin başında yine bu emperyalistler bulunuyordu. Bu yüzden İsrail Cumhurbaşkanı Herzog ve Dışişleri Bakanı Katz, Münih güvenlik zirvesinin el üstünde tutulan konukları arasındaydı.

İsrail Dışişleri Bakanı Katz, konferansta yaptığı konuşmada Gazze’nin güneyinde bir buçuk milyon insanın sığındığı Refah’a yönelik saldırıyı savunmakla kalmadı, Lübnan Hizbullah’ı ve İran’a karşı savaş tehdidinde bulunmaktan da geri durmadı. Ama “barış” ve “güvenlik” için bir araya geldiklerini iddia eden emperyalistlerden İsrail’in bu saldırganlığına karşı en küçük bir itiraz bile gelmedi.

ABD ve AB’li emperyalistler Rusya’nın Ukrayna işgaline karşı çıkmak adına neyi savunuyorlarsa İsrail’in Filistin’deki işgali konusunda tersini yapıyorlar. Rusya’nın işgaline karşı BM hukukunu hatırlatıp Ukrayna’nın kendisini savunma hakkını desteklediklerini söylüyorlar ama İsrail-Filistin sorununda BM kararlarına rağmen işgalciyi destekliyorlar. Ukrayna işgali nedeniyle Rusya’ya karşı çok yönlü ambargo ve mali yaptırımlar uyguluyorlar, Filistin topraklarının önemli bir kısmını işgal altında turan İsrail’e ise askeri ve mali yardımlarını kesintisiz sürdürüyorlar.

Sadece buradaki çifte standart bile ABD ve Batılı emperyalistlerin derdinin barış ve güvenlik değil, dünyayı yeni gerilim ve çatışmalara sürükleme pahasına kendi çıkarlarını korumak olduğunu görmek için yeter de artar bile.

Böylesi bir tabloda Münih Güvenlik Konferansı gibi zirveler, emperyalistlerin paylaşım planlarını gözden geçirip yeniledikleri birer ‘kurtlar sofrası’ olmanın ötesinde bir anlam taşımıyor.

Dünyayı bu kurtlar sofrasından kurtarabilmenin yolu ise, bu paylaşım planları ve savaşlarından hiçbir çıkarları olmadığı için hem Ukrayna’da hem de Filistin’de işgale karşı çıkan, barış için seslerini yükselten işçi sınıfı ve halkların dayanışma ve mücadeleyi büyütmesinden geçiyor.

QOSHE - Münih Zirvesi: Kurtlar sofrasında barış ve güvenlik! - Yusuf Karadaş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Münih Zirvesi: Kurtlar sofrasında barış ve güvenlik!

33 21
20.02.2024

Geçtiğimiz pazar günü sona eren 60. Münih Güvenlik Konferansı için yapılan değerlendirmelerin ortak noktası, bu yılki konferansın oldukça ‘sönük’ geçtiği yönünde. Rusya’da Muhalif Lider Navalny’nin cezaevindeki şaibeli ölümüyle ilgili haberler sonrasında eşi Yulia Navalnaya’nın zirvede konuşma yapması da bu konferansın heyecan yaratmasına yetmedi.

Peki, 50 ülkeden devlet ve hükümet başkanları ile 85 ülkeden dışişleri ve savunma bakanlarının katılmasına rağmen zirve neden düzenleyici ve katılımcılarının arzu ettikleri heyecanı yaratamadı?

Çünkü bu yılki konferansta her ne kadar “diyalog yoluyla barış” teması öne çıkarılmaya çalışılsa da Ukrayna ve Gazze savaşları, ABD ve AB emperyalistlerinin söz ve eylemleri arasındaki çelişkileri görünür kıldı. İsrail’in Gazze’deki işgal ve katliamlarına karşı ABD, Avrupa ve dünyanın dört bir tarafından yükselen protestolar aynı zamanda İsrail destekçisi bu emperyalist güçlere karşı tepkinin de ifadesiydi. Dolayısıyla bir yandan kendi çıkarları için Ukrayna’yı büyük bir yıkıma uğratan savaşın devamı için uğraşan ve bu amaçla yeni “yardım paketleri” açıklayan ama öte yandan da İsrail’in Gazze’deki soykırım, işgal ve sürgün planlarına karşı sessiz kalanların “barış”, “diyalog”, dünyanın güvenliği”, “uluslararası hukuk”, “BM sözleşmeleri” gibi konularda söyleyecekleri sözlerin de bir kıymetiharbiyesi kalmıyordu.

Tahmin edilebileceği gibi bu yılki Münih Güvenlik Konferansının da en gözde isimlerinden biri Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’di. Zirve öncesinde ABD’nin Ukrayna’ya 60 milyar dolarlık “yardım paketi” ABD Senatosunda onaylanmış ve AB ülkeleri de 50 milyar avroluk “yardım” konusunda anlaşmıştı. Yine Almanya Başbakanı Sholz ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Zelenskiy ile ‘güvenlik iş birliği anlaşmaları’ imzaladılar.

Yine soralım; Zelenskiy’i böyle el........

© Evrensel


Get it on Google Play