Geçtiğimiz genel seçimlerde Türkiye’nin ilk “uçak gemisi” olarak tanıtılan ‘çok amaçlı amfibi gemi’ TGC Anadolu gemisini liman kentlerinde gezdiren Erdoğan, şimdi yerel seçim meydanlarında KAAN’ı ‘uçuruyor’!

Erdoğan’ın Sakarya ve Adana mitinglerinde yaptığı konuşmaları izleyen herkes, Türkiye’nin ilk “milli savaş uçağı” propagandası eşliğinde KAAN uçağının test uçuşunun neden alelacele yapıldığı/yaptırıldığı sorusunun yanıtını biliyor.

Daha iki hafta önce Erzincan İliç’te 9 işçinin siyanürlü liç yığını altında kaldığı maden katliamı, Erdoğan iktidarının ülkeyi kuralsızca maden şirketlerinin yağmasına açmasının yarattığı ve yaratacağı sonuçları gözler önüne sermişti.

11 ili büyük bir yıkıma uğratan depremin üzerinden bir yıl geçmişken Hatay başta bu yıkımın en fazla yaşandığı kentlerde sorunların çözümü konusunda hiçbir adım atılmadığını Erdoğan’ın kendisi itiraf etmişti. Yine bilim insanlarının olası bir deprem konusunda uyardığı İstanbul başta ülkenin birçok kentinde bu uyarıları yok sayan rantçı bir belediyecilik anlayışı devam ediyor.

Ülkede okul çağında yetersiz beslenen milyonlarca çocuğu ilgilendiren “Bir öğün ücretsiz, sağlıklı beslenme” sorunu karşısında Milli Eğitim Bakanlığı ve belediyeler “sağır sultan”ı oynuyor.

Depremde yıkıma uğrayan kentler başta olmak üzere ülkenin birçok kentinde temiz suya ulaşım konusunda büyük sıkıntılar yaşanıyor.

İşte herkesin güvenli bir konuta sahip olması, eğitim, sağlık, temiz ve ucuz su, toplu taşıma sorunlarının çözümü başta olmak üzere halkın insanca yaşamı için olmazsa olmaz sorunların konuşulması gereken yerel seçim meydanlarında Erdoğan halka “KAAN’a bak!” diyor!

Seçim meydanlarında yaptığı konuşmalara bakınca 20 yılı aşkın iktidarı boyunca kentleri yaşanmaz hale getiren sorunların çözümü konusunda söyleyecek sözü olmayan Erdoğan’ın yerel seçimlerde de tıpkı son genel seçimlerde olduğu gibi kendi iktidarı döneminde üretilen silahlar üzerinden “güçlü Türkiye” ve “beka” propagandasına sarılacağı anlaşılıyor.

Erdoğan’ın seçim mitinglerindeki konuşmaları KAAN’ın test uçuşunun bu propaganda için yaptırıldığını gösteriyor.

Peki, KAAN’ın test uçuşunu yapması sonrasında gerçekten Erdoğan’ın iddia ettiği gibi “Dünyanın 5. nesil savaş uçağı üreten 4 ülkesinden biri” mi olduk?

Özellikle İHA’lar ve SİHA’lar üzerinden sıkça propaganda edildiği gibi bu silahlar Türkiye’yi “Oyun kurucu bir ülke” haline mi getiriyor?

Ve hepsinden önemlisi gerçekten bu silahlar halkın güvenliğini ve ülkenin bekasını mı koruyor?

Öncelikle Türkiye’de üretilen zırhlı araçlar, tanklar ve helikopterler gibi KAAN uçağı da yabancı menşeli motor (General Electric F110) kullanıyor.

Motoru başta birçok kritik parçası dışarıdan alınacak olan KAAN uçağının üretimi konusunda Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TUSAŞ) Genel Müdürü Temel Kotil, en iyi ihtimalle 2028’i işaret ediyor. Ama Erdoğan seçim meydanlarında “5. nesil savaş uçağı üreten 4 ülkeden biri olduk” diyor.

O zaman sormazlar mı: 5. nesil savaş uçağı üreten 4 ülkeden biri olduysak neden 4. nesil savaş uçağı (F-16) almak için yıllardır ABD’nin kapısını aşındırıyorsun? İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanması karşılığında ABD’den F-16 uçağı alımı konusunda pazarlık yapan Erdoğan değil miydi?

Madem 5. nesil savaş uçağımız var, o zaman neden F-16’ların satışı gerçekleşmezse diye Eurofingter savaş uçağının üreticisi Avrupa ülkelerinin kapılarını bir bir çalmak zorunda kaldınız?

Çok değil, daha iki hafta önce ABD’nin Türkiye’ye tamı tamına 23 milyar dolar karşılığında 40 F-16 satışını onaylaması sonrasında yapılan kabine toplantısında “Karardan memnuniyet duyuyoruz” açıklamasını yapan kimdi?

Kadı ki, bırakalım Rusya (Su-57) ve Çin’i (J 20) sadece ABD yaptırımlarıyla Türkiye’nin üretim ortaklığından çıkarıldığı F-35’in üretim programına bile ABD’nin yanı sıra Birleşik Krallık, İtalya, Hollanda, Kanada, Avustralya, Norveç ve Danimarka gibi birçok ülke katılıyor.

Öte yandan motor başta kimi kritik parçalar üretilemiyor olmasına ve yine ABD’nin CAATSA (ABD Hasımlarına Yaptırımla Karşı Koyma Yasası) yaptırımları gibi müdahalelerle sınırlanmasına rağmen Erdoğan iktidarı döneminde Türkiye’nin silah üretimine önceki dönemlerle karşılaştırılmayacak kadar çok yatırım yaptığı doğrudur.

Bu dönemde bir yandan kamu kaynakları üzerinden TUSAŞ, ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN gibi kamu şirketleri ve öte yandan da Baykar (Bayraktar), OTOSAN (Koç) BMC (Tosyalı) FNSS (Nurol) gibi tekeller silah sanayinde önemli bir paya sahip oldu.

Türkiye’yi “Oyun kurucu ülke” haline getirdiği iddia edilen İHA’lar ve SİHA’lar aslında öncelikle Kürt sorununun savaş ve şiddet politikasıyla çözümünün bir devamı olarak geliştirilmiş ve ardından da iktidarın Suriye, Libya ve Dağlık Karabağ başta olmak üzere bölgede yayılmacı emellerle gerçekleştirdiği müdahalelerde kullanılmıştı.

Peki, bu silahlar hangi derde deva oldu?

Kürt sorunu çözüldü mü? Çözülmesi bir tarafa şimdi iktidar Irak Kürdistan Bölgesi’nde (Pençe Kilit operasyon bölgesi) yeni askeri üsler kurulmasından söz ediyor ve Suriye Kürtlerine karşı yeni operasyonlar peşinde koşmaya devam ediyor.

Erdoğan ve Aliyev büyük zaferle övünmeye devam ededursunlar Dağlık Karabağ savaşı Rusya’nın çizdiği sınırlar içerisinde gerçekleşen ve Rusya’nın bölgedeki etkisini arttıran bir savaş olmadı mı?

SİHA’larla yapılan müdahale sonrasında Libya’da durum nedir? Libya’nın geleceği ile ilgili planları bu müdahalenin oluşturduğu ‘denge’ durumunu kullanan emperyalistler yapmıyor mu?

Türkiye, Erdoğan iktidarının “Oyun kurucu güç olma” propagandasının aksine aslında emperyalistlerin kendisine açtığı alanlarda onların çıkarlarına hizmet eden ve olsa olsa bu müdahalelerin karşılığında buralardaki paylaşımdan bir pay alma beklentisi içinde olan bir güç konumunda bulunuyor.

Daha önemlisi iktidarın bu müdahale politikası, ülkenin güvenliğine ya da bekasına hizmet etmek bir tarafa ülkeyi bölgesel gerilim ve çatışmaların içine çekiyor. Dolayısıyla iktidarın kader birliği yaptığı ve bölgedeki paylaşım mücadelesinden pay kapmak beklentisi içinde olan tekelci burjuvaziyi bir tarafa bırakırsak bu müdahaleler ülkede yaşayan halkların ve emekçilerin çıkarına olmadığı gibi onları yeni tehditlerle de yüz yüze bırakıyor.

Son olarak şunu da belirtmek gerekiyor: Erdoğan’ın övünmemizi istediği bu “milli silahlar” sadece eğitim, sağlık, güvenli, konut başta olmak üzere insanca yaşam için ayrılması gereken kaynakların savaşa ve silahlanmaya ayrılması anlamına gelmiyor. Bu silahlarla güçlendirilen ‘militarist aygıt’ aynı zamanda biz işçi ve emekçilerin ekonomik ve demokratik hak talepli mücadelelerimize karşı bir baskı ve tehdit aracı olarak da hazır tutuluyor.

O yüzden bize yerde yıkımı ve yoksulluğu yaşatırken gökteki KAAN’ı göstererek kendi bekasını kurtarmaya çalışan iktidara karşı yerel seçim sürecini insanca yaşam ve yaşanılır kent talepleri etrafında mücadelenin yükseltildiği ve iktidardan hesap sorulduğu bir mücadele dönemi olarak örgütlemek önem taşıyor.

QOSHE - Yerde yıkım gökte KAAN! - Yusuf Karadaş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yerde yıkım gökte KAAN!

36 15
27.02.2024

Geçtiğimiz genel seçimlerde Türkiye’nin ilk “uçak gemisi” olarak tanıtılan ‘çok amaçlı amfibi gemi’ TGC Anadolu gemisini liman kentlerinde gezdiren Erdoğan, şimdi yerel seçim meydanlarında KAAN’ı ‘uçuruyor’!

Erdoğan’ın Sakarya ve Adana mitinglerinde yaptığı konuşmaları izleyen herkes, Türkiye’nin ilk “milli savaş uçağı” propagandası eşliğinde KAAN uçağının test uçuşunun neden alelacele yapıldığı/yaptırıldığı sorusunun yanıtını biliyor.

Daha iki hafta önce Erzincan İliç’te 9 işçinin siyanürlü liç yığını altında kaldığı maden katliamı, Erdoğan iktidarının ülkeyi kuralsızca maden şirketlerinin yağmasına açmasının yarattığı ve yaratacağı sonuçları gözler önüne sermişti.

11 ili büyük bir yıkıma uğratan depremin üzerinden bir yıl geçmişken Hatay başta bu yıkımın en fazla yaşandığı kentlerde sorunların çözümü konusunda hiçbir adım atılmadığını Erdoğan’ın kendisi itiraf etmişti. Yine bilim insanlarının olası bir deprem konusunda uyardığı İstanbul başta ülkenin birçok kentinde bu uyarıları yok sayan rantçı bir belediyecilik anlayışı devam ediyor.

Ülkede okul çağında yetersiz beslenen milyonlarca çocuğu ilgilendiren “Bir öğün ücretsiz, sağlıklı beslenme” sorunu karşısında Milli Eğitim Bakanlığı ve belediyeler “sağır sultan”ı oynuyor.

Depremde yıkıma uğrayan kentler başta olmak üzere ülkenin birçok kentinde temiz suya ulaşım konusunda büyük sıkıntılar yaşanıyor.

İşte herkesin güvenli bir konuta sahip olması, eğitim, sağlık, temiz ve ucuz su, toplu taşıma sorunlarının çözümü başta olmak üzere halkın insanca yaşamı için olmazsa olmaz sorunların konuşulması gereken yerel seçim meydanlarında Erdoğan halka “KAAN’a bak!” diyor!

Seçim meydanlarında yaptığı konuşmalara bakınca 20 yılı aşkın iktidarı boyunca kentleri yaşanmaz hale getiren sorunların çözümü konusunda söyleyecek sözü olmayan Erdoğan’ın yerel seçimlerde de tıpkı son genel seçimlerde olduğu gibi kendi iktidarı döneminde üretilen silahlar üzerinden “güçlü Türkiye” ve “beka” propagandasına sarılacağı anlaşılıyor.

Erdoğan’ın seçim mitinglerindeki konuşmaları KAAN’ın test uçuşunun bu propaganda için yaptırıldığını gösteriyor.

Peki, KAAN’ın test uçuşunu yapması sonrasında gerçekten Erdoğan’ın iddia ettiği gibi “Dünyanın 5. nesil savaş uçağı üreten 4 ülkesinden biri” mi........

© Evrensel


Get it on Google Play