Kamusal alanda emredilmiş yaşamlar ile sınanıyor insanlığımız. Konuştuğumuz dil, hatta müzik dili bile, emir ile, ırk temelli yasalar ile şekillendiriliyor: Hastanede, okulda hatta mahpuslukta…

Resmi kurumlarda “Vatandaş Türkçe konuş” afişleri, sağlık ocaklarında kaymakam onaylı “Kürtçe konuşmak yasaktır” cümleleri kaldırılmış olsa da zaman içinde; otobüste, minibüste bedel ödemeyi göze almadan Kürtçe konuşmak hâlâ pek mümkün değil.

Ülkede her alanda eşitsizlikler derin ama iki alan var ki yaratacağı eşitsizlik bariz bir şekilde yasal korumaya alınmış: Eğitim ve sağlık! Ana dilinde sağlık ve eğitim hizmetinden yasa marifeti ile yoksun bırakılmak, misal sağlık alanında daha fazla bebek ölümü, daha çok kalp krizinden maluliyet, cümle hastalıklarda daha geç teşhis demektir.

Ana dili yasağı bedensel, ruhsal, sosyal ve siyasal kötülük halidir. Bu zulme maruz kalmış hiçbir bireyin yaşam boyu tam sağlıklı olması mümkün değildir. Genelde bu yasağın sosyal, siyasal ve bazen de ruhsal düzlemine bakılır. Ya yol açtığı bedensel arazlar?

Hadi birlikte düşünelim: Süregelen bir stres, baskı, cezalandırılma tehditi altında başınız ağrımaz mı, tansiyonunuz yükselmez mi, kalbiniz sıkışıp mideniz delinecekmiş gibi isyan etmez mi? Peki, beden isyan edince ruhunuz ne eyler?

Ana yurtlarında, nesiller boyu yaşadıkları topraklarda ana dili yasağı ile sınandı milyonlar bu ülkede. Unutulmamalı ki bedende ve ruhta taammüden yaratılmış her acı ve ıztırap, bir kötü muamele ve işkence biçimidir. İnsanlığa karşı işlenmiş bir suç olup zaman aşımı yoktur.

Yasa marifeti ile emredilmiş her dil üvey bir dildir. Bu üveylik halinden sıyrılma zamanı gelmedi mi yaşadığımız kadim coğrafyada?

Oysa çok dillilik bir zenginliktir. Ana dilinde sağlık ve eğitim dahil tüm engel ve yasakların kaldırıldığı bir ahvalde, her bir dil renk ve zenginlik katar, diller öz ya da üvey olmaktan azade olur. Türkçe zorunlu olmaktan üvey kılınnaktan kurtulur, gönüllü ortak dile evrilir.

Unutulmamalıdır ki soykırım ve dilkırım aynı bahçenin zehridir. TBMM’de Uluslararası Ana Dili Günü’nde,Lazca “tüm insanlığa mutluluk ve iyilik” dileyen CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı’nın sesinin kapatılması dilkırıma hizmet eder.

Geçen pazar günü KESK İzmir tarafından düzenlenen ‘İnsan Hakkı Olarak Anadili ve Kamusal Alanda Anadilin Kullanımı’ panelinde moderatördüm. Sonrasında Halkların Köprüsü Derneğinin kente armağanı ‘Halkların Korosu’ muhteşem bir konser verdi, ezgilerle dilkırıma hayır’demiş oldu.

Halkların ezgileri kardeşçesine bir aradaydı. Komşularımızla kendi dillerinde hasbihal edebileceğimiz günler için umut vericiydi.

Sağlıcakla kalın.

QOSHE - Üvey dilin panzehri çokdillilik - Zeki Gül
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Üvey dilin panzehri çokdillilik

21 21
26.02.2024

Kamusal alanda emredilmiş yaşamlar ile sınanıyor insanlığımız. Konuştuğumuz dil, hatta müzik dili bile, emir ile, ırk temelli yasalar ile şekillendiriliyor: Hastanede, okulda hatta mahpuslukta…

Resmi kurumlarda “Vatandaş Türkçe konuş” afişleri, sağlık ocaklarında kaymakam onaylı “Kürtçe konuşmak yasaktır” cümleleri kaldırılmış olsa da zaman içinde; otobüste, minibüste bedel ödemeyi göze almadan Kürtçe konuşmak hâlâ pek mümkün değil.

Ülkede her alanda eşitsizlikler derin ama iki alan var ki yaratacağı eşitsizlik bariz bir şekilde yasal korumaya alınmış: Eğitim ve sağlık! Ana dilinde sağlık ve eğitim hizmetinden yasa marifeti ile yoksun bırakılmak, misal sağlık alanında daha fazla bebek ölümü, daha çok kalp krizinden maluliyet, cümle hastalıklarda daha geç teşhis demektir.

Ana dili yasağı bedensel, ruhsal, sosyal ve siyasal kötülük halidir. Bu zulme maruz kalmış........

© Evrensel


Get it on Google Play