Cumhurbaşkanı Erdoğan, Erken Emeklilikte Yaşa Takılanlar yani EYT’liler için 2019 yılında “İskandinav ülkeleri bu yüzden battı. Seçim kaybetsek de ben bu işte yokum” demişti.

2023 yılında ne yaptı?

Seçim kaybetme olasılığı ortaya çıkınca olmadığı işte oluverdi, EYT’lilerin istediği yasayı çıkarıverdi.

Şimdi de, emekli maaşlarına zam yapılmasını isteyenleri hedef aldı ve emeklilere seyyanen 10 bin TL verilmesi halinde bunun maliyetinin 1,7 trilyon olacağını ve bunun da kamu çalışanlarına 6 ay maaş verememek anlamına geleceğini söyledi ve “Yapamayız” dedi.

Geçmiş performanslara bakarak Kim Milyoner Olmak İster? yarışmasında olduğu gibi “Son kararınız mı?” diye sormak gerekebilir.

Çünkü emin olamıyoruz.

Bu arada merkezî bütçenin patronu, para basma yetkisine sahip Merkez Bankası’na “buyurma” yetkisine sahip Cumhurbaşkanı “Emeklilere seyyanen 10 bin TL verirsek, 6 ay memur maaşlarını ödeyemeyiz” diye yakınıyor ama İstanbul’a atadığı temsilcisinin en çok tutan ve en akılda kalan vaadini de açığa düşürüyor.

Saray’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için uygun gördüğü isim olan Murat Kurum’un ilk vaadi, İstanbul’da yaşayan emeklilere her ay belediye bütçesinden 2500 TL ek maaş vermek olduğunu açıklamıştı.

“Nasıl vereceksiniz?” sorusuna ise yanıt vermemeyi tercih etmişti.

İstanbul, Türkiye’de en fazla sayıda emeklinin yaşadığı şehir.

Türkiye’nin kalbi konumundaki kentte toplam 2 milyon 700 bin emekli yaşıyor.

Bunların her birine ayda 2500 TL vermenin yıllık maliyeti vergi dahil 110 milyar TL’ye yakın.

Buna karşın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2024 yılı bütçesi toplam 213 milyar TL.

Yani Murat Kurum seçilirse İBB bütçesinin yarısından fazlasını İstanbul’da yaşayan 2,7 milyar emekliye dağıtacağını söylüyor.

Geri kalan para ile de belediye hizmetlerini yapacağını ve hâlâ çalışan belediye görevlilerinin maaşlarını ödeyeceğini söylüyor.

Para basma yetkisine ve merkezî bütçeye hükmeden Cumhurbaşkanı’nın “Yapamam” dediğini Murat Kurum yapabileceğini iddia ediyor, söz diye veriyor.

Aynen hâlâ temeli atılmayan, hak sahiplerine teslim edilmeyen yüzbinlerce konutun sözünü verdiği gibi.

Biliyorsunuz, içmeye ayranı olmayanlar, hacet gidermeye tahtırevanla gidermiş.

Bu bir Türk atasözü olduğu için de, buna uygun hareket etmek isteyen iktidarımız, İstanbul’da bir finans merkezi oluşturmaya karar verdi.

Fikir 2008 yılında ortaya atıldığında ekonomik durum iyi, Türkiye yüksek büyüme potansiyelliydi. Yine de “gereksiz” bulunuyor, başkent Ankara’nın işlevsizleştirilmesi anlamına geleceği için de eleştiriliyordu.

Üstelik de İstanbul’da yeterince nüfus ve ekonomik hareketlilik vardı ve bu yolla İstanbul’a hem nüfus transferi olacak hem de bürokratlar daha pahalı bir kentte yaşamak zorunda kalacaktı. Bunun kiralar ve fiyatlar üzerinde olumsuz etkisi olacaktı.

En makul ve haklı eleştirileri bile “egemenliğine saldırı”, kişiliğine “hakaret” olarak algılayan iktidar partisi elbette ki bunu dinlemedi.

İstanbul Finans Merkezi Ataşehir’de ama rantını CHP’li belediyeye kaptırmamak için Ümraniye sınırları içine alınarak yükseldi.

Ve 14 Mayıs seçimlerine kısa bir süre kala açıldı.

Uzaktan baktığınız zaman New York Manhattan gibi bir yer.

Dev binalar yana yana sıralanmış, gökyüzüne doğru yükseliyor.

Ancak yakınına gidince durum farklılaşıyor.

Ataşehir’in ortasında bir “ölü şehir” gibi.

Ekonomideki bozuk gidişin etkisiyle de Finans Merkezi, şirketler için cazibe merkezi olamıyor.

İstanbul Finans Merkezi’nde toplam 1,4 milyon metrekare kiralanabilir alan var.

Bunun yaklaşık 650 bin metrekaresi boş.

Bu boşluğa kamu bankalarının binalarında kullanılmayan ve boş duran yüzbinlerce metrekare alan dahil değil.

Onları da katarsanız boş kiralanabilir alan 1 milyon metrekareye yaklaşıyor.

İstanbul Finans Merkezi’nde kiraların 35 euro metrekare olarak talep edildiği göz önüne alınırsa, 1 milyon metrekarelik kiralanabilir alanın yıllık getirisi yıllık 420 milyon euro.

Yani şu an yılda 420 milyon euro’luk bir getiri kaybı var.

Boş duran bu alanların bakın, onarım, ısıtma gibi giderleri ise yapılmak zorunda.

Bunun da yıllık en az 50 milyon euro olduğu göz önüne alınırsa zarar 470 milyon euro’ya çıkıyor.

Ekonominin en zamanlarında bile boş ofis alanı “emilimi” yılda 100 ila 120 bin metrekare arası olmuş.

Yani bu 1 milyon metrekare alan, en iyi ihtimalle 8 yılda dolacak.

8 yıl boyunca burada oluşacak zarar en iyi ihtimalle 2 milyar euro.

O da kriz uzamaz, büyüme yeniden hızlanır, hukuk ve yargı yeniden güvenilir hale gelir, Türkiye yeniden cazibe merkezi olursa.

O güne kadar sokağa atılacak para miktarı ise 2 milyar dolar, belki de fazlası. Bugünkü kurla 62 milyar TL.

Muhtemelen KAAN uçağına bugüne kadar harcanan paradan misli misli fazla bir para boşu boşuna uçup gidecek.

Yazık değil mi bu paraya.

Bu hepimizin parası değil mi!

Formula 1’i Türkiye’de uzunca bir süredir Saran Grubu’nun televizyonu S Sports kanalı yayınlıyordu.

Kanalın son derece başarılı bir aplikasyonu da olduğu için, nerede olursanız olun, S Sport’u izleyebiliyor, sadece yarışlardan değil, kanalın zengin içeriğinden de mahrum kalmıyordunuz.

Ben Formula 1’i FiA üzerinden izleme imkanına sahip olduğum halde, S Sport kanalından izlemeyi tercih ediyordum çünkü S Sport’ta Formula 1’i sevgili Serhan Acar anlatıyordu ve bana göre Serhan, bu işi dünyada en iyi anlatan kişiydi.

Şimdi öğrendiğime göre, Formula 1’in Türkiye dahil Ortadoğu ve hatta tüm MENA bölgesindeki yayın haklarını Bein Grubu almış.

Yani Türkiye’de de Bein Sports yayınlayacak F1 yarışlarını.

Umarım Serhan Acar’ı transfer eder ve ona anlattırırlar.

Yoksa kusura bakmasınlar hiç uğraşamam.

F1 kanalından izlemeyi tercih ederim.

Zannederim yüzbinlerce F1 fanı da öyle yapar.

Bilimde partizanlık olmayacağını anladığımız zaman.

QOSHE - Erdoğan’ın veremediğini Kurum mu verecek! - Fatih Altaylı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Erdoğan’ın veremediğini Kurum mu verecek!

616 1
29.02.2024

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Erken Emeklilikte Yaşa Takılanlar yani EYT’liler için 2019 yılında “İskandinav ülkeleri bu yüzden battı. Seçim kaybetsek de ben bu işte yokum” demişti.

2023 yılında ne yaptı?

Seçim kaybetme olasılığı ortaya çıkınca olmadığı işte oluverdi, EYT’lilerin istediği yasayı çıkarıverdi.

Şimdi de, emekli maaşlarına zam yapılmasını isteyenleri hedef aldı ve emeklilere seyyanen 10 bin TL verilmesi halinde bunun maliyetinin 1,7 trilyon olacağını ve bunun da kamu çalışanlarına 6 ay maaş verememek anlamına geleceğini söyledi ve “Yapamayız” dedi.

Geçmiş performanslara bakarak Kim Milyoner Olmak İster? yarışmasında olduğu gibi “Son kararınız mı?” diye sormak gerekebilir.

Çünkü emin olamıyoruz.

Bu arada merkezî bütçenin patronu, para basma yetkisine sahip Merkez Bankası’na “buyurma” yetkisine sahip Cumhurbaşkanı “Emeklilere seyyanen 10 bin TL verirsek, 6 ay memur maaşlarını ödeyemeyiz” diye yakınıyor ama İstanbul’a atadığı temsilcisinin en çok tutan ve en akılda kalan vaadini de açığa düşürüyor.

Saray’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için uygun gördüğü isim olan Murat Kurum’un ilk vaadi, İstanbul’da yaşayan emeklilere her ay belediye bütçesinden 2500 TL ek maaş vermek olduğunu açıklamıştı.

“Nasıl vereceksiniz?” sorusuna ise yanıt vermemeyi tercih etmişti.

İstanbul, Türkiye’de en fazla sayıda emeklinin yaşadığı şehir.

Türkiye’nin kalbi konumundaki kentte toplam 2 milyon 700 bin emekli yaşıyor.

Bunların her birine ayda 2500 TL vermenin yıllık maliyeti vergi dahil 110 milyar TL’ye yakın.

Buna karşın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2024 yılı bütçesi toplam 213 milyar TL.

Yani Murat Kurum seçilirse İBB bütçesinin yarısından fazlasını İstanbul’da yaşayan 2,7 milyar emekliye dağıtacağını söylüyor.

Geri kalan para ile de belediye hizmetlerini yapacağını ve hâlâ çalışan belediye görevlilerinin maaşlarını ödeyeceğini söylüyor.

Para basma........

© Fatih Altaylı


Get it on Google Play