Günlerin çokça anlamsızlığa, orada duranın sıkça ifadesizliğe – bu da bir ifade biçimiyse eğer – çıktığı yerde perdedeki/ekrandaki bize neler söyler? Gündeliğin içinden, şeylerin sıradanlaştığı, varlıkların kaybolmaya yaklaştığı ve söyleneceklerin salt “bilmiyorum’lara” çıktığı bir dünya, umutsuzluğun yoluna çıkabilir. Dünyanın herhangi bir yerindeki ses, bizlere hâlâ yaşanan bir şeyler olduğunu gösterebilir. Tüm bunlara rağmen, insanın olduğu alanın sinematikle ilişkisi [1] yine de önemlidir. Uykusuzluğun getirdiği, gösterdiği bir dünya sonsuza kadar çekilebilir olabilir. Yaşamın kişiye verdiği dinçlik (ona sıkıca bağlanma isteği) silkinme(k) gereğini yaratabilir. Her şeyden hiçbir şeye koskoca bir dünya vardır karşımızda, istesek de istemesek de.

Sabah Erkenden Kalkmak ya da Uyuyamamak

Ted Fendt’in üçüncü uzun metrajı uykusuzlukla cebelleşen – bu uğraşı mizansenin ifadesini de yaratır – kadınların, Daniela ve Mia’nın şehirlerdeki deneyimlerinden gündeliğin konuşmalarına, sanata, hayatın merkezinin yarattığı ikilemden dünyada oluşun çarpıcılığına dâir birçok şey gösterecektir. Viyana, Berlin ifadelerin, açının yakaladığı tüm sıradan ve güçlü bakışların merkezidir. Nerede olduklarının bilincini sıkça görme biçimleriyle birleştiren [2] varlıklar, günün dünyasına, yaşamlarının biricik konuşmalarının yarattığı imgeleri kendilerindeki “orada olmayışların netliğine” yaklaştırırlar. Üzerine hazırlandıkları yüksek lisans tezlerinin yaşamın tam ortasında kalmışlığını gösteren saf ifadesiyle varlıklar, zamanının dünyasına (stilistik bir görüntü yönetimiyle) bakarlar. Bu bakış mekânın içindeki yürüyüşlere, doğanın kucağına getirilir. Uykusuzluktan bahsedilir, anılarının-yaşanmışlıkların imgesi konuşmalardan akar. Hem dünyalarının biricikliğinin farkındalığı hem de yaşıyor olmaktaki güçlü ifade, onların şeylerden keyif almalarındaki en net pozu olur. Yaşarlar çünkü uykusuzluğun yarattığı yıkıcı alandan uzaklaşmanın yolunu bilirler. Dışarıdadırlar, mizansenin bile göstermekten keyif aldığı(!) alanlarda konuşmalarını sürdürürler. Éric Rohmer sinemasının “konuşmaların yarattığı ilgi çekici ifadelerindeki” gibidir Outside Noise’daki (2021) görünen ve görülenler. Burada varlıklar, hem manzaranın (görünenin) imge alanındadırlar hem de kendiliklerindeki biricik bakışı (gören/görülen) perdeye getirirler. Yaşamlarının içerisinden bir kez olsun çıkmayacak mizansende dünyaya bakışlarını gösterirler. Sokağın ruhu onların yürüyüşlerindeki netlikle gözükür, doğanın yanına yaklaştıklarında ise huzurlu bir akışın içerisindedirler. Dünyanın hem merkezinde hem de köşesinde olmak gibidir.

Boş Günler, Birbirini Takip Eden

Outside Noise’un biricikliği varlıkların konuşmalarındaki katışıksızlıktan [3] oluşur. Gündeliğin ritmine veya ritimsizliğine karışabilecek bir dış etkenden neredeyse uzaktırlar. Gürültünün dışarıda olduğunu bilirler, ancak dışarıyı yaratanın onlar olduğunu düşündüğümüzde [4] artık gürültünün sesi konuşmalarının yarattığı “anlam dünyasına” kayacaktır. Huzuru bulmak için yürümek gibisi yoktur, şehrin dinamiğini hissedilmek için görmek/bakmak ifadelerini toplamak gibisi yoktur ve en önemlisi yaşıyor olmayı bilmek için yaşamayı denemekten (anların içindeki biricikliği görmekten, ona kendinden-biri-gibi-bakmaktan) başka çare yoktur. Varlıkların şeylerin bilgisine ulaşmak için birbirlerini görmek istemelerinden daha doğal bir ifade düşünülemez. Mia, Daniela’nın yanına Viyana’ya gelir. Gündeliğin dinamiklerini, yaşamlarının sıkça “oluşlara” yaklaşan pozlarını konuşurlar. Bu yaratı için “Zamanının ruhunu sarsmadan insansı olana yaklaşmanın en doğal ifadelerini gösteriyor.” demek büyük ihtimalle doğru, değişmez kabul edilebilir. Sürekli bir akış, yaşadıkları yerin dinamiğini kendi özleriyle birleştirme çabası onu kayda değer kılar. Bu kayda değerlik bizce önemlidir çünkü varlıkların konuşmak gereğindeki biricik olanı perdeye getirmesi; dünyanın bir yerinde “özlerinin, gelgitlerinin, yaşamlarının içindeki düşünülebilecek şeylerin” üzerine söz söylemek isteminin olağanüstülüğünü hatırlatır. En azından hatırlatmalıdır. Bir yaşam(ak) çabası vardır ortada, kutsal olsun ya da olmasın dinamiklerinin yaratıcısı da buradakidir. Hâlâ konuşabiliyor olmaktaki övgüdür, susmanın değerini bilerek.

Geçiş Aşaması

Dünyanın başlı başına bir “süreç” olduğunu evrenin yaratılışından şu an yazdığımız kelimelere kadar birçok varlık [5] belirtmiştir. Süreç doğal olarak tüm varlıklar için aynı şeyi ifade etmez. Birileri uçuruma bakıp artık onun parçası olmuş olabilir, yine birileri dünyanın tepesinde daha büyük ya da yıkıcı bir ufkun yanında olabilir ve yine son olarak birileri, aynı anda hem ikisini yaşayabilir hem de ikisinden yoksun olabilir. Sözün özü dünyanın kişiye baktığı yerde kişinin ona bakışı da yaratılır. Kişi kendi bakışından dünyanın ona bakma isteğini yok edebilir. Dünya onu çoktan unutmuş olabilir. Tüm bunlara rağmen gelmek istediğim(iz) yer açıktır. Daniela uykusuzdur ve yaşıyor olmaktaki iç açıcılığı bilir, yani yaşamak istemi üstündür. Mia uykusuzdur ve yaşıyor olmaktaki iç açıcılığı bilir, yani yaşamak istemi üstündür. Elimizde yaşamak gereğinin güçlü oluşuna inanan iki varlık vardır. Galiba bu yüzden konuştukları [6] önemlidir. Bakışlarını birleştirirler, birbirlerini dinlerler. Evlerini birbirlerine açarlar aynı anlattıkları gibi. Hem kendilerine hem de dünyaya hitaben konuşurlar. Yeri geldiğinde durmak isterler, yeri geldiğinde eğlenmek isterler. Daniela’nın, Katharina’nın “uyuz” sevgilisine attığı yiyecekten sonra gülerek kaçmalarındaki gibi yaşam çokça eğlenceli olabilir. Bir sarkacı hareket ettirmeye çalışan Daniela, Mia ve Natascha’nın konuşmalarındaki sıradanlıktan uyum da yaratılabilir. Sözün özü karşımızda varlıkların neyi yapmak istediğimi bilmiyorum, ama hayat devam ediyor dediği bir dünya vardır. Bu yüzden Outside Noise önemlidir. Çünkü dünyadan uzaklaşmaz, şeylerdeki biricikliği tinsel ifadesiyle birleştirir. Uykusuzluk yeri geldiğinde huzursuz bir görüntü yaratabilir ancak bazen dünyayı iyi hissedilmek için “gözlerin kapanmaması” gerekir. En azından bu kelimelerin yazarı [7] böyle düşünür.

SON NOTLAR

[0] Yazının başlığındaki “varoluşun sesi” ifadesini Fendt bir röportajında Levintas’dan alıntıladığını belirtmiş. Buradan hareketle ve yine aynı yazıdaki önemli bir ifade için bkz.

Önemli ifade: “But sometimes it was just practical things that determined how we shot. A lot of it was dictated by not having a budget to work with, and having to work with the locations as they are, doing very minimal set design.”

[1] Outside Noise’un 61 dakikalık uzunluğu izleyenine saatlerce sürmesini isteyebileceği bir güçlü-ifade yaratabilir. Konuşmak gereğinin biricikliği, insanın sinematikte yüzyıllar sonra bile çarpıcı olabileceğini gösterecektir.

[2] Berlin’in, Viyana’nın perdede gözükme şeklini mizansenin yarattığı netlikle Daniela’nın, Mia’nın onlara bakışıyla birleştiriyorum. Sanki görüntü yönetimi onlara aittir, onların bakışındadır.

[3] Bu metni yazmadan önce sadece bu cümle vardı aklımda. Doğal olarak tek cümlelik bir yazı politikamız olmadığı için diğer cümleleri ekledim.

[4] Buradaki yaratmak ifadesini açmak isterim. Şöyle ki gürültü yaratı için varlıkların “içlerine kapandıkları bir dünyanın” imlendiği yerin karşısındaki alandır. Karşımızda ahım şahım bir gürültü yoktur, sadece dışarının bir “gürültü alanı” olduğunun bilgisi vardır. Bu yüzden dışarıyı yaratanın varlıklar olduğu ifadesini belirtmek istedim.

[5] Kelimeler hâlâ sürüyor, süreç bu.

[6] Yaşamak gereği, bunun bilincinde olan varlıkların konuşmaları her zaman kayda değerdir. Susma zamanlarını biliyorlarsa tabii.

[7] Uykusuzluk bu kelimelerin yazarının da problemidir ya da alıştığı bir şeydir. Sadece onu fazla düşünmemek gerekir, bazen. Düşündüğünüzde de ondan başkasını akla getirmemek gerekir, bazen.

The post Varoluşun Sesinden Uyuyamamaya Çıkan Yer: Outside Noise (2021) appeared first on Fil'm Hafızası.

QOSHE - Varoluşun Sesinden Uyuyamamaya Çıkan Yer: Outside Noise (2021) - Mustafa Yılmaz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Varoluşun Sesinden Uyuyamamaya Çıkan Yer: Outside Noise (2021)

5 0
14.03.2024

Günlerin çokça anlamsızlığa, orada duranın sıkça ifadesizliğe – bu da bir ifade biçimiyse eğer – çıktığı yerde perdedeki/ekrandaki bize neler söyler? Gündeliğin içinden, şeylerin sıradanlaştığı, varlıkların kaybolmaya yaklaştığı ve söyleneceklerin salt “bilmiyorum’lara” çıktığı bir dünya, umutsuzluğun yoluna çıkabilir. Dünyanın herhangi bir yerindeki ses, bizlere hâlâ yaşanan bir şeyler olduğunu gösterebilir. Tüm bunlara rağmen, insanın olduğu alanın sinematikle ilişkisi [1] yine de önemlidir. Uykusuzluğun getirdiği, gösterdiği bir dünya sonsuza kadar çekilebilir olabilir. Yaşamın kişiye verdiği dinçlik (ona sıkıca bağlanma isteği) silkinme(k) gereğini yaratabilir. Her şeyden hiçbir şeye koskoca bir dünya vardır karşımızda, istesek de istemesek de.

Sabah Erkenden Kalkmak ya da Uyuyamamak

Ted Fendt’in üçüncü uzun metrajı uykusuzlukla cebelleşen – bu uğraşı mizansenin ifadesini de yaratır – kadınların, Daniela ve Mia’nın şehirlerdeki deneyimlerinden gündeliğin konuşmalarına, sanata, hayatın merkezinin yarattığı ikilemden dünyada oluşun çarpıcılığına dâir birçok şey gösterecektir. Viyana, Berlin ifadelerin, açının yakaladığı tüm sıradan ve güçlü bakışların merkezidir. Nerede olduklarının bilincini sıkça görme biçimleriyle birleştiren [2] varlıklar, günün dünyasına, yaşamlarının biricik konuşmalarının yarattığı imgeleri kendilerindeki “orada olmayışların netliğine” yaklaştırırlar. Üzerine hazırlandıkları yüksek lisans tezlerinin yaşamın tam ortasında kalmışlığını gösteren saf ifadesiyle varlıklar, zamanının dünyasına (stilistik bir görüntü yönetimiyle) bakarlar. Bu bakış mekânın içindeki yürüyüşlere, doğanın kucağına getirilir. Uykusuzluktan bahsedilir, anılarının-yaşanmışlıkların imgesi konuşmalardan akar. Hem dünyalarının biricikliğinin farkındalığı hem de yaşıyor olmaktaki güçlü ifade, onların şeylerden keyif almalarındaki en net pozu olur. Yaşarlar çünkü uykusuzluğun yarattığı yıkıcı alandan uzaklaşmanın yolunu bilirler. Dışarıdadırlar, mizansenin bile göstermekten keyif aldığı(!) alanlarda konuşmalarını sürdürürler. Éric Rohmer sinemasının “konuşmaların yarattığı ilgi çekici ifadelerindeki” gibidir Outside Noise’daki (2021) görünen ve görülenler. Burada varlıklar, hem manzaranın (görünenin) imge alanındadırlar hem de kendiliklerindeki biricik bakışı (gören/görülen) perdeye getirirler. Yaşamlarının içerisinden bir kez olsun çıkmayacak mizansende dünyaya bakışlarını gösterirler. Sokağın ruhu onların yürüyüşlerindeki netlikle gözükür, doğanın yanına yaklaştıklarında ise huzurlu bir akışın içerisindedirler. Dünyanın hem merkezinde hem de köşesinde olmak gibidir.

Boş Günler, Birbirini Takip Eden

........

© Film Hafızası


Get it on Google Play