"Cesur olmak' karşılığında bir şey beklemeden koşulsuzca birini sevmektir"

Madonna.

Sevgilinin saçları gece, gözleri yıldız, bakışları rengarenk ahenklikteki gökkuşağını andırır... içinden geçip dileklerin kabul olmasını istersin.

Her sabah gün onunla başlayıp, onun aşkıyla bitsin,

İki gönül bir coğrafyada birleşsin, elvan elvan çiçeklerin ahenk ve renk harmonisinde...

Kendine itiraf etmekten korktuğun inkârcılığın, onu görünce elinin ayağın birbirine dolanmasına engel olamıyorsa; bil ki aşıksın.

Kalpte hissettiklerindir SEVDA... gözle göremeyip, elle dokunamadığın...

Ellerindeki kitapları göğsüne bastırmış, sırtı yeni çiçeklenmiş ağaç gövdesine dayalı. Bir ayağı dizinden hafifçe bükük, sarı saçlarının gölgelediği yüzü, Okyanusu andıran mavi gözlerinin derinliğinde kaybolmuş, dalgalardaki bir kayıkmış hali çarpar kalbin...

Ellerine; parmaklarının busesi küçük bir dokunuş. Sendeki tek hatıra...

SEVDA; Svd kökünden gelen Arapça bir sözcük olup kelime anlamı "kara şey, kara safra "olarak bilinen sevda, hastalığa tutulma halidir. Yunanca karşılığı Melankoli olan kelime; sev -mek fiili ile olumlu bağı yok gibi gözükse de sevginin insanoğlundaki dozunun sevdaya tutulma boyutuna gelmesi aslında tam olarak" Melankoli" halini yansıtmaktadır.

Hastane önünde İncir ağacı

Doktorlar geliyor zehirden acı ...

Aşkından ince hastalığı yakalananların,

Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar

Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler

Sıla hasretiyle yananların dudaklarından dökülüp avaza dönüşen ağıtlardır.

Ailesinin rızasını alamayıp sevgiliyle vuslatı, sevenlerin ailesinin takibinde kaybeden Ali ile Zehra'nın hazin hikâyesidir SEVDA MASALI...

Kırklar dağında Suzan'ın ve Malabadi Köprüsü'nde başka aşıkların başlayıp biten AŞK ve SEVDA hikâyeleridir yanık seslerin türkülerinde...

Yıl 1915'tir...

24 Nisan'da Tehcir kararı alınmış, 16 -55 yaş arasındaki bütün Ermeniler Bağdat demiryolu hattından en az 25 kilometre uzağa, şimdiki Suriye topraklarına göç ettirilecektir. Zorunlu göç aynı yılın Mayıs sonunda İçişleri Bakanlığı'na bağlı Bölge Jandarma Komutanlığı ve mülki amirlerin nezaretinde başlatılır.

Yayınlanan emirler ve alınan detaylı önlem ve uyarılar; Ermenilerin canına ve malına zarar gelmemesini garanti altına alacak mahiyettedir.

İşte Harputlu Mustafa ile Ahçik'in Türkülerle ölümsüzleşen "Aşk Destanı" da bugünlerde yazılır.

4000 yılı aşkın tarihe sahip olan Harput; Hurriler, Hititler, Urartular, İlhanlılar, Dulkadiroğulları, Safeviler ve 1516 yılından sonra da Osmanlı'ya yurtluk etti. Her kavmin yaşadığı tecrübeleri ve elde ettiği birikimi bir sonrakine aktararak kültürel zenginliğin, sosyal hayatın ve paylaşımın sırlarını da nesillerden nesillere aktardı.

Bütün bu güzellikleri potasında eriten Kent aynı zamanda zengin folklor mirası olan ciltler dolusu eserler meydana getirdi. Ancak o folklor eserleri içinde bir tanesi var ki;

Aşkın, insanın birbirine duyduğu sevginin çağlayanından dökülen sözler ve nağmeler her duyanı ürpertirken, her seferinde Harputluların yüreğindeki yaranın tekrar tekrar kanamasına yol açar.

Çünkü o yara o kadar taze ki

Ahçik güzeller güzeli bir Ermeni kızı,

Mustafa ise yakışıklı mı yakışıklı bir Türk genci.

Aynı kentin mistik havasında nefesleniyor ve birbirlerine vuruluyorlar.

Biri Ermeni diğeri Türk.

Biri Hristiyan diğeri Müslümandır.

Bölgede inanç ayrılığı fazla önemsenmese de Emperyalist güçlerin halkları inanç ve köken düşmanlığı yaratarak birbirine düşürme gayreti, bu izdivaca engeldir.

Sonlanan SEVDA cemaatler arası öfkenin zaferidir. Fakat aşk kutsal bir değerdir ve başka inançları sorgulayacak kadar güçlüdür. Öyle ki;

Vardım kiliseye Haç suda döner

Dinimden dönersem el beni kınar

Mustafa bu aşka nice bir yanar...

Ahçik gitti... Mustafa yandı, yandı yandı... ve bu türkü dillerde, insanların yüreğini kanatacak şekilde söylendi ve söylenmeye devam ediyor...

Vahan TOTOVENS'in dediği gibi.

"Mezopotamya kentlerinden gelip Sivas'a, Anadolu'daki kârlı ticaret merkezlerine giden deve kervanları evimizin önünden geçerdi. Sonbaharda bahçemizin meyveleri tükenmeye yüz tuttuğunda, kervanlar bu defa, uçsuz bucaksız çöllere, değerli taşlarla dolu zengin Babil ve Arap şehirlerine dönerlerdi." Misali Türkümüz önce Suriye topraklarına, daha sonra da kalıcı olarak Harput ilimize döndü...

Bir Sevdadır Harput ve Harput'un SEVDASI büyüktür, SEVDALILARI DA... hem de çok büyük.

Not: Ahçik Ermenice’de güzel kız/gelin anlamında kullanılır.

A.budak - Elazığlı yazar Yücel Çakmak, Elazığ’da sevilerek dinlenilen Açık türküsünün öyküsü romanlaştırarak Ahçik Harput sosyokültürel yapısını bir açıdan tanımamıza yardımcı olmuştur. yeniden gündeme getirmeniz değerlidir elinize sağlık

Salih Ceri̇t - Teşekkürler güzel gönüllü kardeşim!

Gönül mızrabınızla dokundunuz yine gönül telimize...

İmrendik, sevgi, sevda ve aşka..

Doğrusu yabancı gelmedi bize de.

Ne var ki, günümüzde bu 'özel ifadeler' o kadar ayağa düşürüldü ve ucuzladı ki ?! Sahisi ile arasında gece ve gündüz kadar fark var...

Birinin tahtı gönül, kalp ve yürekler iken, diğeri uçkura düştü!..

Yazık!!! doğrusu.

Selam ve sevgiler,

Gönül tahtını sevgi, sevda ve aşkın gerçeğine yurt kılanlara. ???

Suzan Gezer - Bir memleket sevdası Bir de yüreğindeki güzelliği olan Sevda ikisinide tattım çok şükür Sevda üzerine yazılabilecek en güzel yazı yazmışsın yüregine kalemine sağlık

Metin Bayrak - Sevmek,insanın en güçlü duygusudur.Sevmek insanı bir duygudur.Sevemeyen,yaşıyorum demesin.Cok güzel anlatmışsın sevgili kardeşim ?

Burhanettin Aktı - Aşkta kusur mu aranır ?!

Aranıyorsa; vardır o işte mutlaka sinsice tezgahlanmış tuzak dolu bir plan ?. Bugün ülkemizde yapılan her işte ; aşkın , heyecanın, sevdanın izleri gün be gün silikleşiyor ama farkına varan - önemseyen kim !? Adı ne olursa olsun her tür dayatmanın, tahakküm içeren işlenmiş zevkten uzak ve yok saymalarla dolu bir anlayışın her dönemde rahatsızlık , umutsuzluk yarattığı muhakkaktır . Bir kesim ( benim) için konu memleketse ; " Başka severdik . O yüzden başka sevemedik."

Bugünkü aşk , sevda hayatımı en kısa haliyle ancak Nazım Hikmet'ten bu alıntı ile ifade ifade edebilirim.

Emekleri için Sayın Yazar Yavuz Gezer 'e teşekkürü borç bilirim.

Mustafa Namazcı - NE DEMİŞTİ NEŞET USTA...

SEVDA OLMASAYDI

GÖNÜLE DOLMASAYDI

DÜNYA NEYE YARARDI

GÖZELİ OLMASAYDI??

Yine nefis anlatımın ile varlığımızı hissettik.

Herşey var hayatta sevda da ayrılıklar da,önemli olan doğru ve dürüst dost bulabilmek.Sizin gibi...

Necati erdem - Yavuz abi harika bir yazı yüregine kalemine saglık yine döktürmüşsünüz tebrik ederim

Melahat ŞEKEROĞLU - Maalesef ki SEVDALIKLAR DA eski den güzelmiş... Emeğinize sağlık

Türker Eroğlu - GÖNLÜNE SAĞLIK GAKKOM.

Gürbüz Bozay - Araştırıp bu makalwyi buraya aktarmanda bir sevdadır. Bizim kültürümüzde aşk ve sevdalar üzerine yazılmış çok güzel mersiyeler vardır. Ama türkü olmuştur, bazen şarkılar söylenmiştir. Harputta bu konularda çok türkülerimiz mevcuttur. Araştırmaların için kalemine sağlık, yüreğine sağlık. Başaŕılarının devamını diliyorum. SELAMLAR

Celal Gürsoy - Süper. Eline kalemine sağlık Yavuz kardeşim.

Yavuz BOZTEPE - Harput'ta AHÇİK isminde bir Ermeni kızına aşık olan bir Müslüman gencinin sevdasına karşılık yazmış olduğu bir türküdür.Ailelerinden onay alamayan bu gençleri birbirinden ayırmışlar ve bu genç adam bu türküyü yazmıştır.Çok güzel bir yazı olmuş.Eline, emeğine, yüreğine sağlık gardaşım.

Özge - İnsanlığın, insani duyguların anlatıldığı harika bir yazı olmuş. Aklınıza, kaleminize sağlık

Raci göküstün - Harika. Ellerine sağlık hemşehrim

KEMAL KIRIKÇI - Sevdayı, yerel bir hikayeden yola çıkarak anlattığınız güzel bir deneme olmuş. Teşekkürler. Ahçiği hep dinlemiştik, okuması da insanın içini cız ettiriyormuş.

Yavuz Gezer'in yeğen(gururla)Ümit Celal Akar - Günaydın dayıcım.dünyanın bu kadar çirkin olması ve sevgisiz üç kuruşluk dünya malına düşen sermayenin aç gözlülüğü.ne sevgi tanıyo ne sevda.hristiyan müslümanla evlenemez öteki beriki ile.kim koymuş bu kuralı.insanların sevgi ile dünyayı çiçek bahçesine dönüştürmesini istemeyen aç gözlüler...

Nihat Ercan - Tesekkurler değerli kardesim;

Her türkünün, her şarkının sözlerinin yazılmasında gerçek anlamları vardır. Kimi neşeli, kimi hüzünlü olsada gerçek sevgiyi çok güzel ifade etmişsiniz.Her insanın hayatı kendisinin gerçek romandır. Saygılarımla.

Mehmet ÇETİN - Sevmek bir tanrı kutsal ayrılıklar bir mezar kadar zalimdir. Sevda hayat yaşamak nefes almak herşeyde o var demek kalemine yüreğine sağlık kardeşim benim

Esra Ç. Eminov - Yüreğine,kalemine sağlık Yavuz amcacım ❤️

İbrahim Güven - Tarihin tozlu raflarında unutulmaya yüz tutmuş, bizlerin bilmediği yerel bir sevda hikayesini dönemin gerçekleriyle yoğurarak öyle güzel sunmuşsun ki, insan bir solukta okuyor. Böyle güzel bir sevda yazısı, ancak gençlik yıllarında sevda içeren yazılarını okuduğum ve çok beğendiğim kardeşime, dostuma yakışırdı. Eline ve sevgi dolu yüreğine sağlık.

Oğuz Türk - Yüreğine kalemine sağlık abi

Sermet boyacıoğlu - Ellerine, kalemine sağlık teşekkürler kardeşim

İsmail Hakkı - Tutku. Aşk. Sevmek. SEVDA. tümünün ortak adı. Ne hüzünlü hikayeler barındırır bu topraklar ama sonuç genelde hüsranla doludur. Yüreğine emeğine kalemine sağlık canım benim selamlar sevgiler iyiki varsın...

Sultan SONGUR KURKCU - Ahcik belki de topraklarımızın hikayesi olduğu için yeri çok başka. Bizi duygulandırdın emeğine sağlık kardeşim

Musa Saruhan - Sevda; hayatin olmazsa olmazı, yaşama amacı belki de. Dünyadaki bütün keşiflerin ve yeniliklerin temel sebebi olduğunu söyleyenler de olmuş. Harput'taki tarihi doku içerisinde, etnik ve inanç yapısının, insanlarin gönül dünyasinda nasıl acılar çektirdiğinı, umutsuz kara sevdalar yaşandığını çok güzel kaleme almışsın. Yazını okurken bizi de duygu dünyamizin derinliklerine dolaştırdin. Sevda iste böyle derin bir kelime. Kalemine yüreğine sağlık kardeşim. Gönülden teşekkürler.

Hiç sevdasız kalmamak dileği ile.

Recep Özgan - Değeri insan olanların, insani ilişkileri de en üst değerlerde oluyor. Sevda insan ilişkilerinin de en duygusal ve en üst katmanında yer alıyor. Çok duygusal ve etkili bir anlatımla bizlere aktarmışsın. Kalemine sağlık.

Vedat Keke - Kalemine yüreğine sağlık komutanım teşekkürler

Selahattin Deniz - Sağol kardeşim.Eline ve yüreğine sağlık.

Oğuz Gezer - Eline yüreğine sağlık ne güzel yazmışsın abem

Oğuz Gezer - Eline yüreğine sağlık ne güzel yazmışsın abem

Mustafa Mengübaş - Bu Topraklar nice aşk hikayesini, destanı, kahramanlıkları bağrında barındırır. Eline sağlık böyle güzel bir hikayeyi bize aktardığın için.

Doğukan - Yine harika bir yazı olmuş. Kaleminize, yüreğinize sağlık.

A. Ulvi VURAL - Kalemine ve yüreğine sağlık güzel kardeşim. Bu karamsar günlerde, en güzel konuya değinmişsin; SEVDA.. İçimiz açıldı, sağolasın. Yavaş yavaş gidiyoruz dünyadan. Ne var elde? Sevdamız. Ben şanslıyım ki, sevdamla beraber yaşlanıyorum. Tek korkum kaldı...

Arif Eker - Kalemine yüreğine sağlık ağabey.

QOSHE - Sevda... - Yavuz Gezer
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sevda...

2 0
04.03.2024

"Cesur olmak' karşılığında bir şey beklemeden koşulsuzca birini sevmektir"

Madonna.

Sevgilinin saçları gece, gözleri yıldız, bakışları rengarenk ahenklikteki gökkuşağını andırır... içinden geçip dileklerin kabul olmasını istersin.

Her sabah gün onunla başlayıp, onun aşkıyla bitsin,

İki gönül bir coğrafyada birleşsin, elvan elvan çiçeklerin ahenk ve renk harmonisinde...

Kendine itiraf etmekten korktuğun inkârcılığın, onu görünce elinin ayağın birbirine dolanmasına engel olamıyorsa; bil ki aşıksın.

Kalpte hissettiklerindir SEVDA... gözle göremeyip, elle dokunamadığın...

Ellerindeki kitapları göğsüne bastırmış, sırtı yeni çiçeklenmiş ağaç gövdesine dayalı. Bir ayağı dizinden hafifçe bükük, sarı saçlarının gölgelediği yüzü, Okyanusu andıran mavi gözlerinin derinliğinde kaybolmuş, dalgalardaki bir kayıkmış hali çarpar kalbin...

Ellerine; parmaklarının busesi küçük bir dokunuş. Sendeki tek hatıra...

SEVDA; Svd kökünden gelen Arapça bir sözcük olup kelime anlamı "kara şey, kara safra "olarak bilinen sevda, hastalığa tutulma halidir. Yunanca karşılığı Melankoli olan kelime; sev -mek fiili ile olumlu bağı yok gibi gözükse de sevginin insanoğlundaki dozunun sevdaya tutulma boyutuna gelmesi aslında tam olarak" Melankoli" halini yansıtmaktadır.

Hastane önünde İncir ağacı

Doktorlar geliyor zehirden acı ...

Aşkından ince hastalığı yakalananların,

Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar

Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler

Sıla hasretiyle yananların dudaklarından dökülüp avaza dönüşen ağıtlardır.

Ailesinin rızasını alamayıp sevgiliyle vuslatı, sevenlerin ailesinin takibinde kaybeden Ali ile Zehra'nın hazin hikâyesidir SEVDA MASALI...

Kırklar dağında Suzan'ın ve Malabadi Köprüsü'nde başka aşıkların başlayıp biten AŞK ve SEVDA hikâyeleridir yanık seslerin türkülerinde...

Yıl 1915'tir...

24 Nisan'da Tehcir kararı alınmış, 16 -55 yaş arasındaki bütün Ermeniler Bağdat demiryolu hattından en az 25 kilometre uzağa, şimdiki Suriye topraklarına göç ettirilecektir. Zorunlu göç aynı yılın Mayıs sonunda İçişleri Bakanlığı'na bağlı Bölge Jandarma Komutanlığı ve mülki amirlerin nezaretinde başlatılır.

Yayınlanan emirler ve alınan detaylı önlem ve uyarılar; Ermenilerin canına ve malına zarar gelmemesini garanti altına alacak mahiyettedir.

İşte Harputlu Mustafa ile Ahçik'in Türkülerle ölümsüzleşen "Aşk Destanı" da bugünlerde yazılır.

4000 yılı aşkın tarihe sahip olan Harput; Hurriler, Hititler, Urartular, İlhanlılar, Dulkadiroğulları, Safeviler ve 1516 yılından sonra da Osmanlı'ya yurtluk etti. Her kavmin yaşadığı tecrübeleri ve elde ettiği birikimi bir sonrakine aktararak kültürel zenginliğin, sosyal hayatın ve paylaşımın sırlarını da nesillerden nesillere aktardı.

Bütün bu güzellikleri potasında eriten Kent aynı zamanda zengin folklor mirası olan ciltler dolusu eserler meydana getirdi. Ancak o folklor eserleri içinde bir tanesi var ki;

Aşkın, insanın birbirine duyduğu sevginin çağlayanından dökülen sözler ve nağmeler her duyanı ürpertirken, her seferinde Harputluların yüreğindeki yaranın tekrar tekrar kanamasına yol açar.

Çünkü o yara o kadar taze ki

Ahçik güzeller güzeli bir Ermeni kızı,

Mustafa ise yakışıklı mı yakışıklı bir Türk genci.

Aynı kentin mistik havasında nefesleniyor ve birbirlerine vuruluyorlar.

Biri Ermeni diğeri Türk.

Biri Hristiyan diğeri Müslümandır.

Bölgede inanç ayrılığı fazla önemsenmese de Emperyalist güçlerin halkları inanç ve köken düşmanlığı yaratarak birbirine düşürme gayreti, bu izdivaca engeldir.

Sonlanan SEVDA cemaatler arası öfkenin zaferidir. Fakat aşk kutsal bir değerdir ve başka inançları sorgulayacak kadar güçlüdür. Öyle ki;

Vardım kiliseye Haç suda........

© Fırat Gazetesi


Get it on Google Play