Söz, ağızdan çıkan anlamlı veya anlamsız seslerdir, ifadelerdir, konuşmaktır, arzu haldir, ifade-i meramdır.

Sözler ile ilgili öyle güzel sözler, hikâyeler, gerçekler var ki…

Ağzı olan konuşurun tersine az, öz ve anlamlı konuşmak, yerinde ve zamanında konuşmak, hem de “tatlı dil ile yılanı deliğinden çıkarır”casına, “ağızdan bal akarca”sına konuşmak…

Güzel, özlü, doğru, ibretli, faydalı sözler pusuladır, sudur, topraktır, havadır; kısaca hayattır.

Söz öyle olmalı ki;

“Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı

Söz ola ağulu aş, yağ ile bal ede bir söz.”

Söz, sözler!

Konuşmak bir sanattır. Ama ne konuştuğunun farkında olmak, konuştuğuna inanmak, konuştuğunu duymak, ne konuştuğunun farkında olmak, hele hele söz vermek, sözünün arkasında durmak da ayrı bir sanattır. Dahası sözünde durmak insanlığın özüdür, kimliktir, özde ben, genelde Biz’in ta kendisidir. Söz vermek, sözünde durmak sözün anlamıdır, söze anlam katmaktır.

Sözünde durmak bir erdemlilik olduğu kadar, güzel ahlakın, insan karakterinin de bir şemasıdır. Şahsiyetli olmanın, karakterler silsilesinin vaz geçilmez unsurudur sözünün gereğini yerine getirmek.

Söz vermek, sadece ağız ile konuşmak değildir. Şöyle bir dönüp de bakalım tarihe verilen sözler uğruna nice bedenler, mallar kaybedilmemiş, feda edilmemiş ki!

Öyle ya söz vermek!

Güçlü olanın, varlıklı olanın hakkı değildir sözünden dönmek, insanları peşinden koşturmak, umut vermek, insanlar ile alay edercesine köşe kapmaca oynamak, insanların hayatları, onurları ile oynamak, dünyalarını yıkmak. Asıl en büyük haksızlıktır sözünden dönmek. Gasptır, kul hakkı yemektir, aldatmaktır, ikili oynamaktır… Sözünden dönmek. Hem de ikiyüzlülüğün silinmez adresidir söz verdiği halde sözünden dönmek.

" ...Verdiği sözü tutmayanlar zalimdir. Yerine getirilmeyecek sözler sarf edilmemelidir. Yapmayacağınız şeyi neden söylüyorsunuz? …"diye bizlere sesleniyor Yüce Yaradan!

Teknolojinin mükemmelliği ile nice yalanlara, aldatılmalara istemeyerek de olsa şahit oluruz ya. Telefondan ötelere nice yalanlar döşenir, nice senaryolar yazılır. En basit örnek ile “ben şu an da… dışındayım.” tarzındaki, yalanlar, aldatmalar, sözünden dönmelere şahit olmaz mıyız? Sanki bu tür durumlar hayatın bir parçası olmuş. Ah ah. Bu ne ıstırap, bu ne hastalık! Hastalığın en kötüsü de hastalığın farkında olunmaması, mikrobun giderek vücuda yayılması. Bu halde de tedaviden kaçmak.

Ve bazen yalanlar, sahte yüzler, ortada kalan laflar pembe yalanların, “yalancının mumunun yatsıya kadar yan” dığının ne kadar masum olduğunu hatırlatır insana. Günler, haftalar, aylar birbirlerini öyle kovalıyor ki yeni yalanlar bile dakikalara uymakta zorlanıyor, sözünden dönmeler, aldatmalar her yeri kol geziyor sanki... Yalanlarla, sözünden dönmelerle dünyaların aldatıldığı, yıkıldığı hayatlar. Yalanla kişileri umutlandırmak bir noktada sömürmenin bir başka şekildeki tezahürüdür.

Sözünden dönmek tavizdir, kişiliği zedelemektir. Taviz de tavizi doğurur.

Kolay mı öyle işine gelmediği zamanlarda yan çizmek, kendi çıkarı için bütün kuralları çok rahat çiğneyebilmek, kaçmak, ulaşılamamak adına her şeyi uygulamadan geri kalmamak, ulaşılamama adına engellemelerde bulunmak…

Ve yalan hep farklı elbiselerle karşımıza çıkıyor, adı da değişmiş sözünden dönmenin. Bahaneler sözünden dönmenin, yalanın en yakın arkadaşı olmuş sanki!

Teraziler dengesiz, saatler bozuk, gerçeği görmemek için ne zamana kadar kaçacağız aynalardan. Ve yanı başımızda çocuklarımıza istemeyerek verdiğimiz açıklarla yavrularımızı ne kadar kötü bir şekilde eğitiyoruz. Aslında gelecek neslinin kötü modelleri olmuyor muyuz?

QOSHE - Sözün Özü - Yücel Can
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sözün Özü

17 1
05.03.2024

Söz, ağızdan çıkan anlamlı veya anlamsız seslerdir, ifadelerdir, konuşmaktır, arzu haldir, ifade-i meramdır.

Sözler ile ilgili öyle güzel sözler, hikâyeler, gerçekler var ki…

Ağzı olan konuşurun tersine az, öz ve anlamlı konuşmak, yerinde ve zamanında konuşmak, hem de “tatlı dil ile yılanı deliğinden çıkarır”casına, “ağızdan bal akarca”sına konuşmak…

Güzel, özlü, doğru, ibretli, faydalı sözler pusuladır, sudur, topraktır, havadır; kısaca hayattır.

Söz öyle olmalı ki;

“Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı

Söz ola ağulu aş, yağ ile bal ede bir söz.”

Söz, sözler!

Konuşmak bir sanattır. Ama ne konuştuğunun farkında olmak, konuştuğuna inanmak, konuştuğunu duymak, ne konuştuğunun farkında olmak, hele hele söz vermek, sözünün arkasında durmak da ayrı bir sanattır. Dahası sözünde durmak insanlığın özüdür, kimliktir, özde ben, genelde Biz’in ta kendisidir. Söz vermek, sözünde durmak sözün anlamıdır, söze anlam katmaktır.

Sözünde durmak bir erdemlilik olduğu kadar, güzel ahlakın, insan karakterinin de bir şemasıdır. Şahsiyetli olmanın, karakterler silsilesinin vaz geçilmez unsurudur sözünün gereğini yerine getirmek.

Söz vermek, sadece ağız ile........

© Fırat Gazetesi


Get it on Google Play