Hiç öyle teknik analize, grafiğe filan lüzum yok. Adını dümdüz koymak lazım: Dört başı mamur bir soygun yaşanıyor. “Kriz zamanlarında varlıklar sahiplerine döner” sözü, bir kez daha kendi kehanetini gerçekleştiriyor. Katlanılmaz bir hayat pahalılığının ortasında birkaç bin para babası, şirketini borsaya açmış patron ve onların tabak artıklarından nemalanan tescilli simsarlar, servetlerine servet katıyorlar. Büyük adaletsizliğin sebebini arayanlar, kazancı şaibeli üç beş sosyal medya fenomenini silkelerken arada dönüp bir de borsaya baksınlar. Organize işlerin şahikasını bulacaklardır.

Yaklaşık bir ay önce, serbest fonlarla ilgili konuştuğum bir finansçı, aynen şunları söylemişti: “Pandemiden beri borsada akıl almaz vurgun yaşanıyor. Hiçbir dönem bu kadar zahmetsizce büyük servetler edinilmemişti.” Ardından “Bak” demişti: “Birkaç ay sonra halka arzlarda toplanıp fiyatı şişirilen mallar, pat pat satılıp kârların çoğu ya cebe atılacak ya yurt dışına kaçırılacak. SPK da çıkacak, iş işten geçince cezalar kesecek.”

Harfi harfine gerçekleşti bunlar. Örnek olarak işaret ettiği bazı fonların portföylerini, yeni halka açılan şirketlerin patronlarının işlemlerini şöyle bir izleyince insan şaşırıp kalıyor. Tamam, borsa nihayetinde manipülasyonla malul ama, bir bilgisayar ekranından milyarlarca liranın böylesine hızlı el değiştirmesine tanık olmak ürkütücü. Ürkütücü çünkü her şey kitabına uygun.

Nasıl buralara gelindiğini uzun uzun anlatmayalım. Az çok herkes biliyor: Değersiz TL-düşük faiz-yüksek enflasyon tornasına sokulan milyonlarca insan sürüler halinde borsaya itildi. Sürü güdüsünü besleyen kültürel iklim de alabildiğine yeşertildi zaten. Bir yanda fenomenler Tik Tok videolarında saçlarına paradan bukleler takarken, diğer yanda Kur Korumalı Mevduat’la rantiyeye çifte kazanç sağlandı. Sonradan öğrendik ki, bankacılar da saadet zincirleri kurmakla meşgullermiş meğer. Bunlara uyuşturucu, bahis ve kumar parasını, kene gibi devletin sırtına yapışmış tarikatlara, vakıflara akan kamu kaynaklarını, iktidarın sağladığı olanaklarla bolluk çağını yaşayan AKP’li aileleri de ekleyelim...

Bütün bir toplum böylesine korkunç bir evrene sıkışmış yaşıyor yıllardır. Ucuz kredi/borçlanma sisteminin müptelası kılınmış olanların başı, “herkes yolunu bulup para kırıyor” fısıltılarıyla döndürülüyor. Büyük hırsızların, koca bir ülkeyi evire çevire soyması için ekmeğin emekten pahalı olduğu, yankesicilerin, madrabazların etrafta cirit attığı bir ortamdan daha müsaiti bulunur mu?

Borsa bütün bunların serencamı işte. Ne buldularsa sürdüler tezgaha. Düşünün; sattıkları malın niteliği enerjici, inşaatçıdan başlayıp tavuk dönerciye, elektrikli scooter kiralayana, taksitle cep telefonu satan PTT’nin online sitesine kadar düştü. İşportaya korsan para etmezler.

Sayın Cumhurbaşkanımız da Borsa İstanbul’un 150. yıl dönümünde çıkıp dedi ki, “Eskiden yabancı gelip ülke kaynaklarını, şirketlerini sömürüyordu. Biz bunu değiştirdik.” Ne oldu peki? Hepten ‘yerli ve milliler’ soyuyor şimdi. Akşam istişareye yatmış gibi ertesi günü yüzde 15’i 20’si halka arz edilmiş bir garip şirketin hissesini beraberce toplayıp, üst üste tavan vurduktan sonra elbirliği ile satış yapan fonları, fiyatlar zirvedeyken payını öbek öbek piyasaya süren patronları dikkatli bakan herkes görüyor, biliyor. Merak edenler biraz uğraşıp sosyal medyada borsa konularını aratsınlar. Kimi açıktan, kimi imalı çok sayıda borsa uzmanının, yatırımcının, tecrübeli isimlerin rakamlarla, belgelerle yaptıkları ifşaları göreceklerdir.

Fakat olan bitenin nirengi noktası asla kaçırılmamalı. Yarım yılda yüzde 200, 400, 600 kazandıran serbest fonlar, kurdukları her şirketi halka arz edenler parayı ağaçtan toplamıyorlar herhalde. Borsada paylaşılan servetler, hepimizin yaşamından emilen değerlerin toplamıdır. Gelir dağılımındaki uçurumu büyüten baş sebeplerden birisi budur. En zengin 100’ün serveti menkul ve gayrimenkulde istiflenmiştir. Simit Saray’ına yetişkin nüfusun neredeyse yüzde 10’u ortak oldu. O kişiler dönüp önce kendi yaşamlarına, ardından milyon dolarlık kredi borcunu Ziraat Bankası’na itelemeye çalışan, olmayınca borsaya koşan simitçinin yaşamına bir baksın. Aradaki fark endekslerde olup biten bir oyun değildir. Bir yanda aldığı 3-4 lotla 10 simit parası ancak kazananlar, diğer yanda torunlarına yetecek serveti elde eden simitçiler...

Borsada yaşananlara dair çok fazla örnek sayılabilir. Sadece bir tanesini aktarmakla yetineyim. Zira şirketin farklı alanlardaki faaliyetlerini uzun süredir izliyor ve yazıyorum. Adı Pasifik GYO. Daha geçen hafta, ilk büyük işi olan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açılan Ankara’daki Next Level AVM’nin kredi borcu karşılığı Ziraat Bankası’na devredildiğini, kamu bankasının satışa çıkardığı AVM’den nasıl milyonlarca dolar zarar ettiğini anlatmıştım. Zarar bizden çıkıyor elbette. Gelin şimdi bunun borsa ayağına bakalım.

Pasifik GYO’nun yüzde 33’ü, Aralık 2021’de halka arz edildi. Fiyatı 16.38 liraydı. 1.1 milyar lira toplandı. Haziran 2023’te bu sefer, TCDD’nin Bakü-Tiflis-Kars hattındaki yük taşımacılığının baş operatörlük işini alan Pasifik Eurasia, 25 TL’den borsaya açıldı. İki şirketin yüzde 20’şer payla hakim ortağı üç kişi.

20 Eylül 2023 günü Pasifik Eurasia, borsaya bir açıklama gönderiyor. Mealen diyor ki, üç ortak 15 milyon hisseyi diğer şirketleri Pasifik GYO’ya devretme kararı aldılar. SPK’ye başvurdular ve 14 Eylül 2023’te başvuru uygun bulundu. Lojistik şirketini gayrimenkul şirketine satıp, gayrimenkul şirketinin borsa ortağı olan 48 bin kişiye bir hafta sonra haber veriyorlar yani.

Gelelim meselenin matematik hesabına: Pasifik Eurasia halka arzında 16 milyon hisse ortak satışı yoluyla piyasaya sürülmüştü. Buradan ortakların cebine 400 milyon lira girmişti. Üç ay sonra Pasifik Eurasia hissesi 85 liraya çıkınca ortaklar 15 milyon hisseyi de diğer şirketlerine sattı. Buradan gelen kazanç ise 1 milyar 275 milyon lira. Üç ayda toplam kazanç 1.6 milyar lira oldu böylece. Lojistik şirketinin çoğunluğunu alan Pasifik GYO’nun o sıra açıkladığı 6 aylık bilançoda 100 milyon lira zarar ettiği görülüyor. Ortakların satışının ardından Pasifik Eurasia’nın hisseleri sürekli düşüyor ve şu sıralar 47 lira civarında. Bugün şirketin değeri 700 milyon liraya yakın azaldı. Hayırlı uğurlu olsun!

Bankacı Seçil Erzan’ın birkaç ayda yüzde 200 kâr vadetmesine inanan futbolcularla, Denizbank yönetimi başta olmak üzere çoğu kimse dalga geçmişti ya, buyurun size kayıtlı resmi işlemlerle benzer bir kazancın elde edilmesinin örneği. Batık bir AVM’nin zararının bize kitlenmesinden başlıyor, borsadaki zahmetsiz servet edinmeye uzanıyor hikaye. Organize iş buna denir.

***

Bir ülkede yolsuzluk, adaletsizlik tavan yapmışsa; emeğinin hakkını arayan işçinin tepesine vali-jandarma-müftü beraberce çöküyorsa; savcılar birbirini rüşvetle suçluyor, bürokrasi gırtlağına kadar yozlaşıyorsa; uyuşturucu tacirleri vatandaş oluyor, vatandaşlık küresel tezgahta satışa çıkarılıyorsa, orada çürümenin sancağını göndere borsa çeker. Ardında türlü kirin pasın biriktiği paraları aklayıp tertemiz servetlere çeviren, büyük hırsızların devasa çamaşırhanesidir çünkü. ‘Kasa daima kazanır’ hoş bir deyim değil, hayatın acı gerçeğidir.

QOSHE - Organize suç mu arıyorsunuz, dönüp borsaya da bir bakın - Bahadır Özgür
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Organize suç mu arıyorsunuz, dönüp borsaya da bir bakın

218 58
26.12.2023

Hiç öyle teknik analize, grafiğe filan lüzum yok. Adını dümdüz koymak lazım: Dört başı mamur bir soygun yaşanıyor. “Kriz zamanlarında varlıklar sahiplerine döner” sözü, bir kez daha kendi kehanetini gerçekleştiriyor. Katlanılmaz bir hayat pahalılığının ortasında birkaç bin para babası, şirketini borsaya açmış patron ve onların tabak artıklarından nemalanan tescilli simsarlar, servetlerine servet katıyorlar. Büyük adaletsizliğin sebebini arayanlar, kazancı şaibeli üç beş sosyal medya fenomenini silkelerken arada dönüp bir de borsaya baksınlar. Organize işlerin şahikasını bulacaklardır.

Yaklaşık bir ay önce, serbest fonlarla ilgili konuştuğum bir finansçı, aynen şunları söylemişti: “Pandemiden beri borsada akıl almaz vurgun yaşanıyor. Hiçbir dönem bu kadar zahmetsizce büyük servetler edinilmemişti.” Ardından “Bak” demişti: “Birkaç ay sonra halka arzlarda toplanıp fiyatı şişirilen mallar, pat pat satılıp kârların çoğu ya cebe atılacak ya yurt dışına kaçırılacak. SPK da çıkacak, iş işten geçince cezalar kesecek.”

Harfi harfine gerçekleşti bunlar. Örnek olarak işaret ettiği bazı fonların portföylerini, yeni halka açılan şirketlerin patronlarının işlemlerini şöyle bir izleyince insan şaşırıp kalıyor. Tamam, borsa nihayetinde manipülasyonla malul ama, bir bilgisayar ekranından milyarlarca liranın böylesine hızlı el değiştirmesine tanık olmak ürkütücü. Ürkütücü çünkü her şey kitabına uygun.

Nasıl buralara gelindiğini uzun uzun anlatmayalım. Az çok herkes biliyor: Değersiz TL-düşük faiz-yüksek enflasyon tornasına sokulan milyonlarca insan sürüler halinde borsaya itildi. Sürü güdüsünü besleyen kültürel iklim de alabildiğine yeşertildi zaten. Bir yanda fenomenler Tik Tok videolarında saçlarına paradan bukleler takarken, diğer yanda Kur Korumalı Mevduat’la rantiyeye çifte kazanç sağlandı. Sonradan öğrendik ki, bankacılar da saadet zincirleri kurmakla meşgullermiş meğer. Bunlara uyuşturucu, bahis ve kumar parasını, kene gibi devletin sırtına yapışmış tarikatlara, vakıflara akan kamu kaynaklarını, iktidarın sağladığı olanaklarla bolluk çağını yaşayan AKP’li aileleri de ekleyelim...

Bütün bir toplum böylesine korkunç bir evrene sıkışmış yaşıyor yıllardır. Ucuz kredi/borçlanma sisteminin müptelası kılınmış olanların başı, “herkes yolunu bulup para kırıyor” fısıltılarıyla döndürülüyor. Büyük hırsızların, koca bir ülkeyi evire çevire soyması için........

© Gazete Duvar


Get it on Google Play