Kızılcık Şerbeti hakkında konuşmaya, yazmaya doyamıyoruz. Çünkü tam ‘tavsadı’ derken yeni bir gerilim noktası ve tartışılası gelişmeyle izleyiciyi kendine çekmeyi başarıyor. Olaylar tek bir karakterin etrafında dönmediği, her karakterin anlatı içindeki seyri dikkate değer olduğu için de yeni düğüm ve çözüm noktaları yaratmak mümkün oluyor. Nitekim bundan önceki birkaç bölümün yarattığı hayal kırıklığını, son bölüme bomba gibi düşen boşanma kararı ve Alev-Apo birlikteliği bertaraf etti.

Fakat ben bu yazıda, başka yazarlar tarafından çok isabetli biçimde analiz edilen bu yeni ilişkiyi ele almayacağım. Nursema-Umut ilişkisine yakından bakacağım. Dizinin bir başka sansasyonel bölümü, yani Nursema’nın evlendiği gece kocası tarafından pencereden itilmesi hadisesinin yaşandığı bölüm yayınlandıktan sonra medyascope’ta Işıl Öz’le bir söyleşi yapmıştık. Söyleşinin sonunda, henüz flört eden ve ilişkileri iki aile tarafından da onaylanmayan Nursema ile Umut’un durumunun ne olabileceğini tahmin etmeye çalışmıştık. Orda şöyle demiştim: “Tıpkı seküler ve mütedeyyin iki ailenin ilişkisinin yaratacağı gerilimleri izlemek gibi Nursema ile Umut’un, yani iki ayrı dünyanın insanı gibi görünen iki gencin hikayesini izlemek de çarpıcı. Aşk her şeyin üstesinden gelebilir mi, sorusunu sorduruyor. Belki de ilerleyen süreçte ilişkileri içinde yaşayacakları sorunları izleyeceğiz. Nursema başına gelenleri ifşa edip ailesine bu olayda baş kaldırarak önemli bir hamle yaptı. Fakat kadına yönelik şiddet son kertede herkeste tepki uyandıran bir eylem. Bakalım Nursema başka alanlarda da özgürleşmeye giriştiğinde neler olacak? Veya Nursema ailesine yine teslim mi olacak? Asıl kıyamet Nursema’nın birey olmak, kamusal alanda özgürce yer almak, eşini kendisi seçmek, meslek sahibi olmak gibi girişimlerde bulunmasıyla kopabilir. Ya da belki ölümden dönmüş olması ve ölüme yaklaşmasında kendilerinin payı bulunması ailesini biraz yumuşatacaktır. Yani bu sorunun yanıtını biraz daha bekleyip vermeyi öneriyorum.”

Bu soruların yanıtını, söyleşinin yayınlandığı Nisan ayından bu yana bulduk sayılır. Anlatının akışında ilk belirdiklerinde olumlu izlenim veren dizi karakterlerini hırpalamanın, bocalatmanın, şeytanlaştırmanın, derken gelen tepkilerle yeniden mülayimleştirmenin ve bu döngüyü sürdürmenin ratingleri yükselttiği gerçeğinin de etkisiyle kehanetim maalesef doğru çıkmış görünüyor. Aslında kehanet demek abartı olur. Hem kendi hayatımızda, hem de çevremizde duygusal yakınlaşmaların rasyonel yaklaşımlarla dengelenmediği, aile ve sosyal çevreden müdahalelerle baltalandığı ve ilişkilere emek verilmediği durumlarda nasıl yıprandığını görüyoruz. “Farklı dünyaların insanlarının” aynı dünyada yaşamasının zor olduğunu da ekleyelim. Bu tür ilişkiler sürüyorsa, genelde bir tarafın tavizleriyle sürüyor.

Nursema’ya ev ve aile dışında bir hayatın kapısını kapatan ebeveyni ve erkek kardeşleri ilerleyen bölümlerde de ona zulmetmeyi sürdürdüler. Babası kendi mütedeyyin ve varlıklı cemaatinden (hadi İslami burjuvaziden diyelim) bir arkadaşına neredeyse ricacı olarak ideal olduğunu düşündüğü bir koca adayı buldu kızına. Ailenin geri kalanı da gaddarca ve kelimenin tam anlamıyla “gözünün yaşına bakmadan” potansiyel katilinin kucağına ittiler onu. Karakteri ve yaşam tarzı hakkında ipuçlarını, kadın dayanışması gösteren “Sönmez Hanım takımı” toplamış ve beyan etmişlerdi. Ama “erkek adam” olduğu için, mütedeyyin bir ailenin ferdi olmasına rağmen gece hayatına, kadınlara düşkünlüğünün üzerinde durulmadı.


Öte yandan Umut dinin ve geleneklerin buyruklarına tartışmasızca uyma iddiasındaki mazbut, müreffeh ailelerine layık görmedikleri, “işe yaramaz, serseri ve bohem” buldukları, günü yaşayan, mülksüz, beş parasız bir adamdı. Dayanışmacı, iyi huylu, cesur, özenli ve politik doğruluk peşinde olmasına rağmen, varsıl, statü sahibi, en önemlisi de cemaatten bir damat adayıyla tartıldığı terazide ağır çekemiyordu. Bu politik doğruluk mevzusu önemli. Son bölümde Apo’ya olan aşkını ilan ettiği için herkes Alev’e yüklenirken, konuyla ilgili çekinceleri olsa da “Kadınlara saldırmak kolaylarına gider” diyerek mevzuya başka bir veçheden baktığını hatırlayalım. Umut’un düğün hazırlıkları sırasında tanıştığımız ailesi, çocuklarıyla ilişkileri zayıf ve düşüncesiz orta alt sınıftan bir ebeveynden ibaretti. Yani Umut aynı zamanda bir başına, bu yüzden de başına buyruk bir genç adamdı. Seçilmiş ailesi olan arkadaşlarıyla keyfince yaşıyordu. Nursema’ya olan aşkı muhatabına iyi gelse, onu bir süreliğine ve bir ölçüde özgürleştirse de, Umut kısa zaman sonra kendisini evlilik yoluyla dahil olduğu ailenin buyruğu altına girmiş buldu.

Sadece ona duyduğu aşktan değil, Nursema’nın geçmiş evlilik hikayesinin yarattığı travmayı ve kırılganlığını hesaba katıp onun kültürel bagajına, alışkanlıklarına, ailesine uyum sağlama çabasıyla tavizler de verdi. Dindar ailenin efendi damadı rolüne bürünmeye çalıştı. Ritüellere saygı gösterdi, geniş sofralara itaatkarca oturdu, el öptü. Derken romantik serseriden holding çalışanına dönüştü. Minimalist ve işlevsel evinin ağır mobilyalar ve hatlarla dekora edilmesine göz yumdu. Borçlandı, borçlarını ödeyemeyince Nursema’nın varlıklı ailesi karşısında ezildi, hakarete uğradı. Yeri geldi iaşelerini bile Ünal ailesi sağladı. Tabii Umut’u sözleri ve tavırlarıyla eze eze…

Nihayet önceki hafta yayınlanan son bölümde kara para aklayan bir influencer çift tarafından “kandırıldığını” izledik. Dizilerin güncele çengel atma gayreti çoğunlukla iğreti duruyor ve fazlalık olarak sırıtıyor. Ömer dizsinde Adnan Hoca cemaatine, Kızılcık Şerbeti’nde de bahsettiğim sosyal medya fenomenlerine göndermelerle ilgiyi arttırmak isteyen yapımcılar ve senaristler biraz daha düşünseler, cezai yaptırımlarla tatmin olmayıp cinsiyetçi ve nefret söylemiyle malul kamusal linçe maruz bıraktıkları kişilerin haklarını ihlal ettiklerini fark ederler mi acaba? Umut’un, Nursema’nın onlardan gördüğü kötü muameleye ve baskıcı/kontrolcü tavırlarını sürdürmelerine rağmen hala hayatının merkezinde tuttuğu ve memnun etmeye çalıştığı ailesinin güvenini kazanmak için bu sisteme yem olacağı ortada. İnsan Umut’un kişiliğine hiç yakışmayan birine dönüşmeye çabalamasına mı üzülmeli, yoksa Nursema’nın eşi, mesleği, arkadaş çevresi vb. için hala ailesinin onayını kazanmaya çabalamasına mı, bilemiyor.

Umut girişeceği yeni macera için para ararken kredi çekmeyi teklif ediyor eşine. Tabii kredi için kefil bulunacak. Umut bunu hiç dert etmiyor çünkü zamanında kendisi çok kere kefil olmuş dostlarına. Yaşam tarzına, hayata bakışına çok uygun bir tavır. Burada yine çift arasındaki sınıf ve kültür farkı gündeme geliyor. Nursema’nın garanticiliği, statükocu tavrı, geçim derdi ve yokluk görmediği, maddi açıdan konforlu hayatına dayanıyor. Fakat bu onun kusuru veya tercihi değil. Ticari krizleri çözmek ailenin alfa erkeklerine bırakılmış çünkü. Bu sebeple, kredi yerine düğünde takılan altınları öneriyor Umut’a. Annesinden bunu görmüş çünkü. Pembe müreffeh bir geleceğin kraliçesi olmaya yatırım yapmış ve şahsi denebilecek tek servetini kaz geleceğini tahmin ettiği ticari girişimlere feda etmiş. Geleneksel aileyi kurtarma operasyonuna katkıda bulunmak avantajlı bir konum sağlar kadına.

Umut’un bu öneriye önce şiddetle itiraz edip sonra şaşkınlıkla karışık bir sevinçle kabul etmesi, altınların ağırlıklı olarak Nursema’nın varsıl çevresinden gelmiş olması ve bunları alarak yine bu kudretli ailenin gölgesinde ve onlara borçlu kalacak olmasıyla açıklanabilir. Fakat Umut’un yaklaşımından azade olarak, kültürümüzde altınların tıpkı düğün gibi geline ait sayıldığını söyleyebiliriz. İslamiyet’te de nikah kıyılırken kadınlara mehir adı altında bir mal varlığının verilmesi ve bunun üzerindeki tasarrufun da onlara bırakılması söz konusudur. Tabii uygulamada genelde böyle olmaz, kadının eli bu kadar güçlendirilmez. Buna benzer biçimde, ayrılık söz konusu olduğunda kadınlara takılan takıların onlarda kalması yadırganmaz, ama yine de takılar etrafında epey bir patırtı kopar.

Dolayısıyla, tahmin edebileceğiniz gibi yeni bölümlerde bizi, Ünal ailesinin Umut hakkındaki yargılarını doğrulamalarını sağlayacak yeni krizler bekliyor. Belki de her fırsatta güncele gönderme yapan yazım ekibi ilişkinin seyri doğrultusunda bu kez de nafaka ve evlilik sözleşmesi meselesine bağlayacak konuyu. Bunun ipuçları da Pembe’nin Apo’dan boşanmayacağını, süründüreceğini beyan etmesiyle verildi. Fakat her durumda, Umut’un şimdiye kadar dizide kurulan dünyanın ve sistemin dışında yer alan yegane karakter olarak bu siberaklama ağına düşerek kriminalize edileceğini de öngörebiliyoruz. Her halükarda Umut hepimiz gibi sistemin içine çekilmeye çalışılıyor gördüğünüz gibi. Ünal ailesinin sözde meşru sisteminin veya yer altı dünyasının yasadışı sisteminin içine. Diren Umut, arkandayız!

QOSHE - Nursema’da umut var mı? - Funda Şenol
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Nursema’da umut var mı?

42 1
22.12.2023

Kızılcık Şerbeti hakkında konuşmaya, yazmaya doyamıyoruz. Çünkü tam ‘tavsadı’ derken yeni bir gerilim noktası ve tartışılası gelişmeyle izleyiciyi kendine çekmeyi başarıyor. Olaylar tek bir karakterin etrafında dönmediği, her karakterin anlatı içindeki seyri dikkate değer olduğu için de yeni düğüm ve çözüm noktaları yaratmak mümkün oluyor. Nitekim bundan önceki birkaç bölümün yarattığı hayal kırıklığını, son bölüme bomba gibi düşen boşanma kararı ve Alev-Apo birlikteliği bertaraf etti.

Fakat ben bu yazıda, başka yazarlar tarafından çok isabetli biçimde analiz edilen bu yeni ilişkiyi ele almayacağım. Nursema-Umut ilişkisine yakından bakacağım. Dizinin bir başka sansasyonel bölümü, yani Nursema’nın evlendiği gece kocası tarafından pencereden itilmesi hadisesinin yaşandığı bölüm yayınlandıktan sonra medyascope’ta Işıl Öz’le bir söyleşi yapmıştık. Söyleşinin sonunda, henüz flört eden ve ilişkileri iki aile tarafından da onaylanmayan Nursema ile Umut’un durumunun ne olabileceğini tahmin etmeye çalışmıştık. Orda şöyle demiştim: “Tıpkı seküler ve mütedeyyin iki ailenin ilişkisinin yaratacağı gerilimleri izlemek gibi Nursema ile Umut’un, yani iki ayrı dünyanın insanı gibi görünen iki gencin hikayesini izlemek de çarpıcı. Aşk her şeyin üstesinden gelebilir mi, sorusunu sorduruyor. Belki de ilerleyen süreçte ilişkileri içinde yaşayacakları sorunları izleyeceğiz. Nursema başına gelenleri ifşa edip ailesine bu olayda baş kaldırarak önemli bir hamle yaptı. Fakat kadına yönelik şiddet son kertede herkeste tepki uyandıran bir eylem. Bakalım Nursema başka alanlarda da özgürleşmeye giriştiğinde neler olacak? Veya Nursema ailesine yine teslim mi olacak? Asıl kıyamet Nursema’nın birey olmak, kamusal alanda özgürce yer almak, eşini kendisi seçmek, meslek sahibi olmak gibi girişimlerde bulunmasıyla kopabilir. Ya da belki ölümden dönmüş olması ve ölüme yaklaşmasında kendilerinin payı bulunması ailesini biraz yumuşatacaktır. Yani bu sorunun yanıtını biraz daha bekleyip vermeyi öneriyorum.”

Bu soruların yanıtını, söyleşinin yayınlandığı Nisan ayından bu yana bulduk sayılır. Anlatının akışında ilk belirdiklerinde olumlu izlenim veren dizi karakterlerini hırpalamanın, bocalatmanın, şeytanlaştırmanın, derken gelen tepkilerle yeniden mülayimleştirmenin ve bu döngüyü sürdürmenin ratingleri yükselttiği gerçeğinin de etkisiyle kehanetim maalesef doğru çıkmış görünüyor. Aslında kehanet demek abartı olur. Hem kendi hayatımızda, hem de çevremizde duygusal yakınlaşmaların rasyonel yaklaşımlarla dengelenmediği, aile ve sosyal çevreden müdahalelerle baltalandığı ve ilişkilere emek verilmediği durumlarda nasıl yıprandığını görüyoruz. “Farklı dünyaların insanlarının” aynı dünyada yaşamasının zor olduğunu da ekleyelim. Bu tür ilişkiler sürüyorsa, genelde bir tarafın tavizleriyle sürüyor.

Nursema’ya ev ve aile dışında bir hayatın kapısını kapatan ebeveyni ve erkek kardeşleri ilerleyen bölümlerde de ona zulmetmeyi........

© Gazete Duvar


Get it on Google Play