Şubat ayı geldiğinde sinemanın en önemli gündem maddesi kuşkusuz Oscar adaylıkları olur. Bu yıl Christopher Nolan’ın "Oppenheimer", 13 dalda, Yunanistan’ın Hollywood’a armağanı Yorgos Lanthimos’un yönettiği "Poor Things" 11 dalda aday olurken Martin Scorsese’in Kızılderililerin hakkını teslim ettiği filmi "Killers of the Flower Moon" 10 dalda Oscar ödülüne aday oldu. Ülke sinemalarına odaklı bir yazar olarak benim yegâne takip ettiğim Oscar ödülü olan yeni ismiyle En İyi Uluslararasi Film dalında ise sona kalan 5 film İtalya’dan "Io Capitano", Almanya’dan "Teachers' Lounge", Japonya’dan "Perfect Days", İspanya’dan "Society of the Snow", İngiltere’den "The Zone of Interest" filmleri oldu. Türkiye her zamanki gibi yine Nuri Bilge Ceylan filmini Oscar yarışına yollarken "Kuru Otlar Zamanı" daha önce açıklanan 9 filmlik kısa listeye girememişti.

Almanya namına yarışan "Teachers' Lounge" filminin yönetmeni İlker Çatak Berlin doğumlu, Türkiye’den Almanya’ya giden bir ailenin evladı. En İyi Uluslararasi Film dalının en güçlü adayı olan "Teachers' Lounge" Oscar alırsa; 1.Dünya Savaşı’nda yenilmemizle yüzleşemeyip topu Almanya’ya atmamızın ifadesi olan "Almanya yenildiği için biz de yenik sayıldık" la yıllarımızı geçirdikten sonra, Almanya bize diyet borcunu sinemayla ödemiş sayılabilecek. Zira Oscar namına Almanya kazanırsa biz de kazanmış sayılabiliriz. Eğitimi ve imkânı Alman’dan bulmuşsa da evlat bizim evladımız. İlker Çatak bol ödüllü filminde bir okul panoraması çizerken kendini işine adamış idealist bir öğretmenin okulda meydana gelen hırsızlık olaylarına karşı kendi yöntemleriyle çözüm bulma mücadelesini resmediyor.

Bu yıl En İyi Uluslararasi Film dalında enteresan tesadüfler yılı oldu. Almanya’nın meşhur yönetmeni Wim Wenders bu yıl Japonya namına Oscar için yarışıyor. Türkiye kökenli Yönetmen İlker Çatak da Almanya’yı temsil ediyor. Bu geçişli girift yapı küreselleşmenin sinema namına en somut fotoğrafı sayılabilir.

Farklı ülkelerin aday gösterdiği Türkçe filmler Türkiye’nin gösterdiği filmlerden daha başarılı oldu. 1990’da Anadolu’dan bir ailenin İsveç’e göç etmesini anlatan Umuda Yolculuk, Oscar yarışında birinci olmuştu. "Umuda Yolculuk", Xavier Koller yönetiminde çekilmiş, Türkiye’de yaşayan Maraşlı Alevi bir ailenin yasa dışı yollarla hiç bilmedikleri İsviçre’ye girmeye çalışmasını anlatıyordu. Film; İngiltere, İsviçre ve Türkiye’nin ortaklığında yapılmıştı. Senaryosunu Feride Çiçekoğlu’nun yazdığı yapımın başrollerini ise Nur Sürer, Necmettin Çobanoğlu, Emin Sivas, Yaman Okay ve Mathias Gnadinger paylaşmışlardı. İsviçre adına yarışan film, Oscar başarısını bir Anadolu hikâyesiyle Xavier Koller’in kariyerine yazdırmasını sağlamıştı. Film teknik olarak Türkiye adına da yarışmaya katılabilirdi.

Nihat Seven’in 2014 yapımı "Uzun Yol" filmi de İngiltere namına Oscar yarışına aday olmuştu. Evlendiği eşi ve çocuğundan uzaklaşıp kumar masalarıyla yakın ilişki kuran bir kamyon şoförüne odaklanan film, Oscar’da başarı gösteremedi ama yıllar sonra ilk defa Türkçe bir film farklı bir ülkenin adayı olmuştu. Avrupa ülkelerinde bu ödülü hiç alamayan az sayıdaki ülkeden biri İngiltere. Belki de ilk defa “Güneş Batmayan İmparatorluk” İngilizce'den ötürü bir başarı kıstasında geriye düşmüş oldu. Zira ödül, İngilizce çekilmeyen filmlere veriliyor.

Deniz Gamze Ergüven’in 2015 yapımı filmi "Mustang", aynı yıl Türkiye’de geçen Türkçe bir film olarak Fransız yapımcısının varlığından ötürü Fransa’nın Oscar adayı olmuştu. Yönetmen Türkiye yerine Fransa adına aday yapılma serüvenini şu şekilde anlatıyor: “Her şey çok hızlı gelişti, Türkiye’nin hayır dediği günün ertesi günü, Fransız yapımcı Fransa’da aday gösterilmesi için yasal başvuru yaptı. İlk noktadan itibaren biz filmi prodüksiyondan çıkarttığımız andan itibaren Fransa sarıldı filme. Ben Fransız Kültür Bakanlığı'na davet edildim, tamamen kucaklandı. Zaten Cannes Festivali'nde Fransa’yı temsil etmiştim. Beni tamamen benimsediler hiçbir ayrım yapmadan. Ben onların gözünün önünde büyümüş bir yönetmenim, yapımcım Fransız.’’ Fazlaca oryantalizm kokan Mustang’ın festivallerde önü oldukça açıktı. Oscar yarışında da son beş filme kaldı. Oscar alamasa da yönetmenin kariyerine inanılmaz bir katkı yaparak Hollywood’a transfer olmasını sağlamıştı.

2021’de Oscar yarışına "Bağlılık Hasan" yerine Ferit Karahan’ın "Okul Tıraşı" seçilseydi Türkiye’nin adaylık düzeyinde şansının olabileceği bir yıl olabilirdi. Uluslararası festivallerde 2021’de adını en çok duyuran yapımdı “Okul Tıraşı”. Ferit Karahan’ın ikinci uzun metrajlı filmi toplamda 100’den fazla festivalde gösterilip 20’den fazla ödül alarak yılın en çok ödül alan ulusal filmiydi. Yönetmenin 90’larda Güneydoğu'da yaşadığı yatılı okul deneyiminden hareketle ortaya çıkan film, yerli bir problematiği evrensel bir sinema diliyle anlatma başarısı gösteriyor. Ferit Karahan Oscar adaylığı için henüz aday gösterilecek film belli değilken oldukça açıklayıcı ve bilinçli bir açıklama yapmıştı:

"Türk sinemasının Oscar adaylığına birçok film için başvuru yapıldı. Jürinin kimi seçeceğini bilmiyoruz. Eğer 'Okul Tıraşı'nı seçerlerse bizim planımız hazır. ABD'de çok iyi bir dağıtımcımız olacak. Daha önce Oscar almış bir arkadaşım var, onun dağıtım şirketi. Çok iyi bir reklam kampanyası yürüteceğiz. Muhtemelen ben 2 - 3 aylığına ABD'ye yerleşeceğim ve neredeyse şehir şehir, kasaba kasaba gezeceğiz. Zaten şu an film ABD'nin önemli film festivallerine gitmiş durumda. Mesele önemli olduğu ve film dünyada bütün coğrafyalardan ödül aldığı, sevildiği için 'Okul Tıraşı'nın şansının çok yüksek olduğunu düşünüyorum. Ustalarımız da başvuruda bulundu, onların filmleri de iyi ama Oscar dinamiği çok farklı. Filmlerin çok uzun olmaması, tansiyonunun yüksek, izlenebilir olması ve tanıtımının iyi yapılması lazım. Zaten elimizde öyle bir film de var. 'Okul Tıraşı' çok izlenebilir, ABD'lilerin sevebileceği bir film. Geçmişte gördük, bu tür filmleri hemen seçiyorlar ve ilk 5'e alıyorlar."

Bu yıl da başka ülkelerin filmlerinin yerli yönetmenleri vesileyle medet umarken umarım Oscar matematiğini bilen bir mantıkla önümüzdeki yıl Türkiye namına film seçmeyi başarabiliriz. Tabii elimizde ona göre bir film çıkarsa.

QOSHE - Oscar yarışında ’yabancı’ Türkiye adayları - Rıza Oylum
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Oscar yarışında ’yabancı’ Türkiye adayları

28 24
03.02.2024

Şubat ayı geldiğinde sinemanın en önemli gündem maddesi kuşkusuz Oscar adaylıkları olur. Bu yıl Christopher Nolan’ın "Oppenheimer", 13 dalda, Yunanistan’ın Hollywood’a armağanı Yorgos Lanthimos’un yönettiği "Poor Things" 11 dalda aday olurken Martin Scorsese’in Kızılderililerin hakkını teslim ettiği filmi "Killers of the Flower Moon" 10 dalda Oscar ödülüne aday oldu. Ülke sinemalarına odaklı bir yazar olarak benim yegâne takip ettiğim Oscar ödülü olan yeni ismiyle En İyi Uluslararasi Film dalında ise sona kalan 5 film İtalya’dan "Io Capitano", Almanya’dan "Teachers' Lounge", Japonya’dan "Perfect Days", İspanya’dan "Society of the Snow", İngiltere’den "The Zone of Interest" filmleri oldu. Türkiye her zamanki gibi yine Nuri Bilge Ceylan filmini Oscar yarışına yollarken "Kuru Otlar Zamanı" daha önce açıklanan 9 filmlik kısa listeye girememişti.

Almanya namına yarışan "Teachers' Lounge" filminin yönetmeni İlker Çatak Berlin doğumlu, Türkiye’den Almanya’ya giden bir ailenin evladı. En İyi Uluslararasi Film dalının en güçlü adayı olan "Teachers' Lounge" Oscar alırsa; 1.Dünya Savaşı’nda yenilmemizle yüzleşemeyip topu Almanya’ya atmamızın ifadesi olan "Almanya yenildiği için biz de yenik sayıldık" la yıllarımızı geçirdikten sonra, Almanya bize diyet borcunu sinemayla ödemiş sayılabilecek. Zira Oscar namına Almanya kazanırsa biz de kazanmış sayılabiliriz. Eğitimi ve imkânı Alman’dan bulmuşsa da evlat bizim evladımız. İlker Çatak bol ödüllü filminde bir okul panoraması çizerken kendini işine adamış idealist bir öğretmenin okulda meydana gelen hırsızlık olaylarına karşı kendi yöntemleriyle çözüm bulma mücadelesini resmediyor.

Bu yıl En İyi Uluslararasi Film dalında enteresan tesadüfler yılı oldu. Almanya’nın meşhur yönetmeni Wim Wenders bu yıl Japonya namına Oscar için yarışıyor. Türkiye kökenli Yönetmen İlker Çatak da Almanya’yı temsil ediyor. Bu geçişli girift yapı küreselleşmenin sinema namına en somut fotoğrafı sayılabilir.

Farklı ülkelerin aday gösterdiği Türkçe filmler Türkiye’nin gösterdiği filmlerden daha başarılı oldu. 1990’da Anadolu’dan bir ailenin İsveç’e........

© Gazete Duvar


Get it on Google Play