“Öyle güzel ki ölürüm artık
Beyaz uykusuz uzakta
Kars çocukların da Kars’ı
Ölüleri yağan karda
Donmuş gözlerimin arası.

Sen küçüğüm sımsıcak
Ne derler ona – bu kızakta
Boyuna türküler yakıyorsun ya
Sanki her türküden sonra
Hohlasan gök buğulanacak.

Anla ki her durakta
Yok sınırları aşkın
O iyi yüzlü Tanrı
Beklesin dursun bizi
Kurduğumuz rahat tuzakta

Nasıl olsa yine bir gün
Döneriz bu yollardan geri
Senin bir elinde bir mendil
Diğerinde kuş sesleri...”

Paris’teki bir otel odasında Cemal Süreya tarafından, hem de Kars’ı hiç görmeden yazılmış bu şiir. Sunay Akın’ın aktardığına göre de Cemal Süreyya, “Kars’ı gördükten sonra bir şiir daha yazmış, bakmış, görmeden yazdığı daha güzel; sonrakini yırtıp atmış”.

Türkiye’deki en eski Türkçe il adına sahip... Geçmişte Bagratlı Krallığı’na ve Cenub-u Garbi Kafkas Hükûmeti’ne başkentlik yapmasıyla Türkiye’de herhangi bir ülkeye başkentlik yapmış ender şehirlerden... Anadolu’da bir şehre verilen ilk gazilik madalyasının da sahibi... Tarihî dokusuyla ve geçmişiyle önemli bir yere sahip serhat şehri... Eşsiz Doğu Ekspresi tren yolculuğunun son durağı... Türkiye’nin Kafkasya’ya açılan kapısı... Türkiye’nin rakımı en yüksek il merkezlerinden biri... Bu söylemler Kars için en çok tekrarlanan ve bilindik söylemler ama bence Kars’ı Türkiye’nin en enteresan şehirlerinden biri yapan özelliği kozmopolit yapısı...

İlber Ortaylı’nın “Osmanlı’da Milletler ve Diplomasi” kitabına göre, Rusların elinde olduğu 1897 yılında yapılan nüfus sayımı sonuçlarına göre Kars’ta yaşayan halkların sayısı şöyle: “Türk 41.823, Ermeni 37.094, Kürt 26.434, Karapapak (Terekeme) 24.134, Yunan 23.525, Rus 10.965, Türkmen 8.893, Nogay Türkleri 2.556, Osetin 2.330, Kaldeli 321, Estonyalı 280, İranlı 81, Polonez 12.”

Mesela Malakanları ele alalım. Türkiye’de çoğu insan belki de Tarık Akan’ın “Deli Deli Olma” filminde canlandırdığı Mişka karakteriyle duydu bu halkı. Mişka’nın filmdeki uysallığı, aslında halkının tarihini de anlatan bir özellik... Kars ve civarını ele geçiren Çarlık Rusyası'nın, Kafkaslar’dan Anadolu’ya sürdüğü Malakanların iktidarlar karşısındaki direnişleri ise pasifizm. Türk, Kürt, Azeri, Ermeni, Terekeme, Malakan, Rus nüfusun yüzyıllardır kimi zaman iç içe, kimi zaman da çatışarak yaşadığı bir bölge Kars ve çevresi... Burada uzun uzun anlatmayacağım bu acıları. Ama her ne yaşanırsa yaşansın bu halklar, Kars’taki kültürün ve şehrin yapısının oluşmasında büyük role sahipler. Hâlen izlerini görmek mümkün. Çok kültürlülük sayesinde yörenin zengin folkloru ve şive ağız özellikleri bulunuyor.

1980’li yıllarda 700 bini geçen Kars’ın nüfusu, günümüzde 300 bini bulmuyor. Hâlbuki 1940 sayımında bile 356 bin 534’müş. Peki bu insanlar nereye gitti? 1995 yılında Ardahan ve Iğdır illerinin kurulmasının elbette bu nüfus azalmasında payı var ama tek sebebi değil. Bölgede yaşanan çatışmaların, savaşların etkisiyle zaten epey halk bu topraklardan gitmişti ama günümüzde “yerli”ler de dâhil tüm etnik toplulukları kapsayan büyük göçün ana sebebi, yoksulluk ve işsizlik.

Deniz Özyakışır, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi’nde yayımlanan “Göç Olgusuna Etnik Kimlik Açısından Bir Yaklaşım: Kars Örneği” başlıklı makalesinde bakın ne diyor: “Kars açısından sadece beşeri ve fiziki sermayenin kaybı değil aynı zamanda kentin çok kimlikli etnik yapısının da değiştiği görülmektedir. (...) Öte yandan Kars’ta kent merkezinin nüfusu artmasına rağmen kentin genel nüfusu sürekli azalmaktadır. Bunun sebebi ise kent merkezinde göç eden orta sınıf Karslıların yerini köylerden gelen ve çoğunlukla tarım ve hayvancılıkla uğraşan daha alt kesimlerin almasıdır. Kent merkezine göçle gelen kırsal kesimdeki bireylerin bir kısmı kent hayatına adapte olurken diğer kısmı ise kırsaldaki yaşam biçimlerini burada da devam ettirmektedirler. Kent merkezindeki trafiğe açık yollarda bile zaman zaman hayvan sürülerinin dolaşması, yine merkezde bulunan ahır ve barınakların varlığı Kars’ın kentleşme sürecini önemli ölçüde baltalamaktadır.” Böylece Batı’dan gidip de sokaklardaki hayvanları görünce şaşıranları da aydınlatmış olalım.

Kars’ın en önemli geçim kaynağı, tarım ve hayvancılık... Çayır ve otlak alanlarının geniş yer kaplaması küçük ve büyük baş hayvancılığı geliştirmiş. Hayvan ürünleri de halkın en büyük geçim kaynaklarından... Kars Kaşarı’nı uzun uzadıya anlatmama gerek yok sanırım. Ama bir parantez açıp Kars gravyerinin de Malakanların bir mirası olduğu, Kars’ın Boğatepe köyünde üretildiği, köyün yerli ve yabancı birçok turist çektiği, köyde bir de Peynir Müzesi’nin bulunduğu bilgisini verip devam edeyim.

Maalesef Kars’taki tarım ve hayvancılığın durumunun ülkenin diğer coğrafyalarından pek farkı yok. Sanayi alanında komşularına nazaran çok daha az yatırım alınca Kars’taki işsizlik oranı her geçen gün büyüyor. Karslılar da çareyi İstanbul başta olmak üzere Batı illerine göç etmekte buluyor. Yeri gelmişken 2007 yılında Çağdaş Kars gazetesinde yer alan “Kayıp Aranıyor” ilanından bahsedeyim. Milletvekili olana kadar vaatlerini sıralayan ama sonra halkın hiçbir şekilde ulaşamadığı Zeki Karabayır için bakın nasıl ilan verilmiş: “Yukarıda resmi görülen AKP Kars Milletvekili Zeki Karabayır’dan 22 Temmuz gününden sonra haber alınamamıştır. Tüm aramalara karşın bulunamayan Zeki Karabayır’ı görenlerin veya yerini bilenlerin, insaniyet namına Kars halkına haber vermeleri önemle rica olunur.”

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2023 yılı için Türkiye Turizm Stratejisi 2023 ve Turizm Stratejisi Eylem Planı kapsamına alınan on beş il merkezinden biri olan Kars’ın arazisinin büyük bölümü yaylalardan oluşuyor. Allahuekber Dağları, Kısır Dağı, Akbaba Dağı, Aladağ ve Aşağıdağ’ın bir kısmı merkez ilçe sınırları içerisinde. Kars Çayı, kentin güneybatısından geçiyor ve kent de aynı adlı ovanın üzerinde kurulmuş. Komşuları Ardahan, Iğdır, Ağrı, Erzurum ve Ermenistan diye sıralayınca bile insanın içi üşüyor. Çünkü her biri, Türkiye’nin en soğuk illerinden... Kars’ta kışın sıcaklıklar, zaman zaman -39 °C’ye kadar düşüyor. Don vakalarına sıkça rastlanıyor ve karla kaplı gün sayısı ortalama 120’den fazla...

Ancak her ne kadar kar ve soğuk Karslıların günlük yaşamını olumsuz etkilese de ile her geçen gün daha çok turistin gelmesine sebep oluyor. Bunun en önemli sebebi, fantastik Doğu Ekspresi’nin son durağı olması ve sosyal medya sayesinde bu tren güzergâhının popülerliğinin artması... Eskiden yurdun doğusu ile batısı arasında telgrafları, mektupları ve kolileri getirip götüren iletişim aracı da olan ama günlerce sürmesi nedeniyle çileli bir ulaşım aracı olan Doğu Ekspresi’ne binebilmek için artık insanlar birbiriyle yarışıyor. Dünyanın en iyi dört rotasından biri olarak gösterilen Ankara-Kars hattında sefer yapan Turistik Doğu Ekspresi de bu yılki seferlerine başladı. Ankara’dan pazartesi, çarşamba, cuma günlerinde ve Kars’tan ise çarşamba, cuma ve pazar günlerinde hareket eden trende yataklı oda fiyatları dönemsel olarak değişiyor. Düşük dönem iki yataklı oda ücreti 6 bin, normal dönem oda ücreti 8 bin ve yüksek dönem oda ücreti 12 bin 500 lira olarak uygulanıyor. Normalde Doğu Ekspresi yirmi beş saatte yolculuğunu tamamlarken Turistik Doğu Ekspresi, otuz bir saatte hedefine ulaşıyor. Biletlerin kolay bulunamaması ve fiyatlarının yüksek olması nedeniyle de insanlar bir yönü trenle diğer yönü de uçakla kat etmeyi tercih ediyor. Bu arada belirtelim; Kars Havalimanı şehir merkezine altı kilometre uzaklıkta.

Her ne kadar beyaz karlı görüntüsüyle Kars, kartpostallardan fırlamış manzaralar sunsa da ilkbahar günleri bambaşka güzelliklere tanıklık edebilirsiniz. Kars’ta, dünyada başka hiçbir yerde yetişmeyen yüz adet nadir bitki türü olduğunu biliyor muydunuz? Ormanların çok yer tutmadığı ilde ilkbaharın gelmesiyle açan kardelenler ve düğün çiçekleri, gerçekten görülesi güzellikler.

Tek heceli ve aynı hece içinde üç tane sessiz harfi barındıran bu ilimizle ilgili hadi soğuk bir espri yapayım. Kars aynı zamanda “En çok otomobil hangi ilde bulunur?” sorusunun cevabı olan ildir. Bilmeyenler için İngilizce “cars” yazılıp “kars” okunan kelime, “arabalar” anlamına geliyor. Bir de “Recep İvedik” filminde geçen “Kars Uzak Doğu mu, Yakın Batı mı?” esprisi var ama hiçbir bölümünü izlemediğim için konuya hâkim değilim.

Kars’ın en enteresan özelliklerinden biri de hiçbir çıkmaz sokağın bulunmaması. Öyle büyük bir şehir merkezine sahip değil. En uzun caddesi, şehri boydan boya kesen Faikbey Caddesi... Bu caddede ya da Kars sokaklarında gezerken her an önünüze at çıkabilir. Evet, yanlış okumadınız, at! Hadi canlı bir at denk gelmedi ama kardan yapılmış at figürlerine rastlamanız olası. Ayrıca şanslıysanız ya da şanssızsanız bilemedim aç kaldığı için şehre inen ayıları ve kurtları da görebilirsiniz. Ama görmeniz garanti olan bir hayvan var ki o da kaz... Arabada seyahat ederken de kazları görebilirsiniz, sofranıza gelen tabakta da... Hatta bir Kars atasözü var: “Yememişsen kaz eti ne bilesen lezzeti, yiyecen kaz eti görecen lezzeti.”

Kendinizi kartopu oynamaya çok kaptırıp zamanın nasıl geçtiğini fark etmeyecekseniz içliğinizi giymeyi sakın unutmayın. Kars’a gidenlerin bavulunda muhakkak olması gereken giysi bence içlik olmalı. Karslılar alışkın olsa da soğuğa karşı siz tedbirinizi alın derim. Bir ara sokaklarda yorganla gezen insan görüntüleri Kars’a mı aitti hatırlayamadım.

Ama şundan eminim batıdaki illerde bir Karslıyla tanıştığınızda kendilerine Marslı muamelesi yapmanızdan hiç hoşlanmıyorlar. Tamam, uzak bir şehir olabilir, hakkında birçok önyargılı söylemler olabilir fakat bir de gidin kendiniz görün derim.

Her ilin haz etmediği bir ilçesi ya da komşu ili vardır. Kars’ın da çekişmeli olduğu şehir Erzurum. Eskiden Kars’tan kalkan otobüslerin Erzurum’da taşlandığı, bu nedenle Karslıların Erzurum’dan geçerken plaka değiştirdiği bile rivayet ediliyor. Bunun sebebi Karslıların daha “solcu” olarak görülmesiymiş. Bu olayları araştırırken bakın karşıma nasıl bir bilgi çıktı:

1978 yılında muhalefet partisi lideri olan Süleyman Demirel, 1 Mayıs’ta Kars Kalesi’ndeki Türk bayrağının indirilerek yerine orak çekiçli kızıl bayrak çekildiğini iddia ediyor. Bizzat Kars Emniyeti ve diğer devlet yetkilileri bunu yalanlasa da Demirel, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ü uyardıktan sonra bir de üstüne “olmayan bu olayı” protesto etmek için Taksim Meydanı’nda “Bayrağa Saygı ve Millî İnanç Mitingi” düzenliyor. Mitingden sonra bu sefer gerçek olaylar, olaylar...

Kars, Kafkas Üniversitesi’nin açılmasıyla biraz da olsa öğrenci kenti durumuna gelmeye başlamış. Çevre illere nazaran gençlere yönelik muhafazakâr yaklaşımlar daha az. Gençlerin birlikte vakit geçirebilecekleri sosyal mekânların yanı sıra şehir dışından gelen öğrenciler çeşitli eğlence programları düzenliyormuş.

Halkın eğlence anlayışına baktığımızda ise Kars’a özgü halk oyunları ön plana çıkıyor. Etnik yapıların zenginliği, müzik aletlerinin çeşitliliğine de yansımış. Özellikle Kafkas dansları, dışarıdan gelenlerin de epey ilgisini çekiyor. Bu arada âşık atışmaları ve dengbej de Kars’ta, çok eskilere dayanan bir gelenek...

Çok alakasız olacak ama yine Kars’la ilgili bir bilgiyi daha sizinle paylaşmadan duramayacağım. Kafkas Haber Ajansı’nın bir haberine göre, Kars’ın Cumhuriyet köyünde imam ve öğretmenler hariç herkesin soyadı “s” harfiyle başlıyormuş. Yirmi dört farklı “s” harfiyle başlayan soyadı var. Köy Muhtarı Akın Salik, bu durumu şöyle açıklıyor: “Soyadı kanunu döneminde köye gelen nüfus memuru, ‘Siz hep akrabasınız. S ile başlayan soyadı düşünün ve karar verin’ demiş. Bizimkiler de S harfi ile başlayan kelimeler türetmişler.” Bir şehir hakkındaki bu tür bilgileri öğrenmek, bana hep çok eğlenceli geliyor.

Kars’ta ilgi çeken bir diğer özelik ise Türkiye’de en çok heykele sahip şehir olması. Kentte özellikle 1990’lı yılların sonlarından bu yana heykel yapımına büyük önem verilmiş. Bazıları vandalizme uğrasa da şehirdeki işlek caddelerde ve yol kenarlarında, tüm meydan ve parklarda heykeller bulunuyor. Bu arada Türkiye’nin en büyük heykelinin inşası da yine Kars’taymış. Tüm dünyada barış ve hümanizme katkıda bulunma amacıyla yapımına 2006 yılında başlanan “İnsanlık Anıtı” 2 bin metrekarelik alanda otuz beş metre genişliğe ve otuz metre yüksekliğe sahip, Ermenistan’dan da görülecek biçimde tasarlanmış. Fakat heykeli Ermenistan’a jest olarak gören bazı muhafazakâr kesimlerin şikâyetleri üzerine MHP’li belediye üyeleri tarafından veto yemiş. 2011 yılı başlarında Kars’ı ziyaret eden dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan da bu heykeli ucube diye nitelendirmiş ve ardından yıkım kararı çıkmış.

Gelelim bu şehirde görebileceğiniz güzelliklere... Kars’ın mimarisi Türkiye’nin başka hiçbir şehrinde göremeyeceğiniz türden. Şehirde kırk yıl kalan Ruslar, inanılmaz güzel binalar yapmış. Yanına sonradan yapılan binaları görünce insan şaşıp kalıyor. Geniş caddelerde gezerken kendinizi film setinde hissedebilirsiniz: Baltık mimarisi binalar, Osmanlı ve Selçuklu mirası yapılar, Ermenilerden ve Rumlardan kalan kiliseler ile sivil mimari örnekleri... Daha çok Kars’ın merkezindeki Ortakapı, Yusufpaşa ve Cumhuriyet mahallelerinde görebileceğiniz tarihî binaların Kars gezinizi daha keyifli hâli getireceğine inanıyorum.

Eski Belediye Sarayı, Kars Valiliği, eski Öğretmen Evi, Serka, İl Genel Meclis, Sanayi ve Ticaret Odası, Defterdarlık binaları, Gazi Ahmet Muhtar Paşa Konağı bunlardan bazıları... Eskiden Havariler Kilisesi olan Kümbet Camisi, Büyük Katedral’ken yine dönüştürülen Fethiye Cami, Genç Kızlar Kilisesi, Abughamrents (Polatoğlu) Kilisesi, Aziz Prkich Kilisesi, Tigran Honents (Resimli) Kilisesi, Ebü’l Hasan Harakani Cami, Ebü’l Muammeran Camii, Evliya Cami, Beylerbeyi Sarayı, Selçuklu Sarayı, Selçuklu Kervansarayı, Kars Çayı’ndaki Taş Köprü, Küçük Haman, Mazlum Oğlu Hamamı, Topçuoğlu Hamamı, İlbeyioğlu Hamamı derken de Kars’ta görebileceğiniz yapılar listesi epey uzayıp gidiyor.

Elbette kent merkezindeki Kars Müzesi’ni ve Kafkas Cephesi Harp Tarihi Müzesi’ni gezmeyi de ihmal etmeyin.

Büyük Rus şairi Aleksandr Puşkin’in “Kars’ın erişilmez savunma mevzilerine ve yalçın kaya üstüne kurulmuş kaleye baktıkça Kars’ı nasıl ele geçirdiğimize şaşıp kalıyorum.” dediği, hatta bu açıdan bir türlü evlenemediği sevgilisi Natalya’ya benzettiği Kars Kalesi’ni de unutmamak gerek. Kars’ta ayrıca Varlı ve Ağadeve kaleleri bulunuyor.

Ani Harabeleri’nin kayalık üzerinde yükselen konumu, sokakları, çarşıları ve bitişik evleriyle en iyi zamanlarındaki Byzantion’u andırdığı söyleniyor. Harabelerin bulunduğu yerdeki Arpaçay, Türkiye ile Ermenistan’ı birbirinde ayırıyor.

Antik kentin en yüksek kesiminde ilk kez Urartuların yerleştiği iç kale bulunuyor. Bir zamanlar uzun kervanların, çan sesleri arasında aylarca gece gündüz ilerlediği İpek Yolu üzerindeki 100 bin nüfuslu, Orta Çağ’ın en büyük ticaret merkezi, krallar diyarı Ani’de şimdi sessizlik hâkim... Kurulduğu arazi üzerine uyumu sağlamak amacıyla üçgenimsi şekilde inşa edilen surların ise yedi giriş kapısı mevcut. Surların iç ve dış cephelerinde haç motifleri, aslan ve yılan kabartmalı rölyefler, kitabeler ve çini süslemeler bulunuyor.

Üst Paleolitik Çağ’lardan kalan Camuşlu Kaya Resimleri’ni görmek istiyorsanız da Kağızman ilçesindeki Çamuşlu köyüne gitmeniz gerekiyor

Kars’a gidenlerinden en büyük fantezilerinden biri de donmuş hâldeki Doğu Anadolu’nun en büyük ikinci, Türkiye’nin ise önemli tatlı su göllerinden Çıldır üzerinde atlı kızaklarla ya da yürüyerek gezmek ve balık tutmak. Ama bu hiçliğin ortasındaki gölün keyfini çıkarmak istiyorsanız yoğun tur programlarının olmadığı zamanları ya da hafta içi günleri denk getirirseniz daha iyi olabilir.

1.959 metredeki Çıldır Gölü, 123 kilometrekare alanı kapsıyor. En derin noktası kırk iki metre. Balıkçıların buzu kırarak sazan yakalamalarını seyredebileceğiniz gibi bu aktiviteyi siz de yapabilirsiniz. Yaz aylarında ise gölde gezi tekneleriyle turlar yapılıyor.

Yayla ve çiftlik turizminin de gelişme göstermeye başladığı Kars’ta bir de Kuyucuk Kuş Cenneti var. Kuyucuk Gölü, 182 kuş çeşidiyle dünyanın birçok yerinden ziyaretçi akınına uğruyor.

Eminim bazılarınız, Kars’ın karından, kışından bahsedip Sarıkamış’ın adını bile geçirmememe şaşırmıştır. Böyle yerleri sona saklamayı seviyorum.

Sarıkamış’ı diğer kayak merkezlerinden ayıran en önemli özelliği, bölgeye yağan kar cinsi... Kayak sporu için oldukça elverişli ve dünyada sadece Alpler'de olan toz kristal kar, ülkemizde bir tek Sarıkamış’ta mevcut. Sarıçam ormanlarının arasındaki pistleriyle de dikkat çeken Sarıkamış’taki kayak merkezinde toplamda 22 bin 400 metrelik üç etaplı dokuz pist bulunuyor. En uzun kayak parkuru 5.250 metre... Ağaçlar arasındaki off-pist parkurları ileri seviye kayakçılara, otoban genişliğindeki pistleri ise yeni öğrenenlere hitap ediyor. Kayak merkezinde bir de 1896 yılında dönemin Rus Çarı 2. Nikola tarafından, Baltık mimari tarzında yaptırılan Sarıkamış Katerina Av Köşkü bulunuyor.

QOSHE - Ne işimiz var Mars’ta, hadi gidelim Kars’a - Serpil Kurtay
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ne işimiz var Mars’ta, hadi gidelim Kars’a

67 57
13.12.2023

“Öyle güzel ki ölürüm artık
Beyaz uykusuz uzakta
Kars çocukların da Kars’ı
Ölüleri yağan karda
Donmuş gözlerimin arası.

Sen küçüğüm sımsıcak
Ne derler ona – bu kızakta
Boyuna türküler yakıyorsun ya
Sanki her türküden sonra
Hohlasan gök buğulanacak.

Anla ki her durakta
Yok sınırları aşkın
O iyi yüzlü Tanrı
Beklesin dursun bizi
Kurduğumuz rahat tuzakta

Nasıl olsa yine bir gün
Döneriz bu yollardan geri
Senin bir elinde bir mendil
Diğerinde kuş sesleri...”

Paris’teki bir otel odasında Cemal Süreya tarafından, hem de Kars’ı hiç görmeden yazılmış bu şiir. Sunay Akın’ın aktardığına göre de Cemal Süreyya, “Kars’ı gördükten sonra bir şiir daha yazmış, bakmış, görmeden yazdığı daha güzel; sonrakini yırtıp atmış”.

Türkiye’deki en eski Türkçe il adına sahip... Geçmişte Bagratlı Krallığı’na ve Cenub-u Garbi Kafkas Hükûmeti’ne başkentlik yapmasıyla Türkiye’de herhangi bir ülkeye başkentlik yapmış ender şehirlerden... Anadolu’da bir şehre verilen ilk gazilik madalyasının da sahibi... Tarihî dokusuyla ve geçmişiyle önemli bir yere sahip serhat şehri... Eşsiz Doğu Ekspresi tren yolculuğunun son durağı... Türkiye’nin Kafkasya’ya açılan kapısı... Türkiye’nin rakımı en yüksek il merkezlerinden biri... Bu söylemler Kars için en çok tekrarlanan ve bilindik söylemler ama bence Kars’ı Türkiye’nin en enteresan şehirlerinden biri yapan özelliği kozmopolit yapısı...

İlber Ortaylı’nın “Osmanlı’da Milletler ve Diplomasi” kitabına göre, Rusların elinde olduğu 1897 yılında yapılan nüfus sayımı sonuçlarına göre Kars’ta yaşayan halkların sayısı şöyle: “Türk 41.823, Ermeni 37.094, Kürt 26.434, Karapapak (Terekeme) 24.134, Yunan 23.525, Rus 10.965, Türkmen 8.893, Nogay Türkleri 2.556, Osetin 2.330, Kaldeli 321, Estonyalı 280, İranlı 81, Polonez 12.”

Mesela Malakanları ele alalım. Türkiye’de çoğu insan belki de Tarık Akan’ın “Deli Deli Olma” filminde canlandırdığı Mişka karakteriyle duydu bu halkı. Mişka’nın filmdeki uysallığı, aslında halkının tarihini de anlatan bir özellik... Kars ve civarını ele geçiren Çarlık Rusyası'nın, Kafkaslar’dan Anadolu’ya sürdüğü Malakanların iktidarlar karşısındaki direnişleri ise pasifizm. Türk, Kürt, Azeri, Ermeni, Terekeme, Malakan, Rus nüfusun yüzyıllardır kimi zaman iç içe, kimi zaman da çatışarak yaşadığı bir bölge Kars ve çevresi... Burada uzun uzun anlatmayacağım bu acıları. Ama her ne yaşanırsa yaşansın bu halklar, Kars’taki kültürün ve şehrin yapısının oluşmasında büyük role sahipler. Hâlen izlerini görmek mümkün. Çok kültürlülük sayesinde yörenin zengin folkloru ve şive ağız özellikleri bulunuyor.

1980’li yıllarda 700 bini geçen Kars’ın nüfusu, günümüzde 300 bini bulmuyor. Hâlbuki 1940 sayımında bile 356 bin 534’müş. Peki bu insanlar nereye gitti? 1995 yılında Ardahan ve Iğdır illerinin kurulmasının elbette bu nüfus azalmasında payı var ama tek sebebi değil. Bölgede yaşanan çatışmaların, savaşların etkisiyle zaten epey halk bu topraklardan gitmişti ama günümüzde “yerli”ler de dâhil tüm etnik toplulukları kapsayan büyük göçün ana sebebi, yoksulluk ve işsizlik.

Deniz Özyakışır, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi’nde yayımlanan “Göç Olgusuna Etnik Kimlik Açısından Bir Yaklaşım: Kars Örneği” başlıklı makalesinde bakın ne diyor: “Kars açısından sadece beşeri ve fiziki sermayenin kaybı değil aynı zamanda kentin çok kimlikli etnik yapısının da değiştiği görülmektedir. (...) Öte yandan Kars’ta kent merkezinin nüfusu artmasına rağmen kentin genel nüfusu sürekli azalmaktadır. Bunun sebebi ise kent merkezinde göç eden orta sınıf Karslıların yerini köylerden gelen ve çoğunlukla tarım ve hayvancılıkla uğraşan daha alt kesimlerin almasıdır. Kent merkezine göçle gelen kırsal kesimdeki bireylerin bir kısmı kent hayatına adapte olurken diğer kısmı ise kırsaldaki yaşam biçimlerini burada da devam ettirmektedirler. Kent merkezindeki trafiğe açık yollarda bile zaman zaman hayvan sürülerinin dolaşması, yine merkezde bulunan ahır ve barınakların varlığı Kars’ın kentleşme sürecini önemli ölçüde baltalamaktadır.” Böylece Batı’dan gidip de sokaklardaki hayvanları görünce şaşıranları da aydınlatmış olalım.

Kars’ın en önemli geçim kaynağı, tarım ve hayvancılık... Çayır ve otlak alanlarının geniş yer kaplaması küçük ve büyük baş hayvancılığı geliştirmiş. Hayvan ürünleri de halkın en büyük geçim kaynaklarından... Kars Kaşarı’nı uzun uzadıya anlatmama gerek yok sanırım. Ama bir parantez açıp Kars gravyerinin de Malakanların bir mirası olduğu, Kars’ın Boğatepe köyünde üretildiği, köyün yerli ve yabancı birçok turist çektiği, köyde bir de Peynir Müzesi’nin bulunduğu bilgisini verip devam edeyim.

Maalesef Kars’taki tarım ve hayvancılığın durumunun ülkenin diğer coğrafyalarından pek farkı yok. Sanayi alanında komşularına nazaran çok daha az yatırım alınca Kars’taki işsizlik oranı her geçen gün büyüyor. Karslılar da çareyi İstanbul başta olmak üzere Batı illerine göç etmekte buluyor. Yeri gelmişken 2007 yılında Çağdaş Kars gazetesinde yer alan “Kayıp Aranıyor” ilanından bahsedeyim. Milletvekili olana kadar vaatlerini sıralayan ama sonra halkın hiçbir şekilde ulaşamadığı Zeki Karabayır için bakın nasıl ilan verilmiş: “Yukarıda resmi görülen AKP Kars Milletvekili Zeki Karabayır’dan 22 Temmuz gününden sonra haber alınamamıştır. Tüm aramalara karşın bulunamayan Zeki Karabayır’ı görenlerin veya yerini bilenlerin, insaniyet namına Kars halkına haber vermeleri önemle rica olunur.”

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2023 yılı için Türkiye Turizm Stratejisi 2023 ve Turizm........

© Gazete Duvar


Get it on Google Play