Kuşkusuz dünyanın en prestijli bilim ödülü Nobel’dir. Kazananlar yaz sonu gibi belli olsa da tören Alfred Nobel’in ölüm yıl dönümü olan 10 Aralık’ta yapılır. 2023 ödülleri de geçen ay, bir eksikle, sahiplerini buldu. Sadece Barış ödülünü “İran’da kadınlara yönelik baskıya karşı insan hakları ve özgürlükleri” mücadelesinden dolayı alan Narges Mohammadi hapiste olduğundan törene katılamadı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da ödül alanlar çokça tartışıldı ama gördüğüm kadarıyla bazı noktalar genellikle eksik kalıyor.

Öncelikle Nobel ile ilgili bir tür şehir efsanesine değinmek gerekiyor. Demek istediğim Alfred Nobel’in, geliştirdiği dinamitin insanlara verdiği zarardan büyük üzüntü duyup bu ödülleri koyduğu efsanesi. Bir gazeteye verdiği demeçte, “Dünyada çok büyük güce sahip patlayıcılar mevcuttur. Eğer ben düşük güce sahip patlayıcı madde icat etmeseydim, çok daha güçlülerini icat edeceklerdi” demişti. Gazeteci konuşmasında bir çelişki olduğunu söyleyince de “Evet, benim yaşamım zaten paradokstur. İhtiyar yaşımda ben İsveç’te top üretim fabrikası kurdum. Dünyada barışı sağlamanın tek yolu savaşı imkânsız kılacak silahların üretilmesidir. Öyle bir gün gelecek ki ilk ateş açan galip olacak” diye eklemişti. (1) Bırakın üzülmeyi, Alfred Nobel daha güçlü bir patlayıcı geliştirmediği için hayıflanmaktadır.

Nobel ailesi özünde dünya ölçeğinde büyük bir silah tüccarıdır. Sermaye birikimlerinde Bakü petrollerinin önemli katkısı olmuş, hatta Bakü’ye gelen ilk yabancı yatırımcılar oldukları söylenir. İlk kez Kırım Savaşı’nda Osmanlıların da içinde bulundukları müttefiklere karşı Nobel üretimi deniz mayınları kullanılmış. 1870 Prusya Savaşında da nitrogliserinin (dinamit) Fransa’ya girişini sağlamışlar. Sonrasında savaş topu üretimine girip bu işten de büyük paralar kazanmışlar. Alfred Nobel’den sonra da ailesi bu işi sürdürmüş. Ta ki Ekim Devrimi’ne dek. Devrim sonrası, yabancı şirketlerin kamulaştırılmasıyla birlikte Nobel ailesi de gerileme dönemine girmiş. Bu şirketler Avrupa’da bir araya gelip Sovyet petrolüne karşı boykot komitesi kursalar da sonradan bunun “çok zaman alacağını” düşünüp askeri müdahale örgütlemeye yönelmişler. (1) Demek istediğim, Nobel ve ailesinin asla silah ticaretinden rahatsız olmadığı, tersine, barış karşıtı tavırları olduğu.

Alfred Nobel’in vasiyetiyle 1901 yılından itibaren fizik, kimya, tıp/fizyoloji, edebiyat ve barış alanlarında ödül verilmeye başlanır. Ekonomi Nobel’i sonradan, 1969’dan beri İsveç Merkez Bankası girişimiyle veriliyor.

Nobel ödüllerinin dünya siyasetinden bağımsız olmadığını söylemeye gerek yok sanırım. Ancak burada doğa bilimleri ödüllerini biraz ayrı tutmak gerekiyor. Ödül alanların listesine baktığımda fizik, kimya ve fizyoloji/tıp ödüllerini alanların hepsinin hak ettiklerini düşünüyorum. Belki “şuna da verilseydi” denilebilir ama bu durum alanlar üzerinde şüphe yaratmıyor bence. Dahası bir bilimcinin aday gösterilmesinin, hatta adaylık için isminin geçmesinin bile çok önemli olduğu kanısındayım. Özetle, doğa bilimlerinde Nobel almak değerli olmakla birlikte tersi doğru değildir; dünya bilimine en az ödül alanlar kadar yön vermiş çok sayıda bilimcinin ismini sayabilirim. Elbette politika buralarda da etkili çünkü ödül alanlarının çoğunun ABD’den olmasını sadece ABD’de bilimin gelişmiş olmasıyla açıklamak kolay değil. Özellikle SSCB döneminde ısrarla Nobel dışı tutulan çok sayıda bilim insanın olduğunu bugün herkes kabul ediyor.

Barış ve ekonomi ödülleri ise tam tersine tümüyle politik olarak veriliyor. Buna edebiyat ödülleri de eklenebilir. Barış ödülü kazananlar arasında ABD Başkanları ve İsrail Başbakanları olduğunu söylemem yeterli olur sanırım. Örneğin, 2009’da dönemin ABD Başkanı Barack Obama ödülü kazandığında pek çok kişi gibi kendisi de şaşkınlığa uğramıştı. Hatta Obama, 2020’de yayımladığı anılarında, haberi duyduğunda ilk verdiği tepkinin “Ne için?” olduğunu yazdı. Ödülü aldığında Obama sadece dokuz aydır görevdeydi ve dahası ödül için aday gösterme süresi, Obama’nın göreve başlamasından yalnızca 12 gün sonra bitmişti! Ekonomi ödüllerinin ise neredeyse tümü kapitalist dünya sisteminin “bekasına” yönelik çalışmalara veriliyor.

Belki de bu yüzden ödülü reddedenler de oluyor. Örneğin, Vietnam İşçi Partisi Politbüro üyesi Lê Duc Thọ’nun 1973 yılında savaşı sonlandırmalarındaki gayretlerinden dolayı verilen barış ödülünü kabul etmemesi gibi. Tho, ödüle savaşın sorumlularından Henry Kissenger ile birlikte layık görülmüştü. Ödül reddetmek deyince akla en çok Sartre’ın 1964 edebiyat ödülünü reddetmesi gelir. Çünkü Sartre’a göre “yazar, her türlü kurumsallaşmayı reddetmelidir.” (2)

Türkiye’den Orhan Pamuk örneğinde olduğu gibi edebiyat ödüllerinin açıklanmasından sonra genellikle bir tartışma başlasa da Winston Churchill ve Bob Dylan bu ödülü aldığında kararı destekleyen olmadı diye hatırlıyorum. Belki her ikisi de kendi çalışma alanlarında önemli olabilirler, ki ben Dylan için bu kanıdayım, ama edebiyat ödülü almaları akıl dışı gibi geliyor bana.

Sanırım en doğrusu İlber Ortaylı’nın söyledikleri: “Beğenmediğiniz ödüle, adı Nobel bile olsa aldırış etmeyeceksiniz. Her sene verilen ödül iyi değildir zaten.” (3)

(1) Kurban V. Nobeller ve Nobel Ödülü. Yeditepe Yay., 2013.

(2)https://actualitte.com/article/48360/prix-litteraires/le-22-octobre-1964-jour-ou-sartre-refusa-le-%20prix-nobel

(3)https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/prof-dr-ortayli-maalesef-buyuk-bir-edebiyat-odulu-kasabalilasmis/1673810

QOSHE - İzge Günal yazdı: Nobel ödülleri konusu - İzge Günal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İzge Günal yazdı: Nobel ödülleri konusu

15 1
21.01.2024

Kuşkusuz dünyanın en prestijli bilim ödülü Nobel’dir. Kazananlar yaz sonu gibi belli olsa da tören Alfred Nobel’in ölüm yıl dönümü olan 10 Aralık’ta yapılır. 2023 ödülleri de geçen ay, bir eksikle, sahiplerini buldu. Sadece Barış ödülünü “İran’da kadınlara yönelik baskıya karşı insan hakları ve özgürlükleri” mücadelesinden dolayı alan Narges Mohammadi hapiste olduğundan törene katılamadı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da ödül alanlar çokça tartışıldı ama gördüğüm kadarıyla bazı noktalar genellikle eksik kalıyor.

Öncelikle Nobel ile ilgili bir tür şehir efsanesine değinmek gerekiyor. Demek istediğim Alfred Nobel’in, geliştirdiği dinamitin insanlara verdiği zarardan büyük üzüntü duyup bu ödülleri koyduğu efsanesi. Bir gazeteye verdiği demeçte, “Dünyada çok büyük güce sahip patlayıcılar mevcuttur. Eğer ben düşük güce sahip patlayıcı madde icat etmeseydim, çok daha güçlülerini icat edeceklerdi” demişti. Gazeteci konuşmasında bir çelişki olduğunu söyleyince de “Evet, benim yaşamım zaten paradokstur. İhtiyar yaşımda ben İsveç’te top üretim fabrikası kurdum. Dünyada barışı sağlamanın tek yolu savaşı imkânsız kılacak silahların üretilmesidir. Öyle bir gün gelecek ki ilk ateş açan galip olacak” diye eklemişti. (1) Bırakın üzülmeyi, Alfred Nobel daha güçlü bir patlayıcı geliştirmediği için hayıflanmaktadır.

Nobel ailesi özünde dünya ölçeğinde büyük bir silah tüccarıdır. Sermaye birikimlerinde Bakü petrollerinin önemli katkısı olmuş, hatta Bakü’ye gelen ilk yabancı yatırımcılar oldukları söylenir. İlk kez Kırım Savaşı’nda Osmanlıların da içinde bulundukları müttefiklere karşı Nobel üretimi deniz mayınları kullanılmış. 1870 Prusya Savaşında da nitrogliserinin (dinamit) Fransa’ya girişini sağlamışlar. Sonrasında savaş topu üretimine girip bu işten de büyük paralar kazanmışlar. Alfred........

© Gazete Manifesto


Get it on Google Play