Son Güncellenme Tarihi: Şubat 5, 2024 / 07:00

Gayet iyi hatırlıyorum 2006 yılında Türkiye İhracatçılar Meclisinin Genel Sekreterliğini yaparken, “döviz kuru ve ihracat” tartışmalarına nokta koymak için ampirik bir çalışmayı ortaya koymuştuk.

Nobel Ödüllü ekonomist ve istatistikçiler olan olan Robert Fry Engle’ın da ismini verdiği “Engle-Granger Metodu” ile test ettiğimiz döviz kuru-ihracat bağlantısı neticesinde şu sonuca ulaştık:

Bu çalışmayı Merkez Bankası’na da teslim ettik. Çünkü o zamanki Merkez Bankası yönetimi ile TİM arasında sık sık döviz kurları üzerinde polemik yaşanıyordu. O günden sonra köşe yazarı olan bazı ekonomistler, “ihracatçılar döviz kuru sürekli yükselsin istiyor” demeye devam etse de ihracatçılar hiçbir zaman böyle bir iddiada olmadı. Aksine döviz kurlarının piyasada serbestçe belirlendiği ve sakin kaldığı dönemlerde, enflasyon da düşük kaldığı için ihracat artmaya devam etti, hatta rekorlar kırdı. Ancak bugün farklı bir durum var.

Döviz kurları 2018 yılından beri Merkez Bankası tarafından yönetilmeye çalışılıyor. Kur yükselmesin diye milyarlarca dolar satıldı, “doların yükselişi enflasyonun altında kalsın” diye beyhude bir uğraş verildi. Ekonomi yönetimi, sebep-sonuç ilişkilerini birbirine karıştırdı. Son olarak Bakan Şimşek’in, “İhracatta döviz kurları önemli değil” demesi, uygulanan kur politikasını savunmak için doğrulardan uzaklaşmaya başlandığını gösteriyor.

Asgari ücrete zam, ithal hammaddeye ilave gümrük vergisi, döviz kazançlarının doğrudan Merkez Bankasına verilmesi gibi maliyet artıran ve işleri zorlaştıran icraatlara imza atıp, döviz kurlarını tutmaya çalışan bir ekonomi yönetiminin böyle bir söylemde bulunması, elbette isyan ettiriyor.

“İş dünyasının ekonomi yönetimine verdiği peşin destek bu şekilde taksit taksit azalıyor” desem yanlış olmaz. İhracat cephesinde biriken öfkenin farkına varmış olmalı ki, Bakan Şimşek’in İSO’daki konuşması biraz daha dikkatli idi diyebilirim. Ancak olan oldu, söz ağızdan çıktı. Ekonomi yönetiminin, kurları baskılayıp enflasyonu düşük tutma ve vatandaşı dövizden caydırma işi için Türkiye’nin üretim kabiliyetini gücendirmesi bana göre sonu hüsranla bitecek ve değmeyecek bir iş. Umarım kısa zamanda serbest piyasa şartlarına geri döneriz.

Prof. Dr. Emre Alkin; Saint Michel Fransız Lisesi’ni 1987 ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni de 1991’de bitirdikten sonra, 1993 yılında İstanbul Üniversitesi’nde lisansüstü eğitimini tamamladı. 1996 yılında Doktorasını yine aynı Üniversite’de tamamlayarak ve 1997’de “doçent”; 2002 yılında ise “profesör” unvanını aldı.

1999-2003 yılları arasında İMKB Başkan Danışmanlığı, 2000 yılında TİM Genel Sekreterliği, Vergi Konseyi Üyeliği görevini yürüten Prof. Dr. Emre Alkin; Çukurova Holding, Doğan Holding, Anadolu Holding ve Altınbaş Holding’de görev yaptı. Çeşitli gazetelerde ekonomi köşe yazarlığı, TV8, SKYTÜRK, A HABER, CNNTURK, TRTHABER gibi televizyon kanallarında ekonomi yorumculuğu yapan Prof. Dr. Emre Alkin, Dünya Gazetesi’nde “Paylaşmasak Olmazdı” isimli sayfasıyla içimizdeki kahramanlara yer vermektedir.

Şu an Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı olan Alkin, İzmir’in spor kulüplerinden Göztepe Sportif A.Ş.’de Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Futbol Federasyonu Genel Sekreterliği de yapmıştır. Temmuz 2017’den beri de Galatasaray Sportif A.Ş. Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmaktadır. Alkin, “Uzlaşmazlık Çözümü” konusunda şirketler ve kamu arasında ulusal ve uluslararası çalışmalara katılmaktadır. Ödeme Sistemleri, Mobil Teknolojiler, Finans ve Mali Konular ile ilgili uluslararası şirketlerde görev yapmaktadır.

Prof. Dr. Emre Alkin’in; “Risk Management”,“Finansal Aracılığın Evrimi”, “Bankalarda Risk Yönetimine Giriş”, Yalın Alpay’la birlikte kaleme aldığı “Dünden Bugüne Gaziantep”, “Her Şey Ekonomi Değil” , “Paylaşmasak Olmazdı”, “Fikret Mualla’nın Sanatı” ve 2017 yılının en iyi iş kitabı seçilen “Olaylarla Türkiye Ekonomisi” isimli, biri İngilizce olmak üzere sekiz kitabı bulunmaktadır. Ayrıca insan ilişkilerinin dünden bugüne evrimi üzerine yazdığı “Seve Seve Aldattım” isimli kitabı da bu yıl çok satan kitaplar arasında yer almıştır.

Prof. Dr. Emre Alkin, iki çocuk babası olup, Türkçe, İngilizce ve Fransızca konferanslar vermektedir.

QOSHE - Döviz Kuru ve İhracat - Emre Alkin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Döviz Kuru ve İhracat

16 23
05.02.2024

Son Güncellenme Tarihi: Şubat 5, 2024 / 07:00

Gayet iyi hatırlıyorum 2006 yılında Türkiye İhracatçılar Meclisinin Genel Sekreterliğini yaparken, “döviz kuru ve ihracat” tartışmalarına nokta koymak için ampirik bir çalışmayı ortaya koymuştuk.

Nobel Ödüllü ekonomist ve istatistikçiler olan olan Robert Fry Engle’ın da ismini verdiği “Engle-Granger Metodu” ile test ettiğimiz döviz kuru-ihracat bağlantısı neticesinde şu sonuca ulaştık:

Bu çalışmayı Merkez Bankası’na da teslim ettik. Çünkü o zamanki Merkez Bankası yönetimi ile TİM arasında sık sık döviz kurları üzerinde polemik yaşanıyordu. O günden sonra köşe yazarı olan bazı ekonomistler, “ihracatçılar döviz kuru sürekli yükselsin istiyor” demeye devam etse de ihracatçılar hiçbir zaman böyle bir iddiada olmadı. Aksine döviz kurlarının piyasada serbestçe belirlendiği ve sakin kaldığı dönemlerde, enflasyon da düşük kaldığı için ihracat artmaya devam etti, hatta rekorlar kırdı. Ancak bugün farklı bir durum var.

Döviz kurları 2018 yılından beri Merkez Bankası tarafından yönetilmeye çalışılıyor. Kur yükselmesin diye milyarlarca dolar satıldı, “doların yükselişi enflasyonun altında kalsın” diye beyhude bir uğraş verildi. Ekonomi yönetimi, sebep-sonuç ilişkilerini birbirine karıştırdı. Son olarak Bakan Şimşek’in, “İhracatta döviz kurları önemli değil” demesi, uygulanan kur politikasını savunmak için doğrulardan uzaklaşmaya başlandığını........

© Gazete Pencere


Get it on Google Play