Bismillahirrahmanirrahim

Doğumuyla şereflendiğimiz Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) Efendimize, bizi ümmet kılan Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’ımıza hamd; Önderimiz, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Mümin kardeşlerimize, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olanlara, Din ve Vatan muhafızı Gazi ve Şehidlerimize salât ve selam olsun!

Dün gece Mübarek Üç Ayların ilki Receb-i Şerif Ayına, “Allah’ım! Receb ve Şaban Aylarını bizim için bereketli kıl! Mübarek eyle! Ve Bizi Ramazan ayına ulaştır” dualarımızla girdik. Ve Regaib Gecesini dua ve dünyevi-uhrevi dileklerimizle idrak ettik elhamdülillah!

Ancak; Azılı Düşman Ebu Cehillerin bile hürmet edip savaşları ve soygunları bıraktığı Receb Ayı ve diğer Haram aylarda Siyonist İsrail ve Emperyalist Haçlı Dünyasının katliamı Vahşeti altında Receb Ayına girmenin burukluğunu ve hüznünü yaşıyoruz!

Tam iki asırdır artarak devam eden Arş-ı alâyı titreten bu zulüm ve zalimlerin tasallutundan, işgallerinden ve katliamlarından kurtulmak istiyorsak en büyük silahlı güç ve düşmanımız olan nefis terbiyesine çok ihtiyacımız olduğu bir zamanda Üç Aylar paha biçilmez bir fırsattır! Nefis muhakemesi ve muhasebesinden uzak, ahirete hazırlıksız yakalanmamak için nefis, heva ve arzularımızı Oruç, Salât (Namaz ve Salavat-ı Şerif’e) ve sadakalarımızla, hayır ve hasenatımızla, Zekât, zikir ve tesbihatlarımızla, tövbe, istiğfar ve dualarımızla yeniden reaktif edip ıslah etmeliyiz!

“Kendi arzu ve heveslerini hayatın biricik gayesi hâline getirerek ihtiraslarını İlah edinen ve Allah’ın da, zulümleri sebebiyle sapıklığı hak ettiğini bildiği için kulağını ve kalbini mühürleyip gözlerinin üzerine perde çekerek Hak ve hidâyetten mahrum bıraktığı insanın acıklı hâlini bir düşünsene! Söyler misiniz; Allah böyle birini saptırdıktan sonra, artık kim onu doğru yola iletebilir? Öyleyse, ey insanlar, bunları düşünüp öğüt almayacak mısınız?'' (Casiye S. 23)

“Arzu ve tutkularını kendisine ilâh edinen kimseyi gördün mü? Zevklerini, çıkarlarını, ihtiraslarını hayatın biricik ölçüsü hâline getirerek bunları kendisine İlah edinen kimsenin ne kadar zavallı ve ne kadar aşağılık hale geldiğini görüyorsun, değil mi? Şimdi, onun inkârından sen mi sorumlu olacaksın?” (Furkan S.43) İlahi Mesajlarının uyarılarına uyarak; şehvet, şöhret, mal ve makamlara kul ve köle olmaktan kendimizi mutlaka kurtarmak için Oruç, Salât (Namaz ve Salâvat-ı Şerif’e) ve sadakalarımızla, hayır ve hasenatımızla, Zekât, zikir ve tesbihatlarımızla, tövbe, istiğfar, sohbet ve dualarımızla azgın nefislerimizi evcilleştirmeliyiz!

Korona’dan ve Kanserden çok daha tehlikeli ve hepimize bulaşmış olan tatminsizlik, doyumsuzluk, şuursuzluk, şükürsüzlük, zikirsizlik, fikirsizlik ve nankörlük gibi virüs mikroplarına karşı sadece Allah’a kul ve Hz. Muhammed (s.a) Efendimize Ümmet olmamızdan başka bir ilacımız yoktur! Tek çare İslam’dır! Müslümanca İnanmak ve Müslümanca yaşamaktır!

“Allah’ın bu dehşet verici uyarısı ve yücelerden indirdiği Kur’an hakikati karşısında Müminlerin kalplerinin yumuşayıp saygıyla ürpereceği vakit hâlâ gelmedi mi? Evet, artık müminler, paslanan gönüllerini silkeleyip Kur’an’la yeniden hayat bulsunlar da böylece, daha önce kendilerine kitap verilen ve vahiyle tanışmalarının üzerinden uzun bir süre geçtiği için imanla tanışma heyecanını yitiren, kalpleri gaflet perdesiyle kapanıp katılaşan ve bugün birçokları yoldan çıkmış olan Ehli Kitabın Yahudi ve Hıristiyanların ve diğerlerinin durumuna düşmesinler!” (Hadid S.16)
İlahi ihtarı karşısında dünyevileşmek sebebiyle mermerden de katılaşmış sevgi, saygı, merhamet, uhuvvetten (kardeşlikten) uzaklaşmış kalblerimizi Oruç, Salât (Namaz ve Salâvat-ı Şerif’e) ve sadakalarımızla, hayır ve hasenatımızla, Zekât, zikir ve tesbihatlarımızla, tövbe, istiğfar, sohbet ve dualarımızla azgın nefislerimizin işgalinden kurtarmalıyız!

“Zira hakkıyla Allah’a iman edenlerin kalpleri (Gönülleri) Allah’ı anmakla huzura kavuşmuştur. Dikkat edin, Kalbler ancak Allah’ı anmakla huzura kavuşur. Mutlu olur!” (Rad S.28)

Eşhur’ul Hurum (Hürmet edilen aylardan) olan Receb Ayında, her gün ve her ayda Salât (Namaz ve Salavat-ı Şerif’e) ve sadakalarımızla, hayır ve hasenatımızla, zekât, zikir ve tesbihatlarımızla, tövbe, istiğfar, sohbet ve dualarımızla azgın nefislerimizi ıslah ederek geçmiş günahlarımızı sildirtmeliyiz! Seyyiatlarımızı (günahlarımızı) hasenata döndürtmeliyiz! Günahlarımızın çokluğu sebebiyle Allah’ımızdan ümidimizi asla kesmemeliyiz!

Zira, “(Ey Muhammed! Onlara) De ki: Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere nefislerini israfa uğratan (günahlara dalan, yararsız, faydasız işlerle ömrünü ziyan eden isyanlarla (ölçüyü taşıran) kullarım. (Siz yine de) Allah’ın rahmetinden asla umudunuzu kesmeyin! Şüphesiz Allah, (dilerse ve layık görürse) (Kul hakları hariç) bütün günahları (ve suçları) yarlıgayıcı ve affedicidir. Çünkü O, Kullarını bağışlayandır, esirgeyip acıyandır.” (Zümer S.53)

Ve en büyük Cihad olan nefsimizle savaş mücadelesinin sonunda Emmareci (Emredici) Nefislerine mağlup olmayan Mü'min Kullarına, “Ey gönlü vahiyle, Allah’a kullukla huzura ermiş nefse sahip kişi!” “Rabb’ına dön; O’ndan razı olmuş ve O’nun rızasını kazanmış olarak! Sen O’ndan hoşnut, O de senden hoşnut bir hâlde Salih kullarımızın arasına katıl ve Cennetime gir!” (Fecr S.27-30) Ayet-i Kerimesiyle müjdelediği sonsuz rahat ve mutluluk Yurdu Ahiretin Cennet Saraylarına ebediyen varis olanlardan olmayı Allah’ımız hepimize lütfetsin! Amin!

“Bununla beraber ben nefsimi, kendimi temize çıkaramam. Çünkü nefis ısrarla kötülüğü emreder, kötülükte rehberlik eder. Ancak Rabbimin rahmetiyle muamele ettiği, koruduğu durumlarda, insan nefsin elinden kurtulabilir. Rabbim kullarını koruma kalkanına alır, çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir.” (Yusuf S.53) İlahi mesajında belirtilen ve en büyük imtihanımız olan nefislerimizle ve dış düşman mel'un şeytan ve yandaşlarıyla mücadelemizde, Nefislerimizi ve Nesillerimizi ıslah etmemizde Allah’ımız daim yar, yardımcımız ve muhafızımız olsun. Amin!

Ve Allah’ımız, Receb Ayı ile başlayan Mübarek Üç Aylar hürmetine başta Filistin, Irak, Suriye ve Doğu Türkistan olmak üzere tüm Mazlum Coğrafyanın zalimlerin istilasından, sömürüsünden ve saldırılarından kurtuluşunu acilen lütfetsin! Zalim Siyonist Şeytanlaşmış Yahudilerin ve taşeronları sapkın tüm Emperyalist Devletlerin sonlarını Cihadi çalışmalarımızla Firavun ve Nemrudların sonu eylesin!
Kahraman Kassam Tugaylarını ve hepimizi Siyonist İsrail’in Azrail’i eylesin!
Amin!

Nefsimizde, ailemizde ve ülkemizde “İslam Sözleşmesi”nin uygulanması, Mukaddes Mescid-i Aksa'mızın, Filistin’imizin, Osmanlıcamızın özgürlüğü, tatil olması dileğiyle Cuma Bayramımız ve Receb Ayımız mübarek olsun.
Selam, sevgi ve duayla...

Şevki Yılmaz

www.sevkiyilmaz.net
Twitter: @sevkiyilmaz

Facebook:
@sevkiyilmaztr
@sevkiyilmaz1955

QOSHE - Allah’ımız, hepimizi Siyonist İsrail’in Azrail’i eylesin! Amin - Şevki Yılmaz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Allah’ımız, hepimizi Siyonist İsrail’in Azrail’i eylesin! Amin

14 1
12.01.2024

Bismillahirrahmanirrahim

Doğumuyla şereflendiğimiz Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) Efendimize, bizi ümmet kılan Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’ımıza hamd; Önderimiz, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Mümin kardeşlerimize, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olanlara, Din ve Vatan muhafızı Gazi ve Şehidlerimize salât ve selam olsun!

Dün gece Mübarek Üç Ayların ilki Receb-i Şerif Ayına, “Allah’ım! Receb ve Şaban Aylarını bizim için bereketli kıl! Mübarek eyle! Ve Bizi Ramazan ayına ulaştır” dualarımızla girdik. Ve Regaib Gecesini dua ve dünyevi-uhrevi dileklerimizle idrak ettik elhamdülillah!

Ancak; Azılı Düşman Ebu Cehillerin bile hürmet edip savaşları ve soygunları bıraktığı Receb Ayı ve diğer Haram aylarda Siyonist İsrail ve Emperyalist Haçlı Dünyasının katliamı Vahşeti altında Receb Ayına girmenin burukluğunu ve hüznünü yaşıyoruz!

Tam iki asırdır artarak devam eden Arş-ı alâyı titreten bu zulüm ve zalimlerin tasallutundan, işgallerinden ve katliamlarından kurtulmak istiyorsak en büyük silahlı güç ve düşmanımız olan nefis terbiyesine çok ihtiyacımız olduğu bir zamanda Üç Aylar paha biçilmez bir fırsattır! Nefis muhakemesi ve muhasebesinden uzak, ahirete hazırlıksız yakalanmamak için nefis, heva ve arzularımızı Oruç, Salât (Namaz ve Salavat-ı Şerif’e) ve sadakalarımızla, hayır ve hasenatımızla, Zekât, zikir ve tesbihatlarımızla, tövbe, istiğfar ve dualarımızla yeniden reaktif edip ıslah etmeliyiz!

“Kendi arzu ve heveslerini hayatın biricik gayesi hâline getirerek ihtiraslarını İlah edinen ve Allah’ın da, zulümleri sebebiyle sapıklığı hak ettiğini bildiği için kulağını ve kalbini mühürleyip gözlerinin üzerine perde çekerek Hak ve hidâyetten mahrum bıraktığı insanın acıklı hâlini bir düşünsene! Söyler misiniz; Allah böyle birini saptırdıktan sonra, artık kim onu doğru yola iletebilir? Öyleyse, ey insanlar, bunları düşünüp öğüt almayacak mısınız?'' (Casiye S. 23)

“Arzu ve tutkularını kendisine ilâh edinen kimseyi gördün mü? Zevklerini, çıkarlarını, ihtiraslarını hayatın biricik ölçüsü hâline getirerek bunları kendisine İlah edinen kimsenin ne kadar zavallı ve ne kadar aşağılık hale geldiğini görüyorsun, değil mi? Şimdi, onun........

© Haber Vakti


Get it on Google Play