Dindar insanları “yobaz-gerici” olarak tanımlayan sözde çağdaş kemalistler, “M. Kemal’i sevmeyen ölsün. Sevmeyen kahrolsun” diyor, devamında bu sözlerin çok daha ötesinde bir sürü küfürler ediyorlar..

Dün 23 Nisan idi..

23 Nisan 1920’nin yıldönümü idi..

Biz de “23 Nisan 1920’de ne oldu”ğunun arşivine girip, Mustafa Kemal’in kaleminden belgeleri orjinal şekli ile aktarıp, “M. Kemal’i sevmeyen kahrolsun” diyenlere, “Hodrimeydan” resti çekelim...

Onlara, “Bu M. Kemal’i sevmeyen kahrolsun” demeye hazır olup olmadıklarını soralım..

Mustafa Kemal imzası ile yayınlanan tamimin tarihi 21 Nisan 1920.


Biliyorum, yeni yetme kemalistler, belgenin orjinalini önlerine aldıklarında, “Ama biz bunu okuyamayız ki!” diyecekler..

Evet, kafanızdaki tüm tabuları yıkın ve gerçeği kabul edin..

Kurtuluş Savaşı’nın Mustafa Kemal’i, Osmanlıca yazıyordu..

Latin harflerinin, Kurtuluş Savaşı ile, savaşı yapan ruh ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktu..


Hatta “Kurtuluş Savaşı, Latin harfleri ve devamında bir dizi Batılı dayatmaları reddetmek için yapılmıştı” denilse, hiç te yanlış olmaz.

Yeni yetme kemalistler, şunu diyebilirler.

“Biz zaten Kurtuluş savaşını sahiplenmiyoruz”

Deseler, zaten tartışmanın yarısını atlamış olacağız..

“Kurtuluş Savaşı’nda yoktunuz. Ne ara bu ülkeyi sahiplendiniz” diyeceğiz..

Ama muhataplarımız, hem Kurtuluş Savaşı’nı kabullenerek, onu kutsayıp, hem de o mücadele ile taban tabana zıt yönetim katındaki değişiklikleri, savaşın amacı gibi bize göstermeye çalıştıkları içindir ki..


Tartışma başlıyor..

Bizler, Kurtuluş savaşını sahipleniyoruz, bunu hatırlatıp, yeni yetme Kemalistleri beyin kanaması geçirtecek M. Kemal imzalı tamimden o günün gerçeklerini aktarmaya başlayalım.

“1-Bi-mennihi’l-kerîm Nisan’ın yirmi üçüncü Cuma günü Cuma namazını müteakıb Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi küşad edilecektir.”

Kulağıma kadar geliyor, “Ne diyon ya sen?” itirazlarınız..

Ben bir şey demiyorum..

Orjinal belgeden, dün kutladığımız 23 Nisan’ın tamimini aktarıyorum..

Ama yeni yetme Kemalistler (itiraf edeyim, bizim de bu cümleler için ‘şıppadanak anlıyoruz, bunların dersini veriyoruz’ diyeceğimiz bilgimiz maalesef yok), “Bi” ne demek diyecekler..

“Mennihi” ne ola ki? diyecekler..

“Kerim”i biliyoruz” diyecekler de..

Sonrasını “Kerim”den ne anladıklarını söylediklerinde, itikadi açıdan sıkıntı yaşayacağımız bir cevap vereceklerini bildiğim için, onu hiç aktarmıyorum..

Fotoğrafı çekelim:

“İşte kültür emperyalizmi” diyelim..

M. Kemal’in tamimini günümüz Türkçesine yaklaştırarak aktaralım:

“1- Kerim olan Allah’ın yardımıyla Nisan’ın 23. Cuma günü Cuma namazını müteakip Ankara’da Büyük Millet Meclisi açılacaktır.”

Gördünüz mü?

Saygıya, hürmete, yaratanın karşısındaki acizliğin kabülüne bakın..

Yok öyle, sadece “Allah” diye söze başlamak..

Allah’a (cc) ait isimlerden birisi ile de, ilaveten saygını ve yakarışını dile getireceksin..

M. Kemal de öyle yapıyor..

“Kerim olan Allah” diyor..

“Yardımıyla” diyor..

“Cuma günü” diyor..

Cuma deyince, zorunlu olarak “Cuma namazını müteakip” diyor..

“Cuma’dan önce.. Cuma’dan sonra.. Cuma günü, her şey Cuma namazına göre dizayn edilir.” demek istiyor..

İkinci maddeye geçiyor..

Orada biraz sakinleşelim..

Kemalistler, yiyecekleri şoka hazırlansınlar..

Yüksek gerilime maruz kalacaklarını bilsinler.

Yok öyle 220 volt, 380 volt.

Resmen adamı öldürücü, öldürücü ne demek, anında kömür edici bir şok voltaja maruz kalacaklar:

“Vatanın istiklali ile Hilafet ve Saltanat makamının kurtarılması gibi en mühim ve hayati vazifeleri ifa edecek olan Büyük Millet Meclisi’nin açılışını Cuma gününe tesadüf ettirmekle o günün bereketinden istifade edilecektir.”

Hilafet ve saltanat ha..

Kurtarılması ha!

“Bir yanlışın olmasın, Ali bey.. Hatlar mı karıştı” diyecekler..

Hatlar da karışmadı, yanlışım da yok..

Karışan bir hat var ise..

O hat benimki değil, başkalarının hatları..

Bir yanlış var ise.. O yanlış bizimki değil, başkalarının yanlışı..

Devam edelim, M. Kemal’in tamimine:

“Açılıştan önce tüm mebuslarla birlikte Hacı Bayram-ı Veli Cami-i Şerif’inde Cuma namazı kılınarak Kur’an ve namazın ışığından feyiz alınacaktır. Namazdan sonra Lihye-i Saadet ve Sancak-ı Şerif ile birlikte Meclis’e gidilecektir. Meclis’e girilmeden önce dua okunacak ve kurbanlar kesilecektir. Bu törende Hacı Bayram-ı Veli Cami-i Şerif’inden Meclis’e kadar kolordu komutanlığınca askeri kıtalar ile özel tertibat alınacaktır.”

Nasıl, öğreniyor musunuz, uyanıyor musunuz hacılar?

Kur’an ve namazın ışığından feyiz almayı düşünüyor musunuz, artık..

Lihye-i Saadet nedir, Sancak-ı Şerif neye denir, öğrenmeye var mısınız..

Bundan böyle, dua edenlerle alay etmeye son verecek misiniz?

Kurban Bayramı yaklaşıyor.. 2 aydan az bir zamanımız kaldı..

Kurban kesme ile ilgili söylemlerinizi gözden geçirecek misiniz?

Yüksek gerilime maruz kaldığınıza göre, hayatta iseniz, M. Kemal’in genelgesinin devamından da aktarayım:

“ 3- Açılış gününün kutsallığı için bugünden itibaren vilayet merkezinde vali beyefendinin düzenlemesiyle Kur’an hatmine ve Buhari-i Şerif tilavetine başlanacaktır. Kur’an hatmi, uğur ve bereket getirsin diye Cuma namazından sonra Meclis önünde tamamlanacaktır.

4- Mukaddes ve yaralı vatanımızın her köşesinde aynı şekilde bugünden itibaren Kur’an hatmi ve Buhari-i Şerif tilavet edilecektir. Cuma günü ezandan önce minarelerde salat-ı şerife okunacaktır. Hutbe sırasında Halife ve Padişahımızın adı zikredilirken kendilerinin ve tüm memleket halkının bir an evvel felah ve saadete nail olmaları için dua edilecektir.”

Yeni yetme Kemalistlere bu kadar işkence yeter..

Kendilerine gelsinler..

Sonra devam ederiz..

Ve noktalıyorum:

“Bu M. Kemal’i sevmeyen, kahrolsun!”

Yeni Akit

QOSHE - Bu M. Kemal’i sevmeyen kahrolsun! - A. İhsan Karahasanoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bu M. Kemal’i sevmeyen kahrolsun!

43 1
24.04.2024

Dindar insanları “yobaz-gerici” olarak tanımlayan sözde çağdaş kemalistler, “M. Kemal’i sevmeyen ölsün. Sevmeyen kahrolsun” diyor, devamında bu sözlerin çok daha ötesinde bir sürü küfürler ediyorlar..

Dün 23 Nisan idi..

23 Nisan 1920’nin yıldönümü idi..

Biz de “23 Nisan 1920’de ne oldu”ğunun arşivine girip, Mustafa Kemal’in kaleminden belgeleri orjinal şekli ile aktarıp, “M. Kemal’i sevmeyen kahrolsun” diyenlere, “Hodrimeydan” resti çekelim...

Onlara, “Bu M. Kemal’i sevmeyen kahrolsun” demeye hazır olup olmadıklarını soralım..

Mustafa Kemal imzası ile yayınlanan tamimin tarihi 21 Nisan 1920.


Biliyorum, yeni yetme kemalistler, belgenin orjinalini önlerine aldıklarında, “Ama biz bunu okuyamayız ki!” diyecekler..

Evet, kafanızdaki tüm tabuları yıkın ve gerçeği kabul edin..

Kurtuluş Savaşı’nın Mustafa Kemal’i, Osmanlıca yazıyordu..

Latin harflerinin, Kurtuluş Savaşı ile, savaşı yapan ruh ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktu..


Hatta “Kurtuluş Savaşı, Latin harfleri ve devamında bir dizi Batılı dayatmaları reddetmek için yapılmıştı” denilse, hiç te yanlış olmaz.

Yeni yetme kemalistler, şunu diyebilirler.

“Biz zaten Kurtuluş savaşını sahiplenmiyoruz”

Deseler, zaten tartışmanın yarısını atlamış olacağız..

“Kurtuluş Savaşı’nda yoktunuz. Ne ara bu ülkeyi sahiplendiniz” diyeceğiz..

Ama muhataplarımız, hem Kurtuluş Savaşı’nı kabullenerek, onu kutsayıp, hem de o mücadele ile taban tabana zıt yönetim katındaki değişiklikleri, savaşın amacı gibi bize göstermeye çalıştıkları içindir ki..


Tartışma başlıyor..

Bizler, Kurtuluş savaşını sahipleniyoruz, bunu hatırlatıp, yeni yetme Kemalistleri beyin kanaması geçirtecek M. Kemal imzalı tamimden o günün gerçeklerini aktarmaya başlayalım.

“1-Bi-mennihi’l-kerîm Nisan’ın yirmi üçüncü Cuma günü Cuma namazını müteakıb Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi küşad edilecektir.”

Kulağıma kadar geliyor, “Ne diyon ya sen?”........

© Haber7


Get it on Google Play