NATO’ ya ait gemiler Basra Körfezi, Kızıldeniz, Doğu Akdeniz ve Ege sularında aç köpek balıkları gibi kol geziyor. Leş kokusu almış çelik kanatlı akbabalar havada kavisler çizerek dönüp duruyor mazlum ülkelerin tepesinde. Hepsi de kendilerine düşecek ganimetlerden pay kapma hevesinde. Dilleri bir karış dışarıda, ağızlarında köpüklü salyalar, gözleri birer kan çanağı saldırıya hazır vahşi canavarlar... Saldırmak ve kan dökmek için sabırsızlanıyorlar.

Emperyalistlerin gözleri işgal, istila, sömürü ve zulümden başka bir şey görmüyor. Bunların taraftarları, yaltakçıları, taşeronları, düşmanlarımıza yardım ve yataklık etmek için birbirleriyle yarışıyor. Mevcut siyasi partilerin birçoğu birkaç oy, milletvekilliği ve belediye başkanlığı çıkarmak adına dibe vurmuş bir ihanetin içinde can çekişiyor.
Millet olarak verdiğimiz mücadele basit bir iktidar sevdası ve kavgası değil. Haçlı savaşlarının devamı niteliğinde olan bir Hilal ve Haçlı kavgasıdır. Milletimize karşı bizim gibi görünüp kılıcı düşmanların tarafında savaşan ikiyüzlü, karaktersizlere karşı adı konmamış bir savaşı sürdürüyoruz.

Bizdenmiş gibi görünen, adı sanı şekli bizim gibi fakat kılıcı düşmanın tarafında olan içimizdeki ahmak ve aptallar yüzünden zayıf düşürülmüş ve nihayet yıkılmış bir imparatorluğun varisleri olarak yeniden ayağa kalkmak ve dik durma mücadelesi içindeyiz. Bu bizim tarihimizin gerçeğidir. İnsana ne gelirse kendisinden ve kendisi gibi görünenden en yakınındaki ikiyüzlülerden geldiğini asla unutmamalıyız.

Çağlar öncesi başlayan bu savaş bugün de çağdaş Alpaslan, Kılıçaslan, Nureddin Zengi, Salahattin Eyyubiler ile ABD, Fransa, İngiltere, Yunanistan, İsrail, Ermenistan gibi modern Haçlılara karşı devam ediyor. Bizans’ın çocukları ile atalarımız Selçuklu ve Osmanlının evlatları olan bizleriz bugün düşmanla karşı karşıya gelen ve savaşan.
Hilal ile Haççın savaşıdır bu. Amerika, Avrupa ve Onların müttefikleri Haçlı ordularına karşı verdiğimiz inanç ve iman savaşının bir devamıdır bu. Haçlı haydutlarına karşı İslam yiğitlerinin mücadelesinin devamı...

Bu savaş; Habil ve Kabille başlar, Nemrut ile Hz. İbrahim arasında sürer, Firavun’ la Musa arasında devam eder, Ebu Cehille Hz. Muhammed arasında zirveye ulaşır. İman ile Küfrün, Hak ile batılın savaşı olarak anılır ve bilinir. Bu mücadele mazlum ile zalimin, milletimizin asil evlatları ile emperyalizmin yerli ve yabancı uşakları ve taşeronları arasında bugün de en açık ve net olarak sürmektedir. Ülkemizin bu gününü, yarınını ilgilendiren bir beka sorunu, dünya Müslümanlarının da var olma ve yok olma mücadelesidir bu.

Keşmir’den Karabağ’a, Filistin’den Filipin’e, Somali’den Mali’ye, Libya’dan Senegal’e Fas’tan Güney Afrika sahillerine, Pakistan, Bengaldeş, Malezyadan Endenozya’ ya, Kafkaslardan Bosna’ya Kazan dan Yemen’e, Doğu Türkistandan İspanya’ya kadar duaya kalkan ellerin, Müslüman yüreklerin ve coğrafyaların varoluş mücadelesidir bu.
Bizim Kur’an ve Sünnet’ e olan bağlılığımız, Hakka ve hakikate yönelişimiz, adalet ve kardeşlik peşinde koşuşumuz, mazlumları ve ezilenleri savunmamız devem ettikçe sürecek bu koşu, bu mücadele, bu kavga.

Millet olarak; vahyin pınarlarından sulanan Horasan ellerinin, Anadolu bozkırlarında savaşan Selçuklu ve Osmanlı kahramanlarının yolunda mücadele eden bu vatanın ve toprağın asil kanı ve çocuklarıyız. Bize saldıranlar inkar ve tuğyanın kara bayrağı altında toplanan dost ve müttefik sandığımız iki yüzlü sahtekarlar, yerli ve milli münafıklar, çağdaş Roma ve Bizans ordularıdır.

Dün; İslam askerlerinin kazandığı gibi, yarında Allah’ın tarafında olan ve savaşan Hakkın, adaletin, kardeşliğin bayraktarlığını yapan gönül erleri ve İslam mücahitleri kazanacaktır Allah’ın izniyle…

Tarihte olduğu gibi Haçlı çapulcularına, onların yandaş ve müttefiklerine bu topraklar yine mezar olacak, bundan önce kaybettikleri gibi onlar yine kaybedeceklerdir. Bundan sonra da kaybedecekleri gibi… ‘’Kim Allah'ı, O'nun peygamberini ve inananları dost edinirse, bilsin ki şüphesiz Allah taraftarları galiplerin ta kendileridir.’’ (Maide; 56) Vesselam!

Arif Altunbaş / Haber 7

QOSHE - Kimin ve neyin savaşı - Arif Altunbaş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kimin ve neyin savaşı

10 1
08.03.2024

NATO’ ya ait gemiler Basra Körfezi, Kızıldeniz, Doğu Akdeniz ve Ege sularında aç köpek balıkları gibi kol geziyor. Leş kokusu almış çelik kanatlı akbabalar havada kavisler çizerek dönüp duruyor mazlum ülkelerin tepesinde. Hepsi de kendilerine düşecek ganimetlerden pay kapma hevesinde. Dilleri bir karış dışarıda, ağızlarında köpüklü salyalar, gözleri birer kan çanağı saldırıya hazır vahşi canavarlar... Saldırmak ve kan dökmek için sabırsızlanıyorlar.

Emperyalistlerin gözleri işgal, istila, sömürü ve zulümden başka bir şey görmüyor. Bunların taraftarları, yaltakçıları, taşeronları, düşmanlarımıza yardım ve yataklık etmek için birbirleriyle yarışıyor. Mevcut siyasi partilerin birçoğu birkaç oy, milletvekilliği ve belediye başkanlığı çıkarmak adına dibe vurmuş bir ihanetin içinde can çekişiyor.
Millet olarak verdiğimiz mücadele basit bir iktidar sevdası ve kavgası değil. Haçlı savaşlarının devamı niteliğinde olan bir Hilal ve Haçlı kavgasıdır. Milletimize karşı bizim gibi görünüp kılıcı düşmanların tarafında savaşan ikiyüzlü, karaktersizlere karşı adı konmamış bir savaşı sürdürüyoruz.

Bizdenmiş gibi görünen, adı sanı şekli bizim gibi fakat kılıcı düşmanın tarafında olan içimizdeki ahmak ve aptallar yüzünden zayıf düşürülmüş ve nihayet yıkılmış bir imparatorluğun varisleri olarak yeniden ayağa kalkmak ve dik durma mücadelesi içindeyiz. Bu........

© Haber7


Get it on Google Play