Savunma sanayimizdeki adımlarımızın son kilometre taşı ANKA-3 oldu. İlk uçuşununda gövde gösterisi yapan insansız savaş uçağımız ANKA-3'ün de gösterdiği gibi, silahlanma programımız her açıdan oldukça başarılı.

ANKA-3, Türkiye'nin son yıllarda artan savunma sanayii alanındaki filosunun en iddialı platformlarından. ANKA İHA, Bayraktar TB2 ve Aksungur'un ardından Kaan savaş uçağımız ve TB3'le birlikte en üst lige çıkacağız. Akıncı TİHA, Kızılelma, TCG Anadolu ve diğerlerini unutmuş değiliz tabii ki de.

Batı'nın Türkiye'ye yaptırım hesaplarının işe yaramadığını hatırlatan pek çok gösterge var. Tıpkı yukarıdaki örneklerde olduğu gibi.

ABD, Türkiye'yi, Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi satın alması nedeniyle F-35 programından attı. Ancak, Batı'nın Türkiye'nin silahlanmasını yavaşlatma hesabı işe yaramadı. Türkiye'nin savunma sektöründe "kendi kendine yetme" stratejisi meyvesini veriyor. Bu, son yıllarda Batı tarafından uygulanan çok sayıda yaptırıma bir yanıt aslında.

Savunma sanayii alanında uyguladığımız strateji net olarak görülüyor ki işe yarıyor. Bunu bir örnekle özetlemiş olayım. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) analistleri, geçtiğimiz günlerde dünyanın en büyük 100 savunma şirketinin listesini yayımladı. Cirosunda düşüş yaşayan ABD şirketlerinin aksine, Türk şirketleri en çok kazananlar arasında yer aldı. Sıralamada yer alan dört Türk şirketinin cirosu, 2022'de yüzde 22 gibi ciddi bir artışla 5,5 milyar dolara yükseldi. Savunma sanayimizin öncü markalarından BAYKAR'ın cirosu tek başına yüzde 94 arttı.

Ama hem askeri havacılıkta hem diğer savunma sanayii alanlarında tam bağımsızlığa ulaşmamızın önünde hala uzun bir süre var. Yerli ve millilik oranını çok arttırsak da bazı motor ve uçuş sistemlerini yurt dışından tedarik ediyoruz. Kararlı bir şekilde yürüdüğümüz sürece bunların da üstesinden geleceğiz.