Yedi Ekim'den bu tarafa Amerika’nın koruyucu kanatları altında, Batılı sözüm ona uygar ülkelerin sessizce teşvikleri ile Siyonist İsrail, iki buçuk milyon Gazzeli insanın evlerini başlarına yıktı, yurtlarını talan etti, mallarını ve birikimlerini çaldı, dükkanlarını yağmaladı, hastanelerini yıktı, çocukları, hastaları ve yaşlıları öldürdü, bebekleri paramparça etti, sağ kalanları da aç, susuz çöllere sürdü.

Hiçbir kural, kaide, ahlak ve ilke tanımayan bu katil sürüleri, insanlık tarihinin geçmiş ve geleceğine 21. Yüzyıldan, yine insanlık adına kapkara bir utanç ve ibretlik tablosu bıraktı.

“Yeryüzünün lanetlileri” olan bu azgın Siyonist azınlık ve onu destekleyenler kendi halklarından vicdanları hala çürümemiş olanlar tarafından bile lanetlendi ve çok büyük protestolarla lanetleniyorlar.

Bu olayla birlikte, İzzettin Kassam Tugayları sözcüsü Ebu Ubeyde’nin deyimi ile “Dünya; vicdansız suçlular ile aciz seyirciler olarak ikiye ayrıldı.”

İşte bu aciz seyirciler tarafında kalan bizlerin içinden de vicdanının sesi gür ve yakıcı çıkanlar oluyor.

Bunlardan biri de sevgili dostum Necdet Subaşı ve önceki Diyanet İşleri Başkanımız değerli insan Mehmet Görmez beyler tarafından bizlere tanıtılan Ayçin Hanımefendi oldu.

Ayçin Hanım’ın gür ve yüksek vicdan sesini, içimizdeki “vicdansız suçlulardan” kimileri ‘sarışın seküler’ diyerek ya da dışımızdakilerden X hesabını kapatarak bastırmak, hatta susturmak isteyenler oldu.

Fakat Ayçin Hanımefendi son derece vakur bir karakter, dikkatli ve nezih bir üslup, Türkçeyi en iyi kullanan üstadları kıskandıracak bir incelikle Hak’kın ve hakikatin sesini en yüksek frekanstan haykırmaya devam etti.

Çevirmen Ayçin Kantoğlu, dünyadaki protestolardan yola çıkarak halkların kendi yönetenlerini Gazze’deki vahşete sessiz kalmalarından dolayı ciddi bir şekilde eleştirdiğini dile getirerek şunları söylüyor:

“Yönetilenler karşı karşıya bırakıldıkları bu korkunç vahşetle alakalı bir şerh koymuşlardır: "Bizim paramızla, bizim vergimizle sen bu vahşeti finanse edemezsin." diyorlar.

“Çünkü İsrail sadece Filistin'i bombalamıyor, batının iman ettiği bütün sistemleri bombalıyor. Bunların tezahürleri ve sonuçları olur. Muhtemelen bu işler bilinçli olarak yapılıyor; bir sistematiği, bir hesabı vardır bunların.

Ama şunu unutmamak lâzım hakikatin de Hakkın da bir hesabı vardır. Dolayısıyla biz bunlarla hemhal olup bir yere doğru evrileceğiz.”

Kantoğlu, bu sahte, yalancı ve insanlık düşmanı olan uygarlığın kurucu ve savunucularına karşı olan eleştirilerini şu cümlelerle sürdürüyor: “Gazze dışında dünyada her yer işgal altında, hepimiz işgal edildik. Bu savaş, insan haysiyetinin yeryüzünü aştığı bir savaştır. Çünkü haysiyetin Gazze dışında yeryüzünde ineceği bir yer kalmadı."

“Ama ile cümle kurmanıza imkân vermeyecek oranda bütün insanların üzerinde birleşebileceği bir çocuğun hayatı itibariyle bu davayı sahiplenmek, orada durabilmek gerekiyor. Çünkü bu masumiyet sizi bir hataya sürüklemez. Bu bir ideoloji ya da tarafgirlik değil, bir referansı yok bu manada. Dindar olsun olmasın, ırkı, dili ne olursa olsun, yaşı kaç olursa olsun, içtimai pozisyonu ne olursa olsun herkes o çocukları savunma noktasında yan yana durabilir. Bu bakımdan işaret ettiğim konu herhangi bir siyasi, ideolojik, dini bir saikle meseleyi ele alış değil, gayet insanî bir duruştur.”

Diğer taraftan Ayçin Hanımefendi dünyadaki entelektüel çevrelerin neredeyse tamamının Siyonist Yahudilerce etki altında olduğunu dile getirerek şunları söylüyor:

“Akademiyi, sanat dünyasını ve aslında topyekûn dünyayı İsrail'in esaretinden kurtarmak mümkün mü?

Bir yol bulunur mu?

Gözlemim, bulunduğu yönünde.

Tabi ne kadar sürede yeni, alternatif sisteme tevdi olur, onu bugünden söylemem zor.

Çünkü karşımızdaki güç bütün bağlantılarını, tabiri caizse hücrelerini bütün dünyaya sirayet ettirmiş.

Akademik camiada da anlı şanlı üniversitelerin rektörlerini, yönetici kademelerini istifaya zorlamak, Siyonizm karşıtı olmayı Yahudi karşıtı olmaya eşitlemek gibi son derece güçlü bir baskı oluşturdular.

Bu stratejiyi başından beri görüyoruz.

İsrail Hamas'ı IŞİD'e, IŞİD'i de Filistin halkına eşitledi.

Filistin'i terörist ilan etmek onları katletmek için oluşturdukları bir strateji. Bunu çeşitli kademedeki destekçileri, işbirlikçileri tarafından terennüm ettiler.

Bu süreci aynı zamanda akademi özelinde antisiyonizm eşittir antisemitizm savı olarak deklare ediyorlar.”

Kantoğlu, bu katliamlar sırasında Batının hiçbir kurumunun işletilmediğine parmak basarak şu tespitlerde bulunuyor:

“Biz zaten Batının bu kurumlarının ve amentüsü haline gelen evrensel hukuk normlarının bizleri kapsamadığını biliyoruz.

Bu konuda Bosna'da, Irak, Suriye ve Afganistan'da tecrübelerimiz var. 100 yıldır Filistin'de var.

Bir toplumun derilerine, organlarına varana kadar 100 yıldır yağmalandığına şahidiz.

Artık bir vesileyle bu küstah şiddet bütün bayraklarını çekmiştir.

Dünyaya bir gözdağı ve had bildirme, kendisini en güçlü ilan etmek gibi bu olayın çeşitli boyutları var.

Bugüne kadar Batı kaynaklı medeniyet tasviri ile varılan noktada elde edilen kazanımların insanlığa en ufak bir faydasının olmadığı, bir adalet tesis edilemediği ortada.

Aksine vahşi kapitalizmin, sömürgeci bir anlayışın, işgalci bir fikriyatın bırakın yetişkinleri, çocukların bile yaşam hakkını tesis edemediği gibi bir vakıa ile bizi yüz yüze getirdi.

Bunda bir hayır vardır.

Orada şehit edilen bir avuç mücahit, şehit edilen babalar, anneler, çocuklar, yaşlılar ve onların mübarek kanları dünyanın üzerine örtülmüş olan bu aldatıcı süreci söküp atıyor.

Olan bundan ibarettir.”

Ayçin Kantoğlu’nun Gazze’de yaşanan bu vahşi, insanlık dışı katliam ve soykırımdan yola çıkarak, halkı Müslüman olan ülkeler ve onların halkları için söyledikleri ise oldukça acıtıcı ama aynı zamanda dikkat çekici ve uyarıcı nitelikte.

Şöyle diyor ünlü çevirmen:

“Müslüman ülkelerin dünyanın geri kalanıyla kıyas edildiğinde gösterdiği tepkiler maalesef arzu edilen o kardeşliği tahakkuk ettirecek seviyede güçlü değil.

“Bu, şunu gösteriyor ki İslam, doğduğu toprakları terk ederek, havalanıp küreselleşiyor.

Yani bugün Batı’da, katledilen şehitlerin mübarek kanının, Homo Sapiens’ten bir Âdem devşirdiğine şahit oluyoruz.”

Ayçin Kantoğlu, acı ama gerçek olan bir konuya böylece temas edip parmak basmış oluyor.

Ferman Karaçam

YouTube : youtube.com/c/Ferman Karaçam
Twitter : twitter.com/fermankaracam
Instagram : instagram.com/fermankaracam
Facebook : facebook.com/karacamferman
E-mail : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com

QOSHE - Bir Vicdanın Yakıcı Soluğu: Ayçin Kantoğlu - Ferman Karaçam
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bir Vicdanın Yakıcı Soluğu: Ayçin Kantoğlu

6 14
11.01.2024

Yedi Ekim'den bu tarafa Amerika’nın koruyucu kanatları altında, Batılı sözüm ona uygar ülkelerin sessizce teşvikleri ile Siyonist İsrail, iki buçuk milyon Gazzeli insanın evlerini başlarına yıktı, yurtlarını talan etti, mallarını ve birikimlerini çaldı, dükkanlarını yağmaladı, hastanelerini yıktı, çocukları, hastaları ve yaşlıları öldürdü, bebekleri paramparça etti, sağ kalanları da aç, susuz çöllere sürdü.

Hiçbir kural, kaide, ahlak ve ilke tanımayan bu katil sürüleri, insanlık tarihinin geçmiş ve geleceğine 21. Yüzyıldan, yine insanlık adına kapkara bir utanç ve ibretlik tablosu bıraktı.

“Yeryüzünün lanetlileri” olan bu azgın Siyonist azınlık ve onu destekleyenler kendi halklarından vicdanları hala çürümemiş olanlar tarafından bile lanetlendi ve çok büyük protestolarla lanetleniyorlar.

Bu olayla birlikte, İzzettin Kassam Tugayları sözcüsü Ebu Ubeyde’nin deyimi ile “Dünya; vicdansız suçlular ile aciz seyirciler olarak ikiye ayrıldı.”

İşte bu aciz seyirciler tarafında kalan bizlerin içinden de vicdanının sesi gür ve yakıcı çıkanlar oluyor.

Bunlardan biri de sevgili dostum Necdet Subaşı ve önceki Diyanet İşleri Başkanımız değerli insan Mehmet Görmez beyler tarafından bizlere tanıtılan Ayçin Hanımefendi oldu.

Ayçin Hanım’ın gür ve yüksek vicdan sesini, içimizdeki “vicdansız suçlulardan” kimileri ‘sarışın seküler’ diyerek ya da dışımızdakilerden X hesabını kapatarak bastırmak, hatta susturmak isteyenler oldu.

Fakat Ayçin Hanımefendi son derece vakur bir karakter, dikkatli ve nezih bir üslup, Türkçeyi en iyi kullanan üstadları kıskandıracak bir incelikle Hak’kın ve hakikatin sesini en yüksek frekanstan haykırmaya devam etti.

Çevirmen Ayçin Kantoğlu, dünyadaki protestolardan yola çıkarak halkların kendi yönetenlerini Gazze’deki vahşete sessiz kalmalarından dolayı ciddi bir şekilde eleştirdiğini dile getirerek şunları söylüyor:

“Yönetilenler karşı karşıya bırakıldıkları bu korkunç vahşetle alakalı bir şerh koymuşlardır: "Bizim paramızla, bizim vergimizle sen bu vahşeti finanse edemezsin." diyorlar.

“Çünkü İsrail sadece Filistin'i bombalamıyor, batının iman ettiği bütün sistemleri bombalıyor. Bunların tezahürleri ve sonuçları olur. Muhtemelen bu........

© Haber7


Get it on Google Play