Böyle bir vahşilik, böyle bir barbarlık görülmemiştir.

Arkasına mazlum milletlerin feryadı, kanı ve ahı ile hayat bulan Amerika Emperyalizminin ve Batılı sömürgecilerin gücünü alarak Filistin'de soykırım yapan siyonizmin son temsilcisi Netanyahu şimdi onları da dinlemiyor.

Dinlemiyor, çünkü Peygamberleri barbarca katletme konusunda yetenek geliştirmiş olan siyonistler, kırk günden beri de Gazze’de yaşlı, hasta, kadın, çocuk öldürüyor ve bebeklerin minik bedenlerini füzelerle, bombalarla paramparça ediyor.

Aynı şekilde geçmişte de soykırım işlemeye bebeklerden yola çıkan bu zalimler, Peygamber Efendimizin dünyaya teşrif ettiğini Tevrat’tan öğrenince Mekke’de doğan bebekleri takip etmeye başlamışlar.

Ünlü İslam Tarihçisi Profesör İhsan Süreyya Sırma, “Hz. Peygamber Devrinde Yahudi Meselesi” adlı eserinde şunları söylemektedir:

“Hazreti Muhammed (sav) daha bebek iken süt annesi Halime’ye emanet edildiğinde kendisini öldürmek isteyenler, yine Yahudilerdi.

İbn Sa’d bu konuda şunları yazmaktadır:

“Hazreti Muhammed (sav)’in annesi onu süt annesine emanet etmişti.

Süt annesi Halime Hatun yolda giderken bir grup Yahudi ile karşılaştı. Yahudiler bu çocuk hakkında bize bilgi verir misin diye Halime’ye sorunca o da, çocuğun annesinin anlattıklarını, yani bazı olağanüstü hallerini anlattı.

Bunun üzerine Yahudiler birbirlerine bakıp söylenmeye başladılar, “Onu öldürelim” dediler.

Sonra Halime’ye sordular: “Bu çocuk yetim mi?”

Halime durumu anlayınca, “Hayır yetim değil”, eşini işaret ederek, “Şu adam babası, ben de annesiyim” dedi.

Halime’nin bu cevabı üzerine Yahudiler şöyle dediler:

“Eğer yetim olsaydı onu öldürürdük.”

Yahudilerin böyle bir çocuğu öldürmek istemelerinin sebebi yakında bir peygamberin geleceğini bilmeleri, Halime’nin yanında gördükleri bu çocukta beklenen peygamberdeki vasıfların bulunması ve nihayet çocuğun Yahudi ırkından olmayışıydı.

Çünkü Yahudiler, beklenen peygamberin kendilerinden birisi olmasını istiyorlardı.

Halbuki Hazreti Muhammed (sav) Yahudi değil, Araptı.”

İhsan Süreyya Sırma Hoca devam ediyor:

“Yine kaynaklardan öğrendiğimize göre Hazreti Muhammed (sav) dokuz, on yaşlarındaydı. Amcası Ebu Talib ticaret yaparken Onu da yanında götürüyordu.

Suriye'de Busra’ya gittiklerinde, orada bir manastırda yaşayan Bahira adındaki rahip, Hazreti Muhammed (sav)’in beklenen peygamber olduğunu anlamış ve Yahudilerin onu öldürmesinden korkarak amcası Ebu Talib’e onu hemen Mekke'ye geri götürmesini söylemiştir.

Çünkü Bahira, Yahudilerin bazı peygamberleri nasıl öldürdüklerini ve Hz. İsa’ya da neler çektirdiklerini biliyordu.”

Netanyahu denen siyonist katil bir yandan katliamlarına devam ederken, diğer yandan Arap liderleri tehdit ediyor.

Hoş tehdit etmese ne olacak ki?

Dünyayı kan götürse, bu ülkeleri yönetenlerin umurunda olmaz ve eğer bir ses çıkaracak olsalar da Körfez’deki bu Arap ülkeleri hiç bir zaman ‘sahiplerinin sesinin” dışında bir ses çıkaramazlar.

Bunların hemen hepsinin sahibi İngiltere'dir.

İngiltere bunların her birinin yönetimine birer aileyi yerleştirmiş, neredeyse bir asırdan beri bu aileler dışında kimse yönetime yaklaştırılmıyor.

Keyifleri yerindedir!

Paraları çoktur.

Petrol gelirlerinden elde ettikleri servetlerinin önemli bir kısmını çeşitli yol ve yöntemlerle sahiplerine aktarırlar, geriye kalanını da yönetimdeki aile, kendi arasında paylaşır.

Zaman zaman da ABD gelir, tehdit eder, istediği kadar alır, gider.

Ortadoğu ülkelerinde Amerika’nın yüz bine yakın askeri varlığı, onlarca üssü veya kampı vardır.

Körfez ülkelerini yöneten ailelerin İsrail’le olan ilişkileri ise ticari olmaktan daha ileri noktadadır.

Özellikle Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Umman’ı yöneten aileler İsrail’in karşısına çıkabilecek iradelerini tamamen yitirmişlerdir, teslim olmuşlardır.

Nitekim son yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği ortak toplantısında İsrail’e karşı uygulanması düşünülen yaptırımlara Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Fas karşı çıkmışlardır.

Amerika’nın en büyük üslerinden biri ise bu bölgede Katar’da bulunuyor.

Ancak Katar son yıllarda bu siyonist çemberi kırmak için bir takım girişimlerde bulununca, orada darbe yapmak istediler.

Bu darbeyi önceden haber alan Türkiye, Katar’da darbe yapılmasını önledi.

İnsanlığın yüz karası, bulunduğu bütün topraklardan sürülmüş olan bu lanetli kavmin Filistin'de yaptığı soykırım, kelimelerle anlatılacak gibi değildir.

İran ve onun emrindeki diğerleri bu meselede zevahiri kurtarma peşindedirler.

Katar hariç diğer körfez ülkelerinin; iradesini, karakterini ve ruhunu siyonistlere satmış olan yönetimdeki aileleri de eğlenmeye devam ediyorlar.

Filistin’deki zulmün, acının ve ateşin içinde kavrulan yüz binler, onlar için sokaklarda haykıran vicdan sahibi milyonlar… Hepimiz siyonizmin bu vahşetini lanetliyor ve Yaratıcımıza sığınıyoruz.

O’ndan umudumuzu kesmiyoruz:

Bugün değilse, yarın.

Yarın değilse bir gün mutlaka bunun hesabı sorulacak, barbar siyonist.

Bunu unutma.

Ferman Karaçam

YouTube : youtube.com/c/FermanKaracam

Twitter : twitter.com/fermankaracam

Instagram : instagram.com/fermankaracam

Facebook : facebook.com/karacamferman

E-mail : fermankaracam@gmail.com

Web Sitesi : fermankaracam.com

QOSHE - Böyle Bir Barbarlık Görülmemiştir - Ferman Karaçam
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Böyle Bir Barbarlık Görülmemiştir

7 6
15.11.2023

Böyle bir vahşilik, böyle bir barbarlık görülmemiştir.

Arkasına mazlum milletlerin feryadı, kanı ve ahı ile hayat bulan Amerika Emperyalizminin ve Batılı sömürgecilerin gücünü alarak Filistin'de soykırım yapan siyonizmin son temsilcisi Netanyahu şimdi onları da dinlemiyor.

Dinlemiyor, çünkü Peygamberleri barbarca katletme konusunda yetenek geliştirmiş olan siyonistler, kırk günden beri de Gazze’de yaşlı, hasta, kadın, çocuk öldürüyor ve bebeklerin minik bedenlerini füzelerle, bombalarla paramparça ediyor.

Aynı şekilde geçmişte de soykırım işlemeye bebeklerden yola çıkan bu zalimler, Peygamber Efendimizin dünyaya teşrif ettiğini Tevrat’tan öğrenince Mekke’de doğan bebekleri takip etmeye başlamışlar.

Ünlü İslam Tarihçisi Profesör İhsan Süreyya Sırma, “Hz. Peygamber Devrinde Yahudi Meselesi” adlı eserinde şunları söylemektedir:

“Hazreti Muhammed (sav) daha bebek iken süt annesi Halime’ye emanet edildiğinde kendisini öldürmek isteyenler, yine Yahudilerdi.

İbn Sa’d bu konuda şunları yazmaktadır:

“Hazreti Muhammed (sav)’in annesi onu süt annesine emanet etmişti.

Süt annesi Halime Hatun yolda giderken bir grup Yahudi ile karşılaştı. Yahudiler bu çocuk hakkında bize bilgi verir misin diye Halime’ye sorunca o da, çocuğun annesinin anlattıklarını, yani bazı olağanüstü hallerini anlattı.

Bunun üzerine Yahudiler birbirlerine bakıp söylenmeye başladılar, “Onu öldürelim” dediler.

Sonra Halime’ye sordular: “Bu çocuk yetim mi?”

Halime durumu anlayınca, “Hayır yetim değil”, eşini işaret ederek, “Şu adam babası, ben de annesiyim” dedi.

Halime’nin bu cevabı üzerine Yahudiler şöyle dediler:

“Eğer yetim olsaydı onu öldürürdük.”

Yahudilerin böyle bir çocuğu öldürmek istemelerinin sebebi yakında bir........

© Haber7


Get it on Google Play