Dünya ekonomisi, ABD'nin ve yakın müttefiklerinin İkinci Dünya Savaşı sonrası başlattığı küreselleşme adı altında birbirine daha yakın hale gelirken, son dönemde giderek korumacı bir eğilim göstermeye başladı.

Bu değişim, özellikle ABD'nin kendi oluşturduğu küreselleşmeyi terk ederek korumacılık tutumuna yöneldiği bir dönemde, dünya ekonomisinin geleceği için endişe verici bir tablo çiziyor.

1990'lı yıllardaki küreselleşmenin yerini 2020'lerde korumacılık aldığının bir diğer kanıtı da piyasada... Yatırımcılar ve CEO'lar arasında yapılan araştırmalar, küreselleşmenin gerilediğini ve piyasalarda hissedilir şekilde azaldığını net bir tablo olarak karşımıza çıkarıyor.

Bombanın pimini çeken yine ABD oldu…

Soğuk Savaş dönemlerinde Dünya Bankası ve IMF’nin işlevselleştirilmesine çaba harcayan ABD'nin bugünkü tutumu, İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan küresel düzenin değiştiğini gösteriyor.

Birleşik Arap Emirlikleri merkezli bir şirketin Telegraph gazetesini satın almasını engelleme girişimi, US Steel'in Japon Nippon Steel'e satışına karşı çıkılması ve TikTok gibi platformları yasaklama girişimleri, küresel ticaretin korumacı politikalarla daraltıldığını açıkça gösteriyor.

US Steel’in 14,1 milyar dolarlık satışı için her şey yolundayken birden siyasetin ana gündemine taşındı. ABD hükümetinden gelen “US Steel de çelik üretiminde öncü bir konumdadır. Bizler bu satışı onaylamıyoruz” açıklaması ve işin tüm rengini değiştirdi. Not düşmekte fayda var; Trump da ‘US Steel’in satışına engel olmak için her şeyi yapacağım’ demişti.

Bu adımlar, küreselleşmeyi geri plana atıp, korumacılığın bombasının pimini çekmekle eşdeğerdir.

Peki neler oldu da ABD kendi ürettiği bu sistemin pimini çekti…

ABD, endüstriyel rekabet gücünü kaybettiğinin farkında ve daha önemlisi ABD hizmetler sektöründe de gücünü kaybetmeye başladığını gördü.

Aslında bu işin başlangıcı Çin’in 2001’de Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) girmesi ile başlıyor. ABD’nin eli yerli dev yazılım ve teknoloji firmaları ile oldukça rahattı. Günümüzde Çin’in ihracatı halen ABD’nin yarısı kadar olsa da Çin yazılım, teknoloji ve otomotiv sektörlerinde oldukça agresif ve başarılı ilerliyor. (Çin’in otomotivdeki yükselişi Avrupa’lı üreticileri de korkutuyor) Hatırlanacağı gibi Huawei’ye karşı yürütülen 5G yasağı da yine aynı meselenin ilk adımlarından biriydi.

Kısacası ABD kaybetmeye başlayınca yine çirkinleşiyor ama bu defa panikte var…

TikTok ile ilgili tasarıya bakacak olursak kongrede 352’ye 65 oyla kabul edildi. Bir de burada dikkat edilmesi gereken bir yer daha var. Tasarıların yeni isimleri… Tiktok ile ilgili tasarı şu isimle geldi; 'Amerikalıları Yabancı Düşmanlarca Kontrol Edilen Uygulamalardan Koruma Yasası'

ABD gibi dünyanın en büyük ekonomisi ve Avrupa gibi en rekabetçi ekonomiler normalde daha liberal, piyasa ve etkinlik gibi ekonomik kavramlarla konuya yaklaşırken şimdi bir panik haliyle bütün işi milli güvenlik olarak ele almaya başladı.

Hem de bunu sadece ‘Yabancı düşmanlarına’ karşı yapmıyor…

Avrupa’nın enerji maliyetlerindeki yükselişin nedenin ABD olduğu düşünülürken diğer taraftan Sakhalin boru hattından Japonya’nın ucuz Rus petrolü alınmasının engellenmesini de yine ABD’nin işi… Son olarak da geçen sene dünya ticaret sistemine aykırı şekilde çıkarılan 300 milyar dolarlık sübvansiyon ve bunun 50 milyar dolarlık kısmının çip üreticilerine verilmesi… Peki burada ne var deseniz ABD rekabet gücündeki kaybı sonrası sadece ‘yabancı düşmanlara’ karşı değil müttefiklerine karşı da aynı korumacılık tutumu sergiliyor ve 'sadece ben’ diyor.

ABD’nin takındığı bu topyekûn korumacılık sistemi küresel ticareti tahrip ediyor ve yeni çatışmaların zeminini hazırlıyor.

Korumacılık tutumlarıyla beraber küresel ekonomide büyüme tahminlerinde aşağı doğru revizelerin yaşanacağı kesin gibi…

Ekonomilerin küçülmesi, küresel ticaretin daralması ve yeni çatışmaların ortaya çıkması kaçınılmaz olacak. Bu nedenle, küresel ekonomik ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesi ve Serbest Ticaret Anlaşmaları merkezde olacak.

ABD’nin şu anda hem dostları hem düşmanları hem de ekonomik kuruluşlarla çatışmaya gittiği dönemde Türkiye’nin özellikle ülke ekonomimiz için en önemli pazar olan Avrupa’ya yönelik kırılganlıklarına daha çok dikkat etmesi gerektiği kanaatindeyim.

QOSHE - ABD kendi ürettiği bombanın pimini çekti! ‘Küresel’ patlamaya ön hazırlık… - Fuat Öner
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

ABD kendi ürettiği bombanın pimini çekti! ‘Küresel’ patlamaya ön hazırlık…

11 0
03.04.2024

Dünya ekonomisi, ABD'nin ve yakın müttefiklerinin İkinci Dünya Savaşı sonrası başlattığı küreselleşme adı altında birbirine daha yakın hale gelirken, son dönemde giderek korumacı bir eğilim göstermeye başladı.

Bu değişim, özellikle ABD'nin kendi oluşturduğu küreselleşmeyi terk ederek korumacılık tutumuna yöneldiği bir dönemde, dünya ekonomisinin geleceği için endişe verici bir tablo çiziyor.

1990'lı yıllardaki küreselleşmenin yerini 2020'lerde korumacılık aldığının bir diğer kanıtı da piyasada... Yatırımcılar ve CEO'lar arasında yapılan araştırmalar, küreselleşmenin gerilediğini ve piyasalarda hissedilir şekilde azaldığını net bir tablo olarak karşımıza çıkarıyor.

Bombanın pimini çeken yine ABD oldu…

Soğuk Savaş dönemlerinde Dünya Bankası ve IMF’nin işlevselleştirilmesine çaba harcayan ABD'nin bugünkü tutumu, İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan küresel düzenin değiştiğini gösteriyor.

Birleşik Arap Emirlikleri merkezli bir şirketin Telegraph gazetesini satın almasını engelleme girişimi, US Steel'in Japon Nippon Steel'e satışına karşı çıkılması ve TikTok gibi platformları yasaklama girişimleri, küresel ticaretin korumacı politikalarla daraltıldığını açıkça gösteriyor.

US Steel’in 14,1 milyar dolarlık satışı için her şey yolundayken birden siyasetin ana gündemine taşındı. ABD hükümetinden gelen “US Steel de çelik üretiminde öncü bir konumdadır. Bizler bu satışı........

© Haber7


Get it on Google Play