2023 yılına veda ettiğimiz şu günlerde Suriye ve Kuzey Irak'ın hareketlendiğine şahit oluyoruz. Türkiye'nin varlığı şüphesiz Amerika ve İsrail'in bu bölgede yürüttüğü planlara en ciddi tehdit olarak görülüyor. İsrail cephesinden gelen 'Özgür Kürdistan' paylaşımları, Katil Başbakan Netanyahu'nun Erdoğan'a binaen sarfettiği 'kürtlere yönelik soykırım' yalanları ve Amerika'nın PKK/YPG terör örgütüne verdiği destek, hain saldırılarla sürdürülen sürecin parçaları.

Filmi biraz geri saralım. Bilindiği üzere Amerika, PKK/YPG'ye Suriye'de devlet kurdurma gayretindeydi. Teröristler üzerinden Doğu Akdeniz'e de inme planları vardı. Türkiye önce Fırat Kalkanı ardından Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları ile Suriye'nin kuzey sınırındaki terör işgaline son verdi. Teröristlerin devlet kurma hayalinin de üstü çizildi. Bu süreçte Mavi Vatan'a maksimum önem verilirken, MEB anlaşmalarıyla dünyaya "Doğu Akdeniz'de biz de varız" denildi.

Batı nezdinde, Suriye ve Kuzey Irak, Türkiye'nin zaptedilmesi bakımından çok değerli. Doğu Akdeniz ise enerji kaynakları anlamında kritik öneme sahip. Türkiye her iki noktada da planlara çomak sokuyor.

GAZZE'DE YANAN ATEŞİ BÖLGEYE YAYMAK İSTİYORLAR!

Gazze'deki soykırımın tek sebebi Doğu Akdeniz'deki potansiyel enerji ve Yahudi kehanetlerine göre vaat edilmiş topraklar değil elbette. Ancak meseleye bir de bu perspektiften bakmakta yarar var.

Amerika ve İsrail, Gazze ve Suriye'nin kuzeyinde, hakimiyetin tartışılmaz bir şekilde kendilerinde olmasını istiyor. Gazze'de iş çığırından çıkmış vaziyette. İsrail dünya halkları tarafından terörist ülke muamelesi görüyor. ABD paçasını kurtarma telaşıyla sağduyulu bir tavır takınmaya çabalıyor. Kısa vadede buradan çıkarlarına göre en uygun sonucu almaları pek muhtemel gözükmüyor.

İsrail, Gazze'de yanan ateşin Lübnan ve Suriye'ye sıçramasını istiyor. Hizbullah ile kafa kafaya gelip, Suriye'de İran Devrim Muhafızları’nın üst düzey komutanını öldürdüler. Benzer zamanlarda PKK/YPG'nin Mehmetçiğe saldırdığını gördük.

12 vatan evladını şehit verdiğimiz o hain saldırı elbette karşılıksız bırakılmadı. Saldırıyı gerçekleştiren tüm teröristler etkisiz hale getirildi. MİT başarılı operasyonlarla örgütün lider kadrosunu tasfiye edip teröristlerin nitelikli eleman kapasitesini düşürdü.

Sadece teröristler hedef alınmadı. ABD korumasında rahat hareket edebileceğini sanan örgüt mensupları, ABD için korudukları petrol tesislerine, enerji tesislerine yönelik atışlar sonrası neye uğradığını şaşırdı. Özellikle Suriye'de PKK/YPG terör örgütünün gelir kaynaklarına ağır darbe indirildi. Terör saldırısına verilen karşılık, PKK/YPG teröristlerine olduğu kadar ABD ve İsrail'e de mesaj taşıyordu.

Türkiye'nin Suriye'de kara harekatı gerçekleştirmesi elzem. Milli selametimiz, terörün Türkiye'ye ulaşmadan yerinde bertaraf edilmesinden geçiyor. Gelecek yıl bu operasyonun gerçekleştirilmesi, bölgede mevcudiyetini koruyan ülkelerle yürütülecek süreçlere bağlı. Türkiye daha önce olduğu gibi terörle mücadele adına gerekeni er ya da geç yapacaktır.

Terör temizliğinin bir diğer önemli gerekçesi Kalkınma Yolu Projesi. Daha önce 16 Eylül’de “Türkiyesiz koridor neden olmaz?” isimli yazımızda değindiğimiz gibi, bu proje, ABD'nin ve Batılı aktörlerin menfaatlerine ters düşüyor. Hindistan'daki G-20 zirvesinde ölü doğan “IMEC” ile bypass edilmek istenmişti Türkiye. Avrupa'ya İsrail üzerinden ulaşılması hedefleniyordu. Gazze'deki mevcut durum o planı suya düşürmüş durumda. Bir de Kuzey Irak ve Suriye, PKK/YPG teröristlerinden temizlenirse Batı'nın Doğu ile irtibatı, Türkiye'nin üstleneceği role kalıyor.

ABD'nin de İsrail'in de Avrupa ülkelerinin de en tercih etmeyeceği senaryo, bu senaryo işte. Verilen kavganın bir nedeni de bu. Kuzey Irak'ta, Suriye'de teröristlerin yeniden kıpırdanmalarının bir sebebi de bu.

Irak ve Türkiye, Kalkınma Yolu Projesiyle işbirliğini artırmak istiyor. Tabii projenin hayata geçirilmesi için terör tehdidinin ortadan kaldırılması şart. Bağdat sıcak bakıyor PKK'nın tasfiyesine. Çünkü günün sonunda, kendilerini, körfez ülkelerine ve Avrupa'ya bağlayacak bir yol inşa etmiş olacaklar. Şimdi siyasi iradenin kararlılığı önemli. ABD öncülüğündeki Koalisyon güçlerinin ülkeyi terk etmelerini istediler son olarak.

Bağdat terörle mücadelede Türkiye'ye göz kırpsa da ABD, Kuzey Irak'taki PKK varlığını korumak için tüm gayretini sarfedecek gibi gözüküyor. Terör örgütü, ABD'nin desteğiyle Haseke-Süleymaniye hattını aktif şekilde kullandı geçtiğimiz aylarda. Süleymaniye terör yuvası yapıldı. ABD helikopterleri 2023 yılında teröristleri Haseke'den Süleymaniye'ye taşıdı. Hatta o helikopterlerden 2'si düştü, işbirliği ayan beyan ortaya çıktı yılın ilk çeyreğinde.

PKK'lı teröristler Kuzey Irak ve Suriye'de siyasi alan kazanmanın da peşinde. Kuzey Irak'ta KYP ile yakın ilişkiler geliştirildi. Suriye'de ise Arap Aşiretleri ile yaz aylarında başlayan kavgada ABD'nin devreye girmesiyle sular durulmuş gözüküyor. Korsan anayasa çalışmaları ile teröristlere legal kimlik kazandırma girişimleri tam gaz devam ediyor.

ABD askerlerinin PKK/YPG teröristlerine eğitim verirken çekilen fotoğrafların servis edilmesi, 12 şehidin neredeyse hemen ardından yapılan bu paylaşım, bölgedeki mücadelenin ciddiyetini ve ABD’nin ne kadar güvenilmez olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.

Hüseyin Akif Küçükal / Haber7

QOSHE - Gazze'de yanan ateşi bölgeye yaymak istiyorlar! - H. Akif Küçükal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Gazze'de yanan ateşi bölgeye yaymak istiyorlar!

4 1
30.12.2023

2023 yılına veda ettiğimiz şu günlerde Suriye ve Kuzey Irak'ın hareketlendiğine şahit oluyoruz. Türkiye'nin varlığı şüphesiz Amerika ve İsrail'in bu bölgede yürüttüğü planlara en ciddi tehdit olarak görülüyor. İsrail cephesinden gelen 'Özgür Kürdistan' paylaşımları, Katil Başbakan Netanyahu'nun Erdoğan'a binaen sarfettiği 'kürtlere yönelik soykırım' yalanları ve Amerika'nın PKK/YPG terör örgütüne verdiği destek, hain saldırılarla sürdürülen sürecin parçaları.

Filmi biraz geri saralım. Bilindiği üzere Amerika, PKK/YPG'ye Suriye'de devlet kurdurma gayretindeydi. Teröristler üzerinden Doğu Akdeniz'e de inme planları vardı. Türkiye önce Fırat Kalkanı ardından Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları ile Suriye'nin kuzey sınırındaki terör işgaline son verdi. Teröristlerin devlet kurma hayalinin de üstü çizildi. Bu süreçte Mavi Vatan'a maksimum önem verilirken, MEB anlaşmalarıyla dünyaya "Doğu Akdeniz'de biz de varız" denildi.

Batı nezdinde, Suriye ve Kuzey Irak, Türkiye'nin zaptedilmesi bakımından çok değerli. Doğu Akdeniz ise enerji kaynakları anlamında kritik öneme sahip. Türkiye her iki noktada da planlara çomak sokuyor.

GAZZE'DE YANAN ATEŞİ BÖLGEYE YAYMAK İSTİYORLAR!

Gazze'deki soykırımın tek sebebi Doğu Akdeniz'deki potansiyel enerji ve Yahudi kehanetlerine göre vaat edilmiş topraklar değil elbette. Ancak meseleye bir de bu perspektiften bakmakta yarar var.

Amerika ve İsrail, Gazze ve Suriye'nin kuzeyinde, hakimiyetin tartışılmaz bir şekilde kendilerinde olmasını istiyor. Gazze'de iş çığırından çıkmış vaziyette. İsrail dünya halkları tarafından terörist ülke muamelesi görüyor. ABD paçasını kurtarma telaşıyla sağduyulu bir tavır takınmaya çabalıyor. Kısa vadede buradan çıkarlarına göre en uygun sonucu almaları pek muhtemel........

© Haber7


Get it on Google Play