Bugün sizlerle bambaşka bir mevzuyu paylaşmak istiyorum.

Konumuz, “İlk namaz” ve Anadolu’da bugünlerde unutulmaya yüz tutmuş bir gelenek.

Dün gece Regaip Kandili’ni idrak ettik. Regaip Kandili 3 ayların başlangıcının habercisi. Recep, Şaban, Ramazan.

Bugün Recep ayının birinci günü.

Üç ayların başlangıcına bizim memlekette büyüklerimiz, “İlk namaz” der. İlk namazda, klasik geleneklerimiz hala devam eder.

Onları anlatmadan önce, Anadolu’nun bir çok bölgesinde il, ilçe ve köyünde dini gün ve gecelere ait bir çok adetin olduğunu hatırlatmak isterim.

Bu adetlerin bir çoğu unutulmaya yüz tutmuş durumda. Ama yine de geleneği devam ettirenlerin özverileriyle kısmen de olsa o adet ve örfler nesilden nesle aktarılıyor.

1975’İN İLK NAMAZINDA ÖĞLE VAKTİNDEN BENDE KALANLAR

İlk namaza ait bendeki anı, neredeyse 50 yıl öncesine ait. Hatırladığım kadarıyla 1975 yılının İlk namazıydı. Aylardan Temmuz’du ve ırgatlık zamanıydı.

Babam Kurşunlu’da öğretmen, ben ilk okul ikinci sınıfı yeni bitirmişim. Buğdaylar henüz başağa durmuş, arpanın biçimine az kalmıştı!

Arpalıklar sararmaya başlamış, köyün harmanında ebemekmeği toplayan kadınların sayısı artmıştı.

İlk namaz günü yani Cemaziyelahir’in son günü Perşembe öğle vakti. Öğle namazına gitti dedem ve evin büyükleri. Biz çocuklar harman ile Aşağıpınar arasında koşturmacadayız.

Derken camici dağıldı. Dedem, babam, ağabeyim ve köyün erkekleri İmamtarlası’na doğru salavatlarla, tekbirlerle yürüyerek gelmeye başladı.

Biz de koşup çocuklarla kalabalığa karıştık.

İmamtarlası’ndaki Ramazan Dede’nin türbesine varmadan önce, gençler evlere seyirtti. Kimi gelinler, genç kızlar evlerde yapılan helvaları tepsilere koyup harmana getirdi. Evlere seyirten gençler elleri dolu olarak geri döndü.

Çoğunluğu gençlerden oluşan grubun başlarının üstündeki tepsilerde evlerde hazırlanmış topak topak helvalar vardı.

Biz çocuklar peşlerine takıldık. Köyün kocaları, dedeler, babalar, amcalar önden yürüyor… Yürürken salavati şerifler getiriyor, tekbirler göğe yükseliyordu.

İmamtarlası’nın güney doğusundaki etrafı çakıl taşlarıyla örülmüş kocaman üstü açık türbeye tekbir ve salavatlarla girildi.

Önce kocalar, sonra gençler sonra da biz çocuklar çakıl duvarın dibine çöktük. Köy İmamı dedemin kayınbiraderi İbreem Çavuş’tu. Hatırlıyorum, Kuran-ı Kerim okudu. Kocalar sırayla devam etti. Sonra uzun olmayan dua edildi. Köyümüzün banisi Ramazan Dede ve ailesi de duadan nasibini aldı.

“Ya Allah” diye bir ses duyuldu. Önce kocalar, sonra gençler sonra biz çocuklar kalktık. Çakıl duvarın köşesindeki merdivenden çıkıp harmana vardık.

Gençlerin başlarının üzerinde hala helva dolu tepsiler vardı.

Harmanda, başında İbreem Çavuş ve dedem Hasan Onbaşı’ın olduğu up uzun bir saf oluştu. Ardından, kocalar gençlere işaret etti. Her bir evden gelen helvalar, her bir evin temsilcisine verilir oldu. Değiş tokuş sırasında bir çok ağızdan “Hakkını helal et” sesleri duyuldu.

Helvalar birbirine karıştı. Haklar birbirine helal edildi.

Sonra yine İbreem Çavuş, dua etti, “Hepiniz birbirinize hakkınızı helal edin” diyerek bitirdi. Bir kez daha hep beraber “Helal olsun” sesleri harmandan göğe yükseldi!

(Yıllar sonra bu adet niye yapılır diye rahmetli babama sormuştum da şöyle demişti; “Köyde herkesin tarlası var. Tarlaları ekerken, saçılan tohum sınırları aşıp birbirinin tarlasına da düşüyor. Birbirimize hakkımız geçiyor. İşte o hak helalleşmesini İlk namaz günü, Ramazan Dede’ye okuduktan sonra harmanda birbirimize evden getirdiğimiz helvaları vererek yapıyoruz.”)

HATIRLADIĞIM İLK NAMAZIN İKİNDİ VAKTİNDE BENDE KALANLAR

O hatırladığım İlk namazın ikindi vaktindeyse bu kez, camiden çıkan cemaat, sessizce mezarlığa yöneldi. Önce mezarlığın kuzey doğusundaki kapının önünde topluca ölmüşlerimize dua edip Fatiha okundu.

Ardından herkes mezarlıkta dağıldı. Her bir mezarın başında birkaç kişi duaya durdu. Hatırlıyorum, bizim büyüklerimizin mezarları henüz yapılmamıştı. Babaannemin kabri, babası Hacı Mehmet Dede’nin yanında, amcam Nevzat’ın kabri mezarlığın güney doğu köşesinde tek başınaydı.

Bugün, Nevzat amcamın solunda dedem Hasan Onbaşı yatıyor. Ayak ucunda babam, sağında Hüseyin amcam onun yanında yengem. Yanı başında Nihat ağabeyim. Mezarlığın güney doğu köşesinde Kadı Ebem.

Halamlar, eniştemler, kapı komşularımız, büyüklerimizin dostları, yakınlarımız hepsi aynı mezarlıkta yan yana yatıyor.

1975’in İlk namazında, bir çocuk olarak girdiğim bizim köyün mezarlığında bildiğim kabir sayısı birkaç taneydi. Şimdi o mezarlıkta onlarca tanıdığım yatıyor. Yaşıtım da var, büyüğüm de küçüğüm de..!

DÜN YİNE BİR İLK NAMAZDI VE YİNE KÖYÜN HARMANINDA BİZİMKİLER HELALLEŞMEKTEYDİ

Ve yine bir İlk namaz gününde biz gurbette, rızkımızın peşindeyken, köyün bir avuç insanı o muazzam geleneği devam ettirdi. Bu soğuk kış gününde harmanda toplanıp bu kez ev yapımı helvalar olmasa da evden getirdikleri ile birbirlerinden helallik aldı.

Anadolu’nun insanı, bizim memleketin insanı hala birbirine geçen hakkını helal etmenin derdinde. Gelenek birkaç insanın gayretiyle haya yaşıyor.

Kandiliniz mübarek olsun.

İlk namazının mübarek olsun.

Ölmüşlerimeze rahmet olsun.

Hakkımız birbirimize helal olsun.

QOSHE - Hatırladığım İlk namaz gününde, öğrendiğim helalleşme geleneği - Hasan Öztürk
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hatırladığım İlk namaz gününde, öğrendiğim helalleşme geleneği

20 0
12.01.2024

Bugün sizlerle bambaşka bir mevzuyu paylaşmak istiyorum.

Konumuz, “İlk namaz” ve Anadolu’da bugünlerde unutulmaya yüz tutmuş bir gelenek.

Dün gece Regaip Kandili’ni idrak ettik. Regaip Kandili 3 ayların başlangıcının habercisi. Recep, Şaban, Ramazan.

Bugün Recep ayının birinci günü.

Üç ayların başlangıcına bizim memlekette büyüklerimiz, “İlk namaz” der. İlk namazda, klasik geleneklerimiz hala devam eder.

Onları anlatmadan önce, Anadolu’nun bir çok bölgesinde il, ilçe ve köyünde dini gün ve gecelere ait bir çok adetin olduğunu hatırlatmak isterim.

Bu adetlerin bir çoğu unutulmaya yüz tutmuş durumda. Ama yine de geleneği devam ettirenlerin özverileriyle kısmen de olsa o adet ve örfler nesilden nesle aktarılıyor.

1975’İN İLK NAMAZINDA ÖĞLE VAKTİNDEN BENDE KALANLAR

İlk namaza ait bendeki anı, neredeyse 50 yıl öncesine ait. Hatırladığım kadarıyla 1975 yılının İlk namazıydı. Aylardan Temmuz’du ve ırgatlık zamanıydı.

Babam Kurşunlu’da öğretmen, ben ilk okul ikinci sınıfı yeni bitirmişim. Buğdaylar henüz başağa durmuş, arpanın biçimine az kalmıştı!

Arpalıklar sararmaya başlamış, köyün harmanında ebemekmeği toplayan kadınların sayısı artmıştı.

İlk namaz günü yani Cemaziyelahir’in son günü Perşembe öğle vakti. Öğle namazına gitti dedem ve evin büyükleri. Biz çocuklar harman ile Aşağıpınar arasında koşturmacadayız.

Derken camici dağıldı. Dedem, babam, ağabeyim ve köyün erkekleri İmamtarlası’na doğru salavatlarla, tekbirlerle yürüyerek gelmeye başladı.

Biz de koşup çocuklarla kalabalığa karıştık.

İmamtarlası’ndaki Ramazan Dede’nin türbesine varmadan önce, gençler evlere seyirtti. Kimi gelinler, genç kızlar evlerde yapılan helvaları tepsilere koyup harmana getirdi. Evlere........

© Haber7


Get it on Google Play