Dünyanın her yerinde vicdan sahipleri Gazze için ses vermeye devam ediyor. Meydanları dolduran milyonlar zalimlere karşı tek yürek olmuş durumda.

Yeryüzüne yayılan Filistin eylemlerini bize çok şey söylüyor. Her şeyden önce dinleri dilleri ırkları farklı olmasına rağmen mazlumun safında olmayı başaranlar insanlığın ölmediğini bize gösteriyor.

Diğer yandan hepsinin Türkiye’deki gösterilerden daha görkemli olması da düşünülmesi gereken bir konu. Muhteva bakımından da bizimkilerden daha zengin.

Ülkemizde ezberlenmiş eylemlerin dışına çıkamıyoruz. Fatih Saraçhane Beyazıt hattını yürüdükten sonra bir de konsolosluğun önüne gittik mi her şey bitiyor. Sonra başka ne yapacaktık demeye başlıyoruz.

Eylem tecrübesi olan küçük grupların sınırlı katılımla düzenledikleri gösteriler amaca ulaşmıyor.

Kalabalıkları toplama potansiyeline sahip büyük camiaların da eylem kültürünün olmamasından dolayı istenilen fotoğrafı veremiyoruz.

Koskoca İslami camia en can alıcı konularda bile dört başı mamur eylem üretemiyor. Hatta sloganlarını bile güncelleyemiyor o ana göre yeni söylem geliştiremiyor.

İstanbul’a ilk 1990 yılında geldim. O günden beri ümmeti ve milleti ilgilendiren neredeyse bütün eylemlere katıldım.

30 yıldır aynı sloganlar aynı eylem tarzı. Hatta eylemlerdeki konuşmacılar bile aynı.

Tartışma konusu olmasın diye isimlerini vermeyeceğim meşhur ağabeylerimizin cümle kalıpları bile aynı.

Konuşmalarının hangi kısmında öfkelenecekleri hangi kısmında harareti yükseltecekleri nerede hamasete başlayacaklarını bile ezberledim artık.

Onları kınamıyorum bilakis saygı duyuyorum lakin ezberlenmiş eylemlerden ezberci eylemcilerden kurtulup yeni metotlar geliştirmezsek dünyaya sesimizi duyuramayız.

Sorumsuz sekülerlere Beyazıt’ta toplanır bağırır çağırır ve dağılırlar dedirtmememiz gerekiyor.

Sürdürülebilir iyi düşünülmüş ses getirecek eylemler planlamamız lazım. Bu hususta yetenekli zeki gençlerden bir çalışma grubu oluşturulsa çok güzel sonuçların çıkacağına inanıyorum.

Eylem yapmak kadar özgün eylem fikri üretmek de önemlidir. Yoksa kola satın alıp yola dökmeye ya da Starbucks taşlamaya kadar düşer bu iş.

SANATÇILARIMIZ NEREDE?

Eylemlere değinmişken tarihe şahitlik adına bir konuyu da gündeme getirmek gerektiğine inanıyorum.

Malum dünya genelinde Filistin’e dair destek açıklaması yapan çok sayıda sanatçı oldu.

Vicdan sahibi bu sanatçıları yürekten alkışladık saygılarımızı sunduk. Sinmediler susmadılar. Korkusuzca saflarını beyan ettiler.

Kariyer planlamalarına göre hareket etmek yerine kalplerinin çağrısına uydukları için tarihe geçtiler.

Kişilerin kritik zamanlarda hangi safta bulunacağına karar vermesi sıradan bir tercih meselesi değil aynı zamanda ahlak meselesidir.

Evleri yıkılan yurtları bombalanan Gazzeli mazlum sivillere destek vermek insanlığın gereğidir.

İnsan olma vasfını kaybetmemiş kalbi kararmamış herkes Siyonist teröre karşı Filistinli masumların yanında durur.

Tarih zor zamanlarda ne yaptığımızı sorduğu gibi nerede durduğumuzu da sorgular.

Canlı yayınlarda yanan yakılan çocukları görüp sessiz kalmak suçlulara destek olmak demektir.

Dünya da ters giden bir şeyler varsa buna en önce sanatçıların karşı çıkması gerekir. Sanatçı namusu bunu gerektirir.

Ülkemizde sanatçı sıfatını kullanan bazı şahıslar günler geçmesine rağmen Gazze’yi anmaktan ısrarla kaçıyorlar.

Bu durum elbette halkımızın gözünden kaçmıyor.

Sanatçı tayfasının yanı başımızda işlenen soykırıma dair tek bir cümle dahi kurmaması kabul edilebilir bir durum değildir.

İlgili ilgisiz her konuda yorum yapan bu insanların Filistin meselesinde dut yemiş bülbüle dönmesi şaşırtıcıdır.

Kimden korktukları neyden çekindiklerini anlamak mümkün değildir.

Batıda bile devletlerin uyarılarına rağmen sanatçılar soylu çıkışlar yaparken bizimkilerin sessizliği anlaşılır değildir.

Çıkın tarafınızı belli edin.

Kalbiniz Siyonist teröristlerle çarpıyorsa onu da söyleyin de kim olduğunuzu bilelim kimlerden olduğunuzu anlayalım.

Yok sadece sanatınıza zarar gelmesin diye susuyor ve bundan korkuyorsanız iyi biliniz ki bu kirli bir hesaptır.

Eğer bu kadar düşmüşseniz biliniz ki bu sanatçı duyarlığı değil müflis tüccar refleksidir.

Tarih sizi vicdanlılar safında yazmak için size bir fırsat sunmaktadır.

Sessizliğinizi bozun ve tarafsızlık namussuzluktur diyerek mazlumdan yana taraf olduğunuzu dünyaya ilan edin.

Yoksa tarih sizi affetmez.

Yoksa bu millet sizi bir daha sanatçı olarak kabul etmez.

Yarın sanattan bahis açtığınızda sanatınız batsın der ve size sırtını döner.

Haber7 / Mahmut Bıyıklı

QOSHE - Sanatçılarımız nerede? - Mahmut Bıyıklı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sanatçılarımız nerede?

3 10
14.11.2023

Dünyanın her yerinde vicdan sahipleri Gazze için ses vermeye devam ediyor. Meydanları dolduran milyonlar zalimlere karşı tek yürek olmuş durumda.

Yeryüzüne yayılan Filistin eylemlerini bize çok şey söylüyor. Her şeyden önce dinleri dilleri ırkları farklı olmasına rağmen mazlumun safında olmayı başaranlar insanlığın ölmediğini bize gösteriyor.

Diğer yandan hepsinin Türkiye’deki gösterilerden daha görkemli olması da düşünülmesi gereken bir konu. Muhteva bakımından da bizimkilerden daha zengin.

Ülkemizde ezberlenmiş eylemlerin dışına çıkamıyoruz. Fatih Saraçhane Beyazıt hattını yürüdükten sonra bir de konsolosluğun önüne gittik mi her şey bitiyor. Sonra başka ne yapacaktık demeye başlıyoruz.

Eylem tecrübesi olan küçük grupların sınırlı katılımla düzenledikleri gösteriler amaca ulaşmıyor.

Kalabalıkları toplama potansiyeline sahip büyük camiaların da eylem kültürünün olmamasından dolayı istenilen fotoğrafı veremiyoruz.

Koskoca İslami camia en can alıcı konularda bile dört başı mamur eylem üretemiyor. Hatta sloganlarını bile güncelleyemiyor o ana göre yeni söylem geliştiremiyor.

İstanbul’a ilk 1990 yılında geldim. O günden beri ümmeti ve milleti ilgilendiren neredeyse bütün eylemlere katıldım.

30 yıldır aynı sloganlar aynı eylem tarzı. Hatta eylemlerdeki konuşmacılar bile aynı.

Tartışma konusu olmasın diye isimlerini vermeyeceğim meşhur ağabeylerimizin cümle kalıpları bile aynı.

Konuşmalarının hangi kısmında öfkelenecekleri hangi kısmında harareti yükseltecekleri nerede hamasete başlayacaklarını bile........

© Haber7


Get it on Google Play