Sabah Ankara’da günün ilk ışıklarıyla birlikte Ankara’dan havalanan uçağımız, takriben bir saatlik bir uçuşun ardından, Karadeniz üzerinden süzülup, kabinin sağ tarafında oturanlara havadan şehir manzarası izlettirerek Trabzon Havalimanına yumuşak bir iniş yaptı.

Karadeniz’in, Trabzon’un bazı özellikleri, çocukluğumun ve ilk delikanlılık yıllarımın geçtiği bizim Toroslar’ı (Konya/Taşkent) andırıyor.

Engebeli, dağlık, zor coğrafyalar…

O nedenle çok fazla göç veren bölgeler.

Trabzon’a Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu ile bir günü birlikte geçirmek üzere geldik.

Bir grup gazeteci ile birlikte.

Bakan beyin üniversite eğitimini aldığı Karadeniz Teknik Üniversitesi (KATÜ)’nde düzenlenen programda önce biz (Ekrem Kızıltaş, Nuh Albayrak, Zafer Şahin, Emin Pazarcı ve bendeniz) bir panel programıyla öğrencilere hitap ettik.

Sonra aradan bir süre geçtikten sonra aynı salonda hep birlikte, bakan beyi dinledik.

Geçmişinde Anadolu olan herkesin aşina olduğu bir hayat hikayesi var Uraloğlu’nun.
Trabzon’un takriben 50 kilometre kadar iç kesimlerinde yer alan Düzköy ilçesine bağlı Karabağ mahallesinde büyümüş.

Liseyi bitirince önce, “herhalde babamlar bana bir iş bulur” diye düşünerek daha fazlasını aklından geçirmemiş.

Ama sonra çalışmadan girdiği üniversite sınavı ile fizik bölümünü kazanmış.

Üniversitenin en zor bölümüne düştüğünü fark edince, bir yıl sıkı bir çalışma programı uygulamış kendisine.

Sonra?

Sonrası şöyle:

Tıp beklerken, bir önceki sene tercih yapması nedeniyle puanı düştüğü için inşaat mühendisliğini kazanabilmiş.

Kendisinin de işaret ettiği gibi…

Kader çizgisi işte…

Karayollarında başlayan çalışma hayatı ve uzun yıllar boyunca elde ettiği derin birikim ve tecrübe ile, önce genel müdürlük, devamında da bakanlığa kadar uzanan bir hayat hikayesi…

Konuşması bittiğinde bir sürpriz bekliyordu kendisini de bizleri de.

1987/1988 senesi aynı sınıftan mezun olduğu üniversiteden bir grup arkadaşı tek tek isimleri sayılarak sahneye davet edildi.

Hep beraber, 36 sene öncesine bir dönüş ve aynı anda hatıraların zihinlere hücum ettiğini fark ettiğimiz birkaç dakika onlar için…

Kısa kısa söz alan üniversite arkadaşlarından bazıları, bakan beyle iftihar ettiklerine dair cümleler kurdular.

Bu buluşmalarımızdan şöyle bir izlenim de paylaşmak isterim.

Bakan bey hiç de öyle bakan olmuşum gibi bir havası olan birisi değil.

Hizmet odaklı çalışan, insani hasletleri güçlü, muhatap olduğu insanlarla mesafesiz şekilde konuşan, mütevazı birisi.

Şunun da altını çizeyim:

Abdülkadir Uraloğlu, işine son derece hakim bir bakan olarak bu görevi yürütüyor.

Bakanlık bünyesinde uzun yıllar yürüttüğü görevler nedeniyle Türkiye’nin her yerini karış karış dolaşmış.

Nerede hangi proje var, ezberden biliyor ve yakından takip ediliyor.

Bizim oralardan mesela geçen sene açılışı yapılan Eğiste Hadimi Viyadüğünü hatırlattığımda, bizimle aynı ortamda bulunan kimse neden bahsettiğimize dair bir şey anlamadı.

Ama Bakan bey, çocukluğunu Toroslar’ın tozlu yollarında geçirmiş benim gibi birisi için o viyadüğün açılmasının ne anlama geldiğini hemen anladı.

Teşekkürüme gülümseyerek mukabelede bulundu.

BABA OCAGI….

Akşam oldu, gazeteciler olarak büyük minibüse bindik, kıvrıla kıvrıla yukarı doğru 50 kilometreye yakın bir yol kat ettik.

Tırmanıp durduğumuz yer, Trabzon’un iç kesimlerinde bulunan Uraloğlu ailesinin evinin bulunduğu (Düzköy ilçesine bağlı Karabağ mahallesi) bir yerdi.

Dışarıda tane tane kar yağışı, içeride sımsıcak bir sohbet ortamı…

Zengin Karadeniz sofrasında güleryüzlü insanlarla muhabbet…

Günün sonunda Ali amca, (Bakan Uraloğlu’nun babası) Bakan bey ve bendeniz…
Üzerinde güğüm bulunan bir sobanın etrafında verdiğimiz poz.

Bakan beyin çocukluğu ile, benim kendi çocukluğum arasıda paralellik kurmak için burada çok daha fazla şey var.

Mütevazı bir köy evi, dışarıda tane tane yağan kar, içeride, sobada közlenmiş patateslerin de bulunduğu zengin bir misafir sofrası.

Baba Ali amca ile, Bakan beyin görmüş geçirmiş oldukları her hallerinde belli olan diğer iki amcası, ailenin diğer fertleri, yüzlerinden eksilmeyen gülümseme ile bizi orada güzelce ağırladılar.

TRABZONLU BAKANA “İSTANBUL SEÇİMİ NE OLACAK” SORUSU

Çocukluktan, karalahana çorbası dahil yemek çeşitlerinden, balık deyince uyarıldığım hamsi ziyafeti üzerinden ilerleyen sohbetin aralarına siyasi sorular yerleştirmesini de becerdik bu arada.

“İstanbul ne olacak” diye sordum Bakan beye.

AK Parti’nin adayı Murat Kurum, kendisine destek olması hususunda kendisinden ricacı olmuş.

Ekrem İmamoğlu da Trabzonlu malum.

O nedenle Trabzonlu bir bakanın İstanbul’da fazladan görünmesi İstanbul’daki Trabzon oylarının Murat Kurum’ yönelmesi anlamında AK Parti için önem taşıyor.

Uraloğlu’nun kendisini de bu konuda hayli istekli buldum.

Şimdiden iki ilçede dolaşıp seçim kampanyası yapmış.

Gittiği yerlerde durumun kendileri için iyi olduğunu dile getirdi.

Ulaştırma Bakanı ile geçirdiğimiz bir günü salt izlenimler üzerinden bitirmiş olmayalım..

Yazının sonunda üniversitedeki konuşmasında kendi ağzından verdiği rakamlarla, 2002’dan günümüze nereden nereye geldiğimizi anlatmak üzere sözü Bakan Uraloğlu’na bırakalım:

Mehmet Acet / Haber7

QOSHE - Ulaştırma Bakanı Uraloğlu ile bir günün hikayesi - Mehmet Acet
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ulaştırma Bakanı Uraloğlu ile bir günün hikayesi

36 1
27.01.2024

Sabah Ankara’da günün ilk ışıklarıyla birlikte Ankara’dan havalanan uçağımız, takriben bir saatlik bir uçuşun ardından, Karadeniz üzerinden süzülup, kabinin sağ tarafında oturanlara havadan şehir manzarası izlettirerek Trabzon Havalimanına yumuşak bir iniş yaptı.

Karadeniz’in, Trabzon’un bazı özellikleri, çocukluğumun ve ilk delikanlılık yıllarımın geçtiği bizim Toroslar’ı (Konya/Taşkent) andırıyor.

Engebeli, dağlık, zor coğrafyalar…

O nedenle çok fazla göç veren bölgeler.

Trabzon’a Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu ile bir günü birlikte geçirmek üzere geldik.

Bir grup gazeteci ile birlikte.

Bakan beyin üniversite eğitimini aldığı Karadeniz Teknik Üniversitesi (KATÜ)’nde düzenlenen programda önce biz (Ekrem Kızıltaş, Nuh Albayrak, Zafer Şahin, Emin Pazarcı ve bendeniz) bir panel programıyla öğrencilere hitap ettik.

Sonra aradan bir süre geçtikten sonra aynı salonda hep birlikte, bakan beyi dinledik.

Geçmişinde Anadolu olan herkesin aşina olduğu bir hayat hikayesi var Uraloğlu’nun.
Trabzon’un takriben 50 kilometre kadar iç kesimlerinde yer alan Düzköy ilçesine bağlı Karabağ mahallesinde büyümüş.

Liseyi bitirince önce, “herhalde babamlar bana bir iş bulur” diye düşünerek daha fazlasını aklından geçirmemiş.

Ama sonra çalışmadan girdiği üniversite sınavı ile fizik bölümünü kazanmış.

Üniversitenin en zor bölümüne düştüğünü fark edince, bir yıl sıkı bir çalışma programı uygulamış kendisine.

Sonra?

Sonrası şöyle:

Tıp beklerken, bir önceki sene tercih yapması nedeniyle puanı düştüğü için inşaat mühendisliğini kazanabilmiş.

Kendisinin de işaret ettiği gibi…

Kader çizgisi işte…

Karayollarında başlayan çalışma hayatı ve uzun yıllar boyunca elde ettiği derin birikim ve tecrübe ile,........

© Haber7


Get it on Google Play