Bugün Filistin ve Gazze’de yaşananlar, tarihte daha önce de Müslümanların başına gelmiş olaylardır. Zulüm, katliam ve soykırım, kafirlerin baş vurdukları temel stratejileridir.

Allahu Teala Kur'an-ı Kerimde 'Kahrolsun o insanlara ki iman eden insanları ateş dolu hendeklere koyup yaktılar. Etraflarında oturup o müminlere yapılan işkenceleri seyredenlere de yazıklar olsun' (Burûc Suresi; Ayet: 4 - 7) buyuruyor.

Yahudi hükümdar Zûnüvâs’ın Necran hıristiyanlarına yaptığı zulüm Kur’an- Kerim’de Ashâbü’l Uhdûd kıssası olarak anlatılır. İkinci Himyerîler’in son hükümdarı olan Zûnüvâs Yahudiliği kabul etmiş, M.S. 523’te Necran’ı ele geçirerek Hıristiyanlardan Yahudiliğe geçmelerini istemiş, kabul etmeyenleri ateş dolu çukurlara attırarak yaktırmıştır. Süryânîce kaynaklarda da Necran hıristiyanlarına yapılan zulüm geniş bir şekilde yer almaktadır.

Zûnüvâs 120.000 kişi ile Necran’ı kuşatmış, yaklaşık 2000 kişiyi bir kiliseye doldurarak ateşe vermiştir. Diğer taraftan kazdırdığı uzun ve derin hendeklere odun doldurulmuş, bu odunlar tutuşturulduktan sonra hıristiyanlar içine atılarak yakılmıştır. Zûnüvâs tarafından öldürülen hıristiyanların sayısı İslâmî kaynaklarda 20.000, Süryânî kaynaklarda ise 4000 olarak belirtilmektedir.

Halkı hendeklere doldurarak öldürme olayları, katliam ve soykırımlar tarihte çeşitli zamanlarda meydana gelmiştir. İbn Ebû Hâtim’in naklettiğine göre Yemen’de Tübba‘, Bâbil’de Buhtunnasr, Kostantaniye’de Kral Konstantin devirlerinde benzeri olaylar görülmüştür.

Kur’ân-ı Kerîm’de bu kıssa, müminlere eziyet eden Mekkeli müşriklerin ibret almaları ve müminlerin de sıkıntı ve zorluklar karşısında sabır ve tahammül göstermeleri için zikredilmiştir. Geçmiş dönemlerde olduğu gibi Burûc sûresinin indiği dönemde de Mekkeli müşrikler müminlere, özellikle fakirlere ve kimsesizlere acımasızca işkence ediyorlardı (Muhammed Eroğlu, “Ashâbü’l-uhdûd”, DİA, III, 471).

14 asır sonra Filistin’de, Kıbrıs’ta, Doğu Türkistan’da, Keşmir’de ve Bosna Hersek’te Müslümanların maruz kaldığı katliamlar hak batıl savaşının çağdaş görünümleridir..
İsrail, işgaller, yasa dışı yerleşim yerleri, Filistinlilere ait toprakların gasbedilmesi, evlerin tamiratına izin verilmemesi, Filistinlilerin keyfi şekilde evlerinden çıkartılması, kontrol noktalarıyla seyahat özgürlüğünün kısıtlanması, haksız hapis cezaları ve hapishanede işkence gibi uygulamalarla sadece insan hakkı ihlali değil yıllardır insanlığa karşı suç işliyor. İsrail tarafından 2002'de inşa edilmeye başlanan ayrım duvarının insanlığa karşı savaş suçudur.

İsrail'in işgal politikaları vahim insan hakları ihlalleri her şeyden önce insanlığa karşı büyük bir suçtur. Uluslararası insan hakları örgütleri de İsrail'in apartheid devleti olduğunu kabul etti. Filistin halkına sistematik ırkçılık yapan, kapsamlı ayrımcılık uygulayarak hayatı zorlaştıran, sürekli zulüm, işgal ve soykırım üzerine inşa edilmiş bir devletten bahsediyoruz.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK), İsrail'in 1967'de Batı Şeria, Doğu Kudüs, Gazze, Mısır'daki Sina Yarımadası ve Suriye'deki Golan Tepeleri'ni işgal etmesinin ardından aldığı 242 sayılı kararla İsrail'in işgal ettiği topraklardan çekilmesi istendi. İsrail bu topraklardan çekilmedi. İşgal altındaki tüm Yahudi yerleşim birimleri uluslararası hukuka aykırıdır.

Uluslararası toplum, İsrail'i 1967'de işgal ettiği topraklar nedeniyle "işgalci ülke" statüsünde kabul etti. Uluslararası hukuka göre askeri güç kullanarak toprak elde etmek yasaklanmıştır. Herhangi bir devletin askeri güç veya askeri güç tehdidiyle bir devletin ya da topluluğun toprağını işgal etmesi söz konusu olamaz. Bu bağlamda 1948'de İsrail'in elde ettiği topraklar da uluslararası hukuka aykırıdır.

‘Self determinasyon’ diye bir kavram var, belli bir bölgenin kaderine orada yaşayan halkın karar vermesi ilkesini ifade etmektedir. İsrail'in bir devlet olarak ortaya çıkması, Filistin halkının self determinasyon hakkının gasbıyla oldu. Sömürgecilik bağlamında incelendiğinde tüm Filistin sömürgeleştirildiği için mücadele Filistin'in tümünde yapılmalı. Tüm Filistin, Filistinlilere ait olmalı.

Filistin'in durumu, Fransa tarafından işgal ve ilhak edilen Cezayir'e benzemektedir. Cezayir'in bağımsızlık mücadelesi başladığında 10 milyonluk ülkede 2 milyona yakın Fransız yaşıyordu. Fransızlar Cezayir'i kendi ülkeleri gibi görüyordu. Bu mücadele sırasında Cezayir halkı, Fransa'nın bütün rüşvetlerine, kurnazlık ve kumpaslarına karşı hiçbir anlaşma yapmadı. 'Tüm Cezayir bizim olacak.' dediler ve 1962'de zafere ulaştılar. Filistinlilerin de yapması gereken bu şekilde topyekun bir mücadele; verecekleri Cezayirlilerin kurtuluş savaşı gibi bir mücadele..

Filistin, 1988'den bu yana bir devlettir; aynı zamanda Birleşmiş Milletlere (BM) üye olmayan gözlemci devlet statüsünde bulunmaktadır. Filistin devleti zaten mevcut ama işgal altında bir devlet. Bu devletin sınırları, en azından Doğu Kudüs, Gazze ve Batı Şeria'yı kapsıyor fakat bugünkü haliyle iki devletli çözüm olarak önerilen şeyin mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Filistin'de birçok Yahudi yerleşim yeri var, kontrol noktaları var, ayrım duvarı var. Bu şartlarda Filistin'den bağımsız bir devlet çıkartma şansınız yok.
İşgal edilen topraklardan zorla çıkarılan insanlar, o topraklarda yaşayan halkın bir parçası ve uluslararası hukuka göre geri dönüş hakları her zaman var. Filistinli mültecilere ise ülkelerine geri dönüş hakkı kullandırılmamaktadır.

Filistin'e ekonomik, sosyal, teknolojik, askeri destek sağlanmalıdır. İsrail'e karşı da kapsamlı ambargo uygulanmalıdır.

Başta İslam İşbirliği Teşkilatı ve BM Genel Kurulu bu konuda harekete geçirilmelidir. İslam dünyası bu konuda etkili çalışma yürütürse Afrika Birliği de Güney Amerika Uluslar Birliği de bunu destekleyecektir; çünkü bu vicdani ve evrensel bir meseledir.

Allahu Teala yeryüzünde zulme maruz kalmış bütün Müslüman kardeşlerimizi o kötülüklerden kurtarsın. Bizi de o kardeşlerimize yapılanları seyretme gibi bir zilletten muhafaza eylesin.

Mutafa Yürekli / Haber7

QOSHE - İşgal, katliam ve soykırım stratejisi - Mustafa Yürekli
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İşgal, katliam ve soykırım stratejisi

5 19
02.12.2023

Bugün Filistin ve Gazze’de yaşananlar, tarihte daha önce de Müslümanların başına gelmiş olaylardır. Zulüm, katliam ve soykırım, kafirlerin baş vurdukları temel stratejileridir.

Allahu Teala Kur'an-ı Kerimde 'Kahrolsun o insanlara ki iman eden insanları ateş dolu hendeklere koyup yaktılar. Etraflarında oturup o müminlere yapılan işkenceleri seyredenlere de yazıklar olsun' (Burûc Suresi; Ayet: 4 - 7) buyuruyor.

Yahudi hükümdar Zûnüvâs’ın Necran hıristiyanlarına yaptığı zulüm Kur’an- Kerim’de Ashâbü’l Uhdûd kıssası olarak anlatılır. İkinci Himyerîler’in son hükümdarı olan Zûnüvâs Yahudiliği kabul etmiş, M.S. 523’te Necran’ı ele geçirerek Hıristiyanlardan Yahudiliğe geçmelerini istemiş, kabul etmeyenleri ateş dolu çukurlara attırarak yaktırmıştır. Süryânîce kaynaklarda da Necran hıristiyanlarına yapılan zulüm geniş bir şekilde yer almaktadır.

Zûnüvâs 120.000 kişi ile Necran’ı kuşatmış, yaklaşık 2000 kişiyi bir kiliseye doldurarak ateşe vermiştir. Diğer taraftan kazdırdığı uzun ve derin hendeklere odun doldurulmuş, bu odunlar tutuşturulduktan sonra hıristiyanlar içine atılarak yakılmıştır. Zûnüvâs tarafından öldürülen hıristiyanların sayısı İslâmî kaynaklarda 20.000, Süryânî kaynaklarda ise 4000 olarak belirtilmektedir.

Halkı hendeklere doldurarak öldürme olayları, katliam ve soykırımlar tarihte çeşitli zamanlarda meydana gelmiştir. İbn Ebû Hâtim’in naklettiğine göre Yemen’de Tübba‘, Bâbil’de Buhtunnasr, Kostantaniye’de Kral Konstantin devirlerinde benzeri olaylar görülmüştür.

Kur’ân-ı Kerîm’de bu kıssa, müminlere eziyet eden Mekkeli müşriklerin ibret almaları ve müminlerin de sıkıntı ve zorluklar karşısında sabır ve tahammül göstermeleri için zikredilmiştir. Geçmiş dönemlerde olduğu gibi Burûc sûresinin indiği dönemde de Mekkeli müşrikler müminlere, özellikle fakirlere ve kimsesizlere acımasızca işkence ediyorlardı (Muhammed Eroğlu, “Ashâbü’l-uhdûd”, DİA, III, 471).

14 asır sonra Filistin’de, Kıbrıs’ta, Doğu Türkistan’da, Keşmir’de ve Bosna........

© Haber7


Get it on Google Play