İzzeddin el-Kassam Tugayları tarafından Aksa Tufanı Operasyonu; İsrail tarafından da Demir Kılıçlar Operasyonu olarak adlandırılan 2023 Filistin - İsrail Savaşı’nın başından beri ne pahasına olursa olsun İsrail’e verdiği destek sürerken Amerika Birleşik Devletleri'nin bu politikasına anlam veremeyenler var..

Birleşmiş Milletler ya da diğer adıyla kapitalist dünya sisteminin çöktüğü düşüncesini ileri sürenler var; böyle düşünenler yanılıyor olabilirler mi? İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1952’de kurulan mevcut uluslararası düzen 75 yıldır planlandığı gibi başarılı bir şekilde dünya devleti hedefine doğru ilerliyor olamaz mı?

İlk çeyrek asırda (1952 - 1977) ABD ve Avrupa ülkeleri savaşta aldıkları yaraları sardılar, kendilerine geldiler. İkinci çeyrek asırda (1977 - 2002) yeryüzünde ulaşım, iletişim, banka ağları gibi küresel sistemi ve mekanizmalarını kurdular; uyumlu bir şekilde işler hale getirdiler. Üçüncü çeyrek asırda (2002 - 2027) küreselleşme adını verdikleri sistem yüzünü gesterdi; Afrika ve Asya’yı, özellikle orta kuşak olan İslam coğrafyasını bölüp parçalıyorlar. Son çeyrek asırda (2027 - 2052) iki kıtanın ekonomik varlıklarına el koyacaklar ve ordusu olmayan şehir devletleri haline getirecekler. Bu durumu çok iyi gören İslam ülkeleri, tam da planlandığı gibi denge siyaseti güdüyorlar; Batı ve ABD dışındaki güçlere, Rusya ve Çin’e yönelerek çözüm arıyorlar.

20. asır, 21. yüzyılın kucağına üç bomba koydu. Üç bombadan biri Ermeni meselesi, biri Filistin meselesi, diğeri de Afganistan meselesidir. Dünya güçleri, Karadeniz, Hazar ve Kafkasya’daki rekabeti Ermeni meselesi; Doğu Akdeniz’deki rekabeti Filistin meselesi, Hint Okyanusu’ndaki rekabeti Afganistan meselesi olarak paketlendi; yakın geleceğe bıraktıkları bu üç bomba, dünyayı şekillendirecek rekabet alanı ve stratejik merkezlerdir.

Dağınık durumdaki İslam alemini kuşatan bu üç alandaki emperyalist savaş gittikçe şiddetleniyor. Filistin meselesi olarak çağrılan Doğu Akdeniz’deki ABD, İngiltere, Çin, Rusya, Fransa ve Almanya’nın rekabetini iyi görmek gerek.. Siyonist İsrail, tıpkı Yunanlılar gibi, Ermeniler gibi, Hindistanlılar gibi emperyalizmin elinin altına girmiş bir maşa. 2023 Filistin - İsrail Savaşı, dünya güçlerinin İslam coğrafyasının paylaşım mücadelesi. Mesela küresel yönetim ve iç rekabet, Arap dünyasının Filistin İsrail Savaşı’na dönük politikasına yansımakta.

Şu soru, meselenin kavranmasında yararlı olabilir: İslam devletleri Filistin’e duyarsızlık mı gösteriyor? Bu soruyu doğru cevaplarsak Muhammet aleyhisselamın ümmetinin nabzını dinleyebiliriz.

2002’den itibaren İslam ülkeleri ABD’nin fiili müdahalesine maruz kaldı. Batı müdahalesi, Afganistan, Irak, Suriye işgalleri, Yemen, Mısır, Libya ve Türkiye’de darbeler; iç karışıklıklar şeklinde kendisini gösterdi.

Örneğin küresel müdahale sonrası İslam ülkelerinde otoriterleşen ve kitle hareketlerini kendi rejimlerinin güvenlikleri için bir tehdit olarak tanımlayan bazı hükümetlerin politikası Arap kamuoyu nezdinde Filistin meselesine duyarlılığın azalmasına yol açtı; her türlü kitle hareketini rejim güvenliği sorunu olarak algılayan otoriter yönetimler, Filistin konusunda duyarlılık sergilemek isteyen kitlelere karşı baskıcı yöntemlere başvurmaya başladılar. Otoriter yönetimlerin baskısı, Arap kamuoyunun Filistin’e olan duyarlılığının sokaklara yansımasını engelledi. Ekonomik krizler, siyasi istikrarsızlıklar, iç savaş görüntüleri ve tahrip olan şehir manzaraları, Arap kamuoyunu kendi sorunlarına odaklanmaya zorlayarak Filistin’e olan ilgisinde bir zayıflamaya yol açtı. Ayrıca Filistin meselesinde liderlik eden Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın zayıflaması Arap kamuoyunda Filistin meselesindeki tepkiyi olumsuz etkilemekte. Dolayısıyla Arap kamuoyu, Arap hükümetleri ve Arap hükümetlerinin merkezinde yer aldığı bölgenin en önemli örgütleri olan İslam İşbirliği Teşkilatı (İTT), Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ve Arap Birliği gibi yapılar İsrail’in saldırganlığı karşısında caydırıcı bir tavır alamadı. Her devlet can derdine düşmüş; başını kaldırıp Filistin İsrail Savaşı’na bakacak halde değil. Bu da BM’nin küresel yönetiminin başarılı bir şekilde sürdüğünü gösteriyor.

Ümmetin nabzını tutmak için Türkiye, Pakistan, İran ve Arap dünyasının Filistin İsrail Savaşı’na dönük politikalarını tartışmalıyız, küresel prangalardan kurtulmak için. Müslüman aydınların bunu başarabileceğine inanıyorum.

QOSHE - Ümmetin nabzını dinlemek - Mustafa Yürekli
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ümmetin nabzını dinlemek

5 1
12.12.2023

İzzeddin el-Kassam Tugayları tarafından Aksa Tufanı Operasyonu; İsrail tarafından da Demir Kılıçlar Operasyonu olarak adlandırılan 2023 Filistin - İsrail Savaşı’nın başından beri ne pahasına olursa olsun İsrail’e verdiği destek sürerken Amerika Birleşik Devletleri'nin bu politikasına anlam veremeyenler var..

Birleşmiş Milletler ya da diğer adıyla kapitalist dünya sisteminin çöktüğü düşüncesini ileri sürenler var; böyle düşünenler yanılıyor olabilirler mi? İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1952’de kurulan mevcut uluslararası düzen 75 yıldır planlandığı gibi başarılı bir şekilde dünya devleti hedefine doğru ilerliyor olamaz mı?

İlk çeyrek asırda (1952 - 1977) ABD ve Avrupa ülkeleri savaşta aldıkları yaraları sardılar, kendilerine geldiler. İkinci çeyrek asırda (1977 - 2002) yeryüzünde ulaşım, iletişim, banka ağları gibi küresel sistemi ve mekanizmalarını kurdular; uyumlu bir şekilde işler hale getirdiler. Üçüncü çeyrek asırda (2002 - 2027) küreselleşme adını verdikleri sistem yüzünü gesterdi; Afrika ve Asya’yı, özellikle orta kuşak olan İslam coğrafyasını bölüp parçalıyorlar. Son çeyrek asırda (2027 - 2052) iki kıtanın ekonomik varlıklarına el koyacaklar ve ordusu olmayan şehir devletleri haline getirecekler. Bu durumu çok iyi gören İslam ülkeleri, tam da planlandığı gibi denge siyaseti güdüyorlar; Batı ve ABD dışındaki güçlere, Rusya ve Çin’e yönelerek çözüm arıyorlar.

20. asır, 21. yüzyılın kucağına üç........

© Haber7


Get it on Google Play