2005 yılının ilk günleriydi.

Dönemin Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün “yurt gezilerine” çıkıp örtülü olarak “CHP liderliğine adayım” demesi, Genel Merkezi ziyadesiyle rahatsız etti.

CHP yönetimi, daha sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun önünde poz vereceği “yolsuzluk” iddialarıyla dolu bir klasör hazırlayarak Sarıgül’ü “kesin ihraç” istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na (YDK) sevk etti.

Mustafa Sarıgül'ün CHP’den ihraç edilmesi talebinin reddedilmesiyle şoke olan dönemin CHP lideri Deniz Baykal, “kararın rüşvet ile satın alındığını” öne sürerek, “YDK üyelerine poşetle para verildiği” şeklinde ağır bir suçlamada bulundu.

Baykal açıklamasında:

“Bir kurul üyesine rüşvet olarak poşet içinde para verilmiş olduğunun, kurul toplantısında bir disiplin kurulu üyesi tarafından açıkça ifade edilmiş olması, bu iddiaların somut bir gerçek olduğunu ortaya koymuştur. Tarihin hiçbir döneminde, CHP'nin hiçbir organında rüşvetle karar satın alındığının bir örneği yoktur” ifadelerini kullandı.

Baykal'ın iddiaları sonrası YDK'da iki üye arasında kavga çıktı.

Üye Cafer Dursun, diğer üye Ergün Aydoğan'a, “Ben sana poşetle para mı verdim kardeşim, gidip Genel Başkan'a söylemişsin” dedi.

Ergün Aydoğan da “Poşetle para göndermedin mi” karşılığını verince, CHP’li iki üye davalık oldu.

Skandal sonrası CHP’yi yerden yere vuran bir yazı kaleme alan Bekir Coşkun,

“Rüşvet alıp-vermek için bir partinin en azından iktidarda olması, devlet nimetlerinin ellerinin altında bulunması gerekmez mi?

Ce Ha Pes iktidarda değil.

Demek ki bunlar da boş duracaklarına birbirlerinden rüşvet alıp-veriyorlar” şeklinde sert ifadeler kullandı.

“Bunlar sosyal demokrat oldukları için poşetin içinde eski ayakkabılar, ya da ıspanak, patates gibi bir ‘halkçı’ malzemenin olması gerekmez miydi? Ama poşet para doluydu” sözleriyle, güya Sosyal Demokrat geçindikleri halde poşet poşet rüşvet aldıkları iddia edilen CHP’lileri iğnelemeyi ihmal etmedi.

*

Tam 14 yıl sonra “poşet” bir kez daha ülkenin gündemine oturdu.

31 Mart 2019 seçimlerine üç ay kala poşetlere karşı savaş başlatan Başkan Erdoğan liderliğindeki AK Parti iktidarı, kullanımını azaltmak için naylon poşetlerin “25 kuruşa” satılması uygulamasını başlattı.

Uygulamanın ardından poşet kullanımı ilk etapta yüzde 75 azalsa da iktidara yönelik ciddi bir tepki oluştu.

Fondaş medyanın gazına gelen hatırı sayılır bir kitle, “Poşetleri paralı yaptınız, size oy moy yok” diyerek iktidara cephe aldı.

Gerçeğe yakın sonuçlara ulaşmasıyla bilinen güvenilir araştırma şirketlerinden GENAR'ın “poşetlerle” ilgili araştırmasında, halkın yüzde 52.5'inin bu uygulamanın kalkmasını savunduğu ortaya çıktı.

Ankete katılanların yüzde 9.5'i ise poşet uygulaması yüzünden İstanbul seçimlerinde AK Parti’nin İBB adayına oy vermediklerini söyledi.

“Poşetlerin paralı olması sebebiyle oy tercihimi değiştirdim” diyenlerin oranı, Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım arasındaki farkla neredeyse aynıydı.

*

Beş yıl önce, 1 Ocak 2019’da hayata geçirilen “paralı poşet” uygulaması sayesinde İBB Başkanlığına seçilen Ekrem İmamoğlu, dün yine “poşet”e sarıldı.

O dönem Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koltuğunda oturan ve hayata geçirdiği uygulama ile Türkiye’de yılda 45 milyar adede ulaşan plastik poşet ve ambalaj kullanımının %81 gibi devasa bir oranda düşüşüne sebep olan…

Bu sayede yüz binlerce ton plastik atığın oluşmasının ve on binlerce ton sera gazı salımının da önüne geçen rakibi Murat Kurum’u hedef aldı.

Türkiye dâhil dünyada 60’tan fazla ülkede başarıyla uygulanan doğa dostu projeyi “suçmuş” gibi lanse eden İmamoğlu;

“Onların tek anlayacağı iş, poşet işi. Veya bu tarz işlerdir. Ekonomi deyince, akıllarına o geliyor” diyerek, cahilce bir eleştiride bulundu.

Dün Beylikdüzü Vira Kavşağı’nın açılışında bu sözleri söyleyen İmamoğlu ardından ne yapsa beğenirsiniz?

Büyükçekmece Belediyesi’ne düzenlenen ve aralarında Belediye Başkan Yardımcısı Nuraydın Sak’ın da bulunduğu 22 kişinin gözaltına alındığı “rüşvet operasyonu” sebebiyle, CHP’li Belediye Başkanı Hasan Akgün’e geçmiş olsun dileklerini iletti.

Alınan poşetler dolusu rüşvet paralarını görmezden gelerek,

“Bu ve buna benzer girişimlere yeltenenler, bizim itibarımızı zedelemeye çalışanlar görecekler ki bir demokrasi şamarı yiyecekler bu milletten” dedi.

*

Şimdi bu yazıyı okuyanlara soruyorum…

Cumhur İttifakı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum’un, doğada tam 1000 yıl boyunca hiç bozulmadan kalabilen plastik poşetlerin kullanımını azaltmak için “25 kuruşluk” sembolik bir ücret belirlemesi mi kötü?

Yoksa!

Kendilerine “Sosyal Demokrat” diyen CHP’li yöneticilerin, zorunlu olan fore kazıkların çakılmadığı, sismik kontrollerinin yapılmadığı, yapı denetimcilerin hiçbir kontrol yapmadan sahte rapor düzenlediği inşaatların sahiplerine, poşetler dolusu rüşvet karşılığında ruhsat vermesi mi?

Sizce bu “poşet”e bakış açılarından hangisi daha ahlaklı?!

***

Bu arada…

Dün, Büyükçekmece Belediyesi'ne yönelik düzenlenen “rüşvet operasyonu” sonrası belediye önünde toplanan bazı CHP’liler, olayı haberleştiren A Haber muhabiri Ahmet Nazif Vural'a saldırdılar.

Bu rezil saldırıyı görünce aklıma ilk gelen şey, ünlü psikolog Arno Gruen’in, “İnsanlar suçluluk duygularından kurtulmak için saldırgan davranır” sözü oldu.

Gruen galiba haklı!

QOSHE - CHP’liler acilen “poşeti” azaltmalı! - Zekeriya Say
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

CHP’liler acilen “poşeti” azaltmalı!

20 0
19.01.2024

2005 yılının ilk günleriydi.

Dönemin Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün “yurt gezilerine” çıkıp örtülü olarak “CHP liderliğine adayım” demesi, Genel Merkezi ziyadesiyle rahatsız etti.

CHP yönetimi, daha sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun önünde poz vereceği “yolsuzluk” iddialarıyla dolu bir klasör hazırlayarak Sarıgül’ü “kesin ihraç” istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na (YDK) sevk etti.

Mustafa Sarıgül'ün CHP’den ihraç edilmesi talebinin reddedilmesiyle şoke olan dönemin CHP lideri Deniz Baykal, “kararın rüşvet ile satın alındığını” öne sürerek, “YDK üyelerine poşetle para verildiği” şeklinde ağır bir suçlamada bulundu.

Baykal açıklamasında:

“Bir kurul üyesine rüşvet olarak poşet içinde para verilmiş olduğunun, kurul toplantısında bir disiplin kurulu üyesi tarafından açıkça ifade edilmiş olması, bu iddiaların somut bir gerçek olduğunu ortaya koymuştur. Tarihin hiçbir döneminde, CHP'nin hiçbir organında rüşvetle karar satın alındığının bir örneği yoktur” ifadelerini kullandı.

Baykal'ın iddiaları sonrası YDK'da iki üye arasında kavga çıktı.

Üye Cafer Dursun, diğer üye Ergün Aydoğan'a, “Ben sana poşetle para mı verdim kardeşim, gidip Genel Başkan'a söylemişsin” dedi.

Ergün Aydoğan da “Poşetle para göndermedin mi” karşılığını verince, CHP’li iki üye davalık oldu.

Skandal sonrası CHP’yi yerden yere vuran bir yazı kaleme alan Bekir Coşkun,

“Rüşvet alıp-vermek için bir partinin en azından iktidarda olması, devlet nimetlerinin ellerinin altında bulunması gerekmez mi?

Ce Ha Pes iktidarda değil.

Demek ki bunlar da boş duracaklarına birbirlerinden rüşvet alıp-veriyorlar” şeklinde sert ifadeler kullandı.

“Bunlar sosyal demokrat oldukları için poşetin içinde eski ayakkabılar, ya da ıspanak, patates gibi bir ‘halkçı’........

© Haber7


Get it on Google Play