Kasım 2016’da yapılan ve Donald Trump’ın kazandığı Amerika’daki seçimlerin ardından Trump karşıtları birçok eyalette protesto gösterileri düzenledi.

Ülkede gerginlik tavan yaptı. ABD polisi, batı eyaletlerinden Oregon'un en büyük kenti Portland'da bir göstericiyi başından vurarak öldürdü.

Hillary Clinton taraftarlar, “Trump'a hayır”, “Trump'ı durdurun” sloganları atarken, birden bire “Pizza Gate” adlı bir skandal patlak verdi.

Amerika’nın önde gelen zenginleri ile siyasetçilerinin katıldığı “pedofili partilerinde” binlerce kayıp çocuğun istismara uğradığı, eğlence adı altında öldürülmüş olabileceği dillendirildi.

Bu sapkın eğlenceler için istenen çocukların “Comet pizza” adlı paravan şirketin sahibi James Alefantis tarafından temin edildiği öne sürülerek, skandala “Pizza Gate” adı verildi.

Bu olaydan aylar önce Almanya Federal Asayiş Dairesi’nce yapılan, “Çoğunluğu Suriyeli 9 bin çocuğun kayıp olduğu ve bu çocukların organ mafyasının eline geçmiş olabileceği”ne yönelik açıklama ise “Pizza Gate” iddialarını oldukça güçlendirdi.

Kadınlara yönelik tecavüzün ve çarpık ilişkilerin kanıksandığı Amerika’da ortaya atılan ve Barack Obama’dan tutun da Trump’ın rakibi Clintonlar’a kadar bir sürü isim dahil edildiği çocuklara yönelik bu iğrenç iddialar sonrası, Trump karşıtı protesto gösterileri bıçak gibi kesildi.

“Pizza Gate” skandalı o dönem “komplo teorisinden” öteye gidemese de 4 yıl sonra benzer iddialar yeniden gündeme geldi.

Filistinlilerin tüm itirazlarına rağmen 2020 yılında “Gazze Kasabı” Binyamin Netanyahu'yla birlikte sözde "yüzyılın anlaşması”nı duyuran ve Kudüs'ü İsrail'in "bölünmez başkenti" ilan dönemin ABD Başkanı Donald Trump’a yönelik nefretin arttığı bir dönemde…

Amerikalı ünlü oyuncu Sandra Bullock’un, “güzel görünmek için yüzüne çocuk derisi enjekte ettirdiği”ne yönelik itirafı gündeme bomba gibi düştü.

Her ne kadar Sandra Bullock, söz konusu uygulamada Koreli çocukların “sünnet derileri”nden üretilen bir formülün kullanıldığını söylese de…

“Uzman” süsü verilen etki ajanları, böyle bir karışımı elde etmek için “kayıp çocukların tüm organları kullanıldığını” açıklayarak gündemi manipüle etti.

Aradan bir 4 yıl daha geçti ve “kayıp çocuklar” yine gündemde…

Haydut devlet İsrail’in Gazze’de 10 bini çocuk, 7 bini kadın olmak üzere yaklaşık 24 bin Filistinli’yi katlettiği bir dönemde, dünya “Jeffrey Epstein skandalı”na odaklanmış durumda.

Reşit olmayan yaştaki kızlarla birlikte olmakla suçlanan ve 2019’da Manhattan’daki hücresinde intihar eden Amerikalı zenginlerin finans danışmanı Jeffrey Epstein’in iddianamesine ilişkin yeni iddialar ve ünlü isimlerin yer aldığı çarşaf çarşaf listeler ortaya saçıldı.

Seks amaçlı insan kaçakçılığı ve çocuk istismarıyla suçlanan Epstein’in Virgin Adaları’nda yer alan kendisine ait adasında düzenlediği “pedofili partilerinde” çocuk sayıda ünlü ismi ağırladığı…

Öldürülen çocukların kanlarının üretilen sıvının “gençlik iksiri” diye internette satıldığına yönelik iddialar havada uçuşuyor.

Tabii Banu isimli eski Türkiye güzeline Epstein tarafından tecavüz edildiği ve dört Türk çocuğunun kaçırıldığı da konuşulanlar arasında…

Tam bu yoğun gündemin arasında ne olsa beğenirsiniz?

Jeffrey Epstein’in de önemli isimleri ve destekçileri arasında yer aldığı “Chabad-Lubavitch” hareketine ait New York’taki bir sinagog polis baskınına uğradı.

Baskında, sinagogun altında kazılmış gizli tüneller, kanlı yataklar ve çocuk pusetleri tespit edildi.

Haliyle yeniden akıllara kayıp çocuklar, kanlı ayinler ve organ kaçakçılığı iddiaları geldi.

Bununla ilgili komplo teorileri aldı başını yürüdü.

Tabii üyeleri arasında Jeffrey Epstein gibi bir çocuk istismarcısı ile Donald Trump'ın damadı Jared Kushner’in de olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, çoğu insanın adını dahi duymadığı uluslararası bir Hasidik hareket olan “Chabad-Lubavitch” hareketiyle iddiaları tümüyle yabana atmak mümkün değil…

Ali İhsan Yavuz Bey’in de dediği gibi, “Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler olmuştur.”

Küresel ölçekte etkili olan ve tıpkı FETÖ gibi özellikle gençler üzerinde etkili olmaya çalışan Chabad-Lubavitch, ırkçı bir Siyonist tarikatı olmakla biliniyor.

Özellikle Müslümanların, “Doğuştan Şeytani yaratıklar” olduğunu ve “Solucandan bile daha değerli olmadıkları”, “çoktan ‘ölü’ canlılar olduklarını” düşünüyor.

Mesiyanik bir örgüt olan Lubavitchler, “Mesih' geldiğinde hayatta kalan herkesi din değiştirmeye zorlamayı” amaçlıyor.

Rus baskısı yüzünden bir asır önce “Yahudi ruhunun, gelenek ve mirasının tehdit edildiği küfür ülkesi” dedikleri Amerika’ya göçen “Chabad-Lubavitch” hareketi, militarist bir dil kullanması ve sürekli kurtuluşa işaret etmesiyle biliniyor.

Lubavitch Hareketi'nin 1994’te ölen son lideri Menachem Mendel Schneerson ise “güzel günler yakın” umuduyla yaşıyordu.

Bu Yahudi aşırı dinci hareketin lideri Schneerson ayrıca “Gazze’den çekilmenin gayri-dini olduğunu” ilan ediyordu.

1984 yılında, o dönem İsrail'in BM büyükelçiliğine atanan “Gazze Kasabı” Netanyahu ilk iş olarak Lubavitchli Haham Schneerson’u ziyaret etmişti.

Schneerson da Netanyahu’ya, "Sen, pek çok yalanlar evinde çalışacaksın” diye tavsiyeler vermişti.

Özetle…

Gazze’de 10 bin çocuğun katledildiği…

İşgale karşı somut tepki gösteren tek ülke olan Yemen’in havadan bombalandığı bir dönemde, 2019’da ölen cinsi sapık olan Jeffrey Epstein’in listelerinin ortaya saçılması tesadüf değil…

Belli ki “yalanlar evi” bu defa Gazze’de akan kanı unutturmak istiyor…

“Kayıp çocukları” konuşalım, eyvallah…

Ama Gazze’de göz göre göre kaybettiğimiz çocukları unutmamak kaydıyla…

QOSHE - Jeffrey Epstein skandalı ve yalanlar evi! - Zekeriya Say
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Jeffrey Epstein skandalı ve yalanlar evi!

38 13
12.01.2024

Kasım 2016’da yapılan ve Donald Trump’ın kazandığı Amerika’daki seçimlerin ardından Trump karşıtları birçok eyalette protesto gösterileri düzenledi.

Ülkede gerginlik tavan yaptı. ABD polisi, batı eyaletlerinden Oregon'un en büyük kenti Portland'da bir göstericiyi başından vurarak öldürdü.

Hillary Clinton taraftarlar, “Trump'a hayır”, “Trump'ı durdurun” sloganları atarken, birden bire “Pizza Gate” adlı bir skandal patlak verdi.

Amerika’nın önde gelen zenginleri ile siyasetçilerinin katıldığı “pedofili partilerinde” binlerce kayıp çocuğun istismara uğradığı, eğlence adı altında öldürülmüş olabileceği dillendirildi.

Bu sapkın eğlenceler için istenen çocukların “Comet pizza” adlı paravan şirketin sahibi James Alefantis tarafından temin edildiği öne sürülerek, skandala “Pizza Gate” adı verildi.

Bu olaydan aylar önce Almanya Federal Asayiş Dairesi’nce yapılan, “Çoğunluğu Suriyeli 9 bin çocuğun kayıp olduğu ve bu çocukların organ mafyasının eline geçmiş olabileceği”ne yönelik açıklama ise “Pizza Gate” iddialarını oldukça güçlendirdi.

Kadınlara yönelik tecavüzün ve çarpık ilişkilerin kanıksandığı Amerika’da ortaya atılan ve Barack Obama’dan tutun da Trump’ın rakibi Clintonlar’a kadar bir sürü isim dahil edildiği çocuklara yönelik bu iğrenç iddialar sonrası, Trump karşıtı protesto gösterileri bıçak gibi kesildi.

“Pizza Gate” skandalı o dönem “komplo teorisinden” öteye gidemese de 4 yıl sonra benzer iddialar yeniden gündeme geldi.

Filistinlilerin tüm itirazlarına rağmen 2020 yılında “Gazze Kasabı” Binyamin Netanyahu'yla birlikte sözde "yüzyılın anlaşması”nı duyuran ve Kudüs'ü İsrail'in "bölünmez başkenti" ilan dönemin ABD Başkanı Donald Trump’a yönelik nefretin arttığı bir dönemde…

Amerikalı ünlü oyuncu Sandra Bullock’un, “güzel görünmek için yüzüne çocuk derisi enjekte ettirdiği”ne yönelik itirafı gündeme bomba gibi........

© Haber7


Get it on Google Play