Sevgili okuyucular, her nesil geçmişi yad ederek söze başlarlar. Hey gidi günler hey. Eskiden böyle miydi? Bizim çocukluğumuzda bayramlar daha bir güzeldi. Daha bir anlamlıydı diye muhabbetin sonu gelmezdi.

Ben de buna benzer bir yazı yazmak istiyorum. Gerçekten de bizim çocukluğumuzda dini bayramlarda bütün köylüler köy meydanında toplanır, geleneksel bayram keşkeği ve diğer yemekler pişirilirdi. Çocuklar bayramlık elbiselerini giyer, bir an evvel köy meydanına gitmeye can atarlardı. Salıncaklar kurulur, top oynayan çocuklar, birdirbir ve çekil/çomak oynayan çocuklar, saklambaç oynayanlar kısaca o döneme ait çocuk oyunları oynanırdı. O günlerin gerçekten ayrı bir güzelliği ve tadı vardı. Bayram sabahı çocuklar ev ev dolaşır, köylerde farklı şehirlerde daha farklı bahşişler toplanırdı. Ortak bahşiş genelde bayram şekeri olurdu. Belki bizden büyüklerin çocukluklarında yaşanan bayramlar belki çok daha renkli ve başka yaşanıyordu kim bilir?

Günümüzde dini ve milli bayramlar artık birer tatil günleri olarak görülüyor ve yaşanıyor. Artık her nesil bir önceyi yad ederek yaşamak durumunda. Bayramların bir özelliği kalmamış, adetler değişmiş, bayramlara has özellikler anlamını yitirmiş durumda. Günümüzde bayramlar ancak iç turizmi canlandıran birer ritüel haline dönüşmüş bulunuyor.

Bu Ramazan Bayramı’nda İstanbul’dayım. Klasik tabirle torunlarımı görmeye ve sevmeye gelmiştim. Televizyonlarda haberler İstanbul’un boşaldığını, yolların bomboş olduğunu ifade ediyorlardı. Bayramın üçüncü günü tek başıma çıktım ve İstanbul’un bazı semtlerine toplu taşıma araçlarını kullanarak gezmek istedim. Ancak gördüğüm manzara hiç de televizyon haberlerinde söylendiği gibi değildi. Belki bayramın ilk günü sokaklar boş olabilirdi. Ama ben böyle bir izdiham yaşamamıştım. İstanbul Yenikapı’da tren bekliyorduk istasyon tıklım tıklım insan dolu. Yanımda Trabzon’dan geldiğini söyleyen 6-7 kişilik bir aile birazda sesli sohbet ediyorlardı. Nihayet tren geldi ve ben kendimi vagona zar zor atabildim. Ancak o yanımda sohbet eden ailenin yarısı trene bindi, yarısı ise istasyonda kaldı yani birlikte trene binemediler. Zannederim yaşanan izdihamı anlatabilmişimdir.

Yukarıda da zikrettiğim gibi artık bayramlar iç turizmi canlandıran bir durum haline dönüşmüş gibi görünüyor. Düşünsenize bir de memleketlerine gidenlerin İstanbul’a döndüklerinde İstanbul’da yaşam ne hale dönecektir. Tam bir keşmekeş. Ben yıllardır Ankara/İstanbul mukayesesinde hep Ankara diyenlerdenim. Tamam geçmiş yıllara göre daha kalabalık hale gelmiş olsa bile Ankara’yı yine de İstanbul’a rağmen daha sade ve yaşanılır bir şehir olarak görüyorum. Bu tabi benim bakış açım. İstanbul’un bu karmaşasını başta benim çocuklarım olmak üzere seven çok insan var. Onlara da saygı duymak durumundayım.

Sene 1994 yılı TGRT’de çalıştığım yıllar. Çekim ekibi ile rahmetli Sakıp Sabancı’nın meşhur Atlı Köşk’e çekim yapmaya gidiyoruz. Yine aynı muhabbet. Ankara İstanbul yaşam tarzı. Bizim kameramanlardan birisi abi ben zaten bu İstanbul’un bu curcunasını seviyorum demişti. Hiç unutamadığım bir anı. Evet İstanbul’u sevenlerde bu haliyle İstanbul’da yaşamaya razı durumda. Diyecek bir şey yok. Saygı duymak durumundayız. Bu konuda yine meşhur bir rivayet anlatılır. İsim farklı olabilir ama ben Ahmet Rasim olarak duymuştum. Ahmet Rasim’e soruyorlar Ankara’nın nesini seviyorsun? Ahmet Rasim cevap verir “İstanbul’a dönüşünü seviyorum” der. Eski bayramlardan geldik buraya. Bayramlarınızın bayram şekeri tadında tadın da olmasını temenni ediyorum. Bayramlarınız Bayram ola.

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE VE DİYEBİLEN

QOSHE - Bayramlar bayram ola - Aydın Tomakin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bayramlar bayram ola

4 0
12.04.2024

Sevgili okuyucular, her nesil geçmişi yad ederek söze başlarlar. Hey gidi günler hey. Eskiden böyle miydi? Bizim çocukluğumuzda bayramlar daha bir güzeldi. Daha bir anlamlıydı diye muhabbetin sonu gelmezdi.

Ben de buna benzer bir yazı yazmak istiyorum. Gerçekten de bizim çocukluğumuzda dini bayramlarda bütün köylüler köy meydanında toplanır, geleneksel bayram keşkeği ve diğer yemekler pişirilirdi. Çocuklar bayramlık elbiselerini giyer, bir an evvel köy meydanına gitmeye can atarlardı. Salıncaklar kurulur, top oynayan çocuklar, birdirbir ve çekil/çomak oynayan çocuklar, saklambaç oynayanlar kısaca o döneme ait çocuk oyunları oynanırdı. O günlerin gerçekten ayrı bir güzelliği ve tadı vardı. Bayram sabahı çocuklar ev ev dolaşır, köylerde farklı şehirlerde daha farklı bahşişler toplanırdı. Ortak bahşiş genelde bayram şekeri olurdu. Belki bizden büyüklerin çocukluklarında yaşanan bayramlar belki çok daha renkli ve başka yaşanıyordu kim bilir?

Günümüzde dini ve milli bayramlar artık birer tatil günleri olarak görülüyor ve yaşanıyor. Artık her nesil bir önceyi yad ederek yaşamak durumunda. Bayramların bir özelliği kalmamış, adetler değişmiş, bayramlara has özellikler anlamını yitirmiş durumda.........

© Habererk


Get it on Google Play