Şu potansiyel realiteden az da olsa utanan var mıdır acaba? Gazze savaşını, binlerce çocuğun ölümü değil ama Paskalya zamanı Avrupalı çocukların Çin malı yeni oyuncaklardan mahrum kalma ihtimali durdurabilir. Asya’nın çeşitli imalat bölgelerinden gelen bahçe aletlerinin ilkbahara yetişmemesi ve yaz günleri şezlongsuz kalma ihtimali de işe yarayabilir!

Hiç abartı değil. Yemenli Husiler, İsrail’in Gazze bombardımanını durdurmak iddiasıyla Kızıldeniz’de seyreden gemilere füze ve dronlarla saldırarak uluslararası ticareti zaman ve para kaybıyla sekteye uğrattığı için yaşanabilecek “tedarik sıkıntıları” arasında bunlar da sayılıyor. Alman medyasından aktarıyorum; Die Welt, konteyner gemileri Süveyş Kanalı’ndan direkt Avrupa’ya uzanmak yerine, Ümit Burnu’nu dolaşmak zorunda kaldığı için Paskalya zamanı çok elzem olan hediyelik eşyalar ve oyuncakların yetişmeyebileceğini haber veriyor. Paskalya 31 Mart’ta başlıyor. Mobilya, bahçe aletleri ve şezlong gibi sezonluk ürünler için de alarm durumu söz konusu.

Gazete Kızıldeniz trafiğindeki aksamanın olası sonuçlarını yedi başlıkta toplamış. Berlin-Brandenburg’daki Tesla fabrikasının batarya darboğazına düşmesi tabii ki dahil. Tedarik problemi nedeniyle 29 Ocak – 11 Şubat tarihleri arasında üretime ara verilecek. Tesla Almanya’da 11 bir kişiyi istihdam ediyor ve yılda 250 bin elektrikli otomobil üretiyor. Volvo da Belçika Gent’teki fabrikasında benzer bir önlemi planlıyor. Yürekleri ferahlatan haber şu ki, gemiler yolda, fakat gecikecekler! Diyor gazete.

Neyse ki gündelik ihtiyaçlara yönelik perakende satışlarda yokluk çekilmeyecekmiş; şirketler pandemi döneminde mal alım prosedürlerini yeniden organize edip Asyalı tedarikçilere daha az bağımlı hale gelmişler. Neyse ki, tişörtten buzdolabına nakliye bedeli düşük malların fiyatları da artmayacakmış. Enflasyon korkusuna gerek yokmuş.

Ancak tahıl ve petrol taşımacılığında denizcilik şirketlerinin maliyeti arttığı için tarım ürünleri ve benzin fiyatlarına yansıyabilirmiş. Mesafe uzayınca yakıt ve sigorta maliyeti yükseliyor. Örneğin Süveyş rotasından Singapur – Rotterdam arası 15 bin 742 kilometre, ancak Afrika’nın güney ucundan dolaşınca mesafe 21 bin 854 kilometreye çıkıyor. Hapag-Lloyd’a göre çift haneli milyonlarla ifade edilen aylık ek maliyet ortaya çıkıyor.

İşin ilginç yanı, deniz trafiğindeki aksama nakliye şirketlerinin işine yarıyor. Daha fazla kâr elde edecekleri beklentisiyle Maersk ve Hapag – Lloyd’un hisseleri bir önceki aya göre yüzde 20 artmış.

ABD’NİN MESAJINI ALMADILAR

Peki Gazze ölümleri katlanadursun, uluslararası ticaret yolunun torpillenmesinden ötürü olası mahrumiyet ve mağduriyetler nasıl önlenecek? Daha doğrusu, ABD ve İngiltere’nin Husileri çökertme harekatı ne kadar etkili ve caydırıcı olacak?

İran destekli Husiler, İsrail’in Gazze saldırılarına misilleme olarak geçen 31 Ekim itibariyle Yemen açıklarında İsrail’e ait olduğunu iddia ettikleri ticari gemilere el koymaya, füze ve dronlarla saldırmaya başladılar. ABD çok sayıda füze ve dronun düşürüldüğünü açıkladı. 19 Kasım günü, Yemen’in Hudeyde limanı yakınlarında Galaxy Leader kargo gemisini kaçırarak 25 mürettebatını rehin aldılar. Husilere göre gemi İsrail’e aitti. Ancak sahibinin İngiliz, işletmecisinin de Japon olduğu ortaya çıktı.

Bu arada MSC, Maersk, Euronav ve Evergreen Group gibi gemicilik şirketleri Kızıldeniz’den rotayı kırmaya başlamıştı. Böylece Amerikan yönetimi 18 Aralık’ta mutat koalisyonlarından birini daha kurdu. Husilere karşı ABD ve İngiliz eksenli operasyona koalisyon kuvveti olarak Bahreyn, Kanada, Fransa, İtalya, Hollanda, Norveç, Seyşeller ve İspanya da katıldı.

Küresel ticaretin yüzde 12’si Asya ile Avrupa arasındaki en kısa rota Süveyş Kanalı’ndan yapıldığı ve her gün 8.8 milyon varil petrol bu su yolundan geçtiği için küresel alışveriş düzenini korumak bakımından operasyona “Refah Muhafızı” adı layık görüldü. BM Güvenlik Konseyi 11 Ocak’ta Husilerin Kızıldeniz’deki saldırılarının acilen durdurulmasına yönelik kararı kabul etti.

Biden, ticari gemilerle personeline yönelik saldırılara asla tolerans gösterilmeyeceği yönünde “çok net mesaj” verildiğini söylüyordu. Geçen hafta Husilere ait mühimmat depoları ve radar dahil 60 kadar hedefin vurulmasından sonra Pentagon’un Müşterek Operasyonlar Direktörü Korgeneral Douglas A. Sims II ise Husilerin saldırı kapasitesini başarıyla kırdıklarından “hayli emin” olduklarını belirtiyordu.

Ancak Husiler mesajı alamamış olmalı ki, 15 Ocak’ta çelik ürünleri yüklü ABD’ye ait “Gibraltar Eagle” kargo gemisi Aden Körfezi’nde balistik füzeyle vuruldu; bir Amerikan destroyerine atılan füze ise ABD savaş uçağı tarafından düşürüldü. Refah Muhafızı Operasyonu’na rağmen Kızıldeniz halen birçok şirket için rota dışı ve Husiler alandaki hakimiyet gücünü yitirmiş değil.

ANALİZ: “HUSİLER BÖLGESEL GÜÇ OLUYOR”

ABD’li analistlere göre yitirecek gibi de görünmüyor. Hatta tam tersine, ABD’nin saldırıları grubun bölgedeki pozisyonunu güçlendiriyor, önemli bir oyuncu haline getiriyor.

Öncelikle Husiler yoğun savaş idmanlı bir militan grup; Şia’nın Zeydi mezhebinin önderlerinden Hüseyin el-Husi’nin 2004’te Yemen güvenlik güçleri tarafından öldürülmesi üzerine “Ensarullah Hareketi”nden, “Husiler” adıyla ABD ve İsrail karşıtı silahlı isyancı bir gruba dönüştüler. El-Husi, Irak işgali nedeniyle ABD aleyhtarı kitle gösterilerine öncülük ettiği için hedef alınmıştı.

Husiler 2014’te ABD müttefiki hükümeti düşürdükten sonra başkent Sana’da kontrolü ele geçirdiler ve bir yıl sonra da Devlet Başkanı Mansur el-Hadi Suudi Arabistan’a kaçtı. Yıllardır süren iç savaşta on binlerce kişi öldü, insani kriz dayanılmaz boyutlara erişti. Ülkenin kuzeyinde üstlenen Husiler neticede, Suudi Arabistan destekli hükümet güçlerine karşı savaşa idmanlı bir grup. Şimdi caydırıcı bir etki görünmediği gibi Husi taraftarları Sana’da protesto gösterileri düzenliyor, dünya savaşı sloganları atılıyor.

Washington Post’un dış politika yazarı Ishaan Tharoor geçen günkü analizinde, İran’la müttefik Hizbullah’ın İsrail’le direkt çatışmaya girmekten kaçınmasına karşın Husilerin, Filistin davasını üstlenerek ön plana çıktığını ve ABD’ye boyun eğmiş görünmediğini yazıyor. Yemen uzmanı Fransız araştırmacı Laurent Bonnefoy’un şu sözlerini aktarıyor: “Husiler istediklerini elde ediyor. Büyük ölçüde İsrail’den yana olan ve Gazze’deki insanları umursamayan uluslararası koalisyona karşı en cesur bölgesel oyuncu olarak görünmek. Bu onlara hem uluslararası, hem de içeriden destek sağlıyor.”

Bu kapsamda Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri bile Husilere karşı ABD operasyonlarını onaylamak yerine itidal çağrısı yapıyor. Yemenli analist ve yazar Mustafa Numan da geçen ay Chatham House’daki konuşmasında “Sanırım Husiler, ABD veya İsrail saldırısına hedef olmanın düşünü kuruyordu. Böylelikle gerçek bir direniş gücü haline geleceklerdi” diyordu.

ABD’nin eski Yemen Büyükelçisi Gerald Feierstein ise şu gözlemini aktarıyor: “İç savaşta yedi yıl boyunca Suudilerin havadan bombardımanına direnen Husiler, ABD saldırılarının teçhizat ve tesislerine onarılamayacak derecede zarar veremeyeceğini pekala hesaplayabilir.”

Peki Husileri caydırmak, etkisiz hale getirmek için ABD ve İngiltere askeri hedefleri vurmaktan başka ne yapabilir? Bu noktada şahin bakış açısı devreye giriyor; Biden yönetiminin Husilere karşı sınırlı güç kullanma stratejisini şüpheyle karşılayan bir bakış açısı. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden Eliot Cohen, ABD’nin Yemen hedeflerine hava saldırılarını “tedavi edici bombardıman” diye niteliyor ve “İnsan ikamesi, nesnelerin yerine yenisini koymaktan daha zordur ve korku salmak, caydırıcılık düşleri kurmaktan daha etkilidir” diyor. Fazla sayıda Husi militanı, İranlı ajan ve müttefiklerini öldürecek nitelikte saldırı çağrısında bulunuyor.

İtidalli bir ABD dış politikasını savunan Defence Priorities düşünce kuruluşunun politika direktörü Ben Friedman ise operasyona rağmen Husilerin gemilere saldırıları devam ettiği için şunu söylüyor:“Biden yönetimi geri adım atıp beceriksiz görünmek veya gereksiz yere gerilimi tırmandırmak arasında bocalıyor. Tek çıkış yolu diplomasi.”

QOSHE - Husilere ne yapmalı - Ayşe Özek Karasu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Husilere ne yapmalı

15 0
19.01.2024

Şu potansiyel realiteden az da olsa utanan var mıdır acaba? Gazze savaşını, binlerce çocuğun ölümü değil ama Paskalya zamanı Avrupalı çocukların Çin malı yeni oyuncaklardan mahrum kalma ihtimali durdurabilir. Asya’nın çeşitli imalat bölgelerinden gelen bahçe aletlerinin ilkbahara yetişmemesi ve yaz günleri şezlongsuz kalma ihtimali de işe yarayabilir!

Hiç abartı değil. Yemenli Husiler, İsrail’in Gazze bombardımanını durdurmak iddiasıyla Kızıldeniz’de seyreden gemilere füze ve dronlarla saldırarak uluslararası ticareti zaman ve para kaybıyla sekteye uğrattığı için yaşanabilecek “tedarik sıkıntıları” arasında bunlar da sayılıyor. Alman medyasından aktarıyorum; Die Welt, konteyner gemileri Süveyş Kanalı’ndan direkt Avrupa’ya uzanmak yerine, Ümit Burnu’nu dolaşmak zorunda kaldığı için Paskalya zamanı çok elzem olan hediyelik eşyalar ve oyuncakların yetişmeyebileceğini haber veriyor. Paskalya 31 Mart’ta başlıyor. Mobilya, bahçe aletleri ve şezlong gibi sezonluk ürünler için de alarm durumu söz konusu.

Gazete Kızıldeniz trafiğindeki aksamanın olası sonuçlarını yedi başlıkta toplamış. Berlin-Brandenburg’daki Tesla fabrikasının batarya darboğazına düşmesi tabii ki dahil. Tedarik problemi nedeniyle 29 Ocak – 11 Şubat tarihleri arasında üretime ara verilecek. Tesla Almanya’da 11 bir kişiyi istihdam ediyor ve yılda 250 bin elektrikli otomobil üretiyor. Volvo da Belçika Gent’teki fabrikasında benzer bir önlemi planlıyor. Yürekleri ferahlatan haber şu ki, gemiler yolda, fakat gecikecekler! Diyor gazete.

Neyse ki gündelik ihtiyaçlara yönelik perakende satışlarda yokluk çekilmeyecekmiş; şirketler pandemi döneminde mal alım prosedürlerini yeniden organize edip Asyalı tedarikçilere daha az bağımlı hale gelmişler. Neyse ki, tişörtten buzdolabına nakliye bedeli düşük malların fiyatları da artmayacakmış. Enflasyon korkusuna gerek yokmuş.

Ancak tahıl ve petrol taşımacılığında denizcilik şirketlerinin maliyeti arttığı için tarım ürünleri ve benzin fiyatlarına yansıyabilirmiş. Mesafe uzayınca yakıt ve sigorta maliyeti yükseliyor. Örneğin Süveyş rotasından Singapur – Rotterdam arası 15 bin 742 kilometre, ancak Afrika’nın güney ucundan dolaşınca mesafe 21 bin 854 kilometreye çıkıyor. Hapag-Lloyd’a göre çift haneli milyonlarla ifade edilen aylık ek maliyet ortaya çıkıyor.

İşin ilginç yanı, deniz trafiğindeki aksama nakliye şirketlerinin işine yarıyor. Daha fazla kâr elde edecekleri beklentisiyle Maersk ve Hapag – Lloyd’un hisseleri bir önceki aya göre yüzde 20 artmış.

ABD’NİN MESAJINI ALMADILAR

Peki Gazze ölümleri katlanadursun, uluslararası ticaret yolunun torpillenmesinden ötürü olası mahrumiyet ve mağduriyetler nasıl önlenecek? Daha doğrusu, ABD ve İngiltere’nin Husileri çökertme harekatı ne kadar etkili ve caydırıcı olacak?

İran destekli........

© Habertürk


Get it on Google Play