Şu ara konuşulan bir dizi ve bir konu var o da Show TV'de yeni yayın hayatına başlayan "Bahar".

Senaryosunu Ayça Üzüm'ün kaleme aldığı, Demet Evgar, Buğra Gürsoy, Mehmet Yılmaz Ak, Ecem Özkaya, Füsun Demirel gibi isimlerin yer aldığı "Bahar"ın konusu sağımı, solumu, önümü, arkamı daha ilk bölümden öyle bir sarmış ki, ben de en baştan başlayıp izledim. Çünkü kayıtsız kalamadım.

İlk bölümünü izlememiştim. Tülin diye bir arkadaşım, "Kesinlikle izlemelisin. Tam senlik bir konu. Mutlaka yaz" diye diretince ister istemez; konusunu merak edip sordum. O kadar etkilenmiş ki, anlatırken yanımızdaki arkadaşlarımız da konuya dahil olup kendi aralarında konuşmaya başladı.

Konu aslında günümüzde sık karşılaştığımız karı-koca-erkek-kadın-sağlık-uyanış-bazı gerçekleri fark etme konusu. Demet Evgar'ın canlandırdığı Bahar tıp okumuş, fakat doktorluk yerine kocasını ve çocuklarını tercih edip evinin kadını olmuş. Mehmet Yılmaz Ak'ın canlandırdığı Timur yani eş de doktor ve kadının kendi kariyerinin önüne geçmesini istemediği için, eşinin evinde oturmasını desteklemiş ve istemiş. Olanlar da olmuş!!!

Kadın ev kadını olup, saçını süpürge ederken, kocası da kariyerine kariyer katmış. Ve tabii aldattıkça aldatmış.

Ve bir gün ne mi olmuş? Bingooo!!! Kadın hastalanmış. Ve tek kurtuluş karaciğer nakli. Ve ailede de bir tek Timur'un yani kocasının karaciğer'i uyumlu. Ve yine bingooooo!!!

Kocası karaciğerini vermiyor. Çocuklar ağlıyor, isyan ediyor. Ama yok nafile... Baba, "Benim bedenim, benim kararım" diyor noktayı koyuyor. Babanın annesi de bunu destekliyor. Çünkü gelin zaten önemsiz, oğlu daha kıymetli. Gelin de kimmiş!!!

Onun da bir annenin-babanın evladı ve hemcinsi olduğunu unutan kadın bir başka kadına değersizlik üstüne değersizlik katıyor oğlunun gözünde...

Yani "Mutlu bir aile gibi gözüken bir yuvanın aslında saygısızlıkla, samimiyetsizlikle devam eden koca bir yalan" olduğu ortaya çıkıyor. "Bahar" da bu hastalık, karaciğer nakli derken geç de olsa uyanıyor...

Tabii daha neler olacak bilmiyorum "Bahar"da izleyip göreceğiz? Fakat her zaman şuna inanırım; kadınların kendilerine gelmeleri ve gerçekleri görebilmeleri için bazen bir sebebe, bazen de bir anda kendine gelmesiyle olur.

Bahar'ın uyanışı hastalıkla oluyor. Ama dediğim gibi bazı kadınlar da bunu düşe kalka, ağlaya ağlaya, direne direne, inat ede ede, acı çeke çeke halleder. Ama halleder o içinde bulunduğu çirkin durumdan kendini çıkartır.

***

50 yaş üstü erkek "Asla vermem" derken 30 yaş altı "Hiç düşünmem" dedi

Araştırmacı gazetecilik refleksi gereği "Bahar"ın konusunu tanıdığım, tanımadığım erkeklere sordum. 50 yaş üstü erkeklerin yüzde 99'u "Ne karaciğerimi, ne böbreğimi veririm. Ne hali varsa görsün" derken 30 yaş altı erkeklerin yüzde 80'i "Hiç düşünmem" dedi. Ve beni aldı bir gülme!!!

Ama tabii sadece erkeklere değil kadınlara da sordum...

Yüzde 90 kadın "Hiç düşünmeden karaciğerimi de böbreğimi de veririm" derken yüzde 10'u, "Ne bitimi, ne günahımı vermem" dedi. Ve beni yine aldı bir gülme...

Ortaya ne mi çıktı?

-Herkes için geçerli değil fakat uzun evliliklerde insanlar birbirlerinden soğuyor, saygıyı, sevgiyi yitiriyor.

-Ve yine uzun evliliklerde illa ki erkek tarafından aldatma gerçekleşiyor.

-Hele ki yine uzun evliliklerde işini, kariyerini bırakmış kadına saygı duyulmuyor.

-Ve yine uzun evliliklerde bazı erkekler kadınların kesinlikle çalışmasını istemiyor ve evdeki kadını malı gibi görüyor. İster okumuş, ister okumamış. İster zengin, ister fakir. Kural değişmiyor.

-Ve yine uzun evliliklerde erkek düzeni bozulsun istemiyor fakat dışarda da, başka bir düzeni olsun istiyor erkek.

-Fakat boşanan erkek de sevse de sevmese de bir ilişkiye başladığında yürütüp yine dışarda evliyken kurduğu hayatı kuruyor. Aldatmaysa aldatma, yalansa yalan!!!

-Ve maalesef çoğu erkek ister karısı olsun, ister sevgilisi kadının hastalığını sevmiyor. Kadın hastalığında kaçmak istiyor.

-Kısacası bazı erkekler sorun istemiyor. Çünkü dışarda kurdukları gerek iş, gerekse sevgili gibi diğer hayatlarında zaten sorun var.

Diye uzayıp giden bir sürü şey yazabiliriz tabii. Fakat bazı gerçekler değişmiyor.

Hele ki; erkek kişisi asla değişmiyor. O yüzden kadınlara sesleniyorum her seferinde... Siz siz olun işinizi, gücünüzü, kariyerinizi bırakmayın. Ve başka bir kadının hayatının üzerine ilişki inşa etmeyin..

Bir başka kadınla birlikte olan, düşünen, seven erkekten kimseye hayır gelmez. Kalbinde ya da hayatında bir başka kadın varken, o erkek yanında olsa ne olmasa ne!!! Sizi istemeyen bir erkeği asla istemeyin ve diretmeyin hanımlar... Benden size kocaman bir tavsiye.

***

Yaşlanıyorum bana bakacak kadın lazım

Tabii bir de böyle kocaman bir gerçek var ki; o da kadının hastalığını sevmez fakat kendi hastalınca ve yaşlanınca "Bana baksın" mantığı ile ilişki yürüten erkekler dünyasında yaşıyoruz.

Tam da bu karaciğer muhabbetini sorduğum bir arkadaşım "Karaciğer değil saçımın telini ne karıma, ne de sevgilime veririm" dedi. Ben de, "Tamam karını belli ki, sevmiyorsun aldatıyorsun ki sevgilin var. E sevgilini de mi sevmiyorsun" dedim. O da bana, "Sevmiyorum ama yaşlanıyorum. Karım bana bakmaz biliyorum. Sevgilim bakar daha insaflı karımdan. Bana bakar yaşlanınca, hastalanınca diye birlikteyim" diye anlattı.

O anlattı benim içim kan ağladı. Neden mi? O adamın sevgilisinin haline...

"Ah be kızım, ah be canım, ah be güzellik gör bu adam seni sevmiyor" diye "Sarsmak, silkelemek ve kendine gel" demek istedim. Gerçekten kadınlar bu erkekleri bu hale getiriyor. Bu nasıl edepsiz bir yaklaşım acısı... Nasıl hadsiz! Saygısız, sevgisiz. Bu erkekleri hangi kadınlar büyütüyor Allah aşkına. Ya da zamanında ne yaşamışlar da bu kadar saygısız olabiliyorlar. (Tabii tüm erkekler değil. Benim tanıdığım şahane saygılı, yüreği güzel olan erkekler var. En başta da babam. Babam, annem hastalansın gözü gibi bakardı. Çorbasını kendi elleriyle yapardı)

Gerçekten hemcinslerime çok üzülüyorum. Oysa ki, ne kadar güçlüler bir fark etseler. Ah bir fark etseler. Hanımlar Allah aşkına kendinize gelin. Yapmayın, etmeyin, kendinize bunu yapmayın.

Mesela evli erkeklerle birlikte olan bazı kadınlar, "Ama karısıyla arası çok kötü. Aynı yatakta bile yatmıyorlar. Ayrı yataklarda yatıyorlar" gibi savunmalarından midem bulanıyor. Ha bir de karısı olan adamlarla birlikte olan kadınların "Kocam" diye konuşmasına ayar oluyorum.

***

Hanımlar hanımlar!!!

-O adam sizin kocanız değil. O başkasının kocası...

-Nereden biliyorsun adamın ayrı yatakta yattığını. O evin içine kamera mı yerleştirdin?

-Madem ayrı yatıyor, madem karısını sevmiyor neden çocuk dünyaya getirmiş. Tamam ilk çocuk kaza ile olmuş, ikincisi, üçüncüsü, beşincisi nasıl olmuş acaba!!!

Bi kendinize gelin Allah aşkına yeter!!!

***

Unutmadan bazı kadınların sevgililerine de

-Kocam diye seslenmesini.

-Erkeklerin en yakın erkek arkadaşları için "Kumam" demesine.

-Bana vurdu ama beni seviyor, "Beni aldatıyor ama yine bana dönüyor" demesine tahammül edemiyorum..

***

Saygısızlığa tahammülüm yok

Benim bir ilişkide saygısızlığa tahammülüm yok. Hele ki, bir erkek arkanda durmuyorsa geçmiş olsun. Hani ilişkinin ve evliliğin en üç sırrı var ya...

-Sevgi.

-Saygı.

-Sadakat...

Bitti arkadaş. Budur.

Sevgi yok, sadakat yok. E saygı da yok.. Ne yapayım ben aşkı, ne yapayım o evliliği. Ne yapayım sevgiliyi... Yalnızlık daha güzel der geçerim...

Siz siz olun kendinizi sevin ve saygı duyun. Sizi sevmeyen, sahiplenen bir erkeğin yanında durmayın.. Vedalaşın...

QOSHE - Bazen uyanış bir sebeple, bazen de aniden olur - Esin Övet
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bazen uyanış bir sebeple, bazen de aniden olur

47 0
23.02.2024

Şu ara konuşulan bir dizi ve bir konu var o da Show TV'de yeni yayın hayatına başlayan "Bahar".

Senaryosunu Ayça Üzüm'ün kaleme aldığı, Demet Evgar, Buğra Gürsoy, Mehmet Yılmaz Ak, Ecem Özkaya, Füsun Demirel gibi isimlerin yer aldığı "Bahar"ın konusu sağımı, solumu, önümü, arkamı daha ilk bölümden öyle bir sarmış ki, ben de en baştan başlayıp izledim. Çünkü kayıtsız kalamadım.

İlk bölümünü izlememiştim. Tülin diye bir arkadaşım, "Kesinlikle izlemelisin. Tam senlik bir konu. Mutlaka yaz" diye diretince ister istemez; konusunu merak edip sordum. O kadar etkilenmiş ki, anlatırken yanımızdaki arkadaşlarımız da konuya dahil olup kendi aralarında konuşmaya başladı.

Konu aslında günümüzde sık karşılaştığımız karı-koca-erkek-kadın-sağlık-uyanış-bazı gerçekleri fark etme konusu. Demet Evgar'ın canlandırdığı Bahar tıp okumuş, fakat doktorluk yerine kocasını ve çocuklarını tercih edip evinin kadını olmuş. Mehmet Yılmaz Ak'ın canlandırdığı Timur yani eş de doktor ve kadının kendi kariyerinin önüne geçmesini istemediği için, eşinin evinde oturmasını desteklemiş ve istemiş. Olanlar da olmuş!!!

Kadın ev kadını olup, saçını süpürge ederken, kocası da kariyerine kariyer katmış. Ve tabii aldattıkça aldatmış.

Ve bir gün ne mi olmuş? Bingooo!!! Kadın hastalanmış. Ve tek kurtuluş karaciğer nakli. Ve ailede de bir tek Timur'un yani kocasının karaciğer'i uyumlu. Ve yine bingooooo!!!

Kocası karaciğerini vermiyor. Çocuklar ağlıyor, isyan ediyor. Ama yok nafile... Baba, "Benim bedenim, benim kararım" diyor noktayı koyuyor. Babanın annesi de bunu destekliyor. Çünkü gelin zaten önemsiz, oğlu daha kıymetli. Gelin de kimmiş!!!

Onun da bir annenin-babanın evladı ve hemcinsi olduğunu unutan kadın bir başka kadına değersizlik üstüne değersizlik katıyor oğlunun gözünde...

Yani "Mutlu bir aile gibi gözüken bir yuvanın aslında saygısızlıkla, samimiyetsizlikle devam eden koca bir yalan" olduğu ortaya çıkıyor. "Bahar" da bu hastalık, karaciğer nakli derken geç de olsa uyanıyor...

Tabii daha neler olacak bilmiyorum "Bahar"da izleyip göreceğiz? Fakat her zaman şuna inanırım; kadınların kendilerine gelmeleri ve gerçekleri görebilmeleri için bazen bir sebebe, bazen de bir anda kendine gelmesiyle olur.

Bahar'ın uyanışı hastalıkla oluyor. Ama dediğim gibi bazı kadınlar da bunu düşe kalka, ağlaya ağlaya, direne direne, inat ede ede, acı çeke çeke halleder. Ama halleder o içinde bulunduğu çirkin durumdan kendini çıkartır.

***

50 yaş üstü erkek "Asla vermem" derken 30 yaş altı "Hiç düşünmem"........

© Habertürk


Get it on Google Play