Aslında "Oğlunu kurtarmak için kaç kişinin ölmesine göz yumarsın?" başlığı ilk değil. 01.02.2021 tarihinde bu köşede yıllar boyu adaleti sağlamak için dürüst bir şekilde çalışmış fakat, oğlunun bir suça karışmasının ardından onu koruyabilmek için zor durumlara girmiş yargıç Michael Desiato'nun öyküsünü anlatan, "Kvoda" adlı İsrail dizisinden uyarlanan, "Your Honor" için atılmıştı.

Şimdi yine aynı soruyu anne ve babalara bir kez daha soruyorum. Gerçekten sadece ve sadece kendi oğlunuzu, kızınızı kurtarmak için geride kaç can bırakırsınız?

Keza yazar Eylem Tok kendi oğlu için geride beş can bırakmış.

Eylem Tok ile Dr. Bülent Cihantimur'un 16 yaşındaki oğlu T.C. tıpkı filmlerdeki gibi bir kaza yapıyor. Ve anne de bu kaza sonrası oğlunu kaçırıyor. Olay 16 yaşındaki çocuğun aileye ait lüks araba ile beş kişiye çarpmasıyla başlıyor. Kazada bir çocuk babası Oğuz Murat Acı hayatını kaybediyor. Anne Eylem de kaza yerine gelip herkesi orada bırakıp oğlunu alıp Mısır'a kaçırıyor. Sonra anne; "Bir anne olarak oğlum darp edilir mi diye ne olduğunu anlayana kadar yurt dışına çıkardım. Mağdurun öldüğünü dahi bilmiyorduk. Annelik iç güdüsü, lütfen beni de anlayın. Kendim de oğlum adına da özür diliyorum" diye bir açıklama yapıyor.

Tekrar soruyorum size;

1-Sizin çocuğunuz birini öldürse onun suçunu gizler misiniz?

2-Siz çocuğunuzu kurtarmak için kaç kişinin ölmesine göz yumarsınız?

3-Ya da çocuğunuz değil de anneniz, babanız, kardeşiniz, sevdiğiniz, karınız, kocanız birini öldürse gizler misiniz?

Günümüzde öğlen kuşaklarını izlediğimizde kanımız donuyor ki, bu sorunun yanıtı yüzdeye vurursak genel olarak çoğunluk birçok suçu gizliyor. Fakat ben en çok bir başka anne evladını öldüren oğlunu kaçıran anne Eylem Tok'un, "Annelik iç güdüsü, lütfen beni de anlayın" lafına takıldım.

Çünkü canı giden adamın da bir annesi var. O da bir anne ve babanın evladı. Ve üstelik onun da evladı var. O da bir baba.

Ve yine takıldığım en hassas detay bir kadının yaralıları bırakıp arkasına bile dönüp bakmadan gitmesi. Anne diyor ki, "Öldüğünü bile bilmiyorduk!!!" E iyi ya kurtarsana, hastaneye yetiştirsene. Belki ölmeyecek.. Belki yaşayacak.

Bu bana vicdansızlık, bencillik, sadece kendini ve çocuklarını düşünme daha çok kendini düşünme, insanlık dışı gibi geliyor. Şimdi "Senin evladın yok anlamazsın" demagojisine sakın girmeyin boş çıkarsınız!!!

Çünkü bu lafın ardına saklanamazsınız. Asla kabul etmem. Bu düpedüz vicdansızlık. Belki erken müdahale ile kurtarılabilecek bir canı bırakıp kaçmayı annelik iç güdüsüne bağlayamazsınız.

Bence bu olayda ciddi vicdan muhasebesi, ciddi bir insanlık yatıyor. Ve bana göre asla savunulacak bir yanı yok. Ve yine son yıllarda olduğu gibi insanlık sınıfta kalıyor. Hepsi bu!!!

***

Herkes anne-baba olmak zorunda değil

Konu tam da annelik ve babalıktan açılmışken. Bizim memlekette de bitmeyen bir konu haline gelmişken yine nur topu gibi bir tartışma konumuz açıldı; "Herkes anne ve baba olmak zorunda mı?"

Efendim zaman zaman birileri çıkıp çocuk meselesine değindiği zaman anne ve babalar, "Bencillik bu, bencillik bu" diye naralar atmaya başlıyor. Hele ki, bir çocuk dünyaya getiriyorsa kadın kendinde her şeyi hak görüyor. Yapıyor yapıyor "Anneyim beeeen" diye başlıyor konuşmaya. Oyuncu Gülçin Santırcıoğlu da "Neden hiç çocuk dünyaya getirmediniz?" sorusuna "Çocuğa hiç ihtiyaç duymadık, duymuyoruz, duymayacağız da. Sıfatlarıma 'Anne' eklensin istemiyordum" diye uzun uzun anlatmış. Ki zaten hayat onun hayatı, karar onun kararı. Bence aşırı normal bir açıklama ve gayet normal; hatta ben de savunuyorum bu düşünceyi. Her kadın anne, her erkek baba olmak zorunda değil.

Üstelik günümüzde korkunç anne ve babalara şahit oluyorken lütfen herkes gerçekten anne ve baba olmasın. Hatta öyle olaylara şahit oluyor ve duyuyoruz ki, "Batsın sizin anneliğiniz, batsın sizin babalığınız" derken buluyoruz kendimizi. Onlardan olacağınıza zaten hiç olmayın daha iyi.

Bitmiş evliliğini düzeltmek için çocuk yapanından tutun da, boşanırken çocuklarını kullanan kadınlara... Kadına eziyet etmek için çocuğunu kullanan babalardan olacağınıza hiç olmayın daha iyi.

Çocuk dünyaya getirmek kolay önemli olan sonrası. O da ayrı bir sorumluluk ve bir bireyin hayatını şekillendirmek. E zaten bunlara gücünüz yoksa hiç kalkışmayın. Çünkü sonrası gerçekten hüsran oluyor.

***

Çocuklarınız ardına saklanmasanız mı?

Anne, baba, çocuk meseleleri bizim ülkemizde çok riskli aslında. Çünkü çocuk dünyaya getiren özellikle anneler maalesef kendilerinde çoğu şeyi hak görüyor bizim ülkemizde.

Bu yüzden de asla eleştiri istemiyor, yaptıkları her olayı kendilerinde kabul görsün istiyor. Ki yıllardır bu konularda yazı yazan biri olarak memleket annelerinden çok sözlü şiddet görüyorum.

-Sen ne anlarsın.

-Çocuğun yok bilmiyorsun.

-Anne olsaydın anlardın.

-Neden çocuk dünyaya getirmedin.

-Çocuğun olmadı mı?

-Senden kimse çocuk yapmadı mı?

Diye uzayıp giden çirken cümleler kuruluyor.

Bu konularla ilgili bir sürü yazım var. Her zaman söyledim, bir kez daha söylüyorum.

1-Herkes anne-baba olmak zorunda değil ve lütfen olmasın da!!!

2-Bir bireyin, bir insanın sorumluluğu her şeyden önce geliyor.

3-Önemli olan o çocuğu dünyaya getirmek değil getirdikten sonra ki, davranış ve sorumluluklarınız.

4-Kendiniz için çocuğunuzu kullanamazsınız.

5-Çocuklarınız ardına saklanıp onlara bir sürü sorumluluk yükleyemezsiniz.

Budur!!!

Bunu bilir bunu söylerim...

QOSHE - Oğlunu kurtarmak için kaç kişinin ölmesine göz yumarsın? - Esin Övet
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Oğlunu kurtarmak için kaç kişinin ölmesine göz yumarsın?

83 0
07.03.2024

Aslında "Oğlunu kurtarmak için kaç kişinin ölmesine göz yumarsın?" başlığı ilk değil. 01.02.2021 tarihinde bu köşede yıllar boyu adaleti sağlamak için dürüst bir şekilde çalışmış fakat, oğlunun bir suça karışmasının ardından onu koruyabilmek için zor durumlara girmiş yargıç Michael Desiato'nun öyküsünü anlatan, "Kvoda" adlı İsrail dizisinden uyarlanan, "Your Honor" için atılmıştı.

Şimdi yine aynı soruyu anne ve babalara bir kez daha soruyorum. Gerçekten sadece ve sadece kendi oğlunuzu, kızınızı kurtarmak için geride kaç can bırakırsınız?

Keza yazar Eylem Tok kendi oğlu için geride beş can bırakmış.

Eylem Tok ile Dr. Bülent Cihantimur'un 16 yaşındaki oğlu T.C. tıpkı filmlerdeki gibi bir kaza yapıyor. Ve anne de bu kaza sonrası oğlunu kaçırıyor. Olay 16 yaşındaki çocuğun aileye ait lüks araba ile beş kişiye çarpmasıyla başlıyor. Kazada bir çocuk babası Oğuz Murat Acı hayatını kaybediyor. Anne Eylem de kaza yerine gelip herkesi orada bırakıp oğlunu alıp Mısır'a kaçırıyor. Sonra anne; "Bir anne olarak oğlum darp edilir mi diye ne olduğunu anlayana kadar yurt dışına çıkardım. Mağdurun öldüğünü dahi bilmiyorduk. Annelik iç güdüsü, lütfen beni de anlayın. Kendim de oğlum adına da özür diliyorum" diye bir açıklama yapıyor.

Tekrar soruyorum size;

1-Sizin çocuğunuz birini öldürse onun suçunu gizler misiniz?

2-Siz çocuğunuzu kurtarmak için kaç kişinin ölmesine göz yumarsınız?

3-Ya da çocuğunuz değil de anneniz, babanız, kardeşiniz, sevdiğiniz, karınız, kocanız birini öldürse gizler misiniz?

Günümüzde öğlen kuşaklarını izlediğimizde kanımız donuyor ki, bu sorunun yanıtı yüzdeye vurursak genel olarak çoğunluk birçok suçu gizliyor. Fakat ben en çok bir başka anne evladını öldüren oğlunu kaçıran anne Eylem Tok'un, "Annelik iç güdüsü, lütfen beni de anlayın" lafına........

© Habertürk


Get it on Google Play