ABD’yle ilişkiler ne kadar yoluna girecek henüz net bir şey söylemek zor. Müttefiklik ilişkisinden, pazarlıklarla iş görür hale geldiğimiz pozisyonun ne kadar değişeceğini göreceğimize günleri yaşıyoruz. Ancak Türkiye-ABD ilişkilerinin bozulmaya başladığı, Patriot hava savunma sistemi taleplerimizin karşılanmadığı, S-400’lerin devreye girip, F-35 programından çıkarıldığımız dönem ile Türkiye’nin şu an geldiği nokta da çok farklı. Aynı değil. Hava savunma sisteminde yerli ve milli projelerimiz çok ciddi mesafe kat ettik. Milli Muharip Uçak (MMU) KAAN’ın yol haritası ortaya çıktı. Yakında da ilk uçuşunu yapacak.

Bu tabloya bakınca Türkiye’nin yeni dönemdeki ihtiyaçlarının da değişmiş olduğunun görülmesi lazım. Artık daha fazla teknolojik iş birliğine, geliştirdiğimiz platform araçlarına ürün tedarikine, ortak üretime odaklanmamız gereken bir aşamaya gelmiş durumdayız. Mesela ATAK helikopterlerini ABD motor vermediği için ihracatını yapamıyoruz. Bu tarz sorunların da aşılması gerekir.

Farz edelim Türkiye’nin yeniden F-35 programına dönmesine ABD yeşil ışık yaktı. Geri dönmek ne kadar ülkemizin lehine olacak? Hava gücümüzü korumak için 40 adet blok 70 F-16 almak, 79 adet modernizasyon kiti temin etmek ve F-35 programına dönmek gibi fikirler ilk planda iyi gibi görünüyor, ama bunların bir de mali boyutu, finansman meselesi var. Müttefik ülkelerden ihtiyaç anında savunma sanayi ürünü tedarik etmek için engellerin olmayacağı yeni bir döneme girmek güzel gibi algılanabilir. Fakat kendi milli ürünlerimizi sekteye uğratması gibi bir duruma da sebep olma riski var.

Eğer Türkiye ile ABD arasında Patriot, F-35 krizleri olmasaydı, TUSAŞ, beşinci nesil savaş uçağımız KAAN’ı geliştirmek için bu kadar motive olabilir miydi? Roketsan milli hava savunma sistemlerini adım adım tasarlayıp, üretebilir miydi? Bunları sorgulamamız ve bize yaşatılanları unutmadan yeni iş birliği modelleri geliştirmeliyiz. Baykar ve TUSAŞ’ın insansız hava araçlarıyla (İHA) Türkiye artık farklı bir lige doğru yükseliyor. Böyle bir dönemde F-35 programına ürün tedariki anlamında dönmemiz iyi olur. Ülkemizde F-35 için ürün temin eden 7 şirketimizin yeniden görev almasının önü açılabilir mi, ona bakmak daha makul gibi görünüyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın “S-400 meselesini halledebilirsek, ki bunu yapmak istiyoruz. ABD, Türkiye’yi F-35 ailesine geri almaktan memnuniyet duyacaktır” mesajını da iyi okumak lazım. Ankara bunu iyi niyet beyanı olarak okuyor, ama S-400 meselesi toplamda bölgedeki tüm dengeleri ilgilendiriyor. ABD’nin Suriye’deki varlığı, Rusya’nın bölgedeki durumu, başta Yunanistan’dakiler olmak üzere etrafımızı saran ABD üsleri ile ilişkilerimiz ne olacak?

İsveç’in NATO üyeliğine onay verilmesinin akabinde bozulan ilişkilerin tamiri gündeme gelirken iki ülke arasında çözülmeyi, endişelerin giderilmesini bekleyen farklı sorunlar olduğunu da hatırlamak şart. ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi Müsteşarı Victoria Nuland’ın şu açıklamasını bir defa daha anlamaya çalışalım:

“CAATSA yaptırımları, hükümetinizin Rusya Federasyonu’ndan S-400 hava savunma sistemleri satın alma kararıyla ilgiliydi. CAATSA yaptırımlarını tetikleyen buydu. Bu yüzden bugün bazı görüşmeler yaptık. Açıkçası bu S-400 meselesini halledebilirsek, ki bunu yapmak istiyoruz. ABD, Türkiye’yi F-35 ailesine geri almaktan memnuniyet duyacaktır. Ama önce bu diğer meseleyi çözmeliyiz ve bunu çözerken aynı zamanda Türkiye’nin güçlü bir hava savunmasına sahip olmasını sağlamalıyız.”

Türkiye’nin ABD yardımıyla veya NATO’daki müttefikleri kanalıyla güçlü bir hava savunma sistemine sahip olamayacağını geçmişte acı bir şekilde tecrübe ettiğimize göre bu sözlere ne kadar güvenilebilir?

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby de eğer Türkiye, ABD’nin endişelerini giderebilirse F-35 programına katılımını restore edilebileceğini açıkladı. Fakat Türkiye geçmişte yaşadığı bolca güvenlik sorunundan sonra ABD ve NATO çatısı altındaki müttefikleriyle nasıl bir iş birliği yapacağı konusunda artık yeterince tecrübeye sahip değil mi? Bu detayları ABD’li yetkililer neden hiçbir şey olmamış gibi ele alıyor? Bu hususların da irdelenmesi gerekmez mi?

Türkiye’nin savaş uçağı meselesi önümüzdeki yıllarında en önemli konusu. Avrupa’dan almak istediğimiz, ama bir başka müttefikimiz Almanya’nın karşı çıktığı Eurofighter Typhoon savaş uçağına da bugünlerde yeşil ışık yakılacağı belirtiliyor. Malum Kanada, İHA’larda kullandığımız kamera sistemine Azerbaycan-Ermenistan savaşına verdiğimiz destek sebebiyle ambargo koymuştu. İsveç’in NATO üyeliğine Türkiye’nin onay vermesiyle ABD’de olumlu hava esmeye başladı. Kanada ambargoyu kaldırdığını açıkladı. Avrupa bu adımımızı iyi karşıladı, ama henüz Almanya Eurofighter için pozitif bir açıklama yapmadı.

Eğer Almanya da Eurofighter Typhon engelini kaldırırsa Türkiye’nin hangi savaş uçağını tercih edeceği ve ne tür ilişkiler kuracağını iyi tasarlaması gereken bir süreç başlamış olacaktır. Sadece işin mali boyutunu düşünerek tek kaynaktan savaş uçağı temin etmenin zorluklarını yaşadığımıza göre Türk Silahlı Kuvvetleri filosunun bakalım önümüzdeki günlerde nasıl şekillenecek?

Baykar’ın hava-hava etkinliğiyle Kızılelma’sı ve TUSAŞ’ın hava-kara olarak görev yapacak ANKA 3 jet motorlu İHA’larımız önemli avantajımız olacak. Asimetrik stratejiler için de önemli kaldıraçlarımız olarak ümit veriyor. Tek halletmemiz gereken meselemiz KAAN’ın programa uygun olarak yerli üretim motorla hizmete girmesidir.

Batı ile ilişkilerin iyi döneme girdiğine dair işaretlerin ortaya çıktığı bu atmosferde, yerli ve milli platformlarımızın kritik aparatlarını geliştirme noktasında müttefiklerden destek alabilirsek asıl başarıyı bu şekilde yakalayabiliriz. Aynı anda F-35’e, F-16’ya ve Eurofighter Typhon’a ilgi gösterip, KAAN’ı geliştirmek birçok açıdan zor. Hazır ürün alarak mesafe kat edilemeyeceğini de yeterince öğrenmiş durumdayız. Artık milli ürünlerimize zarar vermeyecek ve motivasyonlarını bozmayacak şekilde hareket etmek zorundayız…

QOSHE - KAAN, F-16, Eurofighter ve F-35 birlikte olur mu? - Güntay Şimşek
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

KAAN, F-16, Eurofighter ve F-35 birlikte olur mu?

34 0
02.02.2024

ABD’yle ilişkiler ne kadar yoluna girecek henüz net bir şey söylemek zor. Müttefiklik ilişkisinden, pazarlıklarla iş görür hale geldiğimiz pozisyonun ne kadar değişeceğini göreceğimize günleri yaşıyoruz. Ancak Türkiye-ABD ilişkilerinin bozulmaya başladığı, Patriot hava savunma sistemi taleplerimizin karşılanmadığı, S-400’lerin devreye girip, F-35 programından çıkarıldığımız dönem ile Türkiye’nin şu an geldiği nokta da çok farklı. Aynı değil. Hava savunma sisteminde yerli ve milli projelerimiz çok ciddi mesafe kat ettik. Milli Muharip Uçak (MMU) KAAN’ın yol haritası ortaya çıktı. Yakında da ilk uçuşunu yapacak.

Bu tabloya bakınca Türkiye’nin yeni dönemdeki ihtiyaçlarının da değişmiş olduğunun görülmesi lazım. Artık daha fazla teknolojik iş birliğine, geliştirdiğimiz platform araçlarına ürün tedarikine, ortak üretime odaklanmamız gereken bir aşamaya gelmiş durumdayız. Mesela ATAK helikopterlerini ABD motor vermediği için ihracatını yapamıyoruz. Bu tarz sorunların da aşılması gerekir.

Farz edelim Türkiye’nin yeniden F-35 programına dönmesine ABD yeşil ışık yaktı. Geri dönmek ne kadar ülkemizin lehine olacak? Hava gücümüzü korumak için 40 adet blok 70 F-16 almak, 79 adet modernizasyon kiti temin etmek ve F-35 programına dönmek gibi fikirler ilk planda iyi gibi görünüyor, ama bunların bir de mali boyutu, finansman meselesi var. Müttefik ülkelerden ihtiyaç anında savunma sanayi ürünü tedarik etmek için engellerin olmayacağı yeni bir döneme girmek güzel gibi algılanabilir. Fakat kendi milli ürünlerimizi sekteye uğratması gibi bir duruma da sebep olma riski var.

Eğer Türkiye ile ABD arasında Patriot, F-35 krizleri olmasaydı, TUSAŞ, beşinci nesil savaş uçağımız KAAN’ı geliştirmek için bu kadar motive olabilir miydi? Roketsan milli hava savunma sistemlerini adım adım tasarlayıp, üretebilir miydi? Bunları sorgulamamız ve bize yaşatılanları unutmadan yeni iş birliği modelleri geliştirmeliyiz. Baykar ve TUSAŞ’ın insansız hava araçlarıyla (İHA) Türkiye artık farklı bir lige doğru yükseliyor. Böyle bir dönemde F-35........

© Habertürk


Get it on Google Play