Turkcell ve Türk Telekom’un Türkiye Varlık Fonu’nda olan hisselerinin satılabileceği defalarca gündeme gelmişti. Turkcell’in yaşadığı hissedar sorunlarının çözülmesi sonrasında kurum yüzde 26 hissesiyle TVF’nin kontrolüne geçmişti. Türk Telekom da yaşadığı çeşitli hissedar sorunlarını atlattıktan sonra hisselerinin yüzde 60’ı TVF’ye, yüzde 25'i Hazine ve Maliye Bakanlığı’na geriye kalan yüzde 15’lik hissesi de halka arz edilmiş bir tabloya kavuşmuştu.

Her iki kurumun da her türlü sorunları çözülüp, düzlüğe çıkarılması sonrası tekrar satışa çıkarılmaları konuşulmaya başlandı. İlk önce satılacak konumda olan şirketin ise Türk Telekom olacağı yönünde iddialar gündeme geldi. Fakat Türk Telekom’un bazı lisans meselelerinin çözülmesi sonrası da daha iyi değerlerle satışa hazırlanacağı, Turkcell’in ise hazır olduğunu önemli kaynaklarımdan teyit ettim.

Bu bilgilerden sonra iki kuruma da Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar gibi Körfez ülkelerinin ilgi gösterdiği defalarca konuşuldu. Benim öğrendiğimi bilgi ise her iki ülkeden değişik kurumların Turkcell ve Türk Telekom’u incelemeye aldığı ve görüşmeler yaptığı yönünde. Fakat asıl ilgilenin ise Azerbaycan olduğunu öğrendim. Hatta kısa süre de satış işlemlerinin netlik kazanacağı bile belirtiliyor.

Yine önemli kaynaklardan edindiğime bilgilere göre Turkcell’deki satış işlemlerinin Türk Telekom’dan önce gerçekleşeceği belirtiliyor. Diğer ifadeyle Azerbaycan yetkililerinin Türkiye Varlık Fonu ve Turkcell ile yaptıkları görüşmelerde önemli bir aşamaya geçilebileği ifade ediliyor.

Türkiye’nin gündemine belli aralıklarla gelen ve bu gidişle de sürekli konuşacağımız konu bulunamayan ilaçlar ve yüksek fiyatları olmaya devam edecek gibi görünüyor. Çünkü bu konuya kesin ve net bir çözüm halen daha bulunabilmiş değil. İşin içinde Sağlık Bakanlığı var. Maliye ve Hazine Bakanlığı var. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve doğal olarak Sosyal Güvenlik Kurumu da var. Bitmedi. İlaç endüstrisi ve üretim açısından bakıldığında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı da var. Çok yetkilisi var, ama halen daha Türk vatandaşlarının istikrarlı bir şekilde ilaca erişimi maalesef yok. Neden?

Aslında nedenleri de çok karışık değil. Ama sağlıkta ikinci devrim yapılmazsa çözülmesi de zor. Türkiye’de doktora, hastaneye erişim çok kolay. İyi bir şey gibi görülebilir. Ama sağlığa ayrılan bütçenin bu şekilde hoyratça harcanması ilaç tarafında kemerlerin sıkılmasına, tedbir alınmasına neden oluyor. Çünkü ülkemizde ilaç tüketiminin yaklaşık yüzde 95’i Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kanalıyla gerçekleşiyor. Devasa bütçeler ortaya çıkınca da doğal olarak önce ilaç tarafında frene basılıyor. Vatandaşın ilaç bulamaması, pahalı ilaç sebebiyle sıkıntı yaşaması bu yüzden.

Kısa süre önce ilaç endüstrisinin beklediği Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Kararda Değişiklik öngören Cumhurbaşkanı Kararı Resmi Gazete’de yayımlanarak ithal ilaç fiyatlandırmasında kullanılan euro kuruna artış uygulandı. Böylece ilaçlar için uygulanan güncel bir euro değeri yüzde 25 arttırılarak 14 TL’den 17 TL 55 kuruşa çıkarıldı.

Peki, bugün reel, güncel euro kuru nedir? 32 TL’ye yaklaşmış değil mi? Ama uygulanan bunun yarısı olunca ithal ilacın temini, kalitesi, çeşitliliği, bulunurluğu ve rekabeti sürekli olarak problem olmaz mı? Çözüm sağlık sektörünün baştan ayağı gözden geçirilmesinde. Sağlık için ayrılan bütçelerin tamamına verimlilik gözüyle bakılmasında. Yani sağlıkta ikinci bir devrime ihtiyaç var.

Sağlıkta yaşanan çözümler için birinci derece hekimlik çok önemli. Her önüne gelen hastanelere gitmemeli. Önce birinci derece hekim görmeli, o yönlendirmeli. SGK bütçesine bütüncül gözle, direkt ilaç fiyatları açısından bakılmamalı. Fiyatlandırma politikaları mutlaka gözden geçirilmeli. Diğer bileşenler de mutlaka dikkate alınmalı. Kişiselleştirilmiş tedavilere geçilmeli.

İlaç sektörünün son 5-6 yılda devletin desteğiyle yaklaşık 1 milyar dolarlık yatırımı mutlaka dikkate alınıp, gelişmeleri, ürünleri makul şekilde değerlendirilmelidir. Yapılan yatırımların önemli kısmı bio ilaç alanında. Yanılmıyorsam 6 tesis bitti ve 9 tanesi de inşa aşamasında. Öte yandan piyasada tüketilen bio ilaçların yüzde 99’u ise ithal. Ve uygun ödeme sistemi de yok. Yani devletin destekleyip, hizmete girmesini sağladığı yerli bio ilaç fabrikalarının ürünlerinin de değerlendirilmesi lazım. SGK’nin geri ödeme sistemine bio ilaçların takılmamalıdır.

Mesela İlaç Tıbbi Kurumu, “bio ilacın yüzde 100’ünü veririm” diyor. SGK ise diğer ilaçlarda olduğu gibi bio için de indirim istiyor. Önce SGK listesine girmek için yüzde 30 indirim yap deniyor. Akabinde indirime tabi ürün olduğu için bir yüzde 40 indirim daha yap deniyor. Bu durumda bio ilaç fabrikaları çalışamaz, ürün veremez hale geliyor.

Hâlbuki yerli ilaç endüstrisi tarafında bio ilaca aile sermayelerini koyup fabrika kuranlar bile var, ama SGK’ya ürün veremiyorlar! Böyle olunca sektörün yerli büyük firmaları ve yabancı ortakları stokları düşürüyor. İstihdam azalıyor, üretimler de dibe iniyor. Bazı ilaçlarda zorunlu olarak zararına üretiliyor. Yatırım yapıldığı için fabrika, üretim hattı kapatılmak istenmiyor. Diğer taraftan kamunun ilaca ayırdığı bütçe de sürekli düşünce ilaca erişim sorun olmaya devam ediyor.

Özellikle ithal ilacın durumunu daha net ifade edersek, ithalatçı yurtdışında 100 euro olan ilacı Türkiye’de uygulanan fiyatlandırma politikası kapsamında 15-20 euroya satmak istemiyor. Getirmiyor. İlaçta euro kurunun 14 TL’den 17,5 TL’ye çıkarılması bile makul bir seviye anlamına gelmiyor. Sürekli olarak euro kurunun yılda bir defa yüzde 60’ı seviyesinde ilaç kuru şeklinde belirlenmesi sıkıntının ana kaynağı. Şimdi kurun 6 ayda bir güncelleneceği haberi var, ama bu da çözüm olmayacaktır. Reel durum konuşulmayınca ilaçta tartışmalar devam edecektir.

Ülkemizde tüketilen ilaçların kutu bazında yüzde 90’ı yerli. Değer bazında ise yüzde 57’si yerli. 2015’te yüzde 43’ü yerliymiş, belli bir mesafe kat edilmiş, fakat yeterli değil. Çünkü halen daha tüketilen ilacın parasal değer olarak yüzde 43’ü ithal. Yani pahalı ilaçları ithal ediyoruz. İthal ilaçların da yüzde 43 ithal bio ilaçlardan oluşuyor. Eğer yerli bio ilaç meselesi çözülürse Türkiye anında ithalattan ihracata geçebilir.

Türkiye bu yıl Ocak-Eylül aylarında yüzde 20,5 artışla 1,7 milyar dolarlık ilaç ihracatı yapmış. Yılsonu itibariyle ihracatın 2,3 milyar dolara ulaşması bekleniyor. İthalatın ise 2023 sonu itibariyle 5,6 milyar dolara çıkması bekleniyor. Bunun 2,5 milyar dolardan fazlası bio ilaçlar.

Tablo gayet net. Yerli üretici desteklenmeli, ürünleri gelişimlerini sürdürecek rakamlarla alınmalı. İnşası devam eden ilaç fabrikalarına hız verilmeli. Sağlık için yapılan harcamalara da bütüncül bakılıp, verimlilik esas alınmalı…

QOSHE - Turkcell'e Azerbaycan ilgisi… - Güntay Şimşek
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Turkcell'e Azerbaycan ilgisi…

12 0
19.12.2023

Turkcell ve Türk Telekom’un Türkiye Varlık Fonu’nda olan hisselerinin satılabileceği defalarca gündeme gelmişti. Turkcell’in yaşadığı hissedar sorunlarının çözülmesi sonrasında kurum yüzde 26 hissesiyle TVF’nin kontrolüne geçmişti. Türk Telekom da yaşadığı çeşitli hissedar sorunlarını atlattıktan sonra hisselerinin yüzde 60’ı TVF’ye, yüzde 25'i Hazine ve Maliye Bakanlığı’na geriye kalan yüzde 15’lik hissesi de halka arz edilmiş bir tabloya kavuşmuştu.

Her iki kurumun da her türlü sorunları çözülüp, düzlüğe çıkarılması sonrası tekrar satışa çıkarılmaları konuşulmaya başlandı. İlk önce satılacak konumda olan şirketin ise Türk Telekom olacağı yönünde iddialar gündeme geldi. Fakat Türk Telekom’un bazı lisans meselelerinin çözülmesi sonrası da daha iyi değerlerle satışa hazırlanacağı, Turkcell’in ise hazır olduğunu önemli kaynaklarımdan teyit ettim.

Bu bilgilerden sonra iki kuruma da Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar gibi Körfez ülkelerinin ilgi gösterdiği defalarca konuşuldu. Benim öğrendiğimi bilgi ise her iki ülkeden değişik kurumların Turkcell ve Türk Telekom’u incelemeye aldığı ve görüşmeler yaptığı yönünde. Fakat asıl ilgilenin ise Azerbaycan olduğunu öğrendim. Hatta kısa süre de satış işlemlerinin netlik kazanacağı bile belirtiliyor.

Yine önemli kaynaklardan edindiğime bilgilere göre Turkcell’deki satış işlemlerinin Türk Telekom’dan önce gerçekleşeceği belirtiliyor. Diğer ifadeyle Azerbaycan yetkililerinin Türkiye Varlık Fonu ve Turkcell ile yaptıkları görüşmelerde önemli bir aşamaya geçilebileği ifade ediliyor.

Türkiye’nin gündemine belli aralıklarla gelen ve bu gidişle de sürekli konuşacağımız konu bulunamayan ilaçlar ve yüksek fiyatları olmaya devam edecek gibi görünüyor. Çünkü bu konuya kesin ve net bir çözüm halen daha bulunabilmiş değil. İşin içinde Sağlık Bakanlığı var. Maliye ve Hazine Bakanlığı var. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve doğal olarak Sosyal Güvenlik Kurumu da var. Bitmedi. İlaç endüstrisi ve üretim açısından bakıldığında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı da var. Çok yetkilisi var, ama halen daha Türk vatandaşlarının istikrarlı bir şekilde ilaca erişimi maalesef yok. Neden?

Aslında nedenleri de çok karışık değil. Ama sağlıkta ikinci devrim yapılmazsa çözülmesi de........

© Habertürk


Get it on Google Play