Derbi maçları her zaman zor olmuştur. Bu bilinçle sahaya çıkan takımlar, öncelikle gol yememeyi düşündü. Böyle olunca oynanan oyun vasatın da altında kaldı.

Öncelikle karşılaşmanın ilk yarısında sergilenen futbol her iki takımın kalitesine ve büyüklüğüne yakışmadı.

Sezonun en çok duran, topun oyunda kalma süresinin az oluşu maçın seyir zevkini de öldürdü.

Toplam 45 faul, sürekli itirazlar, çıkan sarı kartlar tempoyu düşüren en önemli etkendi.

İsmail Kartal ve Okan Buruk savunma hattını güçlü tuttular. Ne pahasına olursa olsun gol yemeyin talimatı vermişlerdi. Her iki takımın savunması bu anlam da iyi görev yaptı. Gol pozisyonu neredeyse yoktu. Kerem ve Szymanski’nin şutları dışında gol pozisyonu yaratamadılar.

Bu tür maçlar için rahmetli Halit Deringör “ ne şiş yandı, ne kebap” derdi. Öyle de oldu. Fenerbahçe ve Galatasaray cephesine bakıldığında kazanmak için sahaya çıktık diyorlar. Ancak, sormak gerekir kazanma adına ne yaptınız diye.

Teknik direktörler korkak olunca, futbolcular da risk almadılar. Yaratıcılık yoktu. Bireysel çaba, skoru değiştirme amacı zayıf kaldı. Beraberliğe razı oyun, heyecanı ve tempoyu da yok etti.

Elbette derbi karşılaşmalarında gerginliğin olması doğal. Bunun sonucunda oluşan stres sahada çok net gözüktü. Kaybetme korkusu, kazanma duygusunun çok önünde yer aldı.

Güzel oyun ve gol olmayınca kısır bir 97 dakika izledik. Zaman zaman sıkıcı bir durum söz konusuydu. Gol beklentisi ve şut sayısı çok azdı. Her iki takımın dışarı giden iki şutu dışında önemli pozisyon olmaması izleyenlerde hayal kırıklığı yarattı.

Karşılaşmanın teknik analizine gelince, Galatasaray topa daha çok hakim olan taraftı. Fenerbahçe’ye fırsat vermediler. Sarı-Lacivertliler kenarları önceki maçlara göre vasattı.

Sarı-Lacivertliler de Fred’in olmayışı büyük eksiklikti. İsmail Kartal, ilk 11’de Cengiz’e şans verdi. Bu oyuncunun savunma yönü çok zayıf. Barış bu durumu avantaja çevirdi. Ataklara daha rahat çıktı.

İkinci yarı, oyun biraz daha hareketliydi. İsmail’in oyuna girmesiyle birlikte, Galatasaray orta sahasının rahatlığı kayboldu. Yine de kalecilere iş düşmedi. En rahat maçlarından birini oynadılar.

Genel olarak mücadeleye yönelik bir oyun ve taktik savaşı izledik. Ancak bu stratejinin ofansa etkisini söylemek mümkün değil. Herkes, öncelikle savunma düşüncesini içselleştirmişti.

Her iki takım da öne çıkan oyuncu yoktu. Onlarda teknik adamlar gibi risk almak istemediler. Bireysel özelliklerini yansıtamadılar. Korkaklık daha maça çıkmadan beyinlerine kazanmıştı.

Milyonların heyecanla beklediği oyunda aksiyon ve heyecan olmayışı yadırgandı. Topun oyunda kalma süresinin 40 dakika civarında oluşu maçı özetliyor aslında.

Birçok yıldız oyuncunun forma giydiği derbinin bu kadar kötü oluşunun gerçek nedeni tamamen kaybetme korkusuydu sanırız. Oynamaktan çok oynatmamaya yönelik bir futbol izledik.

Şampiyonluk yarışını sürdüren takımların aldıkları birer puan, Galatasaray adına daha artı yazan bir durum oldu. Fenerbahçe kendi sahasında galip gelemeyerek büyük bir avantajı değerlendiremedi.

QOSHE - İki korkak teknik adam! - İbrahim Yıldız
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İki korkak teknik adam!

8 0
24.12.2023

Derbi maçları her zaman zor olmuştur. Bu bilinçle sahaya çıkan takımlar, öncelikle gol yememeyi düşündü. Böyle olunca oynanan oyun vasatın da altında kaldı.

Öncelikle karşılaşmanın ilk yarısında sergilenen futbol her iki takımın kalitesine ve büyüklüğüne yakışmadı.

Sezonun en çok duran, topun oyunda kalma süresinin az oluşu maçın seyir zevkini de öldürdü.

Toplam 45 faul, sürekli itirazlar, çıkan sarı kartlar tempoyu düşüren en önemli etkendi.

İsmail Kartal ve Okan Buruk savunma hattını güçlü tuttular. Ne pahasına olursa olsun gol yemeyin talimatı vermişlerdi. Her iki takımın savunması bu anlam da iyi görev yaptı. Gol pozisyonu neredeyse yoktu. Kerem ve Szymanski’nin şutları dışında gol pozisyonu yaratamadılar.

Bu tür maçlar için rahmetli Halit Deringör “ ne şiş yandı, ne kebap” derdi. Öyle de oldu. Fenerbahçe ve Galatasaray cephesine bakıldığında kazanmak için sahaya çıktık diyorlar. Ancak, sormak gerekir kazanma adına ne yaptınız diye.

Teknik direktörler korkak olunca, futbolcular da risk........

© Habertürk


Get it on Google Play