TOKYO Haneda Havalimanı’nda uyarılara karşın piste çıkan Sahil Güvenlik uçağı ile yolcu uçağının çarpışması sonrası yaşananlar kadar büyük bir öğreti olamaz…

Çarpma sonucu bir süre sürüklenen ve yanmaya başlayan yolcu uçağının içindekilerin görüntüleri ise ders niteliğinde…

Bu denli büyük kazaya karşın, uçağın içindeki 379 yolcu ve mürettebatın tamamının tahliye edilmiş olması…

Kazanın hemen ardından uçağın içinden çekilen görüntülerde en dikkat çeken nokta, yolcuların koltuklarından kalkmayıp, hosteslerin talimatını beklemeleriydi…

YA BİZDE OLSAYDI?

Zaten uçakta bulunan yolcuların tamamının zarar görmeden tahliyesine olanak tanıyan bu davranışa Japon halkı nasıl ulaştı?

Bir an “acaba benzer bir kaza anı bizlerin içinde olduğu uçakta gerçekleşseydi nasıl bir görüntü ortaya çıkardı?” sorusu aklımdan geçti…

Düşünmek dahi istemedim, yıllar önce çocuk psikolojisi alanında Türkiye’nin önde gelen isimlerinden Prof. Dr. Ferhunde Öktem’in bir sohbetimiz aklıma geldi…

Hollanda’da yaşanan bir olayda toplumsal tepkiyi sorgularken, Prof. Dr. Öktem, iki kitap önerisinde bulunmuştu…

Rina Mae Acosta ve Michele Hutchinson’un kaleme aldığı, Dünyanın En Mutlu Çocukları ile Robert J. Mackenzie’nin Çocuğunuza Sınır Koyma kitaplarını okuyunca nedenlerini daha iyi anlayacağımı söylemişti…

Alıp okumak bir yana, çocuğu ve torunu olan dostlarıma en çok tavsiye ettiğim kitaplar arasında yer almıştı…

Tokyo’daki uçak kazası sonrası dönüp, Japonya’da okul öncesi ve sonrası eğitimin nasıl olduğunu sorguladığımda karşıma çıkan tablo iki kitapta anlatılanlara çok benzerdi…

Aslında küçük yaşta verilen bir öğretinin aile içinde de devamından başkası değildi…

DOĞRU VE YANLIŞ YAŞAMIN TEMELİ

Modern çağın eğitim sisteminin temel taşlarının döşeyişi sayılan 1746-1827 yılları arasında yaşamış İsviçreli eğitimci, pedagog Johann Heinrich Pestotalozzi’nin asırlar öncesi dile getirdiği sözlerindeki tespitin sağlaması gibiydi:

Oturma odası, insanlığın ortaokuludur. Doğru veya yanlış bir yaşamın temeli burada atılır…”

Toplumdaki çatışmaların, cehaletin ve yoksulluğun üstesinden ancak iyi bir eğitim sistemiyle gelineceğine olan inancının ne denli geçerli olduğu da uçaktaki yolcular tavrıyla sergiledi…

Prof. Dr. Öktem ile dün sohbet ederken, Japonya’da ilkokul çağı öncesindeki öğretime dikkat çekti…

Japonya’daki okullarda müstahdem bulunmadığı, okulun temizliğinden çocukların sorumlu olduğu kuralını anımsattı; bunun bir çocuğun sorumluluk üstlenmesindeki önemine dikkat çekti…

Japonya eğitim sistemini okudukça kazadan bir kişinin dahi zarar görmeden uçaktan kurtulmasının nedenini daha iyi anlamaya başladım…

NİHON NO KOKORO

Okullarda tavizsiz “Nihon No Kokoro…” (Kalbim Japonlarla) ilkesi geçerli…

Yaparak öğrenme, sistemin en temel ilkesi olarak kabul edilirken, “öğrenme sadece öğretmenlere bırakılmayacak kadar önemlidir” kuralından da en küçük tavizin verilmiyor…

İlköğretim ve öncesindeki ders müfredatındaki öğretilerin ağırlıklı bölümü dolaylı veya dolaysız olarak ahlaki davranışların ve karakter gelişiminin öğretilmesi sürecine ayrılıyor.

Japon kültürünün temel değerlerinin öğretilmesi temel alınıyor.

MÜSTAHDEM VE HİZMETLİ YOK

Yukarıda da söz ettiğimiz gibi, okullarda müstahdem veya hizmetli gibi bir görevli yer almıyor.

Okulların temizliğini öğrenciler öğretmenleriyle işbirliği içinde yapıyor…

Öğretmen çocukların başında ustabaşı gibi durup talimatlar yağdıran da olmuyor, bir çocuğa temizliğin nasıl yapılması gerektiğini öğretecek kadar çaba gösteriyor…

Tuvalet temizliği de bizzat öğrencilere yaptırılıyor ki ihtiyacını giderirken bir daha çevreyi batırmamaya özen göstersin, batırdığını da sonunda kendisinin temizleyeceğinin farkına varsın…

YEMEĞİ ÖĞRENCİ DAĞITIR VE HERKES SINIFINDA YER

Okullarda kantinden beslenme veya okulun yanındaki restorandan bozma yemekhaneye kaçma gibi bir uygulama da söz konusu olmuyor.

Dokuz yıllık zorunlu eğitim sürecinde tüm okullarda öğrencilere devlet tarafından belirlenen ve okullarda hazırlanan yemek veriliyor.

Okullarda yemekhane bulunmuyor, bizzat kendilerinin dağıttığı yemeği her öğrenci öğretmenleriyle birlikte sınıfında, hatta sırasında yiyor.

Tabaklarında yemek bırakmamak öncelik olarak kabul görüyor ve her öğrenci “Temiz Tabak Kültürü”nün doğal üyesi olarak kabul görüyor.

DİSİPLİN VE KURALA DAYALI

Batılı ülkelerdeki öğretim anlayışından ayrıştığı noktaları da yok değil; batıda bireye saygıyı önceleyen özgür ve özgün eğitim ortamı benimsenirken, Japonlar disiplin ve kurallara uymayı öne çıkarıyor.

Bu da beraberinde karakteristik Japon grup davranışını getiriyor…

Uçakta neden hep birlikte ayağa kalkıp, kapıdan ilk çıkan olmak için diğer yolcuları ezmemelerinin gerisinde de aslında bu yatıyor…

Bu kültür de beraberinde burunları dahi kanamadan yanan uçağın içinden 379 kişinin birlikte kurtulmalarını sağlıyor…

Uçak piste teker koyduğu anda ayağa fırlayıp, üstteki dolaptan valizini alma çabasında olan anlayışa bunları uygulatmak ne denli kolay olur; varın ona da siz karar verin…

QOSHE - "Oturma odası insanın ortaokuludur…" - Muharrem Sarıkaya
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

"Oturma odası insanın ortaokuludur…"

30 0
07.01.2024

TOKYO Haneda Havalimanı’nda uyarılara karşın piste çıkan Sahil Güvenlik uçağı ile yolcu uçağının çarpışması sonrası yaşananlar kadar büyük bir öğreti olamaz…

Çarpma sonucu bir süre sürüklenen ve yanmaya başlayan yolcu uçağının içindekilerin görüntüleri ise ders niteliğinde…

Bu denli büyük kazaya karşın, uçağın içindeki 379 yolcu ve mürettebatın tamamının tahliye edilmiş olması…

Kazanın hemen ardından uçağın içinden çekilen görüntülerde en dikkat çeken nokta, yolcuların koltuklarından kalkmayıp, hosteslerin talimatını beklemeleriydi…

YA BİZDE OLSAYDI?

Zaten uçakta bulunan yolcuların tamamının zarar görmeden tahliyesine olanak tanıyan bu davranışa Japon halkı nasıl ulaştı?

Bir an “acaba benzer bir kaza anı bizlerin içinde olduğu uçakta gerçekleşseydi nasıl bir görüntü ortaya çıkardı?” sorusu aklımdan geçti…

Düşünmek dahi istemedim, yıllar önce çocuk psikolojisi alanında Türkiye’nin önde gelen isimlerinden Prof. Dr. Ferhunde Öktem’in bir sohbetimiz aklıma geldi…

Hollanda’da yaşanan bir olayda toplumsal tepkiyi sorgularken, Prof. Dr. Öktem, iki kitap önerisinde bulunmuştu…

Rina Mae Acosta ve Michele Hutchinson’un kaleme aldığı, Dünyanın En Mutlu Çocukları ile Robert J. Mackenzie’nin Çocuğunuza Sınır Koyma kitaplarını okuyunca nedenlerini daha iyi anlayacağımı söylemişti…

Alıp okumak bir yana, çocuğu ve torunu olan dostlarıma en çok tavsiye ettiğim kitaplar arasında yer almıştı…

Tokyo’daki uçak kazası sonrası dönüp, Japonya’da okul öncesi ve sonrası eğitimin nasıl olduğunu sorguladığımda karşıma çıkan tablo iki kitapta anlatılanlara çok benzerdi…

Aslında küçük yaşta verilen bir öğretinin aile içinde de devamından başkası........

© Habertürk


Get it on Google Play