İRAN’ın Kirman kentinde meydana gelen, 84 kişinin ölümü, 284 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan iki büyük patlamayı kim gerçekleştirdi?

Saldırının hemen ardından Ankara bir süre gelişmeleri bekledi ve gece yarısı diplomasi tarafında yapılan yorum netti:

"Saldırı IŞİD veya radikal islami grupların işi gibi duruyor..."

Onları bu yoruma iten neden patlamanın şeklinin yanında, parmaklar İsrail’i işaret ediyor olsa da iki taraftan da gelen açıklamalardı...

İranlı üst düzey yetkililer de doğrudan İsrail’i suçlamak yerine, dolaylı suçlamada bulunmayı tercih ediyordu.

Bunlardan biri de İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Muhbir idi; saldırıyı lanetlediği mesajında şöyle dedi:

“Silahsız ve hür insanlarımız ve masum vatandaşlarımızın kanı Siyonist İsrail rejiminin paralı askerleri ve bu rejimin destekleyicileri tarafından dökülmüştür…”

ANKARA’DA YÖNELTİLEN SORU

Ankara’da devlet içinde İran üzerine çalışanlar da meseleye farklı yaklaşmıyordu.

Onların da üzerinde yoğunlaştığı soru şöyle oldu:

“İsrail bir eylem gerçekleştiriyorsa bunu açıkça beyan ediyor veya kendi imzasını bırakıyor. Kirman patlamasına ilişkin bir açıklaması yok, tam tersi suskunluk hakim. Bu da bizlerde saldırının, ‘Afganistan ve Pakistan’da varlığını sürdüren, İran rejimine karşı aşırı radikal dinci örgütler, IŞİD veya Leşker-i Tayyibe (LET) eylemi gibi duruyor; onların işi olabilir mi? sorusuna neden oluyor…”

Dikkat çekilen bir başka veri de batılı ülkeler ve İsrail’den gelen açıklamalardı…

İsrail, Hamas’ın en üst düzey isimlerinden Salih Aruri’yi, İran saldırısından bir gün önce, Lübnan’ın Başkenti Beyrut’un dış mahallesi Dahiye’de dron saldırısı ile öldürdü...

İsrail bu eylemi yaptığını da gizlemedi ve açıktan ilan etti…

Ancak ertesi günkü Kirman saldırısı hakkında İsrail'den bir açıklama gelmedi…

Bütün bu veriler Ankara'yı yukarıdaki süper tahmine itti ve bunda da yanılmadı; akşam saatlerinde saldırıyı tam da öngördükleri gibi IŞİD üstlendi...

Aslında bütün bunlar Türk diplomatlarının ve istihbarat birimlerinin bölgede ne denli deneyimli olduklarının da göstergesi...

ABD’NİN HUSİLERE YÖNELİK TUTUMU

Tahminlerine başka destekler de vardı...

İsrail’in en büyük destekçilerinden ABD de saldırı sonrası bölgede olabilecek gerilimlere ilişkin kaygılarını dile getirmekle yetiniyor.

Zaten bir süredir bu kaygılarını dile getirmekten kazınmıyor, daha ilerisi Kızıldeniz’de gemi ticaretine darbe vuran Yemenli Husilere karşı saldırı düzenlemiyor.

Ancak iki gün önceki gibi, yakın bir saldırı olursa helikopterden karşılık vererek saldıranları etkisiz hale getiriyor…

Karşı saldırının Yemen iç savaşının kırılgan yapısını etkileyeceğinden ve tekrar çatışmalara başlanacağından duyduğu kaygıyı her aşamada dile getiriyor…

Gazze’nin bölgesel bir savaşa dönüşmesinden duyduğu endişeyi de en üst düzeyde ifade ediyor…

Bunun en önemli göstergesi de ABD Başkanı Biden’ın ve hemen ardından Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller’in, “Orta Doğu’daki çatışmanın tırmanmasını önlemek için Husilere yönelik doğrudan askeri saldıran kaçınmak istiyoruz” cümleleri de durumu özetliyor.

STRATEJİK SABIR

ABD ile birlikte Kızıldeniz’de oluşan görev gücüne katılan 12 ülkenin tavrı da farklı değil…

Ancak kendilerine bir saldırı olması halinde orantılı şekilde karşılıksız bırakmama politikasını izliyor…

Bunun en iyi göstergesi de Gazze çatışmalarının başladığı günden bu yana ABD’nin Irak ve Suriye’de görev yapan birliklerine İran destekli milisler tarafından 118 kez yapılan Haşdi Şabi saldırılarına, Pentagon’un sadece 5 hava harekatı ile yanıt vermesi…

Bunlardan biri de önceki gün gerçekleşti, Irak’ın Başkenti Bağdat’ta İran’a yakın Haşdi Şabi karargahına ABD’nin yaptığı hava saldırısında Şii grup Nuceba Hareketi liderlerinden Ebu Takva el Saidi öldürüldü…

Dolayısıyla bölgede vekalet savaşında dahi ABD, AB’nin bazı ülkeleri ve İran arasında tam anlamıyla bir “stratejik sabır” testi yaşanıyor…

Türkiye’nin arasında bulunduğu bölge ülkeleri de buna destek oluyor; İsrail hükümetinin şımarık tutumlarından duydukları rahatsızlığı dile getiriyor…

Bu tutumlarının gerisinde de bölgede var olan gerilimin yaygın bir savaşa dönüşme ihtimalinin %15’lerden %30’lara kadar yükselmiş olması yatıyor…

İsrail’in savaşla yaşamını yürütme çabasında olan hükümetinin başındaki Netanyahu da bu konuda sürekli uyarılıyor.

Anlaşılan o ki batılı ülkeler de bu uyarılardan bıkkınlık yaşadığı için artık kendisini muhatap almak yerine, Netanyahu’nun muhalifleri ile muhatap olmaya başladı…

Bunun son örneği de Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, Netanyahu muhalifi olmakla birlikte savaş zamanı birlik hükümetinde Savunma Bakanlığı görevini üstlenen Benny Gantz ile telefon görüşmesi oldu…

YÜKSEK YARGIDAN BİR DARBE DAHA…

İçerde de ciddi sorunlar yaşayan Netanyahu, son günlerde bir de üst üste yargı darbesi yiyor…

“Makullük Standardının” kaldırılmasının engellenmesi yönünde Pazartesi karar alan İsrail Yüksek Mahkemesi, dün yeni bir karara daha imza koydu ve “Başbakanın göreve uygun olmadığına karar verme yetkisini iptal eden yasa düzenlemesini” veto etti.

Yüksek Mahkeme’nin yine 8’e karşı 7 oyla aldığı bu karar, hakkındaki rüşvet iddiaları ile ilgili yargılaması devam eden Netanyahu için çok daha büyük darbe oldu…

Türkiye’nin de arasında bulunduğu Yunanistan ve İsrail’e çatışmaların başladığı günden bu yana defalarca gelen ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın hafta sonu sırasıyla Atina, Ankara ve Tel Aviv’i kapsayan gezisinde Netanyahu hükümetinin aymaz tutumunu dizginlemek, Kızıldeniz’deki gerilimi azaltmak ve bölgedeki tehlikeyi yatıştırmak için çözüm arayışlarına gireceği belirtiliyor.

Aslında çözümün adresi Tel Aviv’den acımasızca Gazze’de insanlığa saldıran hükümette bulunuyor…

Kirman saldırısının IŞİD işi olduğunu saatler öncesinden tahmin eden Ankara diplomasisinin Netanyahu konusundaki beklentileri de net:

Yolun sonu görünüyor...

QOSHE - Kirman saldırısını 12 saat önce tahmin etti - Muharrem Sarıkaya
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kirman saldırısını 12 saat önce tahmin etti

45 0
05.01.2024

İRAN’ın Kirman kentinde meydana gelen, 84 kişinin ölümü, 284 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan iki büyük patlamayı kim gerçekleştirdi?

Saldırının hemen ardından Ankara bir süre gelişmeleri bekledi ve gece yarısı diplomasi tarafında yapılan yorum netti:

"Saldırı IŞİD veya radikal islami grupların işi gibi duruyor..."

Onları bu yoruma iten neden patlamanın şeklinin yanında, parmaklar İsrail’i işaret ediyor olsa da iki taraftan da gelen açıklamalardı...

İranlı üst düzey yetkililer de doğrudan İsrail’i suçlamak yerine, dolaylı suçlamada bulunmayı tercih ediyordu.

Bunlardan biri de İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Muhbir idi; saldırıyı lanetlediği mesajında şöyle dedi:

“Silahsız ve hür insanlarımız ve masum vatandaşlarımızın kanı Siyonist İsrail rejiminin paralı askerleri ve bu rejimin destekleyicileri tarafından dökülmüştür…”

ANKARA’DA YÖNELTİLEN SORU

Ankara’da devlet içinde İran üzerine çalışanlar da meseleye farklı yaklaşmıyordu.

Onların da üzerinde yoğunlaştığı soru şöyle oldu:

“İsrail bir eylem gerçekleştiriyorsa bunu açıkça beyan ediyor veya kendi imzasını bırakıyor. Kirman patlamasına ilişkin bir açıklaması yok, tam tersi suskunluk hakim. Bu da bizlerde saldırının, ‘Afganistan ve Pakistan’da varlığını sürdüren, İran rejimine karşı aşırı radikal dinci örgütler, IŞİD veya Leşker-i Tayyibe (LET) eylemi gibi duruyor; onların işi olabilir mi? sorusuna neden oluyor…”

Dikkat çekilen bir başka veri de batılı ülkeler ve İsrail’den gelen açıklamalardı…

İsrail, Hamas’ın en üst düzey isimlerinden Salih Aruri’yi, İran saldırısından bir gün önce, Lübnan’ın Başkenti Beyrut’un dış mahallesi Dahiye’de dron saldırısı ile öldürdü...

İsrail bu eylemi yaptığını da gizlemedi ve açıktan ilan etti…

Ancak ertesi günkü Kirman saldırısı hakkında İsrail'den bir açıklama gelmedi…

Bütün bu veriler Ankara'yı yukarıdaki süper tahmine itti ve bunda da yanılmadı; akşam saatlerinde saldırıyı tam da öngördükleri gibi IŞİD........

© Habertürk


Get it on Google Play