İLK kurulduğunda “Gayrimenkul geliştirme merkezi” diye adlandırıldı.

Bilişim şirketlerine haksız yere fayda sağlandığı, bir fayda getirmeyeceği, haksız rekabete yol açtığından söz edildi.

Çünkü,Teknoloji Geliştirme Bölgeleri adıyla 2001 yılında çıkarılan Kanun, teknolojik alanda gelişme sağlayan firmaların bu merkezlere gelmesi halinde, vergi ve ofis gibi konularda ciddi fayda sağlıyordu.

Dünyada 20 yıldır uygulanan, silikon vadisinin benzerini oluşturan bölgeler, ağırlıklı olarak büyük üniversitelerin hemen yanı başında kuruldu.

Hedef teknoloji alanında çaba gösteren kişilere, üniversitelerden de bilgi aktarmak, ikisinin buluşmasını kolaylaştırmak, yeni mezun olmuş girişimcilere fayda sağlamaktı.

Beklendiği gibi de oldu...

Öngörüleri de yerle yeksan etmekle kalmadı, bugün Türkiye’nin teknoloji alanında gelişmiş birçok firmasının da çıkış noktası haline geldi; sayıları 22 yılda 104’e ulaştı…

Bu noktaya ulaşmasında, hedeflendiği gibi üniversitelerin yanında kurulmuş olmalarının faydası büyüktü.

İTÜ Arı, Hacettepe, ODTÜ, Ankara Üniversitesi teknoparkları ile Bilkent Cyberpark bunların arasında en önemlileriydi…

Bakanlıkların yanı sıra özel sektör kuruluşları, TÜBİTAK, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’nın da arasında bulunduğu kuruluşların katkısı da önemliydi…

Binlerce firma, kuruluşun ortaya çıkmasından öte, Aselsan, Havelsan, Roketsan gibi kuruluşlara eleman ve teknoloji transferi sağladı…

Bugün de üretmeye devam ediyor…

Ekosistemlere Yeni Bakışlar programım için dün bu alandaki en önemli merkezlerden biri olan İstanbul Teknik Üniversitesi Arı Teknokent merkezindeydim.

Her türlü zorluğa, ekonomik sıkıntıya ve olumsuz tüm koşullara karşın büyük bir gelişme sağlamış, tahminlerimin ötesinde bir merkezle karşılaştım.

Bunda Teknokentlerin duayeni, hatta “büyük ağabeyi, hocaların hocası ” olarak bilinen Genel Müdür Prof. Dr. Attila Dikbaş’ın vizyonunun katkısı açık görülüyor…

DÜNYA BANKASINDAN ALINAN KREDİ

Prof. Dr. Diktaş ve ekibiyle dün oldukça keyifli sohbet gerçekleştirdik…

Aktardığına göre Teknoloji Bölgeleri Kanunu çıkmadan kolları sıvamışlar, 2002 yılında Dünya Bankası’na 8 milyon dolarlık başvuruda bulunmuş.

“Devlet üniversitesi olarak bunu nasıl ödeyeceksin?” sözlerine aldırmadan yoluna devam etmiş, kredinin 4 milyonuna bizzat kefil olmuş ve ekibi ile hazırladığı geri ödemeye ilişkin fizibilite raporu kabul görmüş…

Bilim insanlarının hedefe odaklı olanlarında görülen durum burada da kendini göstermiş ve Dünya Bankası 3 yılı ödemesiz 6 yıllık geri ödemesi bulunan 8 milyon dolarlık krediyi vermeyi kabul etmiş…

Türkiye’de girişimcilerin fırsat tanındığında elini taşın altına koymaktan kaçınmayacağını da İTÜ Arı’nın ilk binasındaki kiralama oranı göstermiş.

Teknokent 3 yıl içinde yaptığı kiralamalar ile krediyi geri öder hale gelmiş…

“Birlikte İleriye” parolası ile çıkılan yolda İTÜ Arı içinde yıllık cirosu 2 milyar doları aşan 300’den fazla firmanın bulunduğu 10 binaya ulaşmış…

Hedeflerinin ötesine geçip, “Global Ekosistem Kurucusu” olmuş…

Bunun karşılığını da merkezi İsviçre’de bulunan UBI Global tarafından teknokentler içinde şirketlerin ilk adımı attığı dünyadaki 1895 kuluçka merkezi arasında, "en iyi üniversite teknokenti" ödülünü alarak kanıtlamış.

İTÜ Arı Çekirdek adını alan merkezin kuruluşu da o denli eski değil, 2011 yılında kurulan merkezi dün dolaştım, genç girişimcilerin heyecan dolu şekilde geliştirmeye çabaladıkları ürünlerini yerinde gördüm…

Aktardıklarına göre her yıl 7 bin girişimci başvuruda bulunuyormuş; üç yıl önce 5 bin 500 kişiye bu şirketler istihdam sağlarken, bugün 10 binden fazla kişiyle iş olanağı sunmaya başlamışlar.

Çekirdek’ten başlayanlardan bazıları bugün TOGG’un elektronik gözlerini, “görme engelli yolcular için yolculuk sırasındaki manzaraları tarif eden ve hikayeleştiren asistanlarının” üreticileri arasına koymuş.

BİNG BANG STARTUP

Kendileri ile de kalmamışlar, yeni girişimlerin değerlendirildiği, “Bing Bang Startup Challenge” adıyla 4 binden fazla fiziksel seyircinin katılımıyla düzenlenen etkinliği gerçekleştirmiş, ciddi ödüller vermiş…

Big Bang’in ilk yıllarında girişimcilere hiç yatırım yapılmazken, bu yıl yapılan etkinlik sonucunda girişimcilere 1,28 milyar lira nakit ödül ve yatırım yapılmış.

Türkiye ile de sınırlı kalmamış, Almanya, Hollanda ve İngiltere’de uluslararası hub kurma kararı da alınmış…

GİRİŞİMCİ DEĞİŞİM PROGRAMI

Prof. Dr. Diktaş, bu aşamada yeni başlatacakları girişimi de açıkladı:

“Öğrenci değişim programına benzer şekilde girişimci değişim programı başlatacağız. Bizdeki girişimciler ile yurt dışında bulunanları aynen öğrenci değişim programına benzer şekilde değişimlerini sağlayacağız. Bu her iki tarafa da fayda getirir, dışa açılımlarını kolaylaştırır…”

Başta da belirttiğim gibi ilk kuruldukları yıllarda farklı eleştiriler dile getirilen teknokentler bugün Türkiye’nin en önemli girişim merkezi haline gelmiş.

Bunda İTÜ Arı’da olduğu gibi, Ankara, Hacettepe, Van, Bilkent, Gebze, Sabancı üniversiteleri, MEMS örneklerinde de gördüğümüz gibi teknokent yöneticilerinin büyük katkısı var.

Bazıları ise bürokratik bakış altında kalmış, güdükleşmiş ilerlemeyelim...

Vizyon ve geçmişten gelen bilgi birikimi onlar ise paydaşlarından farklılaşmış; çok öne çıkan merkezler haline getirmiş…

Daha da ileriye götürecekleri bu dönem yaptıklarıyla kanıtlamış.

Yeter ki gölge edenleri olmasın…

QOSHE - Öngörüleri yıkan 104 kent - Muharrem Sarıkaya
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Öngörüleri yıkan 104 kent

32 0
17.01.2024

İLK kurulduğunda “Gayrimenkul geliştirme merkezi” diye adlandırıldı.

Bilişim şirketlerine haksız yere fayda sağlandığı, bir fayda getirmeyeceği, haksız rekabete yol açtığından söz edildi.

Çünkü,Teknoloji Geliştirme Bölgeleri adıyla 2001 yılında çıkarılan Kanun, teknolojik alanda gelişme sağlayan firmaların bu merkezlere gelmesi halinde, vergi ve ofis gibi konularda ciddi fayda sağlıyordu.

Dünyada 20 yıldır uygulanan, silikon vadisinin benzerini oluşturan bölgeler, ağırlıklı olarak büyük üniversitelerin hemen yanı başında kuruldu.

Hedef teknoloji alanında çaba gösteren kişilere, üniversitelerden de bilgi aktarmak, ikisinin buluşmasını kolaylaştırmak, yeni mezun olmuş girişimcilere fayda sağlamaktı.

Beklendiği gibi de oldu...

Öngörüleri de yerle yeksan etmekle kalmadı, bugün Türkiye’nin teknoloji alanında gelişmiş birçok firmasının da çıkış noktası haline geldi; sayıları 22 yılda 104’e ulaştı…

Bu noktaya ulaşmasında, hedeflendiği gibi üniversitelerin yanında kurulmuş olmalarının faydası büyüktü.

İTÜ Arı, Hacettepe, ODTÜ, Ankara Üniversitesi teknoparkları ile Bilkent Cyberpark bunların arasında en önemlileriydi…

Bakanlıkların yanı sıra özel sektör kuruluşları, TÜBİTAK, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’nın da arasında bulunduğu kuruluşların katkısı da önemliydi…

Binlerce firma, kuruluşun ortaya çıkmasından öte, Aselsan, Havelsan, Roketsan gibi kuruluşlara eleman ve teknoloji transferi sağladı…

Bugün de üretmeye devam ediyor…

Ekosistemlere Yeni Bakışlar programım için dün bu alandaki en önemli merkezlerden biri olan İstanbul Teknik Üniversitesi Arı Teknokent merkezindeydim.

Her türlü zorluğa, ekonomik sıkıntıya ve olumsuz tüm koşullara karşın büyük bir gelişme sağlamış, tahminlerimin ötesinde bir merkezle karşılaştım.

Bunda Teknokentlerin duayeni, hatta “büyük ağabeyi, hocaların........

© Habertürk


Get it on Google Play