SON bir ay içinde gittiğim dört merkezde tanık olduklarım, çeyrek asra kalmadan bilimin hangi hıza ulaşıp, nereye varacağının örnekleriyle doluydu…

İlkinde buzdolabına benzeyen dolabın içinden, içinde suya benzer madde bulunan kırmızı renkli bir kutu çıkardı...

Elektro-mikroskobun altına koyup ekrana yansıyan görüntüsünü izletirken anlatmaya başladı:

“Bu gördüğün bir kişinin bağırsağı; kök ve embriyo benzeri hücreden 3-D yazıcı ile çoğalttık… Şimdi burada gelişip büyümesini bekliyoruz. Anne karnında gibi gelişip büyüyecek…”

GÖZ İRİSİ NAKLİ TAMAM

Sonra bir diğerini elektro-mikroskop altına koyduktan sonra ekran üzerinden anlatımını sürdürdü:

“Gördüğünüz bir kişinin gözünün iris tabakasının bire bir taklidi. Burada büyüdü. Bir süre sonra o kişiye nakledilecek”

Bir an bütün özellikleri bana ait olan iki uzvumun taklidinin iki kutunun içinde durmakta olduğu hissine kapıldım.

Anlattıkları bu noktada da bitmedi…

Çok değil, 2030’a varmadan taklit karaciğer, akciğer, aort damarı, böbrek, kulak üretiminin çok daha hızlı şekilde gerçekleşeceğini ileri sürdü.

TAKLİK BAĞIRSAKTA, KEMOTERAPİ DENEMESİ

Kutularda bulunan ve bir kişinin bütün özelliklerini taşıyan organ benzeri yapıları hangi amaçla kullandıklarını sorduğumda, açıklamaları iç rahatlatıcıydı:

“Kemoterapi benzeri bir ilaç kullanıldığında o kişinin bağırsak sisteminde yaratacağı etkiyi görmek istiyoruz. Böylece o kişiye doğrudan ilacı verip, üzerinde gözlemlemek yerine, yan etkilerinden kurtulmak için geliştirdiğimiz taklidine uyguluyoruz. Her şeyi ile o kişinin bağırsağının bire bir taklidi olduğu için de ne gibi tepkime gösterdiğini anlamış bulunuyoruz…”

Taklit organlardan üretip insan bedenine nakledilenin olup olmadığını sorduğumda ise göz irisi örneğini gösterdi…

Son dönemde sinir sistemi sağlam kalıp, irisini kaybeden kişilere takılmaya başlandığını belirtti.

O kişinin bütün özelliklerini kapsadığı için kan grubu aynı olan veya hücre uygunluğu çok yakın bulunan kişilerden yapılan organ nakillerinin çıkardığı handikaplarla da karşılaşılmadığını vurguladı…

Teknolojinin yakın gelecekte organ naklini kişinin bizzat kendisinden alınan hücrelerden üretilecek kök veya embriyo benzeri hücreler aracılığıyla organların üretileceğini belirtti.

Organ naklinin yakın gelecekte öneminin kalmayacağının altını çizdi…

Dört merkezde de bunları uygulayan ve anlatanlar önde gelen bilim insanlarıydı; aslında pandemi döneminde de bütün çıplaklığıyla görülen tıp biliminde Türkiye’nin ne denli ilerlediğinin de göstergesiydi…

PARÇA ORGAN FABRİKASI

Bu gelişmelerin çok değil, son yıllarda Yapay Zeka ve 3-D teknolojileri alanında yaşanan gelişmeler sayesinde ulaşıldığı gerçeğinin de sürekli altını çizdiler…

Aslında yaşanan, sanayi devrimi sonrası yaşanan “dördüncü devrimin” ilk adımın örnekleri…

Yapay Zeka sonrası, nesnelerin interneti, siber fiziksel sistemler ve otonom makinalarla sıklıkla karşılaşacağımız aşikardı.

Bir sonraki aşamanın nereye gideceği de belli; insana ait olanı üreten insansız fabrikalar…

İnsanoğlunun kendine ait hayati organları önceden ürettirip, ihtiyaç duyulduğunda alıp kullanabileceği dolapların olduğu ya da organ çarşılarının kurulduğu bilim kurgu romanına benzer sürecin ilk aşaması karşımda duruyordu.

Adını koymak gerekirse parça organ fabrikasında gibiydim...

ORTALAMA YAŞ 120 İLE 140 ARASINA ÇIKACAK…

Bu aşamada Prof. Dr. Can Akçalı’ya bu denli insana ait organ yedeklerinin olduğu dünyada insan ömrünün ne kadar olacağını sordum, sektirmeden yanıtladı:

“1950’li yıllarda 50 yaş yaşlı sayılıyordu. Aradan geçen zaman içinde 50 yaş genç kategorisinde bulunuyor. Hatta 70 yaş orta yaşa dönüştü, ömür 90’lara uzadı. Yakın gelecekte ortalama ömür için biçilen süre 120 ile 140 yıl arasında…”

Aslında bu noktaya gelineceği 2010 yılından bu yana bilimsel makalelerde sürekli yer alıyordu.

Sonraki yıllarda insanların yakın gelecekte bireylerden daha çok robotlar ve yapay zeka araçları ile vakit geçireceğine vurgu yapılırken, sosyalleşen ve hisseden makinaların üretimine de az kaldığı belirtiliyordu…

Yani psikoloğa gitmek, çok güvenilir bir dost bulup dertleşmek yerine, dertlerini makinalara anlatabilecekleri dönemin çok yaklaştığından söz ediyorlardı.

Hatta klinik psikolog terapilerinden çok daha gelişmişini gerçekleştirecek radyo benzeri cihazların üretilmeye başladığı belirtiliyordu.

AURASI NE OLACAK?

Bahsettikleri, bilgi toplumundan bilgelik toplumuna geçişin başladığına atıftan başkası değildi…

Peki, bu denli çok işi yapan, insan organının taklidini üreten teknoloji bireye ait her şeyin taklidini, kopyasını üretebilecek mi?

Örneğin, “sanat, sanat için mi, yoksa sanat toplum için mi?” tartışmasında, eserlerin kopyalanıp yaygınlaşmasıyla toplumsallaşıp, demokratikleşeceğini savunan şair yazar Bertold Brecht’e, yakın dostu Walter Benjamin şu soruyu yöneltir:

“Peki, o eserde ressama ait olan aura ne olacak?”

Bu diyaloğu aktardıktan sonra Microsoft Genel Müdür Yardımcısı Cavit Yantaç’a aynı soruyu yönelttim, “aura bizde kalacak” yanıtını aldım…

Yani insana ait olan enerjiye dokunulması henüz olası olmayacak, adı aura da olsa insana ait bir şey kalmaya devam edecek…

QOSHE - Taklit edilmiş uzuvlar çarşısı…   - Muharrem Sarıkaya
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Taklit edilmiş uzuvlar çarşısı…  

21 0
10.01.2024

SON bir ay içinde gittiğim dört merkezde tanık olduklarım, çeyrek asra kalmadan bilimin hangi hıza ulaşıp, nereye varacağının örnekleriyle doluydu…

İlkinde buzdolabına benzeyen dolabın içinden, içinde suya benzer madde bulunan kırmızı renkli bir kutu çıkardı...

Elektro-mikroskobun altına koyup ekrana yansıyan görüntüsünü izletirken anlatmaya başladı:

“Bu gördüğün bir kişinin bağırsağı; kök ve embriyo benzeri hücreden 3-D yazıcı ile çoğalttık… Şimdi burada gelişip büyümesini bekliyoruz. Anne karnında gibi gelişip büyüyecek…”

GÖZ İRİSİ NAKLİ TAMAM

Sonra bir diğerini elektro-mikroskop altına koyduktan sonra ekran üzerinden anlatımını sürdürdü:

“Gördüğünüz bir kişinin gözünün iris tabakasının bire bir taklidi. Burada büyüdü. Bir süre sonra o kişiye nakledilecek”

Bir an bütün özellikleri bana ait olan iki uzvumun taklidinin iki kutunun içinde durmakta olduğu hissine kapıldım.

Anlattıkları bu noktada da bitmedi…

Çok değil, 2030’a varmadan taklit karaciğer, akciğer, aort damarı, böbrek, kulak üretiminin çok daha hızlı şekilde gerçekleşeceğini ileri sürdü.

TAKLİK BAĞIRSAKTA, KEMOTERAPİ DENEMESİ

Kutularda bulunan ve bir kişinin bütün özelliklerini taşıyan organ benzeri yapıları hangi amaçla kullandıklarını sorduğumda, açıklamaları iç rahatlatıcıydı:

“Kemoterapi benzeri bir ilaç kullanıldığında o kişinin bağırsak sisteminde yaratacağı etkiyi görmek istiyoruz. Böylece o kişiye doğrudan ilacı verip, üzerinde gözlemlemek yerine, yan etkilerinden kurtulmak için geliştirdiğimiz taklidine uyguluyoruz. Her şeyi ile o kişinin bağırsağının bire bir taklidi olduğu için de ne gibi tepkime gösterdiğini anlamış bulunuyoruz…”

Taklit organlardan üretip insan bedenine nakledilenin olup........

© Habertürk


Get it on Google Play