31 Mart seçimlerine 25 gün kaldı.

Sandığın yaklaşması ile resim daha da belirsizleşiyor.

Her şey İstanbul’a kilitlenmiş durumda.

Dikkate aldığım araştırma şirketlerinin geneline baktığımda gördüğüm şu:

İstanbul’da Ekrem İmamoğlu ve Murat Kurum arasındaki fark hata payı içerisinde yorumlanacak kadar az görünüyor.

Seçim yarışı henüz başladığında CHP’nin içindeki kavgaların, aday belirleme sürecindeki gecikme ve krizlerin partinin oyunu olumsuz etkilediği kanaatindeydim. Benzer şekilde İYİ Parti’nin ittifaktan çok sert bir şekilde çekilerek, Meral Akşener’in desteklediği Ekrem İmamoğlu’nun en azılı muhalifi haline gelmesinin İYİ parti tabanında inandırıcı bulunmadığı ve parti oylarını bu çizginin aşağı çektiğini düşünüyordum.

Ancak son kertede ülkedeki mevcut sert kutuplaşma nedeniyle oy geçişleri o kadar da kolay görünmüyor.

İYİP’ten bir nebze oy CHP’ye kayabilir (özellikle İstanbul’da), Dem seçmeninin de hatırı sayılır bir kısmının hala iktidar karşıtı bir çizgide olduğunu söyleyebiliriz.

Bunlar İstanbul’da Ekrem İmamoğlu açısından avantaj gibi görünse de son kertede oyunu Mart 2023 seçimlerine göre yaklaşık 1 puan artırmış görünen Yeniden Refah’ın seçmeninin de benzer refleksle son dönemeçte Murat Kurum’a kayma ihtimali yüksek.

Siyasette hiçbir zaman basit matematik hesabı doğru sonuca götürmüyor.

Mesela CHP büyük bir dağınıklık içinde, iç tartışmalarla epey yıpranmış görünüyor ama bu sandıkta oy oranında ciddi bir düşüşe yol açacak mı?

İYİ Parti söylem değiştirdi. Meral Akşener artık rakibi olarak iktidardan ziyade CHP’yi görüyor.

Bu partinin oylarını nasıl etkileyecek?

Dem seçmeni, Başak Demirtaş’ın aday olma ihtimali ile heyecanlandı, parti bu olasılığa kapıyı kapayınca seçmen tepki gösterdi, bu sandıkta mayıs seçimlerinde yüzde 8 bandına düşen partinin daha da aşağı inmesine sebep olur mu?

Sokakta tuttuğum nabız ve yapılan araştırmalarda gördüğüm genel havaya göre bu soruların benim açımdan şaşırtıcı cevapları var.

Öncelikle CHP’de bunca çalkantı ve tartışmaya rağmen ciddi bir oy kaybı görmüyorum. Seçmen ne kadar memnun olmasa da istemeye istemeye yine benzer şekilde oy kullanacak gibi görünüyor.

AK Parti ve MHP adaylık süreçleri ve kampanya konusunda çok daha profesyonel ve başarılı bir çizgi izliyorlar ancak böyle bir ekonomik atmosferde iktidarda olmanın dezavantajını yaşıyorlar.

Muhalefetin dağılmışlığına rağmen iktidara geniş bir oy geçişi görmüyorum. Özellikle emekliler konusunda şapkadan tavşan çıkarmadıkça şaşırtıcı hayal kırıklıkları yaşanabilir.

Ama Orta Anadolu ve Karadeniz’de tartışmasız liderliği sürüyor iktidar cephesinin. Ben deprem bölgesinde de oldukça iyi sonuçlar çıkaracağı kanaatindeyim.

Dem seçmeni Başak Demirtaş konusunda hayal kırıklığına uğramış olsa da bu tartışma üzerlerindeki ataletin atılmasını sağlamış görünüyor.

Dem bir çok yerde kendi adayını çıkararak tabanını yine hareketlendirdi. 14 Mayıs'taki oy kaybının yeniden tersine dönmüş ve partinin oyları yüzde 10 bandına ulaşmış görünüyor.

YRP kendi başına yürüyerek iyi bir rüzgar yakaladı bunu oya tekabül edecek mi henüz bilmiyoruz ancak kamuoyunda yer kaplama ağırlığı ve söylem gücü anlamında tartışmasız bir biçimde Saadet’i ezip geçti.

Diğer taraftan Saadet, Gelecek ve Deva’nın zaten az olan oy oranının iyice yok olmaya yüz tutmasını bekliyorum.

Bir siyasi partinin başarısı tabanının isteklerini okuyabilme kabiliyeti ile doğru orantılıdır.

Bu anlamda YRP ve Dem başarılı.

Kendi adaylarını çıkarma stratejisi parti oylarını konsolide etmek için doğru görünüyor. Öte yandan YRP İstanbul’da Cumhur İttifakı’na kaybettirirse totalde oyunu artırsa da bu onun için 2028 seçimlerinde bir dezavantaj olabilir.

İYİP’te ise durumu biraz daha farklı görüyorum. Sayın Akşener söylemini CHP karşıtlığına çevirmiş de olsa İYİ parti tabanı hala temel olarak iktidar karşıtı bir taban.

Akşener’in tabanını kontrol edip yönlendirdiğini söylemek zor. Muhalif seküler milliyetçi seçmen İYİ Parti’de duruyor ve Akşener’in söylemi bu taban üzerinde birinci belirleyici değil.

İstanbul’a gelirsek… Hala dev bir kararsız kitle var. Ekrem İmamoğlu birçok araştırmada önde görünse de aradaki fark hata payı dahilinde.

Her an her şey değişebilir.

QOSHE - Son 25 gün - Nagehan Alçı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Son 25 gün

74 0
06.03.2024

31 Mart seçimlerine 25 gün kaldı.

Sandığın yaklaşması ile resim daha da belirsizleşiyor.

Her şey İstanbul’a kilitlenmiş durumda.

Dikkate aldığım araştırma şirketlerinin geneline baktığımda gördüğüm şu:

İstanbul’da Ekrem İmamoğlu ve Murat Kurum arasındaki fark hata payı içerisinde yorumlanacak kadar az görünüyor.

Seçim yarışı henüz başladığında CHP’nin içindeki kavgaların, aday belirleme sürecindeki gecikme ve krizlerin partinin oyunu olumsuz etkilediği kanaatindeydim. Benzer şekilde İYİ Parti’nin ittifaktan çok sert bir şekilde çekilerek, Meral Akşener’in desteklediği Ekrem İmamoğlu’nun en azılı muhalifi haline gelmesinin İYİ parti tabanında inandırıcı bulunmadığı ve parti oylarını bu çizginin aşağı çektiğini düşünüyordum.

Ancak son kertede ülkedeki mevcut sert kutuplaşma nedeniyle oy geçişleri o kadar da kolay görünmüyor.

İYİP’ten bir nebze oy CHP’ye kayabilir (özellikle İstanbul’da), Dem seçmeninin de hatırı sayılır bir kısmının hala iktidar karşıtı bir çizgide olduğunu söyleyebiliriz.

Bunlar İstanbul’da Ekrem İmamoğlu açısından avantaj gibi görünse de son kertede oyunu Mart 2023 seçimlerine göre yaklaşık 1 puan artırmış görünen Yeniden Refah’ın seçmeninin de benzer refleksle son dönemeçte Murat Kurum’a kayma ihtimali yüksek.

Siyasette hiçbir zaman basit matematik hesabı doğru sonuca götürmüyor.

Mesela CHP büyük bir dağınıklık içinde, iç tartışmalarla epey........

© Habertürk


Get it on Google Play