“İlginç zamanların” yaklaşan seçimlerinin akla getirdiği gerçek de bir Çin atasözü var: “Kahraman olmak isteyenler için karmaşık zamanlar, hedeflerinin gerçekleştiği zamanlardır”.

Herkese, herşeye rağmen kazanmak da, bazen hem zor hem de şans…

Çinlilere atfedilen ancak aslında Çince’de var olmayan öyle olmayan bir söz var malum: “İlginç zamanlarda yaşayasın”.

İngilizce çeşitli kaynaklarda kullanıla “May you live in interesting times/İlginç zamanlarda yaşayasın” sözünün Çin’de, beddua olarsak kullanıldığına ilişkin bir hikâye de bu söze eşlik eder.

31 Mart Yerel Seçimleri de giderek “ilginç” seçimler haline dönüşüyor. Tüm partilerin aday çıkarabildiği kadar çıkardığı, Ocak 2024’ün medyada en çok kullanılan kavramının “aday” olduğu bir noktaya geldik. Siyaset bilimi, analizi, yorumuyla ilgilenenler için “ilginç” bir seçimi izlemek elbette güzel; fakat bu seçim, Türkiye siyasetinin gelecek 3-5 senesini de şekillendirebilecek bir dönüm noktası ve son derece ağır sonuçları da olabilir.

Denklemi en yalın ve basit haliyle dile getirirsek: Mart 2024 seçimleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti ve Cumhur İttifakı’na “her ne yapıyorsanız yapın, hatta daha da fazla ve kontrolsüz yapın” mesajının verilip verilmeyeceği bir oylama.

Ve açıkçası çokça duyduğumuz başka bir sözün, “Zulmün artsın ki, zevalin çabuk olsun”un bugünün Türkiyesindeki karşılığı, “Zulmün artsın ki, daha da abad olasın”a dönüşüyor. “Zulüm” bir hayat biçimine dönüşüyor, iktidarın uzatılması için daha da araçsallaştırılıyor.

Elbette yerelin her bir köşesi ve her bir tek biriminde, aynı zamanda bu denklemden çok başka, çok daha karmaşık ve birbirinden farklı dinamikler de var. Ne var ki, son kertede bu seçimin bilançosu; seçimlerin ana teması-bu sandığın ruhu bu: iktidar, yönetim biçimi ve tutumundan dolayı mükalafatlandırılacak mı, mükafatlandırılmayacak mı? Mükalafatlandırılırsa, 2028 senesine kadar önünde hiçbir “kırmızı”-hatta “sarı” ışık olmadığı güdüsüyle hareket edecek iktidar.

Anayasa Mahkemesi kararlarının bile ikinci kez ve “15’te 15”, yani tüm yargıçlarının mahkemenin haklarını da savunurcasına ortak kararı dahi tanınmadığına göre; Mart 2024’te sandıktan bir mesaj çıkmadığı takdirde, iktidarın hiç olmadığı kadar doludizgin koşacağı bir döneme gidiyoruz.

Bahsettiğimiz gibi bir risk karşısında, muhalefetin mümkün olduğunca ortak bir takım oyunu kurması gerekirdi. Böyle olmadı. Ortak takım oyunu kurmak bir yana, muhalefetin oyuncularının rakip kaleye gol atabilecek oyuncalarına da çelme taktığı, faul yaptığı bir noktaya geldik.
Asıl “ilginç zamanlar” hangisi?

Kutuplaşmış ülkelerde kazanan formül belli: muhalefet ne kadar birleşir ve ortak oyun çıkarırsa, o kadar başarılı oluyor ve iktidara yaklaşıyorlar. O ülkenin o günkü kendine has koşullarına göre, kimi zaman ortak adayda birleşince ortak oyun güçleniyor, kimi zaman da ortak bir ilke ve amaçta. Ancak ne olursa olsun, hedeflerinin ortak olması gerekiyor: beraber kazanmak.

Her ülkede şartlar farklı dedik: Ocak ortasındaki Tayvan seçimlerinde, muhalefet ortak adayda birleşemediği için başkanlık seçimini beraber kaybettiler. Ekim ortasındaki Polonya seçimlerinde ise, her parti kendi aday listesiyle girse de, ülkeyi “hukuk devleti kriterlerine geri çekmek” ilkesinde birleşen muhalefetin birbirinden apayrı partileri beraber kazandı.

Türkiye’nin yerel seçimlerinde de, “ortak adayda” birleşmenin Cumhur İttifakı dışında kimsenin başaramadığı bir mesele haline dönüşmesi, kuşkusuz siyaset bilimciler için bu seçimleri incelemesi ilginç hale dönüştürüyor. Ama bakalım, 1 Nisan sabahından itibaren yaşamak zorunda kalacağımız kentler, ilçeler ve bu ülke ne gibi “ilginç zamanlarla” karşı karşıya kalacak?

Olası bir “ilginç zaman” senaryosu, muhalefetin tümünün küçüldüğü, küçültüldüğü ve artık asla, öngörülebilir gelecekte asla, “kazanacak adaylarının” olamayacağı, sonucu daha tek bir oy verilmeden belli seçimlerin ülkesi olmaya gidiş istikametinde tam gaza basılması…

“İlginç” Mart seçimlerinin akla getirdiği gerçek de bir Çin atasözü var: “Kahraman olmak isteyenler için karmaşık zamanlar, hedeflerinin gerçekleştiği zamanlardır”.

Herkese, herşeye rağmen kazanmak da, bazen hem zor hem de şans…

QOSHE - Hem zor, hem şans - Sezin Öney
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hem zor, hem şans

18 2
04.02.2024

“İlginç zamanların” yaklaşan seçimlerinin akla getirdiği gerçek de bir Çin atasözü var: “Kahraman olmak isteyenler için karmaşık zamanlar, hedeflerinin gerçekleştiği zamanlardır”.

Herkese, herşeye rağmen kazanmak da, bazen hem zor hem de şans…

Çinlilere atfedilen ancak aslında Çince’de var olmayan öyle olmayan bir söz var malum: “İlginç zamanlarda yaşayasın”.

İngilizce çeşitli kaynaklarda kullanıla “May you live in interesting times/İlginç zamanlarda yaşayasın” sözünün Çin’de, beddua olarsak kullanıldığına ilişkin bir hikâye de bu söze eşlik eder.

31 Mart Yerel Seçimleri de giderek “ilginç” seçimler haline dönüşüyor. Tüm partilerin aday çıkarabildiği kadar çıkardığı, Ocak 2024’ün medyada en çok kullanılan kavramının “aday” olduğu bir noktaya geldik. Siyaset bilimi, analizi, yorumuyla ilgilenenler için “ilginç” bir seçimi izlemek elbette güzel; fakat bu seçim, Türkiye siyasetinin gelecek 3-5 senesini de şekillendirebilecek bir dönüm noktası ve son derece ağır sonuçları da olabilir.

Denklemi en yalın ve basit haliyle dile getirirsek: Mart 2024 seçimleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti ve Cumhur İttifakı’na “her ne yapıyorsanız yapın, hatta daha da fazla ve kontrolsüz yapın” mesajının verilip verilmeyeceği bir oylama.

Ve açıkçası çokça duyduğumuz başka bir sözün, “Zulmün artsın ki, zevalin çabuk olsun”un bugünün Türkiyesindeki karşılığı, “Zulmün........

© HalkTV


Get it on Google Play