Pandeminin ardından gelen ekonomik kriz koşullarında ülkemizde sinema ciddi bir darboğaza girmiş olsa da ülkemiz sinemaseverleri olarak hala bazı açılardan şanslı durumdayız. Örneğin, dünya çizgi film sanatının en büyük ustalarından Hayao Miyazaki’nin yeni filmi Çocuk ve Balıkçıl (Kimitachi wa Dō Ikiru ka) ABD dahil dünyanın pek çok ülkesinden önce Türkiye’de sinemalarda gösterime girdi.

82 yaşındaki Miyazaki, anavatanı Japonya’da genç yaşlarından itibaren çizgi film piyasasında çeşitli görevlerde çalışmış olmakla birlikte kurucuları arasında yer aldığı ve kendi ismiyle özdeşleşecek olan Ghibli Stüdyo yapımı uzun metraj çizgi filmlerin senaristi ve yönetmeni olarak öne çıkmış bir sinemacı. Miyazaki’nin ününün Japonya dışına da yayılması özellikle Prenses Mononoke (Mononoke-hime, 1997) ile ivme kazanacak, En İyi Uzun Metraj Canlandırma Film Oscar’ını kazanan ve Berlin Film Festivali’nde en büyük ödül olan Altın Ayı’yı bir başka filmle paylaşan Ruhların Kaçısı (Sen to Chihiro no Kamikakushi, 2001) ile bu durum pekişecek ve böylece Komşum Totoro (Tonari no Totoro, 1988) gibi Miyazaki’nin daha eski Ghibli filmleri de geriye dönük olarak adeta yeniden keşfedilecekti.

Miyazaki’nin en tanınmış ve en sevilen filmlerinin çoğu görsel estetik düzeylerinin yanı sıra ekolojik duyarlılıklar taşımalarıyla, doğaya sevecen yaklaşımlarıyla da belleklerde yer etmişlerdir. Bir Film tarafından Başka Sinema zinciri üzerinden dün (Cuma) 15 şehirde toplam 37 sinemada gösterime çıkarılan Çocuk ve Balıkçıl ise Türkiye dahil dış piyasalardaki isminin verdiği ilk izlenimin aksine tematik olarak farklı bir film. Görsel tasarımların yaratıcılığı, bu arada özellikle arka plan çizimlerin kalbur üstülüğü açısından tipik bir Miyazaki filmi olsa da Çocuk ve Balıkçıl ‘sevimli’ öğelerin ağır basmadığı, hayvan karakterlerin filmin ana gövdesi boyunca son derece tekinsiz nitelik taşıdığı bir çalışma.

Çocuk ve Balıkçıl’ın baş karakteri, 2. Dünya Savaşı yıllarında annesini bir yangında yitirmesinin ardından üvey annesinin taşradaki evine taşınan Mahito adlı küçük bir erkek çocuk. Bu arada Mahito’nun babasının yeni eşinin Mahito’nun annesinin kız kardeşi olduğunu not edelim ama bu akrabalık bağı filmin anlatısı içinde pek fazla öne çıkarılmıyor. Yakınlarında kule biçiminde metruk, uzak durulması gerektiği söylenen bir yapının da bulunduğu yeni evine geldiği ilk günden beri Mahito’ya musallat olan bir balıkçıl kuşu küçük çocuğa annesinin aslında ölmediğini, onun tarafından kurtarılmayı beklediğini söylemektedir. Derken bir gün Mahito’nun hamile olan üvey annesi ortadan kaybolur ve Mahito onu aramak üzere çevredeki ormanın içinde ilerlemeye başlar…

Miyazaki açısından kimi otobiyografik özellikler taşıdığı kaydedilen Çocuk ve Balıkçıl, tekinsiz kuşun Mahito’ya annesi hakkında söylediği ilk sözlerden hemen tahmin edilebileceği, hatta açıkça belli olduğu üzere tamamlanmamış bir yas süreci hakkında bir film. Ancak bu genel öngörülebilirliğin ötesinde Miyazaki söz konusu yas sürecinin yansımalarını ve nihayete ermesini Mahito’nun ormanda çıktığı yolculuk esnasında karşısına çıkan alternatif alemlerde son derece fantastik minvallerde temsil ediyor. Sonuçta Çocuk ve Balıkçıl tüm Miyazaki filmleri gibi özellikle sinema perdesinde izlenmeyi hak eden, sinema perdesinde izleme şansı kaçırılmaması gereken bir film.

QOSHE - Çocuk ve Balıkçıl: Tamamlanmamış bir yas süreci üzerine fantastik bir çizgi film - Kaya Özkaracalar
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Çocuk ve Balıkçıl: Tamamlanmamış bir yas süreci üzerine fantastik bir çizgi film

3 0
28.10.2023

Pandeminin ardından gelen ekonomik kriz koşullarında ülkemizde sinema ciddi bir darboğaza girmiş olsa da ülkemiz sinemaseverleri olarak hala bazı açılardan şanslı durumdayız. Örneğin, dünya çizgi film sanatının en büyük ustalarından Hayao Miyazaki’nin yeni filmi Çocuk ve Balıkçıl (Kimitachi wa Dō Ikiru ka) ABD dahil dünyanın pek çok ülkesinden önce Türkiye’de sinemalarda gösterime girdi.

82 yaşındaki Miyazaki, anavatanı Japonya’da genç yaşlarından itibaren çizgi film piyasasında çeşitli görevlerde çalışmış olmakla birlikte kurucuları arasında yer aldığı ve kendi ismiyle özdeşleşecek olan Ghibli Stüdyo yapımı uzun metraj çizgi filmlerin senaristi ve yönetmeni olarak öne çıkmış bir sinemacı. Miyazaki’nin ününün Japonya dışına da yayılması özellikle Prenses Mononoke (Mononoke-hime, 1997) ile ivme kazanacak, En İyi Uzun Metraj Canlandırma Film Oscar’ını kazanan ve Berlin Film Festivali’nde en büyük ödül olan Altın Ayı’yı bir başka filmle paylaşan Ruhların Kaçısı (Sen to Chihiro no Kamikakushi, 2001) ile bu durum pekişecek ve böylece Komşum Totoro (Tonari no Totoro, 1988)........

© İleri Haber


Get it on Google Play