Etrafınızda olan bitene ne kadar duyarlısınız? Ya da tersten soralım: Hayata karşı ne kadar kayıtsızsınız? Mutluluğa ya da üzüntüye karşı... Tanıdığınız ya da hayatınızda ilk kez gördüğünüz insanlara, hayvanlara, doğaya ya da kulağınıza bir yerden çalınan haberlere karşı...

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Siz birkaç saniye ayırıp benim vasıtamla kendinize bunu sorarken Tuğçe Şenoğul'dan bahsetmek isterim zira bu yazının konusu kendisinden başkası değil.

Tuğçe'yle müzikal anlamda tanışıklığım, ben diyeyim 2010 siz deyin 2011'e kadar uzanıyor. Bizzat tanışıklığımsa 12 sene öncesine dayanıyor; Üzgün hissettiğim ve Moda'daki bir bankta tek başıma oturduğum tatsız bir günde, hayatımda ilk kez gördüğüm güzel bir kadının yanıma gelip bana "İyi misin?" diye sorduğu ana...

Evet, gördüğünüz üzere kayıtsızlıkla ilgili laf kalabalığımın sebebi belli oldu. Bu anı, bu acı tatlı hatırayı paylaşmak istemiştim. Bunu yaparken de sizi Tuğçe Şenoğul'la benim tanıştığım gibi tanıştırmak istedim.

Beni hiç tanımamasına rağmen üzgün halime kayıtsız kalamamıştı Tuğçe. Aradan 12 yıl geçti, yıllar sonra tekrar bir araya geldik. Hiçbir şey değişmemişti. Hâlâ duyarlı, hâlâ dünyanın derdini kendine dert eden bir kadın vardı karşımda.

"Buruk bir acı var"


"Empati kurabilen herkesin aşağı yukarı benzer bir yerde olduğunu tahmin ediyorum" diyor Tuğçe ve ekliyor:

Bu dünyada yaşıyorsan ve var olan yaşamla empati kuruyorsan, buruk bir acı var. Doğaya bakıp bir şeyleri anlamlandırmaya çalışıyorsun, 'Sonuçta orada da bir savaş var, orada da bir mücadele var' falan diyorsun ama sanki o gerçeklikte gelmiyor insanlar arasındaki savaş. Bütün bunların içinde gerçekten buruk bir acı var. Bir şeyleri değiştirememenin derdi. Ve buna uzaktan şahit olup aynı zamanda yaşamaya devam edebilmek için biraz da yok saymak korkunç bir zorluk.

"Neyse ki tutunduğumuz bir dal var" diye içimden geçirirken Tuğçe zihnimi okumuş gibi kafamdaki düşünceyi tamamlıyor:

İşte bence sanat zaten tam olarak burada devreye giriyor. Muazzam bir güç yaratıyor ve gerçekten nasıl insanları etkileyebildiğini, nasıl dönüştürebildiğini, nasıl gerçekten insana dair o karanlık yapıyı ışığa dönüştürebildiğini görebiliyorsun.

Bahsettiği dönüşümü deneyimleme fırsatı bulduğunu anlatırken "Benim dinleyici ya da izleyici olarak da çok oldu. Bir sanat eserini izlerken ya da dinlerken çok değiştim ve dönüştüm" diyor.

"Ve bu, insanı hayalperest yapıyor" dediğinde gözündeki parıltıyı görmek hiç de zor değil.

Bu, insanı inandırıyor. Gerçekten de belki bir gün bir şeyler iyi olabilir, belki gerçekten güzel şeylerden etkileniriz hep beraber. Onlar için çaba harcamaya çalışırız, onlara odaklanırız.

"Mesela neye odaklanabiliriz?" diye soruyorum.

Soykırım ya da abuk sabuk toprak mücadelesi falan değil de... Kimlik savaşı, türlü ayrımcılıklar ve birbirimizi kabul edememek... Bütün bunlar değil. Mesela bir konseri düşünsene, devasa bir kalabalık hep birlikte. Herkes aynı şey için orada. Dev bir sevgi var. Ne kadar biriz orada. Muazzam bir şey. Oradaki enerjiyi herkes hissediyor. 'Çok eğlendim' diyor kimi. Kimi diyor ki 'Gerçekten oradaki o enerjiyi hissettim, aynı değilim.' Aynı değiliz çünkü artık. Ben kendi hayatımda gerçekten çok kez deneyimledim. Bazen çok küçük bazen de çok büyük bir kalabalıkta, bazen sahnede bazen de izleyici olarak. Ve muazzam bir güç ve enerji gerçekten. O da bütün bu acı gerçeklere rağmen insana hayal kurma ve bir şeylere inanma gücü veriyor.

Etrafımızda olup biten kabullenmesi güç şeylerin yanında bizi hayata bağlayan, Tuğçe'nin dediği gibi bizi "inandıran" ve "hayalperest yapan" şeyler de oluyor. "Bitmeyen korkunç kavgalarımızın yanında, nasıl başladı senin için 2024?" diye sorduğumda, Tuğçe'nin gözünde aynı pırıltıyı görüyorum.

"Bir gün uyandım ve şarkı viraldi"

"Çok acayip başladı" derken heyecanı yüzünden okunuyor. "Öncelikle TikTok üzerinde bir şarkımın viral olması" diye ekliyor.


"Nasıl oluyor acaba o iş" diye merak ediyor insan. Çocukluğumda Mirkelam, şarkısı Her Gece'yle "Koşan Adam" diye bir gecede meşhur olmuştu. Onun gibi mi?

Yani aslına bakarsan gerçekten tam söylenildiği gibi oldu. Bir gün uyandım ve şarkı viraldi! Bir iki gün öncesinde TikTok'ta benden biraz daha fazla vakit geçiren arkadaşlarım, 'Bu şarkıyla ilgili bir olaylar oluyor haberin olsun' dedi. Ben oradaki rakamlara baktım, bin, 2 bin gibiydi... Sonuç olarak olaylar 90 bin videoya kadar ilerledi. Bu sadece TikTok'ta, Instagram'da da bir bu kadar var.

Sözkonusu şarkı, Tuğçe Şenoğul'un 2017 tarihli Gölgelerine albümünde yer alan Bunu Sana Demiştim. Bana sorarsanız TikTok geç bile kaldı. Yayımlandığı dönemde de Bıraktığın İzler ve Kaptan'la beraber albümün öne çıkan ve dinlemeye doyulmayan şarkısıydı. Ardından 2022'de parçanın Disco Tarantula Remix'i geldi. Artık içimize işlemekle kalmayıp bir de dans ettiriyordu Bunu Sana Demiştim. Ne Z kuşağının ne de TikTok gibi popüler mecraların kayıtsız kalamayacağı bir harman...

Herkesin katıldığı tespit: "Viral şarkı"


Tuğçe Şenoğul'un yeni EP'si Atlas Yerdeniz ekimde yayımlandı. Bu EP'de aralarında çok genç ve yetenekli bir sanatçı olan Mısırlı Lella Fadda ve Belçikalı müzisyen Tsar B gibi harika kadın müzisyenlerle çalışma fırsatı bulduğunu söylüyor Tuğçe. Ama da bununla kalmayacak.

Albüm yolculuğunda gidiyoruz. İki EP'miz olacak. Sonra onlar birleşecek. Birkaç yeni şarkının eklenmesiyle Atlas adında bir albüme dönüşecek aslında.


Tuğçe'nin son teklisi Aşk Deli de bu ayın başında dinleyiciyle buluştu. Parçaya gelen yorumlar son derece olumlu. Tuğçe'nin anlattığına göre öne çıkan ve herkesin katıldığı bir tespit var:

Viral şarkı.

Farklı sanatçılarla işbirlikleri yapmaktan çok keyif aldığını söyleyen Tuğçe, yarı Fransız yarı Britanyalı grup Dead Chic'le "bir çöl şarkısı" kaydettiğini anlatıyor:

Dünyanın farklı yerinde insanlarla çalışmak gerçekten hayal ettiğim yolculuk. Müthiş bir deneyim oldu benim için. Hafif Türk işi, melodik yapılar vesaire... Bugün biz bu röportajı yaparken mix ve mastering'e gitmiş durumda şarkı.

Mabel Matiz şarkısı mayıs başı geliyor

Tuğçe Şenoğul, Seda Erciyes'le birlikte Kadıköy'de yaptıkları DJ setlerle hem eğleniyor hem eğlendiriyor (Ahmet Emre Saka)


Tuğçe'nin çok heyecanlı olduğu bir müjdesi daha var.

Aynı kayıtta, bir başka şarkının vokal kaydını da bitirdim. O da sıradaki şarkım. Herhalde mayıs başı gibi gelmiş olur diye tahmin ediyorum. Bu bir Mabel Matiz şarkısı. Ve inanılmaz bir Mabel Matiz şarkısı. Dinleyen herkes parçaya fena halde aşık. Büyük heyecanla bekliyorum. Mabel Matiz çok eski arkadaşım ve çok büyük hayranlıyım. Hep öyleydim. Dünya tatlısı, müthiş bir ruh olmasının yanında olağanüstü yetenekli.

Yeni albümünü 2025'te paylaşmayı düşündüğünü söyleyen Tuğçe, bağımsız bir sanatçı ve tüm müzik çalışmalarını herhangi bir plak şirketinin çatısı altında olmadan, tamamen kendisi üstleniyor.

Güzel, keyifli tarafların yanında aynı zamanda benim inişlerim ve çıkışlarımla beraber hareket ediyor süreç. Kendimi bir forma, olmadığım bir şeye dönüştürmeye çok uğraştım zamanında. Hiç olmadı. Sonra bıraktım onu. Ve kontrol etmeye çalışmayı bıraktığımdan beri her şey gerçekten ilerliyor, akıyor. O anlamda belki de en üretken zamanındayım. Enerjimi doğru yere kanalize ettiğimi düşünüyorum. Yani yaratıma, yaratıcılığa. İnsanların uygun bulduğu standartlar içinde kalmaya, o standartlar içinde üretim yapmaya değil de yaratıcılık dünyama ve onu nasıl geliştirebileceğime odaklanmak bana daha iyi geldi.


Sezen Aksu cover'ı: Bu Gece

Bu arada Tuğçe'nin dinleyenin oracıkta kalbini bıraktığı bir Sezen Aksu yorumu var: 1984 tarihli Sen Ağlama albümünde yer alan Bu Gece. Tuğçe, "Türkiye'de doğup büyüyen her kız çocuğu gibi ben de Sezen Aksu hayranıyım ve tabii ki bütün çocukluğum onun şarkılarıyla geçti" diye başlıyor anlatmaya:

Bu Gece benim çok sevdiğim bir şarkı. Sahnede cover'ladığım bir şarkısı değildi ama arkadaşlarımla vakit geçirirken çok söylediğim bir şarkıydı. Sonra Bambaşka Biri isimli bir dizi çekileceği haberi geldi bana. Hande Erçel ve Burak Deniz oynuyor. Sonrasında bu dizideki bir sahne için, bu iki kişinin birbirlerine çekildiklerini ilk kez fark ettikleri anda arkada çalacak şarkıyı seslendirmem istendi benden. Sevgili Neslihan Yeşilyurt, bana 'Dizide böyle bir an var, bu şarkıyı senin söylemeni istiyoruz' dedi. Müzikal anlamda vizyonuma güvenildiğini hissetmek çok değerli. Sonra Bu Gece'yi nasıl duymak istediğimi düşündüm. Bu şarkıyı piyano ve vokal olarak kaydetmek istediğime karar verdim ve Zafer Sernikli inanılmaz bir düzenleme yaptı. Tak diye çıktı, bitti, yolladık.

Bu şarkıyla harika geri dönüşler almış Tuğçe. Hatta şarkı sözlerinin anlaşılmadığı farklı ülkelerden bile mesajlar gelmiş. "Çok başka bir iletişim kurduk insanlarla bu şarkı aracılığıyla" diyor ve yine gözündeki o parıltıyla ekliyor:

Benim çocukluğum, benim hayatım, fon müziğim, hep duyduğum ve ilk kez içinde bütün bedenimle ve sesimle var olduğum halim... Hakikaten çok acayip bir deneyim oldu.

Bizim için de öyle oldu Tuğçe. Bizim için de...

© The Independentturkish

QOSHE - Viral şarkıların incelikli sesi: Tuğçe Şenoğul - Nazlı Erdol
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Viral şarkıların incelikli sesi: Tuğçe Şenoğul

6 1
22.03.2024

Etrafınızda olan bitene ne kadar duyarlısınız? Ya da tersten soralım: Hayata karşı ne kadar kayıtsızsınız? Mutluluğa ya da üzüntüye karşı... Tanıdığınız ya da hayatınızda ilk kez gördüğünüz insanlara, hayvanlara, doğaya ya da kulağınıza bir yerden çalınan haberlere karşı...

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Siz birkaç saniye ayırıp benim vasıtamla kendinize bunu sorarken Tuğçe Şenoğul'dan bahsetmek isterim zira bu yazının konusu kendisinden başkası değil.

Tuğçe'yle müzikal anlamda tanışıklığım, ben diyeyim 2010 siz deyin 2011'e kadar uzanıyor. Bizzat tanışıklığımsa 12 sene öncesine dayanıyor; Üzgün hissettiğim ve Moda'daki bir bankta tek başıma oturduğum tatsız bir günde, hayatımda ilk kez gördüğüm güzel bir kadının yanıma gelip bana "İyi misin?" diye sorduğu ana...

Evet, gördüğünüz üzere kayıtsızlıkla ilgili laf kalabalığımın sebebi belli oldu. Bu anı, bu acı tatlı hatırayı paylaşmak istemiştim. Bunu yaparken de sizi Tuğçe Şenoğul'la benim tanıştığım gibi tanıştırmak istedim.

Beni hiç tanımamasına rağmen üzgün halime kayıtsız kalamamıştı Tuğçe. Aradan 12 yıl geçti, yıllar sonra tekrar bir araya geldik. Hiçbir şey değişmemişti. Hâlâ duyarlı, hâlâ dünyanın derdini kendine dert eden bir kadın vardı karşımda.

"Buruk bir acı var"


"Empati kurabilen herkesin aşağı yukarı benzer bir yerde olduğunu tahmin ediyorum" diyor Tuğçe ve ekliyor:

Bu dünyada yaşıyorsan ve var olan yaşamla empati kuruyorsan, buruk bir acı var. Doğaya bakıp bir şeyleri anlamlandırmaya çalışıyorsun, 'Sonuçta orada da bir savaş var, orada da bir mücadele var' falan diyorsun ama sanki o gerçeklikte gelmiyor insanlar arasındaki savaş. Bütün bunların içinde gerçekten buruk bir acı var. Bir şeyleri değiştirememenin derdi. Ve buna uzaktan şahit olup aynı zamanda yaşamaya devam edebilmek için biraz da yok saymak korkunç bir zorluk.

"Neyse ki tutunduğumuz bir dal var" diye içimden geçirirken Tuğçe zihnimi okumuş gibi kafamdaki düşünceyi tamamlıyor:

İşte bence sanat zaten tam olarak burada devreye giriyor. Muazzam bir güç yaratıyor ve gerçekten nasıl insanları etkileyebildiğini, nasıl dönüştürebildiğini, nasıl gerçekten insana dair o karanlık yapıyı ışığa dönüştürebildiğini görebiliyorsun.

Bahsettiği dönüşümü deneyimleme fırsatı bulduğunu anlatırken "Benim dinleyici ya da izleyici olarak da çok oldu. Bir sanat eserini izlerken ya da dinlerken çok değiştim ve dönüştüm" diyor.

"Ve bu, insanı hayalperest yapıyor" dediğinde gözündeki parıltıyı görmek hiç de zor değil.

Bu, insanı inandırıyor. Gerçekten de belki bir gün bir şeyler iyi olabilir, belki gerçekten güzel şeylerden etkileniriz hep beraber. Onlar için çaba harcamaya çalışırız, onlara odaklanırız.

"Mesela neye odaklanabiliriz?" diye soruyorum.

Soykırım ya da abuk sabuk toprak mücadelesi falan değil de... Kimlik savaşı, türlü ayrımcılıklar ve birbirimizi kabul edememek... Bütün bunlar değil. Mesela bir konseri düşünsene, devasa bir kalabalık hep birlikte. Herkes aynı şey için orada. Dev bir sevgi var. Ne kadar........

© Independent Türkçe


Get it on Google Play