Siyonistlerin canavar olduğunu biliyoruz. Bunu 75 yıldan beri mazlum Filistin halkına yönelik zamana yayarak uyguladıkları soykırımda görüyorduk. Canavar sözcüğü terminolojik olarak hasmını en acımasız, en vahşiyane bir şekilde parçalayıp öldüren heyula bir yaratık olarak tasvir edilmektedir. Biz de bu yırtıcı Siyonist mahlûka ve buna arka çıkan, destek olan, lojistik sağlayan ABD ile hempalarına da bu ismi vermek ihtiyacı hissettik. Evet, bu Siyonist canavar geçmişte de bebekleri, çocukları, kadınları ve savunmasız insanları acımasızca öldürüyordu. Bu cinayetleri işlerken silah ve silah teknolojisini ABD'den alıyor. Siyonist canavar Arz-ı Mevud emeline ulaşmak için kendi adına soykırım yaparken diğer taraftan bölgede ABD'nin jandarmalığını üstlendiği için, ABD adına da vekâlet savaşı vermiş olmaktadır. Bu Siyonist canavarın geldiği son nokta ise, bugün yapmakta olduğu bu soykırımı fütursuzca, zamana yaymadan total/topyekûn yapıyor olmasıdır. Elbette bu cüreti, bu fütursuzluğu İslâm ümmetinin birlik olmayışından ve sırtını Batı canavarına dayamış olmasından alıyor. Batı canavarından kastımız başta büyük şeytan ABD olmak üzere İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkelerdir. Bunlar bazı Batı hayranı kesimler tarafından çağdaş, uygar ve medenî ülkeler olarak görülmektedir. Oysa Siyonist canavarın bu son soykırım saldırısında görülen o ki, söz konusu Batılı rejimlerin de canavar olduğu anlaşıldı. Eğer bunlar canavar olmasalar, Siyonist çeteye, "Dur bakalım, sen ne yapıyorsun böyle?" derlerdi. Ama aksine hemen alel acele her çeşit toplu imha silahı ile donatılmış gemilerini ve nükleer başlıklı denizaltılarını Akdeniz'e getirip Siyonist katil sürüsünün daha rahat katliam, daha rahat soykırım yapabilmesi için nöbet tutmaya başladılar. Bir taraftan da konuşlandıkları yerden Müslüman ülke liderlerine posta koyup gözdağı vermektedirler. Siyonist katil sürüsünün lideri Netanyahu ise, ticarî ilişki içerisinde oldukları Müslüman ülke liderlerine, "Eğer çıkarlarınızı korumak istiyorsanız sizden tek bir şey istiyorum: Sessiz kalın!" diyerek açık açık ve küstahça tehditkâr beyanatlarda bulunuyor. Maatteessüf ki, bu canavarla, bu insan kasabıyla, bu vampirle ticarî ilişki içerisinde olan ülkeler büyük bir teslimiyetle ve zillet içerisinde/aşağılanmış olarak boyun eğip sessiz kalmayı tercih ettiler.

Peki yapılması gereken neydi? Olay vuku bulur bulmaz İslâm İşbirliği Teşkilatı (bir ay sonra değil), hemen/ivedilikle toplanıp Gazze'ye barış gücü göndermek için harekete geçmeliydi. Bu insanlık dışı canavarlık karşısında, masum çocuk ve sivillerin katledilmesinde kullanılan fosfor bombalarına karşılık, hastanelerin, okul ve mabedlerin vurulmasına mukabil, çiğnenen savaş hukukuna istinaden alınacak böyle bir karara ne Birleşmiş Milletler'in, ne beşli çetenin hiçbir itiraz hakkı olmayacak/olamayacaktı. Çok açık bir şekilde ifade etmiş olalım ki, böylesi bir canavarlık karşısında sessiz kalmak, gerekeni yapmak için girişimde bulunmamak yapılan katliama ortak olmaktır. Bunun ne ilâhî huzurda, ne insanlık nezdinde hiçbir mazereti olamaz. Zaten asıl olarak, ilâhî vecibe açısından ve insanlık vicdanı adına sessiz kalmamakla birlikte yapılması gerekeni yapmaktır. Öncelikli olarak Müslüman ülkelerin başındaki siyasîler eğer Gazze için yapılması gerekeni yapmayacaklarsa derhâl istifa etmeliler. O makamlarda, o koltuklarda oturmaya hakları yok. Legalite haklarını kaybetmiş bulunmaktadırlar. Diyeceksiniz ki, özellikle Arap ülkelerinde seçimle işbaşında olmadıkları için zaten bulundukları makamın gasıplarıdırlar. Çok doğru. Ancak biz bu satırlarda olması gerekenden söz ediyoruz.

Ayrıca belki palyatif olacak ancak en azından 1974 yılında Suudi Arabistan Kralı Faysal'ın yaptığını yapıp akaryakıt musluklarını kapatsalar. Avrupa'ya benzin akışı durdurulursa halk iki gün içerisinde sokağa iner ve hükümetlerine baskı yapar. Ayrıca Avrupa'ya yönelik doğalgaz ihracatı da durdurulabilir. Özellikle ve asıl olarak boykottan öte, Siyonist menşeli şirketler kapatılmalı. Müslüman ülkeler Siyonist çete ile ticarî ilişkileri kesmelidir. Yine de boykot deyip geçmemek lazım. Boykot veya ambargo aslında etkin gücü olan çok iyi bir "ekonomik yaptırım silahı"dır. İnsanlarımızın büyük bir hassasiyet göstererek Siyonist sürüsüne ait olan ürünleri almayışı etki bakımından faydalı olmaktadır. Asıl olarak, az önce ifade ettiğimiz gibi Müslüman ülkelerde Siyonist çeteye finansman destek sağlayan şirketlerin kapatılmasıdır. Boykot edilmesi gereken ürünlerin listesi sosyal medyada karşımıza çıktığında adeta şok olduk. Çeşit çeşit gıda ürünlerinden, çeşit çeşit meşrubat ve içeceklerden tutun, her türlü temizlik ürününe kadar liste o kadar uzuyor ki, "resmen memleket işgal edilmiş" fakat biz farkında değiliz. Bu nasıl bir devlet politikasıdır ki, yerli ve milli bildiğimiz ürünler bile Siyonist canavara satılmış. Sonra, "kahrolsun İsrail" öyle mi? Böyle bir durumda kahrolan İsrail değil, biz olmaktayız...

ABD Başkanı Joe Biden doğru söylüyor: “Siyonist olmak için Yahudi olmak gerekmez.” Siyonizme hizmet eden, her şahıs, her kurum ve her devlet "Siyonizmin sair efradı"dır. Müslüman ülkelerin çoğu ABD ve Siyonist canavarın işgali altında bulunmaktadır. ABD'nin işgali askerî üsler vasıtasıyla ve ekonomik açıdan doların tasallutu ile ilgilidir. Siyonist canavarın işgali ise ekonomik anlamda borsa ve şirketler vasıtasıyladır. Açıkçası Siyonist canavar ile ticarî ilişki içerisinde olan her ülke, şirketler ve yüksek finans kaynakları vasıtasıyla Siyonist canavarın işgali ve tahakkümü altındadır. Bunu en bariz şekilde Netanyahu'nun yukarıda söz konusu ettiğimiz, Arap ülkeleri nezdinde ticarî ilişki içerisinde olduğu Müslüman ülke liderlerine küstahça ve tehdidkâr bir üslupla dile getirdiği, "ticarî ilişkilerimizin kötüye gitmesini istemiyorsanız susun" talimatına harfiyen uyulması işgal altında olduğumuzun en bariz delilidir. Bu nasıl bir ezgin teslimiyettir böyle, bu nasıl bir korkaklıktır böyle, bu nasıl bir zillettir böyle? "....Kesada uğramasından korktuğunuz ticaretiniz sizi Allah yolunda cihad etmekten alıkoyuyorsa, (sizi mazlumlara/zulme uğrayanlara yardım etmekten engelliyorsa) Allah'ın azabı gelesiye dek bekleye durun. Allah fasıklar topluluğunu doğru yola iletmez." (Tevbe: 24)

QOSHE - Canavar Siyonizm ve Canavar Batı Rejimleri - Hazım Koral
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Canavar Siyonizm ve Canavar Batı Rejimleri

6 1
20.11.2023

Siyonistlerin canavar olduğunu biliyoruz. Bunu 75 yıldan beri mazlum Filistin halkına yönelik zamana yayarak uyguladıkları soykırımda görüyorduk. Canavar sözcüğü terminolojik olarak hasmını en acımasız, en vahşiyane bir şekilde parçalayıp öldüren heyula bir yaratık olarak tasvir edilmektedir. Biz de bu yırtıcı Siyonist mahlûka ve buna arka çıkan, destek olan, lojistik sağlayan ABD ile hempalarına da bu ismi vermek ihtiyacı hissettik. Evet, bu Siyonist canavar geçmişte de bebekleri, çocukları, kadınları ve savunmasız insanları acımasızca öldürüyordu. Bu cinayetleri işlerken silah ve silah teknolojisini ABD'den alıyor. Siyonist canavar Arz-ı Mevud emeline ulaşmak için kendi adına soykırım yaparken diğer taraftan bölgede ABD'nin jandarmalığını üstlendiği için, ABD adına da vekâlet savaşı vermiş olmaktadır. Bu Siyonist canavarın geldiği son nokta ise, bugün yapmakta olduğu bu soykırımı fütursuzca, zamana yaymadan total/topyekûn yapıyor olmasıdır. Elbette bu cüreti, bu fütursuzluğu İslâm ümmetinin birlik olmayışından ve sırtını Batı canavarına dayamış olmasından alıyor. Batı canavarından kastımız başta büyük şeytan ABD olmak üzere İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkelerdir. Bunlar bazı Batı hayranı kesimler tarafından çağdaş, uygar ve medenî ülkeler olarak görülmektedir. Oysa Siyonist canavarın bu son soykırım saldırısında görülen o ki, söz konusu Batılı rejimlerin de canavar olduğu anlaşıldı. Eğer bunlar canavar olmasalar, Siyonist çeteye, "Dur bakalım, sen ne yapıyorsun böyle?" derlerdi. Ama aksine hemen alel acele her çeşit toplu imha silahı ile donatılmış gemilerini ve nükleer başlıklı denizaltılarını Akdeniz'e getirip Siyonist katil sürüsünün daha rahat katliam, daha rahat soykırım yapabilmesi için nöbet tutmaya başladılar. Bir taraftan da konuşlandıkları yerden Müslüman ülke liderlerine posta koyup gözdağı vermektedirler. Siyonist katil sürüsünün lideri Netanyahu ise, ticarî ilişki içerisinde oldukları Müslüman ülke liderlerine, "Eğer çıkarlarınızı korumak istiyorsanız sizden tek bir şey istiyorum: Sessiz........

© İslami Analiz


Get it on Google Play