2020 yılının Ocak ayında biri çıkıp deseydi ki:

“Dünya Sağlık Örgütü denilen Siyonist yapı: “Virüs var” diyerek sıradan grip belirtileri için hastanelerde ağır tedaviler uygulatacak,

Hastaneye ayakta giren insanların cenazesi çıkacak, sonra bu tedaviler yasaklanacak fakat halk yine uyanmayacak,

Önce 65 yaş üstü eve kapatılacak, toplu taşımaya alınmayacak,

Sonra halk toptan eve kapatılacak,

İş yerleri kapanacak. binlerce insan iflas edecek,

Okullar kapanacak,

Camiler kapanacak, cuma namazları bile kılınmayacak,

Minarelerden sürekli maske, mesafe, eve kapanma çağrıları yapılacak,

Televizyon ekranlarından yoğun bakım görüntüleri yayınlanarak halka korku salınacak,

Eve misafir almak yasaklanacak, misafir alanlar, ayakkabı timleri tarafından baskına uğrayıp ceza yazılacak,

Ev halkının bile birbirinden uzak durması çağrıları ile insanlar birbirine virüs gözü ile bakacak,

Açık havada bile maske mecburiyeti ile insanlar çıkardığı karbondioksiti tekrar soluyacak,

Parklara, yeşil alanlara gitmek yasak olacak,

Sitenin, evinin bahçesine çıkmak suç olacak, şikayet eden olursa ceza alacaksın,

Dağın başında koyun otlatan yaşlı kadını, jandarmalar zorla evine gönderecek,

Sana tüm bunlar yasakken turiste her şey serbest olacak fakat ona virüs bulaşmayacak,

Saat 21:00 den sonra sokağa çıkma yasağı uygulanacak… gibi mantıksız pek çok karar alınacak ve halk bunu sorgulamadan kabul edecek…”

Önceden biri "bunlar olacak" diye söylese inanır mıydınız?

Yoksa güler miydiniz "Böyle saçmalık mı" olur diye?

Ya da öfkelenir miydiniz? “Müslüman ülkede Siyonistin lafıyla camimi kapanır, bu kadar olmaz, inanmam" mı derdiniz?

Hele daha sonrasında yine aynı Siyonist yapının

“aşı” adı altında hayvan deneylerini bile geçememiş sıvıları getirdiğinde halk yine hiç sorgulamadan kolunu sıvayarak koşacak deselerdi inanır mıydınız?

Bunlar önceden söylenseydi muhtemelen inanmayacaktınız? Ki yapılırken söyleyenlere de inanmayan çok oldu. “Komplo teorisi” deyip geçildi.

Aşı olmayanlar sapasağlamken, aşı olanlar binbir çeşit sağlık problemleri ile uğraşırken, beyin pıhtısı ve kalp krizleri ile gencecik sağlıklı insanlar hatta sporcular tapır tapır ölürken, insanlık düşmanı Siyonistlerin aşıları hâlâ çoğunluk tarafından sorgulanmıyor. Hem de sözde Siyonist düşmanı olan halkı Müslüman olan bir ülkede.

Aşı firmaları bile beyne pıhtı atma ve kalp krizi riskini kabul etmişken hâlâ aşıya toz kondurmayanlar var.

Neden sorgulanmıyor?

Neden kritik ve analitik düşünülmüyor?

Allah’a bile bu kadar teslim olamamışken Siyonistlere bu teslimiyet niye?

“Biz Siyonistlere değil iktidara güvendik” diyenler de var. İktidardaki insanlara vahiy mi iniyor, hata yapamazlar mı? İnsan değil mi onlar yanılamazlar mı? Baskı altında kalmış olamazlar mı?

Allah (c.c) Kur’an-ı Kerim’de defalarca “Akletmez misiniz?” düşünün, sorgulayın, araştırın, aklınızı kullanın diyor.

Hucurât sûresi 6.âyeti kerîme de:

“Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın.” buyuruyor.

Biz ne yaptık? Araştırdık mı?

“VİRÜS VAR, BUNLAR BUNLAR YAPILACAK” HABERİNİ KİM GETİRDİ?

Dünya Sağlık Örgütü denilen, Başkanı eski bir komünist örgüt üyesi, terörist, katil, soykırım suçu ile hakkında şikayet olan Tedros Ghebreyesus’un olduğu Siyonistlerin fonladığı bir örgüt. Camilerimizi kapattıran adam. Buna mı güvendik?

VİRÜSTEN KORUNMAK IÇIN AŞI LAZIM DIYEN KIM?

Bill Gates: Bir kısım aşı şirketlerinin sahibi, diğerlerinin de büyük ortağı, Afrika’da aşıları ile binlerce çocuğu öldüren, sakat bırakan GAVİ İttifakının kurucusu. Siyonistlerin piyonu. “Ben Tanrı’nın işini yapıyorum” diyen bir sahtekar. Dünyada çok fazla insan var, nüfusu acilen azaltmamız lazım, diyen bir insanlık düşmanı. “Ağaçların azaltılması lazım dünyaya faydası ispatlanmamış” diyen bir çevre düşmanı.

Bu ikisinin bu özellikleri fasık sayılmak için yeterli sayılmadı herhalde ki bizim topluma çoğunluk araştırmadı, sorgulamadı. Sorgulayanlar da genellikle ciddiye alınmadı.

“Biz hükümete güvendik” cevabı sizi kurtarmaz. Hükümet açık açık dedi ki “DSÖ’nün emirlerini uyguluyoruz. DSÖ’nün istediği kişilerden “Bilim Kurulu” kuruldu. Hükümet üstüne sorumluluk bile almadı.

Bu sağlık, bu hayat ve bu din seninse sen araştıracaksın. “Bu DSÖ fasık mıdır? Yalan söylüyor olabilir mi” diye sorgulayacaksın.

Haydi bu konuda geçmiş olsun, diyelim.

Şimdi başka önemli bir konu var, bu diğerinden de kötü. Plandemiyi yaşayıp gördüğü halde çoğunluk yine inanmayacak fakat yazmaya devam edeceğim.

İKLIM DOLANDIRICILIĞI

Yine başrolde Bill Gates ve DSÖ’nün olduğu bir kötülük organizasyonu.

Siyonistlerin “Tek Dünya Devleti” planının uygulama projesi.

Hükümet DSÖ’ye Ankara’da ofis açma yetkisi ile dokunulmazlık vermişti plandemi döneminde. Halk uyumaya devam ederse Mayıs 2024’te de tüm sağlık haklarımız DSÖ’ye devredilecek gibi duruyor. Hükümet hâlâ DSÖ’nün ağır şartlarını kabul etmeyeceğini belirtip resmi başvuruyu yapmadı. Ret başvurusu yapılmazsa üye ülke olduğumuz için otomatik kabul etmiş sayılacağız.

Hem yeni virüsler hem karbon deyip her taraftan kuşatacaklar. İşte o zaman kuru ekmeğe muhtaç kalınacak fakat yine geç olacak.

Yeter artık UYANALIM! Bu kadar uyku fazla değil mi? DSÖ’ye tam yetki verilmemesi için Hükümete baskı yapalım. Oy vermiş olabilirsiniz fakat aklınızı da vermiş olamazsınız herhalde.

Liderlerin yanlış yapmasının en büyük sebebi, körü körüne bağlı olan halktır. Bu lidere de yapılan bir kötülüktür. Sen ona öyle bir güç veriyorsun ki ondan daha güçlü olan, o gücü senin aleyhine kullanmak için ona baskı, tehdit, şantaj her şeyi yapabilir. Halk uyanık olur ve güçlü durursa liderin de işi kolay olur.

Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de 49 yerde aklımızı kullanmamız, düşünmemiz, sorgulamamız için bizi uyarıyor.

Hâlâ akletmez misiniz?

QOSHE - Bu Kadar Uyku Fazla Değil mi? - Sema Maraşlı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bu Kadar Uyku Fazla Değil mi?

11 16
08.12.2023

2020 yılının Ocak ayında biri çıkıp deseydi ki:

“Dünya Sağlık Örgütü denilen Siyonist yapı: “Virüs var” diyerek sıradan grip belirtileri için hastanelerde ağır tedaviler uygulatacak,

Hastaneye ayakta giren insanların cenazesi çıkacak, sonra bu tedaviler yasaklanacak fakat halk yine uyanmayacak,

Önce 65 yaş üstü eve kapatılacak, toplu taşımaya alınmayacak,

Sonra halk toptan eve kapatılacak,

İş yerleri kapanacak. binlerce insan iflas edecek,

Okullar kapanacak,

Camiler kapanacak, cuma namazları bile kılınmayacak,

Minarelerden sürekli maske, mesafe, eve kapanma çağrıları yapılacak,

Televizyon ekranlarından yoğun bakım görüntüleri yayınlanarak halka korku salınacak,

Eve misafir almak yasaklanacak, misafir alanlar, ayakkabı timleri tarafından baskına uğrayıp ceza yazılacak,

Ev halkının bile birbirinden uzak durması çağrıları ile insanlar birbirine virüs gözü ile bakacak,

Açık havada bile maske mecburiyeti ile insanlar çıkardığı karbondioksiti tekrar soluyacak,

Parklara, yeşil alanlara gitmek yasak olacak,

Sitenin, evinin bahçesine çıkmak suç olacak, şikayet eden olursa ceza alacaksın,

Dağın başında koyun otlatan yaşlı kadını, jandarmalar zorla evine gönderecek,

Sana tüm bunlar yasakken turiste her şey serbest olacak fakat ona virüs bulaşmayacak,

Saat 21:00 den sonra sokağa çıkma yasağı uygulanacak… gibi mantıksız pek çok karar alınacak ve halk bunu sorgulamadan kabul edecek…”

Önceden biri "bunlar olacak" diye söylese inanır mıydınız?

Yoksa güler miydiniz "Böyle saçmalık mı" olur diye?

Ya da öfkelenir miydiniz? “Müslüman ülkede Siyonistin lafıyla camimi kapanır, bu kadar olmaz, inanmam" mı derdiniz?

Hele daha sonrasında yine aynı Siyonist yapının

“aşı” adı altında hayvan deneylerini bile geçememiş sıvıları getirdiğinde halk yine hiç sorgulamadan kolunu sıvayarak koşacak deselerdi inanır mıydınız?

Bunlar önceden söylenseydi muhtemelen inanmayacaktınız? Ki yapılırken söyleyenlere de inanmayan........

© İstiklal


Get it on Google Play