Sağlımızı emanet edecekleri kurumun başkanı; vaktiyle komünist terör örgütü merkez yöneticiliğini yapmış, yüzlerce insanın katledilmesine sebep olmuş, adam kaçırmış, soykırımdan hakkında şikayet bulunan bir katil: Tedros Ghebreyesus Dünya Sağlık Örgütü diye afili adı olan örgütün katil başkanı.

DSÖ Birleşmiş Milletlerin şirketleri tarafından da finanse ediliyor. 194 üye devletin şu ana kadar danışmanlık rolünü üstlenen DSÖ’ye yakında yaptırım hakkı tanınacak. Üye ülkelerin sağlıkla ilgili bütün hakları DSÖ’ye devredilecek. Bu ülkelerden biri de Türkiye.

Bu yıl 9-10 Eylül de yapılan G20 Zirvesi “Tek Yeryüzü, Tek Aile, Tek Gelecek” sloganı ile açıldı. Tüm dünya halklarını ilgilendiren kararlara imza atıldı. Ülkemiz de imzacılardan biri. Tek Sağlık ve Tek Vergi sistemi imzalandı.

Siyonistlerin “Tek Dünya Devleti” projesinin bir parçası olarak sağlık da tekelleşiyor.G20 sonuç bildirgesinde “Evrensel Sağlık Kapsamı” na ulaşmak için “Tek Sağlık” yaklaşımının uygulanması ve sürdürebilir sağlık sistemlerinin inşasında kararlıyız, diyorlar.

“Merkezinde Dünya Sağlık Örgütü’nün bulunduğu küresel sağlık mimarisini güçlendirmek ve evrensel sağlık kapsamına ulaşmak için daha dirençli, hakkaniyetli, sürdürülebilir ve kapsayıcı sağlık sistemleri inşa etmekte kararlıyız.

“Tek Sağlık” yaklaşımını uygulamak, pandemiye hazırlığı artırmak ve mevcut bulaşıcı hastalıkları sürveyans sistemleri güçlendirmek bunu başarmak…” (28. Madde)

Bize yetki verin sizi bitmek bilmeyen pandemilerde boğalım, zoraki aşılarla iflahınızı keselim, demişler kısacası.

“Sürdürebilirlik” Yeni Dünya Düzeninin anahtar kelimesi.

Sağlığın ön koşulu olarak ileri sürdükleri “sürdürülebilir kalkınma hedefleri” ise zengin ulusların ve uluslararası şirketlerin daha fakir ve daha küçük ülkeler üzerindeki tekelini arttıracak. Yeni sömürgeci bir düzenin ayak sesleri.

G20 hedeflerine imza atan fakat uygulayamaya gücü yetmeyen ya da aldığı kredileri geri ödeyemeyen ülkelere zengin ülkeler çökecek. Borçlarına karşılık ülkeleri haczedecekler. Bu yüzden ülkemize de iklim kanunu çıkarsınlar diye bol bol iklim kredisi veriyorlar.

Dünya Sağlık Örgütü’nün yükümlülüklerini yerine getirmeyen her imzacı üye devletin uyum mekanizmalarına tabi olacağı da açıkça belirtiliyor.

“İklime dayanıklı ve düşük karbonlu sağlık sistemlerinin geliştirilmesini desteklemek ve DSÖ liderliğindeki İklim ve Sağlık Üzerine Dönüştürücü Eylem İttifakı'nın (ATACH) çalışmalarını desteklemek” ( 28 / iii )

Dünya Sağlık Örgütü ( WHO- DSÖ )Ocak 2020'den bu yana Bill & Melinda Gates vakfından 782 milyon dolar bağış almış. Bill Gates’in yan ofisi gibi çalışan bir kurumdan bahsediyoruz.

Bill Gates’in öngördüğü daha doğrusu “Siyonist Yoldaşlarıyla” planladıkları gibi sağlık o kadar pahalı olacak ki hasta insanlar kolay ölmek için ötenazi cihazına girmek isteyecekler. Bunun üretimine ağırlık verecekler. Çünkü içinde “düşük karbon” geçen her şey “çok pahalı” olacak.

“Tek Sağlık” tanımıyla hem sağlık sisteminin Küreselciler tarafından tek elden yönetilmesi kastedilirken hem de DSÖ’nün tanım taslağında yer alan tüm yaşamların eşit değere sahip olduğunu kabul ettiği “tek sağlık” yaklaşımı kastedilmektedir.

“İnsanların, hayvanların, ekosistemlerin sağlığını eşit derecede önemli olacak” diyorlar. “İnsanlar, karbon üreterek dünyayı kirletiyorlar, bu yüzden fazla nüfustan kurtulmalıyız, yeryüzünün sağlığı için” diyebilirler. Zaten bunu şimdiden söylüyorlar fakat o zaman yaptırım uygulama güçleri olacak.

Dijital Kimlikler Yolda

“Gezegenimizdeki her vatandaşın finansal olarak dijital sisteme dahil edilmesini sağlamak için hiçbir çabadan kaçınmamaya kararlıyız.” diyorlar. (Madde 60)

Nakit parayı kaldıracağız, dağın başındaki köylü de dijital sisteme dahil olacak, bunda kararlıyız, olmazsa geberip gidebilirler, demek istiyorlar, neye mal olursa olsun bunda kararlı olduklarını söylüyorlar.

Ne diyordu Harari “Verilerin sahibi insanların da sahibi olacak.”

G20 kararlarına göre iklim konusu da sağlığın içine katılarak tüm dünyada tek yetki DSÖ’ye verilecek, sağlığın merkezi DSÖ olacak. Başkanı terörist olan, soykırımdan yargılanması için şikayetçi olunan DSÖ’den bahsediyoruz. Tedros Ghebreyesus Etiyopya’da soykırım yapmış, sıra tüm dünyada insan kıyımına gelmiş.

DSÖ Gazze’de binlerce çocuğun katledilmesine, hastanelerin bombalanmasına, insanların susuz ve aç bırakılmasına hiçbir yaptırım uygulamadı, sadece kınamakla yetindi. Filistin’de katliama susan seyreden DSÖ bizlerin sağlığını koruyacakmış! Dünya Sağlık Örgütü değil de “Dünya Siyonist Örgütü” desek daha doğru olur.

Sağlığımızı Siyonistlere emanet etmek istemiyoruz. “Biz DSÖ’nün yaptırımlarını kabul etmeyiz” mi diyorsunuz. İmza atıldıktan sonra geçmiş ola.

Onların doğrularına katılmıyorsak dezenformasyon sayılacak, ifade özgürlüğümüz yasaklanacak. Sahte bilime ve insanlık düşmanlarına güvenip susmamızı istiyorlar.

DSÖ’nün yasal olarak bağlayıcı tavsiyelerin uygulamayan herhangi bir imza sahibi ülke ya da ülke vatandaşı, insanlığa karşı suçlarla suçlanabileceği ve insanların farklı fikirlerinin başkalarına yönelik bir tehdit olarak değerlendirileceği de metnin içine üstü kapalı olarak ara ara yerleştirilmiş.

G20 zirvesi sonuç bildirgesinde ülkelere DSÖ’nün sağlıkta tek merkez olması için son bir tarih verilmiş: “Mayıs 2024'e kadar pandemik PPR (DSÖ CA+) konusunda iddialı, yasal olarak bağlayıcı bir DSÖ anlaşmasının başarılı bir şekilde sonuçlanmasını bekliyorlarmış. (28 / vi.)

“İddialı, yasal, bağlayıcı” kuvvetli haklar istiyorlar ki ülkelerin vatandaşları problem çıkaramasın. “Yok ben aşı olmayacağım, yok ben pandemiye inanmıyorum, iklim değişikliği normal…” gibi kimse kendi fikrini beyan edemesin, aşı olunacak dendiğinde yasalar öyle ağır olsun ki millet kolunu evde sıvayıp sıraya girsin, küreselci amcalar yorulmasın.

Siyonistler açıkça en doğal insan haklarımızı istiyorlar. Bu hakkı ülkemizde alabilmeleri için Anayasa engeli var. O da değiştiğinde halkın sağlığı Siyonist DSÖ Terör Örgütüne devredilecek gibi duruyor, halk uyumaya devam ederse. Küreselci Çete bir şekilde ülke siyasetçilerini baskı altına alıyor. Halkın bilinçli davranması onların planlarını bozabilir.

DSÖ’ye sağlığımız satılık değildir. Bu yolu açacak Anayasa’ya karşı duralım ve yasal yollarla haklarımızı arayalım.

İklim kanunu gelmesin diye #1milyonimza toplandı. Kanun Meclise gelmedi, vazgeçmedilerse bile ertelendi. Belki Anayasa değişikliği bekleniyor.

Anayasa değişikliğine ve sağlık haklarımızın DSÖ’ye devredilmesine karşı duralım. Henüz vakit varken haklarımıza ve özgürlüklerimize sahip çıkalım.

Bugün Gazze’yi bombalayan Siyonistler biyolojik silahlarla, yeni pandemi hikayeleriyle, içinde ne olduğu belli olmayan aşılarla insan bedenini bombalayacak; maske, mesafe ve HES-Ev Hapsi ile insanları psikolojik ve ekonomik olarak çökertecek.

Sağlığına ve insan haklarına sahip çık.

#DSÖTerörÖrgütüdür

#1milyonİmza

#İklimKanununaHayır

QOSHE - Sağlığımız Teröristlere mi Emanet Ediliyor? - Sema Maraşlı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sağlığımız Teröristlere mi Emanet Ediliyor?

25 0
27.11.2023

Sağlımızı emanet edecekleri kurumun başkanı; vaktiyle komünist terör örgütü merkez yöneticiliğini yapmış, yüzlerce insanın katledilmesine sebep olmuş, adam kaçırmış, soykırımdan hakkında şikayet bulunan bir katil: Tedros Ghebreyesus Dünya Sağlık Örgütü diye afili adı olan örgütün katil başkanı.

DSÖ Birleşmiş Milletlerin şirketleri tarafından da finanse ediliyor. 194 üye devletin şu ana kadar danışmanlık rolünü üstlenen DSÖ’ye yakında yaptırım hakkı tanınacak. Üye ülkelerin sağlıkla ilgili bütün hakları DSÖ’ye devredilecek. Bu ülkelerden biri de Türkiye.

Bu yıl 9-10 Eylül de yapılan G20 Zirvesi “Tek Yeryüzü, Tek Aile, Tek Gelecek” sloganı ile açıldı. Tüm dünya halklarını ilgilendiren kararlara imza atıldı. Ülkemiz de imzacılardan biri. Tek Sağlık ve Tek Vergi sistemi imzalandı.

Siyonistlerin “Tek Dünya Devleti” projesinin bir parçası olarak sağlık da tekelleşiyor.G20 sonuç bildirgesinde “Evrensel Sağlık Kapsamı” na ulaşmak için “Tek Sağlık” yaklaşımının uygulanması ve sürdürebilir sağlık sistemlerinin inşasında kararlıyız, diyorlar.

“Merkezinde Dünya Sağlık Örgütü’nün bulunduğu küresel sağlık mimarisini güçlendirmek ve evrensel sağlık kapsamına ulaşmak için daha dirençli, hakkaniyetli, sürdürülebilir ve kapsayıcı sağlık sistemleri inşa etmekte kararlıyız.

“Tek Sağlık” yaklaşımını uygulamak, pandemiye hazırlığı artırmak ve mevcut bulaşıcı hastalıkları sürveyans sistemleri güçlendirmek bunu başarmak…” (28. Madde)

Bize yetki verin sizi bitmek bilmeyen pandemilerde boğalım, zoraki aşılarla iflahınızı keselim, demişler kısacası.

“Sürdürebilirlik” Yeni Dünya Düzeninin anahtar kelimesi.

Sağlığın ön koşulu olarak ileri sürdükleri “sürdürülebilir kalkınma hedefleri” ise zengin ulusların ve uluslararası şirketlerin daha fakir ve daha küçük ülkeler üzerindeki tekelini arttıracak. Yeni sömürgeci bir düzenin ayak sesleri.

G20 hedeflerine imza atan fakat uygulayamaya gücü yetmeyen ya da aldığı kredileri geri ödeyemeyen ülkelere zengin ülkeler çökecek. Borçlarına karşılık ülkeleri haczedecekler. Bu yüzden ülkemize de iklim kanunu çıkarsınlar diye bol bol iklim kredisi veriyorlar.

Dünya Sağlık Örgütü’nün yükümlülüklerini yerine getirmeyen her imzacı üye devletin uyum mekanizmalarına tabi olacağı da açıkça belirtiliyor.

“İklime dayanıklı ve düşük karbonlu........

© İstiklal


Get it on Google Play