İzmir için öncelikle merak edilen konu budur herhalde?

Kültürümüzde tek adamlık egemendir. Tarihsel, toplumsal sürecin sonucudur bu.

Bakın etrafınıza ne kadar çok başkan, reis var.

Yerel yönetimlerde tüm yetkiler yasal olarak Belediye Başkanlarında olmasa da Başkanların sözünden çıkılamaz.

Partisi fark etmez. Dedim ya, kültürümüz tek adam yönetimi vardır.

Seçimlerde de bilinçsiz particilik ve adayın kamuoyuna yansıtılan kişiliği önemlidir.

Kimsenin partinin ve adayların programlarına baktığı yoktur.

Bizim parti kazanmalı, bizim adayımız başkan olmalı! Sonra ne yaparlarsa yapsınlar ne derlerse desinler. Bu kadar yalın ve basit!

Gerek merkezi gerekse yerel yönetimlerde yetkilendirilenler, muktedir kılınanlar artık o ülkenin veya beldenin sahibi gibi idare ederler. Bir gün böyle ertesi günü şöyle olabilir.

Bakın inceleyin bana hak verirsiniz.

Örneğin, Çeşme Yarımadası için önce "vatan hainleri" falan dersiniz karşıtlarınıza sonra Genel Merkezin görüşlerini öğrenir karşıtlarınızın söylemlerini kullanırsınız...

Kültürpark için kentin saygın çevre ve kent kültürü örgütleriyle toplantı yapar anlaşırsınız. Ama Kültürpark'ı itibarsızlaştırır, yozlaştırır sermayenin yatırımlarına hazırlarsınız...

Bir başkan vakti zamanında İzmir Büyük Kanal Projesini yarı paraya yarı zamanda yapacağını söyledi. Öyle de yaptı. Ayrı toplanan evsel atık sıvılar ve yağmur suyu kanalları tekleştirildi ve üstüne de boru çapları küçültüldü. Maliyet elbette düşmüştü!

Zamanın İZSU Genel Müdür Yardımcısı, Haydar Aliyev'in de danışmanlığını yapmış, Yılmaz Ayata feryat etti. İzmir'i su basar dedi. Başkan da İZSU Genel Müdürü de İzmirliler de dinlemediler.

Şimdi İzmir'i su basıyor. Ama kimse daha beş altı yıl önce yollara dik açılan kanalları ve üstüne örtülen saç levhalardan gürültülerle geçildiğini anımsamıyor.

Hesabını sormak akıllara bile gelmedi. Sorulamazdı da; bizim parti ve bizim adayımızdı...

Merkezi yönetimlerden de soramazsınız.

Sanayi Devrimini kaçırmış toplumun demokrasisi de seçimleri de böyle olup gider işte...

Ha, böyle gitmesin isteniyorsa gerçekten liyakate ve seçkin kadrolara önem verilmelidir.

İzmir'in işi zor!

QOSHE - ‘Bizim parti, bizim aday’ mı yoksa ‘liyakat’ mi? - Ertuğrul Barka
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

‘Bizim parti, bizim aday’ mı yoksa ‘liyakat’ mi?

3 54
23.11.2023

İzmir için öncelikle merak edilen konu budur herhalde?

Kültürümüzde tek adamlık egemendir. Tarihsel, toplumsal sürecin sonucudur bu.

Bakın etrafınıza ne kadar çok başkan, reis var.

Yerel yönetimlerde tüm yetkiler yasal olarak Belediye Başkanlarında olmasa da Başkanların sözünden çıkılamaz.

Partisi fark etmez. Dedim ya, kültürümüz tek adam yönetimi vardır.

Seçimlerde de bilinçsiz particilik ve adayın kamuoyuna yansıtılan kişiliği önemlidir.

Kimsenin partinin ve adayların programlarına baktığı yoktur.

Bizim parti kazanmalı, bizim adayımız başkan olmalı! Sonra ne yaparlarsa yapsınlar ne derlerse desinler. Bu kadar yalın ve basit!

Gerek merkezi gerekse yerel yönetimlerde yetkilendirilenler, muktedir kılınanlar........

© İz Gazete


Get it on Google Play