Filmin adı bu, ön gösterimde seyrettim. Galası pazartesi akşamı, haftaya cuma sinemalarda.

Cem Karaca kendine özgü, taklidi zor bir ses ve karakter. Helâl olsun İsmail Hacıoğlu'na; nasıl canlandırmak o öyle, nasıl söylemek! Gırtlağını yırtmadan okuyor, yapmacıklık yok, doğal ve rahat. Gerçeği, orijinal kaydı sanırsınız.

Fikret Kuşkan'la Yasemin Yalçın da ustalıklarını konuşturmuş, oyunculuğun hakkını veriyorlar yine.

Yüksel Aksu yazıp yönetmiş. Acı, tatlı ne yaşandıysa hissettirmeyi başarıyor. Türkü gibi film olmuş, yanık ve oynak. Uzunluğuna rağmen su gibi akıyor. Şöyle esaslı bir alkış da ona.

Hiçbir sürprizini bozmak istemiyorum, İsmail Hacıoğlu'nun gala gecesi yapacağı sürpriz de dahil. Kendiniz izlersiniz.

Şu kadarını saklamamakla yetiniyorum.

Adını, Cem Karaca'nın Kelle Koltukta Şarkıları koysalar daha iyi giderdi.

"Behey Yunus sana söyleme derler, ya ben öleyim mi söylemeyince" ikilemiyle geçen bir hayatın hikâyesi.

Sen misin şarkı söyleyen, sana mı kaldı memleketin sesi olmak!

Şahlanma milatlarıyla ünlü, evlatlarına kıymaya doyamayan bir memleketin sesi hem de!

Bedava Cem Karaca olunmuyor, bir bedeli var, aile boyu burnundan getirirler.

Ölümden ölüm beğen, acıdan acı. Sürülür, süründürülürsün.

Sakıncalı şarkılar söylemekti onun da suçu.

Cem Karaca bu! Söyleme, dediler. Kelle koltukta söyledi, tutamadı dilini.

Memleketi kendilerinden başkasına yâr etmemeye yeminliler de şöhreti, müziği, sahneyi, aile mutluluğunu çok gördü, zehrettiler ona.

Dünyayı adama dar eder, karartırlar işte böyle hayatını.

Vatan haini ilan eder, vatandaşlıktan çıkarırler ama Cem Karaca gibi dev bir sanatçıysan yüreğindeki vatan sevgisini yine de yenemezler. Memleketine de küstüremezler, şarkılara da.

"Akın var, güneşe akın; güneşi zaptedeceğiz, güneşin zaptı yakın" dizeleriyle, deli fişek gibi başlarsın. Ve şairle aynı kaderi yaşarsın. Yorgun mermi gibi yere düşürürler.

Nazım'ın izinden mi gitmek istedin! Al sana; yorgunluktan seyir defterini kaptana yazdırırsın sen de.

İçim allak bullak çıktım sinemadan. Dedim ya, türkü gibi film.

Bergen, Dilberay filmleri de çekildi. Acıklıydılar. Müslüm, en etkileyicisiydi. Fakat kıyasa gerek yok, bu başka, arabesk değil ve hâlâ içinize işliyor.

Cem Karaca'yı bir kez daha rahmet ve saygıyla andım. Emeği geçenleri kutlarım. Filmi acıya, kedere boğan, onlar değil.

QOSHE - Cem Karaca’nın Gözyaşları - Akif Beki
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Cem Karaca’nın Gözyaşları

103 2
20.01.2024

Filmin adı bu, ön gösterimde seyrettim. Galası pazartesi akşamı, haftaya cuma sinemalarda.

Cem Karaca kendine özgü, taklidi zor bir ses ve karakter. Helâl olsun İsmail Hacıoğlu'na; nasıl canlandırmak o öyle, nasıl söylemek! Gırtlağını yırtmadan okuyor, yapmacıklık yok, doğal ve rahat. Gerçeği, orijinal kaydı sanırsınız.

Fikret Kuşkan'la Yasemin Yalçın da ustalıklarını konuşturmuş, oyunculuğun hakkını veriyorlar yine.

Yüksel Aksu yazıp yönetmiş. Acı, tatlı ne yaşandıysa hissettirmeyi başarıyor. Türkü gibi film olmuş, yanık ve oynak. Uzunluğuna rağmen su gibi akıyor. Şöyle esaslı bir alkış da ona.

Hiçbir sürprizini bozmak istemiyorum, İsmail Hacıoğlu'nun gala gecesi yapacağı sürpriz de dahil. Kendiniz izlersiniz.

Şu kadarını saklamamakla yetiniyorum.

Adını, Cem........

© Karar


Get it on Google Play