Hz. Peygamber'in, vali atadığı Muaz bin Cebel'e nasihatidir. "Müjdeleyin, nefret ettirmeyin; kolaylaştırın zorlaştırmayın" buyurur.

Öncesinde de taze valiye; Allah'tan korkmasını, mazlumun duasından sakınmasını, insanlara iyilik ve güzel ahlâkla muamele etmesini, zenginden alıp fakire zekât vermeye çağırmasını öğütler.

Peygamber'in tavsiyesi böyleyken Diyanet Başkanı Erbaş, el kadar çocuklardan yüreklerinde kin ve nefret beslemelerini istiyordu.

Hoca, önceki gün Yaşamkent Hz. Aişe 4-6 Yaş Kur'an Kursu ve Çukurambar Diyanet Gençlik Merkezi açılışlarına katılmıştı.

Vatanını, milletini, devletini seven gençler yetiştirdiklerini söyledikten sonra şöyle devam ediyordu:

"Milletine, devletine hainlik yapanlara karşı içinde ve yüreğinde bir nefret besleyen gençler olsun. Öyle değil mi? Biz bir kötülük gördüğümüz zaman onu elimizle düzeltmek lazım. Elimizle düzeltemiyorsak dilimizle düzeltmemiz lazım. Dilimizle de düzeltemiyorsak kalbimizle o kötülükten nefret etmemiz lazım. Peygamber Efendimizin verdiği ölçü bu..."

Bugünün vatan, millet ve hürriyet şairi Namık Kemal, yaşarken hain diye oradan oraya sürülmemiş miydi?

İstiklâl Marşı'mızı yazan, milli şair Mehmet Akif de hainlik suçlamasından yeterince nasibini almamış mıydı?

Dünün hainleri, meğer vatansever kahramanlarmış. Ondan karşı çıkıyorlarmış. Öyleyse nefret ettirirken iki kere düşünmek gerekmez mi?

İkisi de milli mücadele kahramanı olan İsmet Paşa ile Adnan Menderes bile birbirlerini vatan hainliğiyle suçlamış. Kim iktidardaysa muhalefetteki rakibine karşı bu karalamayı kullanmaktan çekinmemiş.

Bir gazetenin, "Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ" başlığı üzerine şiir yazmadı mı büyük şair? Sizinki vatanseverlikse, diyerek Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam etmeyi seçmedi mi?

Kendi partisine oy vermeyeni direkt hain sayan, karşıt görüştekini devlet ve milllet düşmanı ilan eden bir anlayış hüküm sürmüyor sanki.

Diyanet Reisi'nin el kadar bebelere verdiği mesaja bakın. Sevdireceğine, nefret ettiriyor.

İspanyol efsanesidir, meşhur zampara Don Juan, ayarttığı kızlardan birinin öfkeli babasını düelloda öldürür.

Fakat duyduğu öfke ve nefret, babanın taştan heykelini diriltir ve intikamını alır.

Nefret, taşı bile canlandıracak kadar keskin bir duygu. Ölüsünü dirilten, babanın bilenmişliğiydi.

Orwell'in 1984'ünde Sevgi Bakanlığının görevini hatırlayın, nefret ettirmekti.

Günlük iki dakika nefret seanslarıyla haftalık nefret etkinliklerine içten katılmak, her vatanseverin görevi değil miydi?

Vatan borcu, romanda nefretle ödeniyordu. Devlete bağlılık, gerçek hayatta da böyle mi ortaya konacak? Kendin gibi düşünmeyenlere kin kusarak mı?

Nefret, maalesef sevgiden daha güçlü bir güdüleme ve yönetme aracı. Öfke, ne yazık ki baldan tatlı. Hazzını tatmaya görün; kendinizden geçirir, gözünüzü döndürür.

Necip Fazıl da nefretin gücünü keşfetmişti ve şiirinde sere serpe kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da ilham veren Gençliğe Hitabe'sinde üstat, bu şuurla "kininin, öcünün davacısı" olmaya çağırmıyor muydu?

Sevgi ne kadar büyük ve tutkulu olursa olsun, içte yanıp tutuşan nefret ateşiyle boy ölçüşemiyor.

Siyasetçiler, sevgiyi büyütmekle nefreti körüklemek arasında bir tercih yapacaklarsa ondan ikincisine yönelmiyor mu?

Yoksa kazanmak için, kendilerini sevdirmek yerine kin gütmeyi niye kamçılasınlar?

Rövanşist hisleri kışkırtanlar, ne yaptıklarını gayet iyi biliyor.

Taraftarlığını kazanarak kendini seçtiremeyeceğini gören, seçmenin karşıtlığını rakibine çeviriyor hemen.

İki turlu seçim de böyle çalışmıyor mu? İlk turda kimi istediğini seçen, ikinci turda kimi en çok istemediğine karar veriyor.

Öç ve nefret tacirleri, halkı birbirine karşı alabildiğine kin ve düşmanlıĝa tahrik ederken Diyanet'in çocuklara öğüdü, bu olmamalıydı.

Zaten kara propaganda sağ olsun, siyasetçiler her seçim yeterince kızıştırıyor, kin ve düşmanlıkla dolduruluyoruz. Nefret tohumları ekmekte bari Diyanet eksik kalsın.

QOSHE - Diyanet'in işi nefret ettirmek mi? - Akif Beki
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Diyanet'in işi nefret ettirmek mi?

189 35
24.02.2024

Hz. Peygamber'in, vali atadığı Muaz bin Cebel'e nasihatidir. "Müjdeleyin, nefret ettirmeyin; kolaylaştırın zorlaştırmayın" buyurur.

Öncesinde de taze valiye; Allah'tan korkmasını, mazlumun duasından sakınmasını, insanlara iyilik ve güzel ahlâkla muamele etmesini, zenginden alıp fakire zekât vermeye çağırmasını öğütler.

Peygamber'in tavsiyesi böyleyken Diyanet Başkanı Erbaş, el kadar çocuklardan yüreklerinde kin ve nefret beslemelerini istiyordu.

Hoca, önceki gün Yaşamkent Hz. Aişe 4-6 Yaş Kur'an Kursu ve Çukurambar Diyanet Gençlik Merkezi açılışlarına katılmıştı.

Vatanını, milletini, devletini seven gençler yetiştirdiklerini söyledikten sonra şöyle devam ediyordu:

"Milletine, devletine hainlik yapanlara karşı içinde ve yüreğinde bir nefret besleyen gençler olsun. Öyle değil mi? Biz bir kötülük gördüğümüz zaman onu elimizle düzeltmek lazım. Elimizle düzeltemiyorsak dilimizle düzeltmemiz lazım. Dilimizle de düzeltemiyorsak kalbimizle o kötülükten nefret etmemiz lazım. Peygamber Efendimizin verdiği ölçü bu..."

Bugünün vatan, millet ve hürriyet şairi Namık Kemal, yaşarken hain diye oradan oraya sürülmemiş miydi?

İstiklâl Marşı'mızı yazan, milli şair Mehmet Akif de hainlik suçlamasından yeterince nasibini almamış mıydı?

Dünün hainleri, meğer vatansever kahramanlarmış. Ondan karşı........

© Karar


Get it on Google Play