Cumhurbaşkanı Erdoğan, 8 Mart'ta TÜGVA temsilcilerine şöyle seslendi:

"Bu seçim benim için bir final. Bu seçim, yasaların verdiği yetkiyle katıldığım son seçimim. Buradan çıkacak netice, benden sonra gelecek kardeşlerim için bir emanetin devri olacak.”

Duygusal mesajsa bu mesajı ilk kez vermiyordu. Son kozuysa bu kozunu da ilk kez oynamıyordu.

En son 2023 genel seçimleri için "son seçimim" demişti. O seçimde adaydı, bu seçimde aday da değil üstelik. Yine de yasaların verdiği yetkiyle katıldığı son seçim ve kendisi için bir final olduğunu söylemekten geri durmadı.

AK Partililer de ciddiye almazlık etmedi. Bu kaçıncı, demediler.

Zaten yerel seçim, kendisi aday değil ama olsa bile yasalar bir sınır koymuyor, isterse belediye başkanlığına sonraki seçimde aday olur, engel yok.

Fakat sevenlerini bu durdurmadı. Hemen "bırakmayız" itirazları yükseldi. En ateşli itirazsa tahmin edeceğiniz gibi Bekir Bozdağ'dan geldi.

Bozdağ bu seçimin, yasa gereği Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son seçimi olmadığını hukuken izah etti. Anayasa'da bir seçime daha girmesine açık kapı varmış, bulup yazdı.

Oysa niye bize anlatıyordu ki? Cumhurbaşkanı Erdoğan'a anlatsaydı. Aksini biz değil, o söylüyor.

Benim asıl ilgilendiğim kısmına gelince...

Erdoğan, 2023'te kendi adına son kez oy istediğini açıklamıştı.

Bir daha aday olmayacaktı. Gençlere ve millete, Erdoğansız bir Türkiye bırakma vaadiyle seçime giriyordu.

Ve propagandistleri, ilk kez "Erdoğansız AK Parti, Erdoğansız Türkiye" projesine karşı oy istemiyordu.

Sormuştum; e hani Erdoğansız Türkiye, dış güçlerin projesiydi? Seçimde Erdoğan'ı yenmek, hani Türkiye'yi yenmekti? Millete diz çöktürmekle, devletin bekasına kastetmekle, bayrakları indirip ezanları susturmakla hani aynı şeydi? Erdoğansız Türkiye'yi hani başaramayacaklardı?

Şimdi Erdoğan'ın kendisi, Erdoğansız bir Türkiye vaat ediyordu.

Artık din düşmanlarının; ümmete karşı din savaşını kazanmak, Mekke'yi düşürüp Kudüs'ü işgal etmek için kovaladığı bir proje olmaktan çıkmıştı.

"Emektar yaygarayı, nihayet emekli ediyorlar" diyerek kayda geçirmiştim.

Fakat bu deli saçması kara propagandanın emeklilik hayatı ne zaman başlıyordu?

Muhalefet bilmeden mayına basmasın, diye miladı bildirilmeliydi.

Allah muhafaza, emekliliği geldi sanıp iktidarı sandıkta değiştirmeye kalkarak vatana ihanet suçu işleyebilirlerdi.

Muhalefet, Erdoğansız Türkiye'yi erken hedeflerse farkında olmadan din düşmanlarına, dış güçlere hizmet etme tehlikesi doğardı.

Endişelerimde haklı da çıktım. Baksanıza Bekir Bozdağ derhal uyardı, 2028 seçimlerinde bile Erdoğansız Türkiye için oy toplanamayacakmış.

Bırakın genel seçimi, şu yerel seçimde 'Erdoğansız İstanbul' vaadiyle kampanya yürütülebiliyor mu sanki? İhanettir, nokta.

MASONLARIN GECESİNDEN NOTLAR

İlk kez masonlardan bir davet aldım, postayla gazeteye göndermişler. Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Derneği Başkanı Remzi Sanver'den geliyordu.

9 Mart 2004'te Yakacık şubelerindeki Çekiç Locası, silahlı ve bombalı bir terör saldırısına uğramıştı. İki çalışanlarını kaybetmişlerdi.

20. yıl dönümünü, yeni kurdukları Ahenk Oda Orkestrası'nın ilk konseriyle anacaklardı.

Nazik olduğu kadar beklemediğim de bir davetti. Herhalde bir dışa açılma planının parçası, belki ilk adımı, muhtemelen benim gibi çok misafir çağırdılar, diye düşünmüştüm.

Fulya'daki Süleyman Seba Sanat Merkezi'ndeydi. Bir merakla gittim ama sandığım kadar geniş katılımlı çıkmadı. Üzerlerindeki gizem örtüsünü kaldırmak, halkla ilişkiler atağına kalkmak gibi imaj kaygıları ve bir çabaları olmadığını da gördüm.

Büyük üstatları Sanver, kısa bir konuşma yaptı. Savundukları 'yüksek insani değerler'in Mevlâna, Yunus ve Hacı Bektaş'ta temsil bulduğundan bahsetmesi ilginçti. Ancak o da yerli, millicilik konjonktürü etkisiyle 'biraderler'in söylemine girmiş değil.

Orkestranın ilk konseri olması dışında tek yenilik, diğer mason dernekleri büyük üstatlarının da geceye katılmalarıydı. İlk kez oluyormuş. Bana eşlik eden Ankara kaymakamları Sinan Öncel'den öğrendim.

Orkestranın performansınaysa diyecek yok, tek kelimeyle enfesti.

Şaşırmayın; dilerseniz siz de bir gün dinleyebileceksiniz, çünkü filarmoni orkestraları gibi pek çok konser verecek.

QOSHE - Erdoğan'dan yine 'Erdoğansız Türkiye' vaadi - Akif Beki
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Erdoğan'dan yine 'Erdoğansız Türkiye' vaadi

118 13
12.03.2024

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 8 Mart'ta TÜGVA temsilcilerine şöyle seslendi:

"Bu seçim benim için bir final. Bu seçim, yasaların verdiği yetkiyle katıldığım son seçimim. Buradan çıkacak netice, benden sonra gelecek kardeşlerim için bir emanetin devri olacak.”

Duygusal mesajsa bu mesajı ilk kez vermiyordu. Son kozuysa bu kozunu da ilk kez oynamıyordu.

En son 2023 genel seçimleri için "son seçimim" demişti. O seçimde adaydı, bu seçimde aday da değil üstelik. Yine de yasaların verdiği yetkiyle katıldığı son seçim ve kendisi için bir final olduğunu söylemekten geri durmadı.

AK Partililer de ciddiye almazlık etmedi. Bu kaçıncı, demediler.

Zaten yerel seçim, kendisi aday değil ama olsa bile yasalar bir sınır koymuyor, isterse belediye başkanlığına sonraki seçimde aday olur, engel yok.

Fakat sevenlerini bu durdurmadı. Hemen "bırakmayız" itirazları yükseldi. En ateşli itirazsa tahmin edeceğiniz gibi Bekir Bozdağ'dan geldi.

Bozdağ bu seçimin, yasa gereği Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son seçimi olmadığını hukuken izah etti. Anayasa'da bir seçime daha girmesine açık kapı varmış, bulup yazdı.

Oysa niye bize anlatıyordu ki? Cumhurbaşkanı Erdoğan'a anlatsaydı. Aksini biz değil, o söylüyor.

Benim asıl ilgilendiğim kısmına gelince...

Erdoğan, 2023'te kendi adına son kez oy istediğini açıklamıştı.

Bir daha aday olmayacaktı. Gençlere ve millete, Erdoğansız bir Türkiye bırakma vaadiyle seçime........

© Karar


Get it on Google Play